27 Mart 2007

AğzınDAN çıkanı duySUN kulağın, düşTÜK bu hallere!!

Bu post 3 ana başlıktan oluşuyor. 3ü de birbirinden tamamen alakasız.



1. Resimde kollarını öne uzatmış halde uyuyan köpek, benim köpeğim Maxi. Önceden bahsetmiştim, kendisi 16 yaşında ve şükürler olsun ki gayet sağlıklı. Lakin arada garip davranışlar sergiliyor. Mesela, geçen gece ben evde yokken annemin resim eşyalarının içinde küçük bir tur atan ve attığı turdan çok memnun kalmış olacak ki yuvarlanan Maxi, gökkuşağının tüm renklerine bürünüp, gece yarısı annemin karşısına çıkınca, annem ufak bir kalp krizinin eşiğinden dönmüş. Ben bu görüntüyü göremediğime çok çok üzülmüşken, annem gece yarısı terebentinle silindikten ve sonra yıkandıktan sonra nihayet pastel tonlara geçebilmiş olan Maxi'ye kahkahalarla gülmeme de oldukça kızdı :)

2. Sobeleme hız kesmiyor! İlkokuldan beri bu kadar çok "sobe" lafı duymadım :) 2 sobem kaldı, onları yazacağım..

Öncelikle Tuuuçe'nin oldies but goldies'i için aklıma gelenler :

Yonca Evcimik'in Kendine Gel şarkısının başında ayaklar ve ellerle yapılan introyu taklit edebilmek için evde tepinmeler ve metal bir tabela üzerinde Yonca yazan Yonca Evcimik şapkası :),
buyrun seyredin.

Grup Vitamin eşliğinde kahkahalarla geçen yolculuklar,

Ay may kumay, Cevdet Sunay, Nihat Erim, kel kafanı yerim (çocukların zekası üzerine tez konusu olur bundan)

İkinci olarak ise bembi'nin kullanıp memnun kaldığım 3 şey sobesi:

1. Knorr Sebzeli Çeşni - Her şeye katıyorum, özellikle makarna soslarıyla, çorbalarla, hatta yoğurtla harika oluyor.

2. L'oreal HappyDerm nemlendirici krem. "Mass market product" olarak Migros'lardan bile bulmak mümkün bunu gel gör ki hiç küçümsememek lazım. Nice Clinique'ler, Clarins'ler, Vichy'ler görmüş cildimi ihya eden nemlendirici budur.


3. Flormar 321 kırmızı oje. Aranan kırmızı tonu sonunda bulunmuştur. Bir de düzgün sürme işi becerilirse her şey çok güzel olacaktır.




3. Burası bir doğumgünü bloguna dönüşüyor diye korkuyorsanız, yalnız değilsiniz, ben de korkuyorum; ama bu seferkini de söylemeden geçemeyeceğim, Ayse's World 1 yaşına basıyor bugün..


İtalya'da bir master öğrencisiyken tek derdi Avrupa'yı gezmek ve gezerken de en lezzetli şeyleri deneyip fotoğraflamak olan Ayşe, o kadar fotoğraf çekiyorum, 10 euroluk uçak biletlerinden faydalanıp orası burası geziyorum, bari bunları bir siteye koyayım da unutmayayım derken oluşan blog fikri aldı, yürüdü nerelere geldi..

Artık Ayşe ailesinin yanına döndü ama hala en büyük derdi başka yerler görmek ve gezerken yemek yemek.. Yazdım yazdım aylarca hiç kimse okumuyordu, gerçekten de bir günlüktü ilk zamanlarda, Türkiye'ye dönmemle beraber gitgide değişen bir şekil aldı, kendi hayatını yaşamaya başladı blog. İlk yazmaya başladığımda sadece 3-5 blogdan haberim vardı, şimdi hala inanılmaz güzel bloglar keşfediyorum hergün. Ne kadar çok kişi yazıyor, herkes ayrı telden çalıyor..


Aslında şu bakımdan blog ne kadar harika bir şey; normal şartlarda karşılaşmanız, tanışmanız mümkün olmayan bir sürü insanın kafasından geçenleri, tecrübelerini, günlük hayatlarını seyrediyorsunuz.. Gerçekten müthiş.. O yüzden kendimle ortak noktalar bulduğum bloggerlar kadar benden akla kara kadar farklı bloggerları okumayı da seviyorum.. Merak ediyorum daha önceleri bilgisayarı açıp maillerimi kontrol ettikten sonra ne yapıyordum ilk olarak.. Çünkü çok uzun süredir maillerden sonra sık kullanılanlarda alfabetik sırayla dizilmiş blogları geziyorum.. Çok çok iyi geliyor bana buraya yazmak ve sevdiğim blogları okumak.

Demem o ki, iyi oldu bu blog işi..

17 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayse'cim, nice güzel yaşlara olsun ayse's world, ben bu blogu okumaktan büyük keyif alıyorum ;)
ve söylemeden edemeyeceğim, kırmızı ojeyi bende 2 hafta önce keşfettim, harika duruyor;)
sevgiler...

chocolate dedi ki...

Ayse's worldun dogum gunu kutlu olsun. Kesfettigim ilk bloglardan biri senin ki... yemek tarifleri aranirken kesfettigim blog dunyasi inanilmaz guzel ve sinirsiz. zaman zaman ne yazacagimi sasirsam da okumaktan daha cok keyif aliyorum galiba ;) cok keyif aliyorum seni okumaktan.. bir sonraki postunu merak ediyorum hep..optum.

Adsız dedi ki...

Merhaba!Blogunuzu bir hafta önce keşfettim. Keyifli bir blog. Sizin ve blogunuzun yeni yaşı mutlu olsun!...Sevgiler...

nymphea dedi ki...

Merhaba, bende blogunu birkaç hafta önce buldum, çok renkli, çok güzel.Merakla okuyorum her postunu.İyiki yazıyorsun:))

Blog Sahibesi dedi ki...

Ayşecim doğumgünün kutlu olsun cnm. Ben biraz geç takip ediyorum. Daha nice güzel, mutlu , sağlıklı, başarılarla dolu yıllar diliyorum sana sevdiklerinle , dostlarınla. Seni zevkle okuyorum. Ojeyi de en yakın zamanda deneyeceğim. Pastana bayıldım cnm.

HMF dedi ki...

yasasin blogculukkk:)birgun isten atilma sebebim olacak diye cok korkuyorum ama ne yapayim??!!elimde degil:)

Herbert dedi ki...

Ben biraz geri kaldım bu sobe olayı nasıl oluyor da oluyor. Bugün sen beni sobeledin yarın müsaitseniz annemler sizi sobeleyecek gibi mi oluyor. Sobelenen tabağı boş göndermek ayıp mıdır. Biz kendi yağımızda birbirimizi sobeliyoruz sadece sıkıcı oluyor, o açıdan soruyorum :)

daphnevega dedi ki...

zynep,
Çok teşekkür ederim.. Ben de seni, hikayelerini ve fotoğraflarını sürekli takip ediyorum..

chocolate,
:))Umarım hep böyle devam eder bu, teşekkürler..

sebla,
Hoşgeldin!! Teşekkürler..

nym,
Ben de seni tanımış oldum böylece :)

daphnevega dedi ki...

Nuray,
Teşekkür ederimm; farkındayım sen yoksun bu aralar pek ortalıkta :)

hmf,
Ben de korkuyorum işe girdiğim zaman hiç şimdiki gibi zaman ayıramam diye ama bi çaresine bakılır heralde:)

herbert,
4 kişi beraber tek blogda yazmanın avantajları ve dezavantajları olarak ele alabiliriz bunu :) Devamlı konular dolaşıyor etrafta, kendin hakkında birşeyler yazıyorsun mesela sonra da diyosun ki herbert beni yazsın mesela.. :) Sobe bu demek oluyor, ben sobe tabağını geri yollamadım çünkü artık söylenecek söz kalmadı sanki:) Siz isterseniz yazın, biz yine seve seve okuruz:)

bembi dedi ki...

şimdi de bloguna mutlu yaşlar! :)
sobeleme cevapları için teşekkürler!! ojeyi merak ettim. Bende iki dakika önce Flormar 365'i sürdüm. tam kırmızı diil ama ben sevdim :) yüz kremini de kıskandım çünkü o genç ciltler için!! ben ne kullanacağımı şaşırdım!

bething* dedi ki...

ya maxi cok tatliymis :) cok sevdim onu ben maceralarini yazmaya devamm
Knorr iyi guzel de kanserojenmis..ben artik kullanmiyorum :((blog dunyasi hakkikatten bambaska bir dunya!

bembi dedi ki...

evet evet, hazir corbalarda knorda pasta unlarinda bidi bidi bi sürü şeyde monosodyum glumat (tam böyle yazilmio olabilir) var, yani direk kansorejen madde!

bembi dedi ki...

duuur yeme onuuu! hemen bloga katkı maddeleri listesi koydum ayse! bakmak da fayda var..

daphnevega dedi ki...

bething,
:) kendi kendine yaşayan olukça garip bir hayvan maxi, o böyle garip garip şeyler yaptıkça yazıyorum bende.. Kanserojenlik konusunda haklısın, bu sebzeli çeşnileri evde de yapmak mümkün ama ben ara ara kullanıyorum işte, kolayı bıraktım bana artık bişey olmaz :))

bembi,
Evet kanserojen olduğunu biliyorum ama farkında olarak ya da olmadan o kadar çok kanserojen madde kullanıyoruz ki sanırım hepsini hayatımızdan çıkarırırsak sadece organik domates yiyebiliriz:)) Bu konuda bilinçli davrananları çok takdir etmekle birlikte kendim buna uygun bir hayat yaşıyorum denemez :)) Belki ilerde.. Ekmeklerin yanık yerlerini yemiyorum mesela, o da kanserojenmiş, ama sevmediğimden:) Şans işte :)

Horatio dedi ki...

Sevgili Ayşe,
Uzun süredir blogunu takip edemiyordum. Bir baktım ki senin doğum günün de geçmiş blogunun doğum günü de. Her ikisini de ayrı ayrı kutlarım. Bizlere de dolaylı olarak blogger olma ilhamı verdiğin için teşekkürler. İstanbul'a gel de yine yemek yiyelim bir yerlerde.

daphnevega dedi ki...

horatio,
:) çok teşekkür ederim efendim, sizin zaten çok güzel yazasınız varmış, ben vesile olmuşum.. Evet bu aralar çok istiyorum İstanbul'a gelmek, umarım yakın zamanda :)

bngiris dedi ki...

Öncelikle nice senelere diliyorum.Sonrada bir tavsiyem olacak çook çeşni seven biri olarak son yıllardaki keşfim VEGETA.Carrefour'larda bulunuyor kendisi.Bu çeşniyi bana da bulgar göçmeni bir arkadaşım önermişti.Orada kendileri yapar bütün sene kullanırlarmış.