çok önemli çelişkiler ve Ayşe'nin lüzumsuz lise hayatı üzerine bir yazı
Ben herkesin aylar öncesinden kıyafetler baktığı, saçımı nasıl yaptırsam diye dergi sayfalarını yıprattığı, kiminle birlikte gidileceğinden, eğlenceye nerede devam edileceğine kadar başlı başlı başına bir mesele olan lise mezuniyet balosuna gitmemiştim. Lisede fazla arkadaşım yoktu. Kendimi -şimdi nedense eskisine göre daha fazla sevgiyle andığım- TED'den kurtarma derdinde olduğumdan da olabilir, baloya gitme fikri çok saçma gelmişti. Bu insanların hepsine gıcık oluyorum, bir de şimdi süslenip püslenip onlarla eğlenmeye mi gideceğim? Ayrıca, bütün bir sene kafayı kaldırmadan, bir zamanlar ÖSS olarak anılan ve bir süredir ne olarak anıldığını takip etmeyi bıraktığım sınava çalışmaktan kafam bulanmış haldeydi ve sınav biter bitmez hemen Ankara'dan ayrılmak, bir an önce Çandarlı'ya gidip, iskelenin ucunda saatlerce gökyüzüne bakarak "Bitti işte, bitti işte, bitti işte" diye içimden sakince mırıldanarak keyif yapmanın hayalini kuruyordum. Ve bunu yaptım. Sınava aynı sene girdiğimiz Şafak'la o iskelenin ucunda yattık, gönlümüzce ve saatlerce bulutlara baktık, sınav hakkında da hiç konuşmadık. Ben o baloya gitmediğim için hiç pişman olmadım.
*
Sonradan TED'li arkadaşlarım oldu. Hatta diyebilirim ki lisedeyken etrafımda olan TED'li insan sayısı sonradan hayatıma girip de yakın arkadaşım olan TED'lilerin onda biri kadardır. Özellikle Baran bu konuda enteresan bir örnek çünkü aslında lisede yan sınıfımda olmasına rağmen bir kez bile merhabalaşmışlığımız yokken sonradan üniversitede yakın arkadaş olduk. Ayşegül ve Selçuk ise benim bir alt dönemim.
*
Yıllar yılı TED etkinliklerine hiç katılmadım. Haziran ayında meşhur Kurufasulye Günü olur, Mezunlar Derneği'nin etkinlikleri olur, hiçbirine gitmek gelmedi içimden. Anca arada bir TED'in lokali olan Torch'a gitmişimdir. O da hakikaten güzel bir yer olduğu için. Neden sonra sonradan edinilmiş TED'li arkadaşlarımın zorlamasıyla bazı etkinliklere katılmaya başladım. Aman Ayşe saçmalama gel işte, sanki herkes kendi 3-F sınıfıyla durmak zorunda, bizbize eğleniriz işte! Gittiklerimin kötü geçtiğini de söyleyemem, eğlenceliydi ama benim için lise arkadaşlarıyla tekrar bir araya gelmek için bir fırsattan ziyade herhangi bir konsere gitmek demekti. Hatta geçtiğimiz günlerde Kızılay'daki efsanevi binanın yıkılacak olması (Jelatin Hanım siz haklıymışsınız, hakikaten yıkıyorlarmış bu arada) nedeniyle "Okulumuza Veda Gecesi" vardı, ona gittik. Sanki ODTÜ'de kortlarda oturuyormuş gibi Selçuk, Ayşegül, Gülsüm birlikte takıldık döndük. Pek de fena değildi. Birkaç kişiyle merhabalaştım, birileriyle konuşmak istemediğim zaman -biliyorum iğrenç ve hiç medeni değil ama- kafamı çevirdim.
*
Bu kadar lafı şunun için ettim - Girizgah problemlerim var-. Bu Cumartesi 2000 yılı mezunları için (buyrun benim) 10. yıl balosu düzenleniyor. Sadece 2000 değil ama 5i'in katları yıllarda mezun olanlar için.. Bu aslında oldukça gelenekselleşmiş bir şey, herkes önemsiyor. Bu da yetmezmiş gibi bir de ertesi gün Kurufasulye günü var. Şebnem Ferah konsere geliyor. Ben baloya gelmeyi baştan reddettim. Mezun olurken gitmedim şimdi mi öyle tuvaletler giyip gideceğim? Elbette Baran ve herkes yine Aman Ayşe saçmalama gel işte, sanki herkes kendi 3-F sınıfıyla durmak zorunda, bizbize eğleniriz işte! dedi. Ertesi günkü Şebnem Ferah konusuna ise sıcak bakıyordum, yine de kararsızdım. Neden bu kadar yabani bir insan olduğum hakkında da galiba oturup düşünmem gerek.
*
Derken, bütün problemler çözüldü, hafta sonu Antalya'ya gidiyorum. İstesem de gidemem hiçbirine, yaşasın!
10 yorum:
Jelatin Hanım tüm dedikodulara hakimdir, onu küçümsemeyin.
XOXO
PS: Allah rızası için Sevgili Ayşe! Ne yapacaksın o paçoz Şebnem Ferah'ın aşk hayatında yediği kazıkları çığlıklar atarak çoluk çocukla paylaşmasını?! Süslen ve kendine gel! Saçmalama da baloya git işte ! Sanki herkes kendi 3-F sınıfıyla durmak zorunda, sizsize eğlenirsiniz işte! Höf!
Bizim de haftaya 2000 yılı mezunları için plaket töreni var.. Ben de gitsem mi gitmesem mi diye düşünüyorken, İstanbul'a gidiyorum :) Artık ben de istesem de gidemeyeceğim! :)
Kuş ;)
İskele ne güzel bi gündü :)
Çok renkli ve güzel bir dünyanız var.. Ne kadar hoş bir blog olmuş ayrıca.. Ellerinize sağlık ;)
@jelatin; Şebnem Ferah'a laf eden taş kesilebilir :)
Ay, ne bileyim, ben de senin gibiydim. Ne öyle balolara, ne de bitirme yemeklerine, etc, etc gitmek hiç istemezdim. Ay simdi onlari mi görecegim, üf, püf... Yurtdisinda yasamaya baslayali nedendir bilmem TR sinirlari içinde daha bir sosyal oluverdim. Yaslaniyor muyum ne, belki de onun etkisidir :-).
Ayse, yahucugum sen o donemlerde ortaokul/lisenin en populer kizlarindan (sen, Basak, okul degistirene kadar Nevra vs.). Herkes seni tanirdi. Mesela simdi de bizimkilerden birine "Ayse x" desem tanirlar...
Boyle yazinca da sapik takipciymisim gibi oldu ama fil hafizasina sahibim ben.
Ben baloya gitmiyorum ama kurufasulyede olacagim.
nihahaa, tesadüfe bak... ben de lise mezuniyet balosuna gitmemiştim..bu haftasonu mezun oldugım üniv.nin makarna günü var... gitmek istemiyodum...haftasonu şehirdışına cıkmam gerekti... üzüldü mü hayırr..:))
jelatin,
sosyal fobim var bak, şebnem ferah beni anlıyor :)
gizem,
20.yıla gideceğim sanırım. sizde yine madalya varmış, o da bişey :)
şafak,
mihendis olacaktın gittin işletmecei oldun vallahi hala şaşırıyorum şafak sana.
figoltx,
buna kesinlikle inanırım. ben de yurt dışındayken hem türkiye gündemine çok daha ilgiliydim deliler gibi gazete okuyordum, hem de kesinlikle çevremle daha sık görüşüyor ve konuşuyordum. Sanırım insan bunu uzakta olma psikolojisiyle yapıyor, böylece bir şeyler kaçırmamış oluyor..
ipq,
:)beni çok güldürdün, kendimi ünlü hissettim, umarım insanlar Ayşe x diyince çok kötü şeyler demiyorlardır :)çok yağmur ağmış pazar günü, gidebildin mi yine de??
anonim,
iyi mi yapıyoruz kötü mü bilmiyorum :)
Gidemedim, gidenler de pek randiman alamamis diye duydum. Balo cok guzelmis gerci, ona gidemedigime uzuldum...
Yorum Gönder