15 Ağustos 2014

diğer evim Çandarlı

Bu kaçıncı Çandarlı postu bilmiyorum. Burada günler geçirmeye, her şeye hayran hayran bakıp fotoğraf çekmeye doyamıyorum. Çocukluğumun yazları burada geçti, ailem artık burada yaşıyor ama sanki ben buraya şans eseri uğrasam da çok severdim. Sakinlik, pırıl pırıl deniz, taptaze domatesler-peynirler, mis gibi deniz ürünleri. Bir yerden bir yere gitmek en fazla 5 dakika sürüyor, hayat kolay. Burada bir evim olduğunu bilmek bazı zamanlarda beni en çok rahatlatan şey.

Çocukluk yazlarımızı senelerce bir arada geçirdiğimiz kalabalık bir "yazlık grubu"muz var. Sene içinde pek görüşemeyiz, anca doğumgünleri ve özel günlerde ama her sene mutlaka Çandarlı'ya gideceğimiz tarihleri denk getirmeye uğraşırız. Bir araya gelince de aradan hiç zaman geçmemiş gibi kaldığımız yerden devam ederiz. Bu hissi çok seviyorum. Yıllar geçiyor, artık herkes sevgilisiyle-eşiyle-çocuğuyla geliyor, nüfus artıyor.

Bayram sonrası 4 gün geçirdik Çandarlı'da bu sene, benim için her dakikası kıymetliydi.

Neden seviyorum ben burayı. Evdeki miniklerle oynamak, hepsi birbirinden komik hareketlerine kahkahalar atmak, minik patilerine aşık olmak.



Verandada davetsiz misafirlerle karşılaşıp, yeni arkadaşlar edinmek.


Kahvaltı öncesi bir dalıp çıkmak için denize giderken şu manzarayı görmek. Az ilerideki salıncaklarda sallanmanın sanki 3 gün önce olması.


Ve elbette deniz sonrası anne kahvaltısı yapabilmek. Muhammara, mis gibi domates, yumurtalı ekmek..


Dünyada yapmayı en çok sevdiğin 5 şey ne desen mutlaka sayacağım şey: babamla pazar gezmek. Çandarlı pazarı elbette.

Dağınık kasaların birinde eciş bücüş yeni toplanmış domatesler, diğerinde ev yapımı kalıp sabunlar, poşetteki kabak çiçeği de yakarsan senin.


Üstünde çiçeğiyle kınalı bamya görebilmek. Bana göre bu sebze mucizevi. Bakmaya doyamıyorum (tabii sonra yiyorum). Şu an buzluğumda ekşili ekşili pişmek için bekliyor bunlar :)


Bir Çandarlı klasiği olarak günde 10 saat tavla oynamak, üniversite tavlası oynanan masada saatlerce eğlenerek oturmak. Aynı insanların 15 senedir aynı şeylerine gülmek. Aslında oynayan 4 kişiyken, hesap masadan olduğu için etrafta 10 kişinin masa etrafına yerleşip yiyip içmesi.


Annemin sanat eseri sukulentlerinin başına oturup onları incelemek.





Ve sonra evde böyle:


Denizle iç içe rakı masasında da böyle şeyler:


Bilet mi baksam, naapsam?

13 Ağustos 2014

Bayramda Bodrum

Bayramda Bodrum'a gitmek çılgınlık. Ülkenin dört bir yanından buraya doğru gerçekleşen kavimler göçü nedeniyle nüfus 10 milyon civarına çıkıyor. Gerçi diğer tatil yerleri için de durum pek farklı değil. Haliyle normalde tatilden beklentimiz İstanbul'da gördüğümüz şu aşağıdaki manzarayı kafamızdan atmakken, yine trafik haritalarına mahkum oluyor insan. Bu sefer duruma hazırlıklıydık. Bir Bodrum tatilini hiç Bodrum'a inmeden geçirince gerçekten huzurlu bir tatil mümkün! 


Bu sene Bodrum tatili şöyle bir şeydi:

Evde harika kahvaltılar yaptık.


Verandada tembel tembel yayılıp kahve içtik.


Evin 30 saniye ilerisindeki plaja gidip yattık, denize girmek için başka hiçbir yere gitmedik. Evden plaja, plajdan eve dünyanın en güzel döngüsü.


Tüm günü plajda geçirdik. 
En büyük yaz keyfi 1: bira-patates


En büyük yaz keyfi 2: bira-midye dolma (+kazı kazan)
Denizin ortasında trambolin üzerinde zıplamak ve gopro'yla deniz altında saçmalamakla geçen saatler.


Akşam yemekleri için sürprize yer bırakmadık, üssümüz Bitez'den fazla uzaklaşmadan önceden denediğimiz, hep çok sevdiğimiz yerlere gittik.(Rezervasyonları önceden yaptırmazsan Bodrum'da yemek yenemediğini daha önceki yıllarda öğrenmiştik.)

Bağarası ve harika mezeleri (harika mezelerden sonra mutlaka çıtır mantı da istemeyi unutmayın, efsane bir şey)


 Gebora 


Sonra da güzel Bitez'le vedalaştık, tatilin Çandarlı episoduna başladık.

10 Ağustos 2014

ordan burdan

İyi sushi buldum mu benden mutlusu yok! Bir de evin yakınında güzel bir restoran bulmuşsam en sadık müşterileri ben oluyorum. Jong Hwa da keşfettiğimden beri peşini bırakmadığım mahalle sushi'cisi. Etiler-Akatlar civarında oturanlara gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Özellikle hand roll'lar çok iyi.


Bu ara yine ev kedisi gibiyim. Tabii 3 senedir hala alışamadığım aşırı nemli hava bunun en büyük sebebi. Evden dışarı adam atmak, 3 santim hareket etmek istemiyorum. Gelsin evde pano, kutu, ıvır zıvır düzenlemeleri.


3 sene olmuş İstanbul'a taşınalı, yani evleneli de 3 sene olmuş. Zaman çok çabuk geçiyor. Artık İstanbul'a iyice alıştım ama hayatımın tamamını burada geçirme fikri beni çok korkutuyor. Birkaç yıl daha buralarda yaşayıp sonra daha sakin bir yere taşınma şansımız var mıdır acaba? Herkes aynı şeyi istiyor ama yıllar geçiyor ve herkes burada yaşamaya devam ediyor. Ankara'daki arkadaşlarımın neredeyse tamamı artık İstanbul'a taşındı, şimdilik keyfim yerinde. Yine de aklımın bir köşesinde İzmir'de yaşıyorum :)


Önümüzdeki hafta 9 günlüğüne Portekiz'de olacağız. Rotayı Portimao, Lisbon ve Porto olarak belirledik. Daha önce Instagram'a yazmıştım ve birçok öneri geldi ama o hesabı takip etmeyip blog okuyanlar için yazmak istedim, yapmadan dönme dedikleriniz varsa önerilerinize açığım!