28 Eylül 2006

İtalya part-2

Bu yazı biraz uzun oldu.. Baştan söyliyim de okurken oflayıf puflamayın! :)
Tez savunması günü! Benimkini 5:30'a koymuşlar. Hiç sevmem böyle geç olunca, bütün gün beklemek zorundasın bir stres içinde. İyi taraftan bakınca ise sabah gezecek birsürü vaktim var. Erteliyorum okula gidip, insanlarla tez sohbeti yapmayı. Çıkıyorum sokağa başlıyorum yürümeye.. Ayaklarım beni Via Ponterosso'ya götürüyor. Trieste'nin en güzel yerlerinden biri. Ben Venedik'e çok benzetiyorum burayı. Şehrin ortasından bir kanal geçiyor. İçinde tekneler, etrafında cafeler var. Kanalın sonunda Trieste'nin en büyük kliselerinden olan St. Antonio klisesi var. Türkiye'de havanın yağmurlu olduğunu öğreniyorum. İçimden "Ben burada bütün kış gördüğüm en soğuk havada yaşadım.. Şimdi Trieste'deki bu güzel hava herhalde onun bonusu" diye düşünüyorum. Kanal kenarındaki cafelerden birine oturuyorum. İnsanlar sabah 11den itibaren şarap içebiliyorlar burada. Ben de severim şarap ama sabah 11'de değil! Ben yine favori kahvaltımı ismarliyorum. Her cafenin brioche'u birbirinden farklı. Kitabıma dalıyorum birkaç dakika. Sonra Trieste'de hiç eksik olmayan güvercinler geliyor.. Çok cüretkar güvercinler bunlar. Hiç çekinmiyorlan insanların masalarına konup, cipslerini yemekten! Tek bir güvercin koca bir kap cipsi yiyor ve ben hayret ediyorum bir kuş nasıl bu kadar çok şey yiyebilir diye! Ben bile o kadar cips yiyince midem bulanıyor! :) :) Kahvaltımı bitirip okula gidiyorum.. Birkaç saatlik koşuşturmadan sonra nihayet saat geliyor! Tez savunması tahminimden daha iyi geçiyor. Altın endüstrisi üzerine olan tezimin içeriğiyle ilgili değil de, genel merak konusu olan şeyler hakkında sorular soruyorlar. Beyaz altınla sarı altının farkı nedir? 24 karatla 18 karatın farkı nedir? gibi.. İtiraz etmiyorum "Ne alakası var ya bunların benim tezimle?" demiyorum, uslu uslu cevap veriyorum ve bittiyoooor!!! Aksam bir kutlama yemeği var. O zamana kadar şehirde bir haftalığına kurulan panayır alanını gezmeye karar veriyorum. Ne kadar şanslıyım ki bu zamana denk gelmiş benim Trieste'ye gelişim! Herkes birlikte birşeyler yapmak istiyor. Ben çok mu yabaniyim? Yurtdışındayken tek başıma olmak çok keyifli geliyor bana. Kuru meyvelerin satıldığı reyonda takılıp kalıyorum! O kadar güzeller ki.. Adamdan tadına bakmak için bir tane kuru kivi istiyorum. Yediğim en güzel şeylerden biri! Kocaman bi paket dolusu karişik meyve kurusu alıyorum. Kivi, cilek, frambuaz, portakal.. Bir yandan yiyorum bir yandan yürüyorum..

Gördüğüm birkaç ıvır zıvırı da alıyorum ve hazırlanmama yarım saat kala otele koşturuyorum.. İnce topuklu çok şık ama dünyanın en büyük işkencesi olan ayakkabılarımı da ayağıma gecirdikten sonra pizzacıya zar zor ulaşıyorum... İtalyan mutfağı beni yine ve her zamanki gibi büyülüyor!! Kendi "estivo" pizzamı yerken -domates, mozzarella, roka ve parmesan- bir yandan da yanımda oturan Giandomenico'nun pizzasının-prosciuttolu- da tadına bakıyorum. Kendi seçimimden memnunum.. Şaraplarımızı içiyoruz, bazen gülüyoruz bazen de senenin güzel anılarını hatırlarken hüzünleniyoruz.
Ne kadar doğru bir karar vermişim diyorum ben buraya gelerek.. Dünyanın her yerinden arkadaşlarım oldu..
Yarın mezuniyet veeee Venedik... :):):) Arkası yarın oldu.

12 yorum:

dodo dedi ki...

Çok güzel anlatmışsın gerçekten, orada bulunmuş gibi hissettim bir an....

Adsız dedi ki...

parça parça kendimi buldum yazında:)
özellikle yabani miyim diye sorduğun bölümde ve ince topuklu şık ve acı verici ayakkabılarda:)
İtalya'ya sevgiler..

Unknown dedi ki...

Pizzalar harika gorunuyor, benimde en sevdigim yemek pizzadir yaa:) canim cektii....

ibeking dedi ki...

özlemişim italyayı..bu yaz bende gidicem tekrar. sardunyaya...yanlız içinden bavyera kreması çıkan brioşları ne çok özlemişim fotoyu görünce ağzım sulandı

enne dedi ki...

Venedik mi? 2 kez gittim, fırsatım olduğunda yine gideceğim. Büyülü bir şehir, bir masal ülkesi adeta. Selamımı söyle Venediğe...

daphnevega dedi ki...

Dodo,
teşekkür ederim, orda olsan çok severdin sen de..

Selin,
Ben ne zaman o topuklu ayakkabılarla rahat yürümeye başlayacağım???:)

Buket,
Oradaki pizzanın tadını burada bulmak gerçekten çok zor.. Yazık bize!:(

İbeking,
Ben artık bir daha ne zaman giderim belli değil. Sardunya ve İtalya'nın güneyi de dünya üzerindeki cennetler.. Tadını çıkar!

Enne,
Ben de kendimi masalda gibi hissettim her gittiğimde. Hepimizin yolu Venedik'ten bir kezs daha geçsin diye diliyelim:)

New York Muhtari dedi ki...

tam sinavlara calisirken, bu yazi doping etkisi oldu. Umarim ben de kisa bir sure sonra "bitti.." diye yazabilirim. tebrikler, ne kadar rahatlamissindir kimbilir.

daphnevega dedi ki...

Newyork muhtarı,
Ben de sendeki fotoğraflara bakıp iç geçiriyorum. New York şimdi benim bir süreliğine de olsa kaçıp yaşamaya gelmeyi istediğim yer.. Sınavlar konusunda haklısın,çok rahatladım ama o muhteşem ofisinden manzaranın tadını çıkar sen, bir çok şeye değer görünüyor..

New York Muhtari dedi ki...

evet evet ofisim gercekten super (nispet icin soylemiyorum ha) bazen ne sansli oldugumu dusunuyorum, insanlar o manzarayi gormek icin 15 dolar oduyorlar, ben uzerine bir de para aliyorum :-))

fin. accounting sinavim var bu hafta ve ben hala sinav moduna giremedim sanirsam. Yani kisaca kactim.

daphnevega dedi ki...

:) Financial Accounting benim MBA boyunca en nefret ettiğim şey oldu, umarım senin benden daha çok sempatin vardır. Kolay gelsin!

burçin dedi ki...

merhba ayşe,
ben bikaç bişi sormak istiyorum şimddien teşekkür ederim,başarılarının devamını dilerrim:):)):)
triestede mba önerir msn? okul nasıl?
başvuruyu nasıl yaptın,şartları neydi, burs imkanı war mı, kabul edilme şansı nası?
teşekkür ederim

platero dedi ki...

aa ben de trieste'de yaşıyorum! 5 sene geçmiş sizin maceranızın üstünden, biz 1 senedir buradayız. pizzanın, makarnanın tadını çıkarıyoruz tabii bol bol :) trieste'den sevgiler...