mi mancherai
23 ocak 2006. Christmas tatili yeni bitmişti, Türkiye'den zar zor geri dönmüştüm İtalya'ya. 21 Ocak şimdi askerde olan Kaan'ın doğumgünüydü. Cenk, ben , Kaan, sınıftaki 3 türk, o haftasonu günübirlik bir yerlere gidelim dedik. Aslında sadece 3ümüzün birlikte bir şeyler yaptığı çok nadirdi. Birbirimizden çok farklıydık ama ortak noktamız yeterliydi. Trene atladık gittik Verona'ya. İner inmez bir cafeye attık kendimizi. Bana şu şirin kalpli cappuccino geldi. Daha Verona'ya iner inmez öğle yemeğini nerede yesek diye düşünmeye başlamıştık. Kaan'ın hiç şaşmayan yöntemi olan herhangi bir tabacchi'ye (İtalya'da sigara, bilet gibi satan ayrı yerler var, onların adı tabacchi ; marketlerde bulunmuyor ) girip oradaki adama "Amca buranın şöyle yerel insanların gittiği, turistik olmayan güzel bir restoranı var mıdır?" yöntemi ile her zamanki gibi güzel bir restorana yönlendirildik. Zaten sabah gittiğimiz ve akşam döneceğimiz Verona'da 3 saatimizi öğle yemeği yiyerek geçirdik. Sadece prosciutto, peynir ve ekmek çeşitleri ve şaraptan oluşan bir öğle yemeğiydi ama hala tadı damağımda. Yemek bitti, şehri yürüye yürüye dolaştık. Romeo ve Jülyet'in Jülyet(Giulietta)'inin evi Verona'da (yersen), onu gezdik. Sakin sessiz ama çok güzel bir şehir. Küçük bir colosseum var, "Arena di Verona" yandaki resimde görünüyor. O sırada şehirde şu an hatırlayamadığım bir organizasyon vardı, bu yüzden her yer süslüydü. Çok seviyorum şehirlerin bu halini. Verona kısa sürede gezip bitirilecek bir yer, biz de akşam yemeğinden önce şehrin tamamını gezdik. Tekrar trene binip şehrimiz Trieste'ye doğru yola çıktık. Verona-Trieste treni Venedik'e 1 dakika (gerçekten öyle) mesafedeki Mestre'de aktarma yapar.
Venedik-Trieste ise 2 saat sürer. Biz de Mestre'deyken birden bire akşam yemeğini de Venedik'te yemeye karar verdik. Kaan'ın doğum günü yemeğini Venedik'te yedik. Her öğünü başka yerde yemiş olduk. Sabah Trieste, öğlen Verona, akşam Venedik.. Tarihte Venedik'e yapılan en kısa gezi oldu sanırım. Trenden indik, restorana girdik ve çıkıp koşturarak son treni yakalayıp Trieste'ye döndük. Ben trende uyudum.. Özlüyorum trene binmeyi, çekip bir yerlere gitmeyi, ne yapayım özlüyorum işte. Geri git dersen de gidemem.
Güzel haftasonları herkese..
13 yorum:
Ah...Ah...Ben de Verona'ya bir Ekim ayında gitmiştim, yağmurlu bir gündü ama hava ılıktı yine de. Bence İtalya'nın en güzel şehirlerinden bir tanesi de orası, belki de bu Romeo ve Juliette'in büyüsündendir. Yalnız o evdeki heykelciği müstehcen bir biçimde ellemek de uğur getiriyor diye ben de ellemiştim, şimdi hatırlayınca hem güldüm hem de deli miymişim ben oldum:-)) Aaa bir de şu capuccino ya da her türlü kahve olayı, Verona'daki muhteşemdi, içtiğimde "demek ki gerçek capuccino böyle olurmuş" dedirtiyordu adama. Valla sizin bu bloğu okudukça iştahım açılıyor zaten... Aaaa kilo yapar bunlar ya.
veronaya gittigimde yazdi..ben de cok sevmistim o sehri..ama biz kocaman bir turist kafilesiydik ve tabiki lokal yerleri pek de fazla goremeden gecmistik..ama ilk yurtdisi seyahatim olan italya turunu asla unutamayacagim. guzel bir ulkeydi..
Çok geçmiş yazıdan öyle anlaşılıyor :)
Romeo and Juliet diyince nedense benim aklıma çok sevdiğim Dire Straits grubunun enfes şarkısı geliyo..
..juliet says hey it's romeo
you nearly gave me a heart attack..
Ben de özledim İtalya'yı. İtalyam geldi diye dolaşıyorum. Geri git dersen gidemem ama kısa da olsa bir geziye hiç hayır demem.
Boyumdan büyük 2 bavulla trene atlayıp gezmelerimi hiç unutmayacağım.
Baci
ne zaman senın bloga gelsem karnım acıkıyor ayse ya :)
Ma lo sai che eri vicina a casa nostra? ;)
Comunque sia il Nord sia il Sud Italia é sempre bella...
Non lo pensi anche tu?
anonymous,
Bu yönde çok eleştiri almaya başladım, daha dikkatli koyucam artık yemek resimlerini, ben de kilo almaya başladım, dikkat edelim :)
hmf,
İtalya benim 2.ülkem. Orayı asla turist gibi gezemedim. Herhangi bir yere gitmenin en kolay yolu aslında turlar olsa da, kendi başına gitmek kesinlikle şehrin havasını hissetmeyi sağlıyor.
gamzeli,
1 sene oldu..
mr.tgm,
Evet blogda görüyorum hep çalan şarkı kısmında.. :)Bilmediğim şarkı çıkarsa da hemen indiriyorum:)
zeya,
Tek başına trende olmak bana en çok özgürlük hissi veren şey. Keşke gitsem şimdi.
aqua,
Bu konuya çözüm getiricem, ben de baktıkça yemeye başladım. Şişko bloggerlar olucaz hep birlikte!:)
b5,
Davvero?? Mi piace il Sud piu di Nord ma Verona e un paese indimenticabile per me. Forse la prossima volta ci vediamo la :)
Şans eseri ulaştım yazılarına. İtalya özlemim kabardı benim de bir anda okuyunca İtalya yazılarını. Verona, Venedik, Milano, Modena, Roma, Palermo, Catania...En çok da her fırsatta atlayıp trene bir iki saat uzaklıktaki bambaşka bir şehre gidebilme ozgurlugunu...
bunları okuyunca mutlaka oralara gitmeliyim diyorum. Ve tabi mutfak...
anonymous,
Benim o özlemim çok sık nüksediyor, ben de fotoğrafları çıkarıp bakıyorum, ara ara da buraya yazıyorum, somut bir kaç kelime olsun diye..
vahap karabina,
O gidecek yerler listesi uzuyor devamlı, nasıl yapıp da her yeri görmek lazım ben de bilemiyorum:)
ayse meraba, blog gercekten cok guzel, isyerinde bos kaldıkca dalıp dalıp okuorum :)
bisey sorucam, yuksek lisans'a burda baslayıp, istanbul'da, bir donemini değişim programıyla italya' da gecirmeyi dusunuyorum.
ingilizce biliyorum sadece, hani dersler icin yeterli olucaktır belki ama, italyanca da ogrenmek istiyorum. sen hic ita. bilmeden mi gittin, oyleyse durum su anda nedir?
tesekkur ederim :)
inci
inci,
Teşekkür ederim. Ben İtalya'ya gderken İtalyanca biliyordum ama öyle sular seller gibi değil. Oradayken derslerim İngilizceydi ama yine de günlük hayatta kullanarak çok ilerliyor. Kurstan çok daha faydalı orada bir müddet kalmak. Eğer büyük bir şehre gideceksen İtalyanca bilmemek fazla sorun yaratmaz, zaten çok çabuk adapte olursun hemen günlük kullanabileceğin kadar öğrenirsin.. Umarım faydalı olmuştur yazdıklarım. Daha detaylı bilgi almak istersen mail atabilirsin. Sevgiler.
Yorum Gönder