Sıradan bir gün..
Aslında diyorum ki burada böyle şeyler yazmayayım ama o kadar çok söyleyecek şey var ki, diyorum ki acaba ayrı bir blog açıp orada sadece bunlar hakkında mı yazsam.. Çünkü burası eğlenceli bir yer olsun istiyorum, yemek olsun, gezmek olsun ama susarsam, yazmazsam kendimi çok kötü hissedeceğim. Bu eğlenceli bir cuma yazısı olmayacak, üzgünüm.
Her sabah gazeteyi açıyorum, o bilmemkaç sayfaya sığdırılmış hepsi birbirinden tuhaf, hepsi aynı ölçüde şaşırtıcı, aslında yeri yerinden oynatması gereken haberleri okuyorum. Ertesi gün tekrar aynı şey. Aynı gün içinde bin tane olay oluyor. Bin türlü nasıl o makama ulaştığı belli olmayan dangalak, "Ben salağım, bari biraz çenemi tutayım da kimse çakmasın" yerine "Ohh yerleştim buraya göğsümü gere gere ağzıma geleni sayarım, arkamı da dayadım AKP'ye, yiyorsa biri bir laf etsin, cehennemin dibine yollatırız evelallah." diyor. Çünkü dangalak.
Bu sabah saatlerce kendime gelemedim. Her şey birbirine bağlı, bu bağlar o kadar kördüğüm ki..

Hiç şaşırma çünkü ardı arkası kesilmiyor, bu gidişle de kesilmez. Sadece göz önündeki kişiler değil çünkü nasibini alan.. Fikirlerine ters olan herhangi biri de olur. 5 tane kendini bilmez, Hristiyanlık hakkında kitaplar basan bir yayınevine girip 3 kişinin boğazını kesiyor. Boğaz kesmek nedir? Bir düşünün. Bir farenin boğazını kestiğinizi düşünün. İnsanın kanı donuyor.
"Vatan için" yapmışlar. Sağol ya, teşekkürler, ne kadar iyi yaptın, hepimiz de senden bunu bekliyorduk, Vatan kurtuldu, peki senden nasıl kurtulacağız? "Uğur Yüksel’in kalça, testis, anüs, bel ve sırtından onlarca bıçak darbesi aldığı, 51 ünite kan verilmesine rağmen kurtarılamadığı belirtildi." Nereye çalışacağını da iyi bilir maşallah, kafa bu kadar çünkü.. Öldürdü, sorun çözüldü. Bu hastalıklı zihniyeti bir insana 18 yaşında veremezsin, çocukluğundan itibaren işlersin beynine, anca öyle bu hale getirebilirsin.. Kimbilir arkasında neler dönüyor.. Ha unutmadan, bu gençler Işıkçılar tarikatına bağlı İhlas Vakfı'nın yurdunda kalıyorlarmış. Sadece bilgi olsun diye. Burası vermemiş sürpriz olarak, ben belirteyim dedim. Daha neler neler çıkacaktır işin içinden. Bakalım, görelim.

Önümüz 23 Nisan. İlkokul, ortaokul yıllarını Ankara'da geçirmiş her çocuk bilir Atatürk Spor Salonu'nun, 19 Mayıs Stadyumu'nun 23 Nisan açısından önemini... Hazırlanılır, haftalarca çalışılır, genelde yağmur yağar!, bir çok ülkeden gelen öğrencilerle birlikte orada saatlerce süren kutlamalar yapılır. Bu sene 23 Nisan'da Atatürk Spor Salonu'nda Kuran okuma yarışması var! Ne, yoğurt mu dediniz? Tesadüfe bak ya, çok ilginç.. Saati geç diyenler olacaktır. Peh! diyorum kendilerine.. Bakalım TRT hangisini daha üzün süre yayınlayacak? :) 14 Nisan Mitingi'ne 1 dakika 20 saniye ile neredeyse tüm kanallar içinde en az süreyi ayıran olduğunu duymuşsunuzdur..

An itibariyle Hürriyet'te en çok okunan haberlerde Tamer Karadağlı'nın evi karısına bırakmış olması, kalkık poponun sırları filan vardı..
Bunlar sadece ve sadece 19 Nisan Perşembe günü gözüme çarpan şeyler. Bakalım yarın neler var..
Commentleri merak ediyorum o yüzden kapatmıyorum ama iyi ya da kötü hiçbirini yayınlamayacağım; sonradan "Neden yayınlamıyorsun" denmesin küfürlü commentler için diye. Mail adresim yukarıda.
1 yorum:
Özlem hanım'ın ve selin'in gönerdiği e-maile teşekkür ediyorum. SpiderMan'in namaz kitaplarında kullanılması söz konusu değilmiş. Diyanet İşleri'nin resmi açıklaması (http://www.diyanet.gov.tr/turkish/baciklama.asp?id=1163)
buradan okunabilir. İçimize su serptiler, teşekkürler.
Yorum Gönder