gıcık post
Çok konuşan insanlardan haz etmiyorum. Ulan kendine baksana sen demeyin. Ben normal hayatta burada yazdığım kadar konuşmuyorum. Sanırım. En yakınlarımla konuşabilirim susmadan saatlerce. Bahsettiğim o değil. Çok yakın olmadıklarıyla da lüzümsuz fazla konuşanlar. Babam, "boş şeyler çok ses çıkarır" der. Tam bu hesap işte. Dandirik, 3 kelimelik bir cümleyi uzata uzata anlatıp duranlar vardır hani. Hadi be yeter dersiniz içinizden. Hele bir de bunu yüksek sesle yapıyorsa, ben yaydan fırlayacak oy gerginliğine erişirim. Belki de gereksizce bellediğim bir nezaket kuralı yüzünden kimseye "sesini biraz alçalt" ya da "biraz az konuşman mümkün mü?" diyemem. Bu ikincisi galiba zaten denmemeli, bilmiyorum. Biri bişey söylese de konu değişse, lafı başka biri devralsa ya da ben konuya biryerlerden girsem diye çaresiz ve karşımdakini dinlemediğim en eşek insan tarafından bile rahatça anlaşılabilecek şekilde düşüncelere dalarım. Arada bir başımı sallarım periyodik olarak yüzümdeki makyaj gülümseme ile.
*
Konuşmasını yave yave uzatan ve her cümlenin sonuna "yaniii" koymadan konuşamayan kız güruhundan ise hiç bahsetmiyorum. İnsanları kategorize etmek yanlış mıdır? Zerre umrumda değil. Bu kızlardan biri elimde kalabilir. Bu kızları "salak" insan kategorisine almakta hiçbir beis görmüyorum. Benim kategorim, istediğimi yaparım. 12 yaşından sonra eline aldığın tek kitap "Secret" olursa tabi ki böyle konuşursun. En son okuduğun kitap olarak da "Secret" cevabını vermekten gocunmazsın. Şuraya yazıyorum, şu Secret'ın yazarı ikinci bir kitap çıkaracak. Hanım kızlarımız da "Evrenin size zengin bir koca göndermesiniz nasıl sağlarsınız?" bölümünü merakla bekleyecekler.
*
Maksimum karın ağrısı eşliğinde yazılmış bu posta burada son verirken, card finans, worldcard, mango, dkny, vakkorama, ve hiç gitmediğim ankara-istanbul mekanlarına, beni ve telefonumu rahat bırakmaları için en içten küfürlerimi gönderiyorum. Tatildeyim kardeşim, banane indiriminizden. Siz de en az çok konuşanlar kadar sinir bozucusunuz.
*
Huzur içinde tatil yaparken bu yazı nasıl çıktı ortaya ben de anlayamadım. Kahrolsun karın ağrısıyla uyanılan sabahlar!
10 yorum:
ben kız olsam kesin o dediğin secret kızlarından olurdum. deli miyim ne yıpratayım kendimi mesaiydi rapordu diye. bulurum çok afedersiniz zengin bi hıyar, o çalışsın ben yerim. spadan çıkıp kuaföre ordan çıkıp kanyona giderim, çok sıkılırsam hayvanları koruma derneğine üye olurum. mamafih böyle bir seçenek yok biz erkekler için.
Merhabalar,
Bir süredir dodoland'in "tıklamadan olmaz"larında isminizi görüyordum, en sonunda blogunuza bir bakayım dedim. Çok akıcı, eğlenceli ve dolu dolu yazılarınız var. Artık ben de sizin blog'un takipçisiyim :) Kendinize iyi bakın, Secret'ı takmayın ben de çok sinir oluyorum, etrafımdaki kimseye okutmuyorum! :)
karın ağrısı..herşeyi yazdırır...
aynısından çekiyorum şuanda...
"yanii" kitlesinin,secret okumasına şükür...
ipek ongunun samımıyetsiz kıtaplarından iidir secret...
ama o evrenın göndereceği kocayı bekleyecek sabrı olduğunu sanmıyorum bu kitlenın...ilk okuduğumda murathan munganın yüksek topuklar kitabındaki tude tiplemesi abartı gelmişti bana ama çok geçmeden anladım ki aramızda bi dolu tude var...
the secret aslinda bir aktör yetistirme, oyunculuk kursu gibi bir sey sanirim. insanlar müjdat gezenin kursuna gideceklerine bence bir the secret alarak sahnelerini degistirebilir ve genisletebilirler.
herbert,
şşşt bunların hepsi numara. ben de secret okuyorum. akıllı kız gibi yapmaya çalışıyorum :)
dodo,
merhaba! biz de doruk'la konuşmuştuk bir dodo daha varmış diye! bu vasıtayla tanışmış olduk artık o zaman, hep beklerim!:)
butejoy,
aaa severim ben ipek ongun'u. serra noyan nesliyiz biz. belki biraz fazla naiv olsa da bence güzel ve "lazım"dı o kitaplar. tude de hakikaten ne çok, hem de tude küçüktü bunlar eşek kadar :)
melmoth,
aslında bana kalırsa olay şundan ibaret: kadınlar senin de bahsettiğin gibi başka başka rollere bürünüp hayatlarını renkli hale getirmeyi seviyorlar. bunu kendini tanıyarak yapmak çok başka, tek bir kitaptaki "pozitif olalım" feryadının peşinde gülücükler saçan gizli paranoyaklar olarak gezinip, evrenin neden onlara bilumum isteklerini getirmediğini düşünüp üzülmek bambaşka. gerçi kim nasıl mutlu oluyorsa öyle yapsın tabi ama ben gıcık oluyorum.
duzeltmek gibi olmasin yaydan firlayacak "ok" olacak sanirim, secimler de geceli epey oldu ama :)
ben de secret kizlarini pek seviyorum ve hepsine nezih kismetler diliyorum
Ayşeee, ay ben de gıcık oluyorom o ağzını yayıp konuşanlaraaaa. Tabe yaneee. Bizim burda bi kız var, diyorum zaten onaaa, ay hayvansın Zeyneeep diyorum.
Ayşeciğim, ben üzülüyorum onlar için. Yani 3. tür onlar, salak deme onlara. Kışları Nişantaşı boyuna inen,genellikle sezona göre aynı saç kesimi, küpe, kıyafete sahip olup, yüzlerini inanılmaz şekilde boyayan aslında 18 yaşında olup, anlayamadığım bir şekilde 38 yaşında görünmeye çalışan, bir ellerine telefon yapışık dünyaya geldiklerine inandığım bir cins mahlukat onlar. Sinirlenecek ne çok şey var, boşversene. Mesela insan kılığına girmiş öküzlerle yaşıyoruz bir arada. Bizzat bu sabah araba kullananını gördüm. Bana laf atabilmek için beni ezmeye kalkıp bir de korna çaldı. O olmasa böğürürdü.
Misal yani...
merhaba aysemon;
uzun bir aradan sonra ben de bişiler yazıyım dedim...karın ağrının ne kadar acı verdiğini senin gibi şeker yazılar yazan birinin bi anda negatif şeyler yazması sayesinde anladım...
benim asıl konuşmak istediğim konu secret kitabı..diğer yorumları da okudum ve açıkcası kitabı çok beğendiğim için savunma ihtiyacı hissettim..
bazıları tarafından çok basit görülsede,kitabın asıl amacı insanların positif düşünmesini sağlamak..benim çevremdeki bir çok insan(ki inanın bunlar hepimizden daha çok kitap okuyan insanlar) bu kitap sayesinde sorunlarından dertlerinden birazcık olsun sıyrılabildi (buna bende dahilim).belkide bir kitabı yargılarken,okuyanların profilinden değilde, kitabın anlatmak istediğinden gitmek daha doğru..
ayrıca,yanii kelimesini cok kullanan kısların olduğu,irite edici oldukları da doğru fakat unutmayalım ki hepimiz geçmişimizde bir özenti furyasaına katılmıştık(yok ben hiç yapmadım demeyin,herkes yapmıştır,ayıp bişi diil),ve o zamanın popüler laflarını kullanıp ortama uyum sağlamıştık...
amacım onları sovunmak kesinliklikle değil,benım de bır kızım olsa ve ole konussa bende rahatsız olurdum ama değişen populer dunyada bence bunları normal karşılamak lazım..
en önemlisi ayşemon tatildeyken bunları hiç hiççç kafaya takmamak lazım...
p.s: secret kitabını sonuna kadar savunmaya hazırım :)
selçuk
murat,
evet oy yazmışım, olur öyle. erkek olsam kesin severim ben de secret kızlarını.
aslı,
:)hahahaa. evet sarının bir tonu var ya hani hep gördüğümüz, ona yakında nişantaşı sarısı diyecekler bence:)
selçuk,
benim sevgi pıtırcığı arkadaşım :)sen öyle ne kadar olgun olgun yazmışsın. yoksa seni secret mi böyle dinginleştirdi?:) aslında bu kitap birilerine gerçekten fayda sağlıyorsa tabi ne güzel. ama bana hiç inandırıcı gelmedi. sanki bin yıldır "bir şeyi 40 kere söylersen olur" un 100 sayfa boyunca farklı farklı söylenmişi gibi geldi. ama sana faydası dokunduysa ne güzel. ben secret'ı sevenlere "what the bleep do we know?" belgeselini tavsiye ediyorum. secret'taki gibi dayanaksız(gözünde canlandır, iste babam iste) değil de evrenin bize ne yollarla bir şeyler yollayabileceğini kuantum fiziğiyle anlatıyor. bi de onu seyret bakalım sevicek misin. bi de 3 eylül'de işbaşı yapıyorum. mıçına kına yakarsın artık :)
selam ayşe;
o kadar keyifli, renkli postlarının arasında bu post ne kadar daraltıcı geldi anlatamam. belli ki senin içini de çok sıkmış ve direk yazına yansımış.
ben o kızlara, fotokopi kızlar diyorum. konuşma tarzlarından tutta, yemelerine içmelerine ve konuşma tarzlarına hatta beyinlerine kadar o kadarcıklar :)
onları hor görmeyip, bak kızım hayat budur, doğru olanda budur demeyi isterdim ama onlar kendi yaptıklarını daha doğru gördüklerinden, senin benim düşüncemi beğenmezler. uzak olmak en iyisi..
sen tatilinin tadını çıkar, yaz bol bol post. okuyalım bizde..
kal sağlıcakla..
Yorum Gönder