20 Mayıs 2008

La Pellicola

Pek keyfim yok. Sanırım bir süre de böyle devam edecek. Ben en iyisi size güzel filmlerden söz edeyim. Bu haftasonu çok özlediğim gibi saatlerce film seyrettim.

*
La Sconosciuta. Giuseppe Tornatore'nin elinden çıkma, 2008 İtalya resmi Oscar başvuru filmi. Başvuru da olmadı ama hadi neyse. Official submission. Birebir çevirisi var mı bilemedim. Bu filmle hikayemiz çok ilginç. Filmi bulup seyretmek için saatlerce gayret gösterdim, meğer bir numara varmış. Seyretmeye başlamadan önce bilmiyordum. Filmin bir süre yaşadığım Trieste'de geçtiğini görünce şaştım kaldım. Çünkü bilindiği üzere Trieste aslında pek renkli olmayan (özellikle de İtalya'da film çekecekseniz) bir şehir. Ama benim şehrim sonuçta. Sokaklarında gezindiğim, hatta hayatımın bir kısmını geçirdiğim bu sessiz sedasız şehri, bir Tornatore filminde görmek benim için harikaydı. Film karanlık bir film. Ukrayna'dan Avrupa'ya beyaz kadın ticareti. Geçmişinden kurtulmak isteyen, bir o kadar da geçmişten arayışları olan bir kadın. Ki tüm filmi bu kadının taşıdığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Oldukça hüzünlü ama dantel gibi işlenmiş bir hikaye. Fazla detay vermek istemiyorum; şansınız olursa seyredin. Giuseppe Tornatore efsane film Cinema Paradiso'nun yönetmeni. Bir Cinema Paradiso değil ama zaten öyle olmak zorunda da değil.
*
Klass. Bu da Estonya'nın resmi başvuru filmi! Lisede şiddet eğilimi. İtilip kakılma hikayelerinin en dokunaklısı belki de. Oyuncuların tamamının ilk oyunculuk tecrübesi. Şapka çıkartılacak performanslar. Estonya'dan da harika filmler çıkarmış, öğrenmiş olduk. Bowling for Columbine türevi. "Gençlik nereye gidiyor?" moda sorusuna alternatif cevaplar. Çoğu yerde yumruğunuzu sıkabilirsiniz, filmin sonunda dudağınızda nur topu gibi bir uçuk belirebilir.
*
Die Welle. Şu an gösterimde. Bu da bir lise filmi. Vaktinde aklımızı başımızdan alan Das Experimant'ı andırıyor o kadar sert olmasa da. Almanları çeken bir şey mi var diye soruyor insan. Bu abartılmış topluluk psikolojisi, bu faşizan eğilim? Tarihe verilecek hesapları olduğundan mıdır nedir? Bu konuları gerçekten hakkıyla işledikleri bir gerçek. Seçmeli ders haftasında pek de istemeden Otokrasi dersi veren asi lise öğretmeni, öğrencilere teorik değil de pratik eğitim vermeye kalkınca olanlar olur. Kendilerine Dalga (Die Welle) ismini veren öğrenci grubu kontrolden çıkar. Film oldukça sürükleyici. Sinemalarda Tehlikeli Oyun adıyla gösteriliyor. Kesinlikle seyretmeye değer.
*
The Other Boleyn Girl. Natalie Portman, Scarlett Johansson, Eric Bana. Çok satan romandan uyarlama. Scarlett Johansson'u bir türlü beğenemeyen hatta bir adım ileri gidip kendisini çok koca kafalı bulan biri olarak hanımefendinin bu filmde oyunculuğunu beğendiğimi söylemeliyim. Natalie Portman ise mükemmel. Onun hakkında ayrı bir yazı yazmak istiyorum. Aşk insanı (!)İngiltere kralı sekizinci Henry'nin boşanabilmek için katolik kilisesini reddi ama asla tek başına bu değil :))) Aileleri, kardeşleri birbirine düşüren güç hırsı. Bol bol entrika. Film elbette ki bir gişe filmi. Yine de başarılı. Ne İngiliz tarihiymiş kardeşim, çek çek bitmiyor.
*
La Dolce Vita. Bu haftasonunun klasik filmi. Siyah Beyaz Fellini. 3 saat film seyredemem diyen hiç bulaşmasın. Bu kült film, dünya diline paparazzi kelimesini sokmuş. '60lı yıllarda Roma'nın abartılı jet set yaşantısına sürreal bir bakış. Fellini bakışı. Bu adamlar ta o zamanlarda bu kadar mükemmel filmleri nasıl çekmişler? Hala seyrediyoruz. Hem de büyük hayranlıkla. Marcello Mastroianni. Ah, Marcello Mastroianni demek istiyorum. Kendisi benim için İtalyan Tarık Akan. Hiç unutmayacağıma emin olduğum o kadar çok sahne kaldı ki aklımda. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
*
Keşke The Fountain'da mışıl mışıl uyumasaydım da onu da anlatabilseydim :)
*
Bu uzun haftasonu boyunca saatlerce İtalyanca dinleme imkanım oldu üstteki filmlerin ikisi sayesinde. Dinlemek de güzel. Havalar iyice güzelleşti. Annemler Çandarlı'dan döndü. Maksi iyice hasta, çok korkuyorum. Bu aralar her şey üstüste geliyor. Hayırlısı olsun, kısmet, her işte bir hayır vardır etc. etc.

4 yorum:

BT dedi ki...

Cinema Paradiso, Stanno Tutti Bene ve Malena'dan sonra Tornatore'nin en az 5 kötü filmlik kredisi vardır. bunda birini kullanmış olabilir ya da fazla haksız etmeyeyim. Tornatore Ferzan Özpetek ile aynı kuşaktan ve oyuncu seçimlerinde hep pişti oluyorlar. Ferzan da takıntılı adamdır cast konusunda ve bir ara bu kimin filmi diye düşünüyor. Claudia Gerini, Margherita Buy, Pierfrancesco Favino hep ortak tercihler. Kapitalizm bu, kasap duvarları dışında et satma sanatı işte.

Esra :) - kadincablog.blogspot.com dedi ki...

the other boleyn girl'ü ben de merak ediyorum.

bu arada bu kadar filmi ardarda mı izledin ayşe? Merak ettim valla :)

New York Muhtari dedi ki...

Ayse aman dikkat et kendine, hazir bahar gelmisken herkesten guzel haberler duymak istiyor insan.

Filmler not edildi, ilk firsatta bir sinema maratonu yapilacak :-))

ben mezun oldum bu arada ...

daphnevega dedi ki...

aceto,
dediğim gibi la sconosciuta aslında kötü değildi ama beklentimiz yüksek, bunun da payı var. trieste var bi de, ayşe torpili! geçenlerde ferzan özpetek bir televizyon programında "sette olmadığım zamanlar depresyona giriyorum, bu yüzden bu kadar çok film çekiyorum" dedi. benim hoşuma gitti :) sanırım bu yüzden kapitalizmle değil de adamların işlerine bu kadar büyük aşkla bağlı olmasıyla bağdaştırıyorum bişeyleri. belki de polyannayımdır :)

esra,
:) 3 güne dağılmış halde. Üst üste dört film seyredebiliyorum. Rekorum bu!:)

nym,
çok tebrik ediyorum seni!! umarım bundan sonrasına da çok güzel olur senin için. ve ben bloguna gelip gelip hayaller kurmaya devam ederim!:)