8 Temmuz 2008

Sebze Cumhuriyeti


Evet birinin devamlı domatesten söz etmesi size deli saçması gibi geliyor olabilir ama bu mucizevi varlıklar hakkında saatlerce konuşabilirim galiba. Dalıyla masaya konan yeni toplanmış domatesler sayesinde önümüzdeki sene için enerji topluyorum diyebilirim. Ben de böyle şarj oluyorum, napalım!
*
Deniz birden bire ısındı. Dün sanırım uzun yılların Çandarlı'da denizde kalma rekorunu -kendi rekorumu elbette- kırdım. Onun dışındaki zamanlarda da sahilde kitabımı okuyorum. Gelir gelmez annem sayesinde kilo almaya başladım. Akşam üstleri 4 km'lik sahil yolunda yürüyüş yapma planım var. İnşallah planları pratiğe dökebilirim tatil bitmeden!
*
Güzel bir şey oldu. Senelerdir görüşmediğim eski arkadaşım Erdem aradı. Tesadüfen Çandarlı'daymış. Bu da irdelenesi bir konu. Mini minnacık Çandarlı'da o kadar çok Ankara'dan tanıdığım insan var ki. Burası da Bodrum değil ki, nasıl oluyor bilmiyorum. Neyse, Erdem 3 senedir İngiltere'de yaşıyor, doktora yapıyor. Ne zamandır görüşememiştik, çok mutlu oldum. Akşamları Sarah's ta oturup sohbet ediyoruz. İlginç doktora konusu, Türkiye'de olan biten, kendi çocukluk yıllarımız, arada geçen sürede olup biten, bizdeki değişiklikler derken zaman geçiveriyor.
*
Annem Çandarlı'nın Lost adası olduğunu söylüyor. O kadar çok düzelen hasta ve zıpkın gibi yaşlı insan var ki. Sabahın 7'sinde sahil boyunda dimdik yürüyen 80 yaşında insanlar var. Hadi diyorum, burada stres yok, hayat kolay, ucuz, su pırıl pırıl, bu yüzden herkes mutlu. Ve bu yüzden iyileşiyorlar. Peki Çandarlı'ya geldiğimizden beri nefesi tıkanmayan Maksi'ye ne demek gerek? Onun da stresi azaldı herhalde, ya da hakikaten gözümüzü yukarı dikip bir Oceanic uçağına bakar olmalıyız.

6 yorum:

Dilcun D. dedi ki...

Domatesler müthiş iştah açıcı görünüyor! Ben de dün İstanbul-Bodrum uçağına bindiğimde aklımda annemin bahçede yetiştirdiği, mis gibi kokan domatesler vardı. Galiba bu aralar şehir çocukları taze sebze-meyve özlemi çekiyorlar :)

Kiyoki dedi ki...

Merhaba ,ben de sebzelere bayılırım ,sebzesiz ve meyvasız hayat düşünemiyorum,dolması yapılan kabak çiçeği herhalde değil mi resimdekiler,İstanbul'da Kadıköy 'de Çiya adındaki rest.da çok güzel dolmasını yapıyorlar,orda denemiştim.

Esra :) - kadincablog.blogspot.com dedi ki...

yoksa bunları siz mi yetiştiriyorsunuz ayşe. eğer öyleyse süper.

Haydins dedi ki...

Annemde bizim yazligin bahcesinde sebze yetistirirdi..Hobi bahcesi gibi minicikdi ama dolu sebze vardi..O domateslerin kokusu burnum geldi inan..
Bir de su kabaklarin ciceklerinden dolma yapardi ;)Kabak cicegiydi galiba yaa..O kadar uzun zaman oldu ki yemeyeli..

daphnevega dedi ki...

dodo,
:)) evet haklısın!

sadece ben,
kabak çiçeği dolmasına ben de bayılırım, ama yapması çok zor, güzel yapan yerde tadına doyulmuyor, burada da Cunda'daki Bay Nihat'ta çok güzel yapıyorlar.

esra,
yok hayır ne yazık ki bizim değil bunlar, bizimkiler azıcık :) Ama nane ve fesleğenimiz var, onlar güzel :)

haydins,
o kabak çiçekleriyle ben bu sabah pazarda uzun uzun bakıştım ama yemedi, zor iş :))

maria lopez garcia dedi ki...

Bir Egeli olarak kabak cicegi ile ilgili soz konusu oldugunda bir iki soz soylemek istedim. Ciya malesef hic beceremiyor, gecen hafta yedigim Bay Nihat ise disaridan yiyenler icin guzel gelebilecek ama evde yapilanini yiyen biri olarak vasatin oldukca altinda ozeliikle de kuru yapiyor. Hatta senin begenmene oldukca sasirdim Ayse. Karar verdim bizimkilere yaptirip yollayacagim sana :)