25 Eylül 2009

bir harddisk hikayesi.

Birbirine bağlı olaylar dizisi sonunda kendisi ayağımın dibinde bitiverdi.
*
Ankara'nın birdenbire soğuması konusunu burada yaşamamış birine anlatmak zordur. Bıçak gibi kesilir sıcak hava. Bir gün t-shirt giyereken öbür gün en kalın kazağınızı giyersiniz. Eylül bize bunu hep yapıyor. Şu anda da ne giyeceğinize karar vermek çok zor. Açık burunlu ayakkabılar ve babetler yetmemeye başladı ama çizme için çok erken. Böyle karışık durumlar.
*
Bir de eğer benim gibi sıcaklığını kendiniz ayarlamanız gereken bir evde yaşıyorsanız, havaların soğuması bir problemi daha beraberinde getirir. Bu salak kombiler senenin ilk kalorifer yakılması gereken gününde asla yanmaz, mutlaka bir problem çıkarır. Evet 10 küsür senedir aynı evde oturup da hala kombiyi nasıl çalıştıracağını bilmemek de ayrı bir salaklık kabul ediyorum ama bir kere de çalışıver yahu. Neyse ben evde tirildeyerek 4 aydır yazlıkta bulunan annemi arayıp bu aletin nasıl çalışacağını sordum, annem de tabii ki bana aslında olmayan vanaları çevirmemi söyledi. Tek bir vana olduğunu iddia ettiği yerlerde 15 vana birden vardı, kırmızı vanayı çevir dediği yerdeki vana sarıydı, yeterince açıklama yapabildim mi bilmiyorum ama ben kombiyi yakamadım sonuç olarak. Cep telefonuyla vana fotoğrafı gönderen ilk insan olarak tarihe geçmem de, babamın bana yardım etmesi için mahalle bakkalından birilerini eve göndermesi de aynı saatlere denk geliyor. Mert ertesi gün kombiyi yakmayı başardı ama elbette kombi söndü. Şimdi yanmıyor. Bizde kombinin devreye girmesiyle beraber sıcak su problemi de baş gösteriyor. Dün akşam sıcak su da yoktu mesela. Kalorifer yok, sıcak su yok, Allahtan elektriğimiz var, değil mi? Değil.
*
Ben evde tek başına kalamayan biriyim. Evet 27 yaşındayım ama kalamıyorum. Konu benim tırsıklığımdan daha çok evimizle ilgili bir konu. Her tarafa hakim olmak için fazla büyük. Bir ses geldiğinde nereden geldiğini anlamak mümkün değil. Her taraf yerlere kadar cam zaten. Girmek isteyen biri girer yani. Alarm var, kapıyı 3 kere kitliyoruz, karşımızda da jandarma var ama bana yine de güven vermiyor. 1 sene boyunca, hem de başka ülkede yaşadım, vallahi oradaki evimde bir kere bile gelmemişti aklıma korkmak ama burada öyle olamıyorum. Neyse, dün gece Mert gayet uygunsuz bir saatte eve gelmeyeceğini söyledi. Benim başımın çaresine bakmam için çok geç bir saatti. Yoksa biz komün hayatına çok alışığız. Devamlı Nevra bende, biz Gizem'de, ben Nevra'da, Ayşegül bizde gibi bir hayatımız var. Nüfusumuzu birbirimize aldırsak ailelerimiz bir şey farketmeyebilir. Ama saat 11 olmuştu ve Ayşe evde tek başına yatmak zorundaydı. Daha önce bunu sadece bir kere yapmıştım, ama bir kere bile yaptıysam yapabilirim değil mi? Zaten içtiğim 2 kadeh şarap da rahat uyumamı sağlayacak. Sakin sakin kapıyı kilitledim, alarmı kurdum, evde nedense gece olunca bilimum boruydu, lavaboydu, buzdolabıydı gibi şeylerden gelen seslerin rutin sesler olduğunu kendime hatırlatarak yatağa girdim. Ben yattım 15 dakika sonra hop elektrikler kesildi! Dışarıda ne bir yağmur, ne bir rüzgar, durup dururken. Benim bu durumlarda tavan yapan hayal gücüm sayesinde elbette hırsızlar bizim evin elektriğini kestiler, ben odamın penceresinden jandarmaya imdat diye bağırdım, kötü kalpli hırsızların arabamı çalmalarına davetiye çıkarır gibi anahtarı girişte bıraktığım için kendime kızdım, en iyi uyuyor numarasını nasıl yaparım diye düşündüm ve sonunda saat 1buçuk civarı Mert'i aradım ve Meeeert eve geeeel. dedim. Çocukcağız da çıktı geldi. Ben de mışıl mışıl uyudum. Sabah kalkınca da eskiden güzelim halıyla kaplıyken şimdi nedense parke olan odamda ayağımı yere basar bazmaz dondum kaldım. Biraz hareket edince geçer sandım ama geçmedi. Böyle nasıl üşüyorum, neredeyse uyuştu parmaklarım. Benim bir küçük ısıtıcı fanım var. Yazın elise dolabımın altında durur. Normalde ben onu oradan çıkarmaya üşenirim. Ama zaten kötü bir gece geçirdim, bari güne güzel, sıcak başlayayayım diye bu sene de milli oluyorsun sevgili fan diyerek sabah haşinliğimle onu yerinden hızlıca kaldırmamla birlikte harddiskimle göz göze geldik. Meğer onu fanın altına saklamışım. Hayır, hiç hatırlamıyorum oraya koyduğumu hatta bana sorarsanız ben koymadım ama galiba bu kadar tuhaf bir yeri sadece ben düşünmüş olabilirim.
*
Ankara'da havalar jet gibi soğuyup da bizi kombiye mecbur etmeseydi, gece elektrik kesilip de ben uykusuz kalmasaydım muhtemelen harddisk daha uzun süre aranacaktı.
*
Neyse yani harddiskimi çalışma masamın en görünür yerine yerleştirdim şimdi. Ona gözüm gibi bakacağım, uğruna adadığım adak olan flickr hesabını da açacağım. Artık salak olmayacak, eşyalarımı nereye sakladığımı da not alacağım.

12 yorum:

ömer hasançebi dedi ki...

yada benim gibide yapabilirsin, yedeklemek için kullandığım hardisk e birşey olursa diye başka bir harddiskle de onu yedekledim:))

Çağlar dedi ki...

Çayyolu jandarması karşısındaki her yeri camlı, alarmlı geniş mi geniş bir ev ve bu ara boş sayılır :)
lokasyon tamam. güvenlik önlemleri biliniyor. değerli eşya da çıkar bu evden. bi hırsız okusa bu iş bu kadar kolay olmamalı diye soymaktan vazgeçer :)
bi de sakladığın eşyaları not aldığın kağıdı veya defteri nereye saklıycaksın? onu da bildirirsen oh ne ala :)soyguna ağır tahrikten de sigortadan beş kuruş alamazsın.
bu ara çok mu polisiye seyrediyorum acaba. evet azaltmalıyım :)
harddiskini de bulmana sevindim ben de adaklara başladım sayende. biraz daha bulamasaydın annanne methoduyla kayıp nasıl bulunur onu söyleycektim ama gerek kalmadı.
sevgiler

$afak dedi ki...

Bence direk facebook'a koy. Bu fotoları sadece ben goreyim secenegini sec. Olsun bitsin :)

admin dedi ki...

gecmis olsun ayse, tam bir kaos atlatmissin, gun gizli okur olmaktan cikip yorum yapma vaktidir ;)

sevgiler, Irazca.

Adsız dedi ki...

Olleyyy sonunda bulmuşsun..Bak sen Allah'ın işine herşeyde bi hayır vardır derler de inanmazdım :)))

nymphea dedi ki...

Yaa tek korkak ben miyim diye dusunuyordum, ama degilmisim, sevindim:) Ay gece gece ne kadar tikirti varsa hepsini duyuyorum, bizim ev de en ust katta, sanki biri catiya cikacak ordan da bizim eve atlayacak gibime geliyor, evet biliyorum paranoyagim ama ne yapayim? Ama kisin benim korkularim bir nebze azaliyor, yazin pencereler acikken daha da odlek oluyorum:)

Kirpikteki Gözyaşı dedi ki...

Ayşe sonunu gülerek okudum:)) Çok şükür!!!

nergisce dedi ki...

:)
yupppi gelsin flickr...

Adsız dedi ki...

açıkçası ben kapıyı bile kitlemeyi unutarak uyuyorum.
sabah bir bakıyorum kapı kilitlenmemiş. ama şu da var ki eğer eve hırsız girmek isterse girer kapı kilitli de olsa çelik kapı da olsa girer.
o yüzden pek umursamıyorum.

Adsız dedi ki...

Sende Flickr'a resim koymak için bahane arıyomuşsun:)

Adsız dedi ki...

alemsin ayse:)
eviniz tam olarak nerede??
bizde emadayız cok yakın olsa gerek
yalnız kalınca bize de gelebilirsin bekleriz:)
sevgiler,
nursu

Adsız dedi ki...

alemsin ayse:)yuzumda kocamaan bir gulumsemeyle okudum seni.
tam olarak nerde oturuyorsunuz?
biz ema da oturuyoruz.
yalnız kalınca bize de gelebilirsin seve seve kabul ederiz:)
sevgiler
nursu