11 Ekim 2009

areket

Quente'ye gittik. Neredeyse gut oluyorduk.
Sistem enteresan. Fiks menü ama bildiğiniz fiks menülerden değil. Herkese mezeler geliyor. Ortaya da gayet başarılı bir salata ve peynir tabağı. Buraya kadar her şey normal. Sonra et faslı başlıyor. 8 çeşit et masaya koskoca şişlerde geliyor. Masanızda dilimlenip size servis ediliyor. Her gelen etle ilgili bilgi veriyolar. Aslında fiks menü sınırsız et içeriyor ama ben hangi babayiğit gelen 8 çeşitten sonra hala et yiyebilir bilmiyorum. Bizde yeme potansiyeli çok yüksek kişiler olmasına rağmen 8 kişinin içinden kimse devam etmedi. Ben şahsen 4. çeşitten sonra kendimi ağzımı açarsam alev çıkarabilecek bir ejderha gibi hissetmeye başladım. Ama elbette durulması gereken yerde durmayıp tüm çeşitleri denedik. Benim favorim dana bonfile ve antrikot oldu. Yemekten sonra yarım saat boyunca hepimize bir şeyler oldu, yerimizden kalkamayacağımızı sandık ama Türk kahvesi mucizesi yine işe yaradı. Sonuç olarak et konusunda sınır tanımam diyenler için bence burası arena. Gidin görün sınır tanıyor muymuşsunuz :) Can'ların da Bursa'dan kalkıp gelerek sürpriz yapmasıyla akşam iyice güzelleşti. Yemekten sonra Selçuk'larda içki oyunu. Hayatımda gördüğüm en manyakça şey olduğunu söyleyebilirim ama bu kadar eğlenceli birşey daha görmemiştim. Neden daha önce bilmiyordum diye üzüntü içindeyim. H harfini tekrar kullanmaya bu hafta içinde başlarım herhalde! :) Gece burada da bitmedi.. Sanırım tahminimden daha gencim! Ya da iyi ki Ayşegül arabaya bir çift babet atmıştı :)
*
*
*
*
*

O gecenin üzerine Ankara'nın günlerrrrdir 27 derece civarı olmasından istifade Odtü'de kahvaltı. Okul yine bana çok iyi geldi. Çatı'nın açık büfesi. Ufak bir yürüyüş. Türk kahvesi. Önceki gecenin kritiği :)
*
(500) Days of Summer sanırım çok büyük beklentiyle gittiğim için beni hayal kırıklığına uğrattı. Güzel olmasına güzel ama benzeri filmler var, pek de ilginç gelmedi bana. Imdb benimle aynı fikirde değil. Herkes her zaman aynı fikirde olmak zorunda değil, değil mi?
*
Her şey aslında ne kadar berrak. Tam tersini, her şeyin bulanık olduğunu düşündüğümüz zamanlarda gözümüze toz kaçıp kaçmadığını kontrol etsek sanırım daha iyi olacak.
*
Bir de grip oldum ama Vicks kokusunu özlemişim, onu fark ettim :)

8 yorum:

JTB (JourneyToBlue) dedi ki...

bende grip oldum ayşe:( allahtan bu defa burnum musluk modunda. yalnız geceleri geniz akıntım da var ki evlere şenlik:(

Quente bizim bir sokak üstümüzde. zilyon defa önünden geçtik, ama totoyu kaldırıp gidemedik. benim adam et sever, arada çıkınca yer. merak ediyordum iyi oldu yazdığın:)

sema dedi ki...

sevgili ayşe, Quentenin internet sitesini inceledim ama açık adres ankara için yoktu, tarif edermisin biraz adresi?? (ben istanbuldayım ve ankaraya geldiğimde kolay bulmayım istiyorum, ben eti severim de...) sema

Adsız dedi ki...

cook & fun sitesini senin sayfanda görüp inceledim.
videolar kısmında star haber'den bir video vardı.
sanırım orada konuşan sensin.

Unknown dedi ki...

Ayse'cim MAG'da ki yazini internet uzerinden okudum ve cok hak verdim sana...Ayrica MAG'in sanal ortamda bu sekilde tum dergisini gostermesini acaip takdir ettim. Sende lutfen bunu sevgili editorlere ilet:) Tesekkurler!

daphnevega dedi ki...

dilara,
geçmiş olsun !! et sevenlere cennet hakikaten, ben onca şeyi yedikten sonra kendimi biraz mağara adamı gibi hissettim ama çok keyifli bir yer, tavsiye ediyorum. hem de komşuyken kesin! :)

sema,
http://www.quente-ankara.com/tr/

burada her şey var, yazıya da ekleyeyim en iyisi.

anonim,
aaa evet, bilmiyordum o videonun orada olduğunu. tabi ana haberden geleceklerini bilsem kursa eşofmanla ve makyajsız gitmezdim ama napalım :) sesim de boru gibi maşallah :)

neslie,
teşekkürler!!

Yss dedi ki...

Tesadüfen düştüm buraya:) ama bu restorana mutlaka gideceğim duymamışım bu güne kadar.teşekkürler

Tugce dedi ki...

Quente'de yediğiniz fiks menünün fiyatı ne kadradı acaba? Genelde bol et yeyince bayağı pahalıya patlar da :D

Fashioncholic Girl dedi ki...

bir etobur olarak bende big chefs'e gidip t-bone steak yemeya bayılıyorum , öneririm ;)