25 Ocak 2010

Minyatür Odalar Sergisi

Çengelhan, içinde müze barındırmasaydı da gezmeye değecek güzellikte bir yer. Bir de üstüne üstlük Rahmi Koç Müzesi ve Divan'ın restoranına ev sahipliği yapıyor. Ne zamandır gitmeyi planlıyorduk, Çengelhan'da sergilenen ve Şubat ortasına kadar devam edecek Henry Kupjack Minyatür Odalar Sergisi'ne gitmeyi becermemiz bu hafta sonuna denk geldi.
*
Odalara hayret ve hayranlıkla bakakalmak ve şaşırtıcı detayları iyice incelemek için sergiye en az yarım gününüzü ayırmalısınız. Her biri ayrı birer harika olan odalardan benim favorim en alt fotoğraftaki tiyatro kulisi oldu. Tuvalet masalarının üzerindeki ıvır zıvırdan, aynaların kenarına iliştirilmiş siyah beyaz fotoğraflardan gözlerimi alamadım.
*
Küçükken Barbie evlerine ve içindeki eşyalara bayılırdım. Sergideki mini mini yemek takımları bana eski oyuncaklarımı hatırlattı. Çocukken, herhalde kendi cüssem de fazla büyük olmadığı için, o Barbie eşyaları ile aramızdaki boyut farkına pek oralı olmadığımı farkettim. Bu sefer kendimi Güliver gibi hissettim.
**
Sergi 14 Şubat'a kadar Çengelhan'da. Gitmişken elbette müzenin diğer kısımları da geziliyor, Rahmi Koç'a "Vay be, helal olsun!" deniyor. (Bunları kendisinin yüzüne söylemek istiyorsanız, müzede balmumu heykeli var.) Commodore 64'ler hatırlanıyor, Beta kasetli videoya bakınca "Ben bunları çok iyi hatırlıyorum, gerçekten sergilenecek kadar geçti mi üzerinden?" diye kafa yoruluyor. Divan'da Türk kahvesi içiliyor, mutlu mesut geri dönülüyor. Ah, bir de Ankara'da bu kadar yabancı turist ne arıyor diye düşünülüyor. Müze girişi 6 TL.
*
Hava çok soğuk olmasaydı Kale çevresinde gezme planımız vardı ama gerçekleştiremedik. Daha güzel havalarda buralara gelmek ve aktarlardan alışveriş yapmak gerekiyor. Bu aralar Ankara buz gibi. Bu şehrin soğuğu da sanırım sadece burada zaman geçirmiş kişilerce anlaşılabilecek bir şey. Yine de İstanbul'daki kar yağışını seyredip, lütfen o soğuk ve yağışlı hava dalgası bir kerecik olsun Ankara'yı teğet geçsin istiyorum. Ben kar görmeden bir kış geçirirsem hiçbir şey eksik olmaz. Karın bir keyfi varsa eğer bizim ne kar tatilimiz var, ne de sömestirimiz, sevinecek ne var?
*
Beni çok hareketli bir hafta bekliyor. Salı günü İstanbul'a kalkacak o uçağın başına kar yüzünden bir şeyler gelirse, zaten dünya klasmanında saygı değer bir yere sahip olabilecek kış düşmanlığım konusunda yeni bir aşamaya geçmiş olacağım. Ama öyle bir şey olmayacak.
*
İşi düşünce Secret'a, pozitif düşünceye, yüzde yüz düşünce gücüne inanan Ayşe. Bir gideyim geliyim, bu konuyu tekrar değerlendireceğim. Şimdilik aklımla odadaki eşyaları savurabileceğime bile inanıyorum, aynı Matilda gibi.

4 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Geçen haftalarda bu sergiyi ben de gezdim, inanamadım adamdaki sabıra. Benim favorim de tiyatro kulisi oldu. Detay bolluğundan küçük dilimi yutacak hale geldim. Sizin fotoğraflar daha güzel çıkmış, ben de blogumda paylaşmıştım. Yalnız fotoğraflara bakınca bunların boyutları anlaşılmıyor, normal oda gibi duruyor.
Bu sergiyi gezme fırsatı yakaladığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Faydası olacaksa İstanbul'a sorunsuz gidebilmeniz için evrene bir mesaj da ben yollayım:)
Sevgiyle...

Imge dedi ki...

Ben de bayılmıştım bu sergiye.. Ne kadar keyifliydi o ufak kare camların içindeki detaylar dünyasını görmek. Hâlâ devam ettiğini bilmiyordum.. Blogumun öneri bölümüne koyayım bir ara.. Sevgiler..

jelatin dedi ki...

Off o tiyatro kulisinde ters dönmüş bir ütünün üzerinde demlik vardı! Şaşkınlıktan küçük dilimizi yutmuştuk. Bu arada iç içe geçmiş lüks vagonların olduğu bir minyatür vardı. O da inanılmazdı derinlik ve ayrıntı konusunda. Bir de Amerikan Diner'ındaki mini mini Luck Strike paketini unutamam.

sabire dedi ki...

Sevgili Ayşe,
Dün akşam Ankara'nın karlı görüntüleriyle doluydu haber bültenleri ve benim aklıma sen düştün bu yazıdan ötürü. "Hiç istemiyordu, ne hissediyor acaba şimdi" dedim. Sonra garip geldi bir bloğun nelere kadir olabileceğini düşünmek, hiç tanımadığın birini bir çırpıda aklına düşürebildiğini görmek...
Umarım kar da dahil hiçbir şey seni üzmez. Profilindeki "iş hayatında kaybolmama" çabanla beni can evimden vurmuştun. Bu çabayı bir şeylerin örselemesini istemem doğrusu...
Sağlıcakla kal.