8 Nisan 2010

Garip şeyler

1. Bugün Facebook'ta Ayşegül'le 52 tane ortak arkadaşımız olduğunu gördüm, bence çok yüksek bir sayı. Şu an listemde 264 arkadaş, 42 tane bekleyen (Bende de böyle bir şey var. Reddetmiyorum da, öyle duruyor) arkadaşlık isteği var. Bence bunlar da çok yüksek sayılar. Çünkü kendimi tanıyorum. Bırak 300 kişiyi, "gerçek hayatta" iletişimde olduğum kişi sayısı 50'yi geçmez. Facebook hesabımı ilk açtığımda listemdeki kişi sayısı 200'ü bulduğunda kapatacağımı söylemiştim. Bir de boşuna laf etmiş olduk bak. Hakikaten lüzumsuz insanların davetlerini kabul etmememe rağmen böyle oldu. Sorumlu olarak çok kalabalık bir lise olan TED'i gösteriyorum. Yakın görüşmekte olduğum lise arkadaşı sayısını açıklıyorum: sıfır.
*
Neyse, Ayşegül'le 52 ortak arkadaşımızı gördüm, çok şaşırdım. Birkaç kişiye daha baktım. Tablo şöyle: (Nevra'nın Facebook'u yok)
*
Doruk: 32
Baran: 56
Gizem: 25
Mert (kardeşim): 23
Selçuk: 45
*
Ayşegül'ü geçse geçse Gizem geçer diye düşünmüştüm; Baran Gizem'i ikiye katlamış. Hem aynı liseden aynı dönem mezun ol, hem de üniversitede aynı bölümde oku, bir de okuldan sonra da beraber takılmaya devam et, tablo bu oluyor galiba.
*
2. İsveç'teki apartman dairelerini o kadar uzun süredir takip ediyorum ki, incelediğim emlak siteleri sayesinde İsveççe'yi söktüm sökeceğim. (Hem till salu=satılık ev!) O kadar ki, toplama dekorasyon bloglarında yayınlanan görüntüleri ben çoğu kez günler öncesinden görmüş oluyorum. İsveç'e gezmek için bile gitmeye merağım (merakım?) yok ama sürekli kiralık ve satılık evlere bakıyorum. Bu millet kadar şahane ev döşeyen kimse yok bence.
*
Aslında, emlak piyasasına ilgim yıllar önce filizlenmişti. Uzun süre Hürriyet Emlak'a hayatımda gitmediğim şehir isimleri yazıp evlere bakıp kafama göre bir şey çıkmayınca da kızıp kapatırdım. Sivas'ta istediğim gibi bir ev olmaması beni neden ilgilendirsin bilmiyorum. Şu an bunu yapacak vaktim olmaması iyi bir şey!
*
3. Canlı olmayan şeylerin bana çektirdiği vicdan azabı sinirimi bozuyor. Senelerce bu his yüzden Capital Radio'dan başka şey dinleyemedim. Sanki başka bir radyo dinlesem Capital Radio'ya ihanet ediyormuşum gibi gelirdi. Şimdi sabahları arabada Radyo ODTÜ - Modern Sabahlar dinliyorum. Bazı günler evden çıkarken canım bir şarkı dinlemek istemiş ve ben arabaya bindiğim sırada Radyo ODTÜ'de reklamlar varsa, i-pod'a geçmeye "hak kazanıp" rahatlıyorum. Hayat yeterince zor değilmiş gibi bir de bunlarla uğraşıyorum!
*
*


p.s: Hasan Sör'e bütün gün güldüm!

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhabalar,
Bloğunuza şans eseri denk geldim. İlk postunuzdaki fotoğrafları çok beğendim. işin garip yanı dipnot olarak ilk fotoğrafta yazanı "Hasan Sör" diye belirtmeseniz ben onu "Hasan, sorun düğmeleri çalışmıyor" olarak okuyup geçmiştim :))
İyi paylaşımlar,
Sena

Adsız dedi ki...

şu bahsettiğin evleri gerçekten merak ettim bakalım bi.. :)

Adsız dedi ki...

baran beni nasıl geçer ya..
aysegull

Adsız dedi ki...

Sonunda Ankara'da yaşayan bir blogger bulduk yaşasın. Biz bazı özel nedenler nedeniyle Ankara'dan taşınmış olsak da sizin sayenizde takip edeceğim sanırım. Selamlar
www.alpellam.blogspot.com

Adsız dedi ki...

aysegulcum her konuda bir adim onundeyim. kabullenemedin hala
Baran