anahtar
Fotoğraftaki Bambam'ı bulunuz! Televizyon seyreden Bambam, entersandır ki ev halkının geri kalanının aksine Rasim Ozan Kütahyalı'ya tahammül edebiliyor. Babamın üç, benim eğer bir yandan başka bir şeyle ilgileniyorsam otuz dakika; anneminse ne hikmetse siniri bozula bozula saatlerce seyredebildiği bu program süresince Kütahyalı'nın (1.) sesinin desibeli, (2.) karşısında konuşanın lafını kesme skoru ve hatta (3.) aynen maçlarda ölçülen topa sahip olma oranı gibi "program boyunca konuşma yüzdesi" ölçülmeli. Karşısında sakin kalabilenleri tebrik ederim. Ben televizyon karşısında dayanamıyorum, yüzüme karşı öyle bas bas bağırsaydı nasıl dayanabilirdim bilmiyorum. Ne anlatıyorsa tam karşıtını savunma isteği uyandırıyor insanda. Bambam sen ne dersin? Ne gıcık biri, değil mi?
*
Milenyum serisinin sonuna geldim. Kitapları okumadım, filmleri izledim. İkincisine filmekimi'nde gidebilmiştim. Üçüncüyü kim bilir ne zaman izleyebilirim diye düşünürken evde korsan DVD'si karşıma çıkıverdi. Bizim evde bazen böyle şeyler olur. Babam ve Mert film ve dizi konusunda benim ne istediğimi benden iyi ve önce bilip karşıma çıkartıverirler. Piyangoyu hemen değerlendirdim. Sonunu çok merak ettiğim seriyi tamamladım.
Hafta sonu kısa kısa:
- Dolapta şöyle rengarenk biberler gördüm. Daha önce bu şekilde bir biberle karşılaşmamıştım, tanıştığıma memnun oldum.
- Baran'la Facebook'un kuruluşunu ve bu süreçte Mark Zuckerberg'in başından geçenleri anlatan The Social Network'e gittik. Ben neden bir şey icat edemiyorum diye canım sıkıldı. Dolaptaki biberlerle olan iletişimimle ilgili olabilir mi?
*
- Cumartesi akşam Sushico'da yemek, Cafe Bien (sitesine link vereyim diye google'a yazdım, ilk sayfada benim blog çıktı, uyuyor musun Cafe Bien? Hala web sitesi olmayan café kaldı mı?) sonra da If. GOP Sushico önümüzdeki Cumartesi (30 Eylül) Cadılar Bayramı partisi yapacakmış, bilginize. Edamame'yi (Kabuklu ve tuzlu haşlanmış soya fasulyesi) çok seviyoruz, her gidişimizde mutlaka yiyoruz. Ben markette satıldığını hiç görmedim, evde yapmak istiyorum. Buralardan mı alınıyor? -Al işte ben neden bir şey icat edemiyorum :) - Cafe Bien'e çook uzun süredir gitmiyordum, pek bir değişiklik olmamış, sadece çoook ama çoook kalabalıktı. Hatta eskiden daha sık giderken orada gördüğüm kişileri gördüm yine. Hayat durmuş gibi :) Sonra If'e gittik. Orası da artık saatin geç olmasına rağmen çoook ama çoook kalabalıktı. Ankara sokakta, ne güzel!
*
-Pazar günü yan gel yat, How I Met Your Mother son bölüme kadar izle! Birikmişti, özlemişim ama yüksek dozdan gidebilirim her an. Gözlerim de kıpkırmızı oldu.
*
Milenyum serisinin sonuna geldim. Kitapları okumadım, filmleri izledim. İkincisine filmekimi'nde gidebilmiştim. Üçüncüyü kim bilir ne zaman izleyebilirim diye düşünürken evde korsan DVD'si karşıma çıkıverdi. Bizim evde bazen böyle şeyler olur. Babam ve Mert film ve dizi konusunda benim ne istediğimi benden iyi ve önce bilip karşıma çıkartıverirler. Piyangoyu hemen değerlendirdim. Sonunu çok merak ettiğim seriyi tamamladım.
Hafta sonu kısa kısa:
- Dolapta şöyle rengarenk biberler gördüm. Daha önce bu şekilde bir biberle karşılaşmamıştım, tanıştığıma memnun oldum.
- Baran'la Facebook'un kuruluşunu ve bu süreçte Mark Zuckerberg'in başından geçenleri anlatan The Social Network'e gittik. Ben neden bir şey icat edemiyorum diye canım sıkıldı. Dolaptaki biberlerle olan iletişimimle ilgili olabilir mi?
*
- Cumartesi akşam Sushico'da yemek, Cafe Bien (sitesine link vereyim diye google'a yazdım, ilk sayfada benim blog çıktı, uyuyor musun Cafe Bien? Hala web sitesi olmayan café kaldı mı?) sonra da If. GOP Sushico önümüzdeki Cumartesi (30 Eylül) Cadılar Bayramı partisi yapacakmış, bilginize. Edamame'yi (Kabuklu ve tuzlu haşlanmış soya fasulyesi) çok seviyoruz, her gidişimizde mutlaka yiyoruz. Ben markette satıldığını hiç görmedim, evde yapmak istiyorum. Buralardan mı alınıyor? -Al işte ben neden bir şey icat edemiyorum :) - Cafe Bien'e çook uzun süredir gitmiyordum, pek bir değişiklik olmamış, sadece çoook ama çoook kalabalıktı. Hatta eskiden daha sık giderken orada gördüğüm kişileri gördüm yine. Hayat durmuş gibi :) Sonra If'e gittik. Orası da artık saatin geç olmasına rağmen çoook ama çoook kalabalıktı. Ankara sokakta, ne güzel!
*
-Pazar günü yan gel yat, How I Met Your Mother son bölüme kadar izle! Birikmişti, özlemişim ama yüksek dozdan gidebilirim her an. Gözlerim de kıpkırmızı oldu.
3 yorum:
Bambam çok tatlı, Rasim hiç değil..
Biberlerin renkleri de şekilleri de çok güzelmiş.. :)
Biz de ailecek bu adama tahammül edemiyoruz..
Bu arada cadılar bayramı 30 Ekim de :)
Sevgiler,
Yurdanur
Amaaaan gözlere dikkat haa! :)
Ve cidden Bambam bir rekora doğru koşuyor gibi! :) Ha bi dee biberlerle konuşmayı bıraksan fena olmıcak çünküü Bambam bile bu kadarını yapmaz bence hehe :D
Yorum Gönder