18 Ağustos 2011

periskop

1. Bebek'te House Cafe'nin yanındaki otopark 25 lira. Uzak durun, bu insanlar delirmiş! Mini Dondurma'nın dondurması ise çok güzel ve iki top dondurma üç lira. Hem de soslu-fındıklı. Sokağa taşan Lucca kalabalığı ise trajikomik. Bu konuya sonra değinmeyi düşünüyorum. İstanbul'da sürekli karşılaştığım "görünür olma manyaklığı" beni bu sıra en çok eğlendiren şeylerden biri. Herkes "çok yalnızım!" diye bağırıyor hareketleriyle. Neyse, bunu biraz daha burada yaşadıktan sonra yazmalıyım.

2. Şu anda İstanbul'un en serin açık hava yerlerinden biri Kanyon herhalde. Klima altında oturmayı sevmiyorsanız ve evde/dışarda sıcaktan delirecekseniz Kanyon'a gidin, doğal klimalı ortamda bunalmadan oturun.

Kanyon'daki Remzi Kitabevi'nde envai çeşit organizer, ajanda ve referans kitabı var. Bu yüzden Kanyon'a her uğradığımda burada biraz zaman geçiriyorum. 2012 ajandaları çıkmış bile. Aralık ayında kendime bunu hediye edeceğim. Sayfaları da kapağı gibi rengarenk.
Ankara'dan başka bir şehirde olduğumu anladığım bir olay oldu bugün. Kanyon'da bir cafede otururken çok yakınımda olmayan bir masada oturan bir çift, inanılmaz hararetli bir şekilde kavga etmeye başladı. Daha doğrusu erkek kıza bas bas bağırmaya başladı. Etraftan hiç kimsenin kafasını çevirip bakmadığına inanamadım. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi ona da karar veremedim. Kavga çok uzun bir süre, belki yarım saat devam etti. Ben önümdeki kitabı okumakta bile zorlandım, yanlarındaki masalar hiç oralı olmadılar. Kavganın şiddeti o kadar yüksekti ki, olay daha da büyüyecek, çocuk kıza bir şeyler yapacak diye korktum. Gerçekten böyle olsa insanlar yine öylece oturup sakin sakin sohbet etmeye devam edecekler miydi acaba? Ankara'da böyle bir manzaraya seyirci kalınması mümkün değil. Mutlaka biri müdahale eder. Bağıran kız olsa da, erkek olsa da. Galiba etmeli. Ben bu manzaraya karşı otururken aklıma eskiden yurtdışı için söylenen bir şey geldi: "Ayyy hiç var mı bizim ülkemiz gibisi? Oralarda ölsen kimse dönüp bakmaz." Böyle bir inanışa nereden varılmış bilmiyorum ama bugün bir erkek bir kıza bas bas bağırırken İstanbul'un ortasında kimse dönüp bakmadı, onu biliyorum.

10 yorum:

Gizem. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Buradaki sorun herkesin "müdahale etmeliyim" yerine "birileri müdahale etmeli" diye düşünüyor olması

siz de bir ankaralısınız, neden müdahale etmediniz?

$afak dedi ki...

Bence olay kız erkek arasında geçtiği için böyle dedin. 2 kız arasında geçse veya anne kız arasında geçse bu yazı konusu olmazdı :)

Adsız dedi ki...

bana da biraz öyle geliyor :)

Adsız dedi ki...

Erkek Ankaralı olabilir diye düşünmüş olabiler.

Adsız dedi ki...

sen ünlü birini görünce de kırk saat bakıyosundur.. neyse, zamanla alışırsın..

Adsız dedi ki...

ayşeye baksınlar bence
o da ünlü :)

EDA dedi ki...

siz tepki veriyor musunuz?merak ettim

Adsız dedi ki...

delinin biri arabasından inip benim arabamın yanında dikilip bana bas bas bağırdığında yan şeritteki alakasız adam durumu görüp "gel kardeşim bu tarafa bağırıp durma artık" diye müdahale ettiğinde bu duruma şükretmiştim, bence çok da kötü bi şey değil müdahale :D ankara'dan bildirdim bu arada...

daphnevega dedi ki...

kız-erkek tartışmasında erkeğin kıza bağırması elbette daha farklı çünkü orada taraflar arasında eşitlik yok, iki kızın ya iki erkeğin kavga etmesiyle aynı şey değil.

müdahale etmedim çünkü daha sonra kız size dönüp "size ne oluyor?" diyebiliyor, "sen karışma" diyebiliyor. bir yerde oturuluyorsa mekan çalışanlarının müdahale etmesi taraftarıyım. ama biraz daha ilerlese sanırım kendimi tutamayacaktım, belki de çoktan bişeyler söylemeliydim, bilmiyorum.

asıl bahsettiğim şey kimsenin müdahale etmemesi değil, kimsenin orada öyle bir şey olduğunun farkında değilmiş gibi davranmasıydı. zaten herkes rahatsız olduğunu belli eder şekilde davransa muhtelemen erkek o şekilde davranmaya devam edemeyecekti. gerçi kızı oradan alıp belki arabada bağırmaya devam edecekti ve olay artık sadece gözümüzün önünde olmuyor olacaktı, ortadan kalkmış olmayacaktı. of.