19 Şubat 2019

Mektup

Selam tatlım,

Senin geleceğini öğrendiğimden beri günlük tutuyorum aslında ama burada da bir şeyler olsun istedim. Başlarken düşünmediğim kadar duygusal bir şeyler çıktı ortaya; o yüzden aslında yayınlamaycaktım ama sanki bu yazı bir taslak olarak kalmayıp, internette bir yerlerde olursa daha güvende olur, kaybolup gitmez gibi geldi.

Gelmene 11 hafta kaldı ve sana hala isim bulamadık. Aklımızda isimler var ama hala kesinleştiremedik. Umarım sen doğduktan sonra seni aylarca isimsiz gezdirmeyiz!

Artık 6 aylıktan daha büyüksün, 1 kiloyu geçtin, Ultrasonda yüzünü, hareketlerini görüyoruz. Gün içinde hareketlerin o kadar belirgin ki beni güldürüyorsun, yerinde hiç durmuyorsun. Karşdan bile belli oluyor, karnım şimdiden sürekli hareket halinde. Bu beni ne kadar mutlu ediyor anlatamam. Senle hep konuşmaya çalışıyoruz ve sen şimdiden seninle konuşunca cevap veriyorsun. Yanımıza gelmene ve hayatımızı tamamen değiştirmene 3 aydan az kaldı. Umarım 2016'nın Nisan ayı ortasında seni sağlıkla dünyaya getirebilirim ve sonrasında da dilerim ki dünyada geçireceğin zaman senin için dolu dolu ve çok güzel olur. (ve iki koç burcu birbirimizi çıldırtmadan aynı evde yaşamayı becerebiliriz.)

Senin için hep hayaller kuruyorum ama benim yapamadıklarımı sen yap diye değil. Her şey istediğin gibi olsun, aslında bir fındık kabuğu kadar olan bu dünya senin olsun, ondan istediğin gibi faydalan, sıkışıp kalma diye.

Seyahat etmeyi çok sev. Dünyayı merak et, her şeyi merak et, gidebildiğin en uzaklara git -ama sonra geri gel :) - Babanla en çok zevk aldığımız şey hep seyahat etmek oldu, artık seninle seyahat etmek için de çok heyecanlanıyoruz. En çok nereleri seveceksin acaba?

Bunu söylerken korkuyorum ama her şeyi dene, çekingen olma, cesur ol, sorularla dolu ol, sakın  yuvarlanıp gitme. Hayatın sana getirdikleriyle sürekli kavga etme ama sakın önüne konan her şeye de razı olma. Ne kadar çok insanın yuvarlanıp gittiğine şaşıracaksın. Memnun olmadığın şeyleri  değiştirmek için gayret et. Atalet en kötü hastalık ve ancak bu şekilde yerinde saymayıp, kendine yeni  kapılar açabilirsin.

Damak tadını geliştir (bu konuda biz elimizden geleni yapacağız). İyi yemek yemek seni mutlu edecektir, ruhunu besleyecektir. Öğünlerini geçiştirme, hepsini keyifle ye, iştahla geçirdiğin günler için mutluluk duy. Sen yeterince büyüdüğünde birlikte rakı sofraları kuracağız, uzun sohbetler edeceğiz. Eğer biz hala böyle olursak, belki şehirde birlikte keşifler yaparız! (Annen şu an 6 aylık hamile ve seni öğrendiğinden beri çok sevdiği rakıyı hiç içmedi. Sen büyüyünce yapacağımız rakı sofrası sohbetleri şahane olacak ama dürüst olmak gerekirse şu an o zamana kadar seni uyutup arkadaşlarıyla çıkacağı yemeklerin hayalini kuruyor! )

Sinirli ve asabi bir insan olma. Öfkesini bastıramayan insanlar ilkel ve etrafına saygısı olmayanlardır. Bu sana hiçbir şey kazandırmaz, sadece etrafındakilerin kalbini kırar. Bu ülkede erkekler hep sinirli, sokaklarda hep gerginlik ve tartışma var. Kendini bunlardan uzak tut isterim. En çok kendi ruh sağlığın ve etrafınla ilişkilerin için.

Kadınları sev, gerçekten sev. Bu ülkede neleeeer neler göreceksin. Kıskançlığın sevmek, sahiplenmenin karşındakini sana ait sanmak gibi algılandığını öğreneceksin. Kadınların erkekleri idare etmek için dünyaya gelmediğini bilmen gerek, kimseye böyle bir misyon yükleme, bunun aşka sevgiyle hiç alakası yok çünkü. Sevgine layık bulduğun insanları herkesten ayrı tut. İnsanlar, özellikle erkekler en yakınlarına daha hoyrat davranabiliyor. Bunu yapma, el iyisi olma. En çok yakınlarına iyi davran, bırak dış kapının mandalları seni sevmezse sevmesin. Doğru kararlar verirsen, kadınlar sevgini hşssettiklerinde sana zaten koşulsuz sevgiyle karşılık verecektir. Unutma ki herkes kendi evinin bir tanesi. Sen nasıl ki bizim için hep dünyanın en değerli varlığı olacaksan, o insanlar da birileri için öyle. Çok sevdiğin ve seni çok seven birileri karşına çıktığında onları kaybetmemek için elinden geleni yap. Hayatta aslında herkes bunun peşinde, bunun ne kadar erken farkına varırsan o kadar iyi. Yanındaki insan gurur duyacağın biri olsun, seni yukarı taşısın, sana bir şeyler öğretsin, ufkunu açsın. İnsanlar birbirlerini çok kolay aşağı çekerler. Sana bunu yapamasınlar, ucuza gitme yani yavrum :) Hak ettiğine inandığından daha aşağısına razı olma. Kendini önemse, değerini en çok kendin bil ki karşındakiler de sana öyle davranabilsin. Hayat kısa ama aslında bir o kadar da uzun. Hayatını birlikte geçireceğin kişi çok önemli. Belki de vereceğin en önemli kararlardan biri bu olacak. O kadını bul ve ona dünyaları ver. (Ben de deli bir erkek annesi olmamayı becereyim ve sen ona dünyaları verirken kızcağıza kusurlar bulup durmayayım tabii) Şöyle de bir gerçek var, ilişkiler sonsuza kadar sürmek zorunda değil. Kangren olmuş ve seni mutsuz eden ilişkilerden kurtulacak cesareti kendinde bulabilmek de en azından ilişkin için fedakarlık göstermek kadar önemli. Birilerine bağlanmak çok güzel ve güvenlidir ama içinde kim olduğunu bil ve kimsenin sana bunu unutturmasına izin verme.

Kardeş gibi dostlar edinmeni çok isterim, bu çok önemli. Şu an annen 33, baban 35 yaşında. O yüzden aslında istesek de bir kardeşin olur mu, bizde böyle bir güç olur mu çok emin değiliz. Hayat arkadaşlarla çok daha zevkli ve onların yerini kimsenin dolduramadığı doğru. Etrafında 200 kişi olacağına az ve öz, seni olduğun gibi, her halinle kabul eden 10 kişi olsun. Sen de onları olduğu gibi kabul et, insanları değiştirmeye çalışma. Bu seni özgürleştirir ve kafanı çok rahatlatır, deneyince göreceksin ki işleri çok çok kolaylaştırır.

Umarım babanın ve benim ailemle yeterince uzun vakit geçirebilirsin. Onlar da seni bizim kadar çok sevecek. Baban ve benim çocukluğumuzdan beri gittiğimiz Çandarlı için çok heyecanlıyım. Biz orada uzun yıllardır çok güzel yazlar geçirdik, umarım sen de orayı çok sevip eğlenceli ve uzun yaz tatilleri geçirirsin, arkadaşlar edinirsin. Yaz tatillerinde seni oraya postalamayı düşündüğümüz doğru. Boşver zaten, yazlık varken burada ne yapacaksın :)

Hayatta mutluluğun ve başarının anahtarı okul başarısı değil ama o kadar uzun süre okula gideceksin ki, derslerin iyi olursa kendin çok rahat edersin. Çok salakça bir eğitim sistemimiz var, hiçbir şey çok akıllılara göre tasarlanmış değil. Biraz gayretle sisteme kolayca uyum sağlayabilirsin. Burada sana söylemek istediğim şu ki, girdiğin okullar belki hayatta ne olacağını belirlemeyecek ama muhtemelen hayatını paylaşacağın insanları, çevreni belirleyecek. İşte bu yüzden iyi okullarda zaman geçir ve üniversitede çok eğlen isterim. ODTÜ bana bir meslek verdi, belki hayatım boyunca yapmayacağım bir meslek ama edindiğim dostluklar ve orada şekillenen bakış açım her gün hayatımı belirliyor. Verdiğim kararlarda, attığım adımlarda, insanlara yaklaşımımda o kadar etkili oldu ki, bu konuyu önemsiyorum. Yine de bil ki okulla aran iyi olmazsa seni daraltacak değiliz ve neyi iyi yapacağını düşünüyorsan onu yapman için seni hep destekleyeceğiz. Elinden geleni yaparsın, olmazsa da sallarız gider. Bu benim hayatta çok başvurduğum bir test. Elimden geleni yaptım mı? Tamam o zaman, üzerinde daha fazla 1 dakika bile düşünmeye gerek yok.

Belki bizim gibi okulu seversin ve hayatın kolaşlaşır ama öyle olmazsa da hayatında okuldan çok daha zevkli şeyler olacak, merak etme. Kitaplar okuyup birbirimize anlatacağız, sen bizi müzik konusunda geliştireceksin, yeni ne var ne yok öğreteceksin. Hangi kitapları okuyacaksın? Film zevkimiz benzeyecek mi? Birbirimize tavsiyeler verecek miyiz? Babamın bana önerdiği kitaplar gibi ben de sana kitaplar önereceğim. Sen biraz büyüyünce başucuna koyacağım kitaplar şimdiden aklımda. Her gün seninle yolda çok güzel şarkılar dinliyoruz. "Anne, insanlar Mozart, Bach filan dinletiyormuş çocuların beyni gelişsin diye" diyorsundur belki. Evet bunu biliyorum, başlarda ben de biraz yaptım ama sonra biraz yapay geldi, sıkıldım. Sana gerçekten çok sevdiğim, senin de seveceğini düşündüğüm şeyler dinletiyorum, sana şarkılar söylüyorum. Dürüst olayım, sen doğduktan sonra belki hatırlarsın diye üzerinde test yapıyorum. Belki bu şarkıları hatırlarsın ve karnımdaki huzurlu günlerin aklına gelir ve daha güzel uyursun diye Juno Soundtrack'ini, Fiona Apple ve Rufus Wainright'tan Across the Universe'ı her gün dinliyoruz. Juno Soundtrack'inde hep çok sevdiğim bir parça var: My Rollercoaster. Bu şarkının bir yerinde My mom would say "i hope some day you get paid for being Kimya Dawson" der. Şimdi ben de aynı şeyi senin için diliyorum. Umarım sen olduğun için para kazanacağın bir hayatın olur. Babanla ben 9-6 çalışmayı hiç sevmedik ama henüz bu döngüden çıkmayı beceremedik. Çok içten istiyorum ki sen çarkın bir dişlisi olma ve sadece senin yaptığın ve fark yarattığın, o iş sen olmazsan öyle olamayacak bir iş yap. İş önemli. Çalışırken sıkılmaman önemli.

Seninle ilgili ne çok hayalim ve senle konuşacak ne kadar da çok şeyim var! Artık burada keseyim. Seni daha tanımadan çok seviyorum ve tanışmayı dört gözle bekliyorum. Çok garip ama sanki ben sen daha ortada yokken bile hep tanıyor ve seviyordum. Şu an en önemli şey sağlıkla aramıza katılman ve sonrasını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Çocuk sahibi olacak herkesin karmakarışık duygular yaşadığına ve aslında milyonlarca yıldır tüm kadınlar doğurmasına rağmen dünyaya getireceği varlığın çok özel olduğuna inandığına eminim. Seni yüksek beklentilerle bunaltmamaya çalışacağım çünkü zaten ne olursan ol benim için hep özel olacaksın. Bu yazıyı okuduğunda benimle dalga geçersen de kafanı kırarım.

Ayşe

3 yorum:

okuyanguzel dedi ki...

Çok güzel yazmışsınız ama :)))

Madame Ticketyboo dedi ki...

Şu blog sayfasını 2008’den beri takip ediyorum. Hatta canım sıkkın olduğunda açar açar yine eski yazıları okurum. Enerjini çok seviyorum . Fakat bu yazı diğerlerinden çok daha özel ve anlamlı....Ellerine sağlık. Sarp çok şanslı....

Adsız dedi ki...

Sevgili Ayşe,

Bu yazı tek kelimeyle muhteşem. Rufus Wainright ın Across the universe ini okuduğum anda açtım spotify dan dinleyerek okudum kalanını. Dağıldım, gözümden yaşlar akıyor, ve ben de duygularımı senin kadar güzel ifade edebilmeyi, böyle zamansız mektuplar yazabilmeyi diledim.