19 Haziran 2006

Dilimizi koruyalim, Imam Bayildi'yi da koruyalim!

Ben turistik yerlerdeki tum menulerin, tabelalarin ve bunun gibi herseyin Ingilizce ya da ne biliyim herhangi bir baska dilde yazilmasina cok karsiyim. Kalkan'da oturdugumuz hic bir barda ya da restoranda Turkce menu yoktu. Kendi ulkendesin ama kendi dilinde yazi yok ortalikta. Hos Turkten cok Ingiliz var (bu konuya da ayrica karsiyim!). Biz yurtdisindayken bizi bu kadar dusunen var mi? Paris'te tren bileti alamayacaktik neredeyse bizimle Ingilizce konusmayi reddeden tum o gise calisanlari yuzunden! O kadar belli ki aslinda anladiklari.. Gerci Fransa ornegi biraz uc bir ornek tabiki ama bir ortasi olmasi gerek dimi? Yani baska bir ulkeye gidip de herseyi kendi dilinde gormek bence cok guzel birsey degil. Sonuc olarak turistsin sen orada ve degisik birseyler gormeye, farkli bir kulturu tanimaya gitmissin ki dil de bunun en onemli parcasi. Neyse bak kizdim simdi! En guzeli cok turistik yerlerde hem Turkce yazsinlar hem de Ingilizce ama Antalya - Afyon yolu uzerindeki kasabalarin (tarihinde turist olmamistir cok buyuk ihtimal ve bu kotu birsey degildir!) giris ve cikislarina "Welcome" ve "Good Bye" yazmasinlar!
Gelelim sadede..
Gerci bu kadar kiziyorum ama bazi durumlarda bu "Ingilizcelestirme" komik goruntulere yol aciyor! Hani komik fotografli mailler forwardlanir ya devamli.. Ben onlardan birini kendi gozlerimle gordum sonunda.
Simdi bir turistin tepkisi ne oluyordur acaba orada bu yemegin adini gordugunde? Ki kendini biranda "Priest" buluveren zavalli "Imam" dan hic bahsetmiyorum..
Bugunku menumuz bu! :) Chicken Currey (Curry diil Currey) mi yoksa The Priest has Fainted mi? Zor bir secim olacak elbette!
Bu ulkede olmak garip ama eglenceli. Devamli surprizli.

Hiç yorum yok: