30 Mart 2010

haftanın sonu

Otursak, çok şahane bir "Farklı şehirlerde yaşarken zamanı etkili kullanma rehberi" yazacak duruma geldiğimiz Doruk ile (kendisinin Cuma akşam İstanbul'dan saat 8'de kalkması gerekirken, anca 8:30'da kalkan uçağına rağmen) 22:10 matinesine Mine Vaganti'ye yetiştik. Film harikaydı, müzik harikaydı. İtalya'da 10 günde 1 milyon kişi seyretmiş, Türkiye'de ilk 3 günde 9,000. Sözlük'te hala bir Nina Zilli ya da 50 mila girişinin bulunmamasını hayretle seyrededururken, daha filmin fragmanlarını izlediğim zamandan beri hayran olduğum bu şarkıyı söylüyorum, kendimi susturamıyorum! Nina Zilli sanki İtalyan Amy Winehouse değil mi? Yoksa filmin o sahnesi yüzünden mi bayıldım şarkıya?
*
A me piace cosi
*
Che se sblaglio e lo stesso!




bir de film teaser'ı o zaman:

Mine Vaganti / Loose Cannons (2010)


Cumartesi akşam Komşu'da doğum günümü kutladık. Komşu her zamanki gibi çok neşeliydi ve nerede olduğumuzun hiç önemi olmadan hep çok eğlendiğimiz gibi yine çok eğlendik. Bazı insanlarla hayatın böyle kolay olması çok güzel. Komşu zaten çok güzel ama ben biliyordum ki biz nerede ve nasıl olursa olsun, apartman boşluğunda kutlasak da böyle güzel geçirecektik bu geceyi. Bardağın ağzından rakı vakumlayan (gerçekten!- sanki pipetle içermiş ama pipet yokmuş gibi) bir fotoğrafım var, çok komik geldi bana. Onu koyacaktım buraya, anneme gecenin fotoğraflarını gösterince benim sevdiğim fotoğrafa "O ne öyle" dedi, ben de vazgeçtim. Kırk yılda bir fotoğrafımı koyacaktım oysa ki:)
*

Elbette Can'ın şehir dışından gelmiş olması sebebiyle bu gecenin sonunda pert olmuş olmamızı umursamadan ODTÜ'de buluştuk Pazar sabah-öğlen. (Ayşegül herkesin sarhoş olduğunun farkında olmadan gece vedalaşırken "Sabah 10'da Çatı'da, sabah 10'da Çatı'da!" diyormuş herkese, ben hatırlamıyorum. Sabah tam saatinde arayınca "Nerdesiniz beeee" diye, biraz çağrışım yaptı.) Çatı'nın kahvaltısını herkese tavsiye ederim. 25 derecelik Ankara havasında ODTÜ'nin cennet gibi bir yer olmasından faydalanıp, tabağınızı ağzına kadar doldurarak 5 liraya kahvaltı edebilirsiniz! Ama Türk Kahvesi yok. Kaymış tiplerimizle yürüyüş yaptık, Maden'in arkasına gidip oturduk. Doruk geri döndü. Sonra köfte dediler, benim canım köfte istedi, köfte-ekmek yedim. ODTÜ'yü seviyorum. Pazar günleri Puset Cenneti olsa da yine de seviyorum! Akşam yorgun argın film seyrederken battaniyeme devam edeyim dedim, uyuyakalmışım. O bir saatcik fark, beni bir hafta süründürür şimdi.
*
Hafta sonu şahane olan hava, Pazartesinin gelişi ile beraber tepetaklak oldu, dolu yağdı. Havaların düzelmesi mi, düzelmemesi mi iyi, bilemiyorum. Hafta sonu ne güzel, hafta içi ne güzel değil. İmza olarak bunu kullanacağım artık galiba.

*

Bu postu pazar akşamı yazmaya başlayıp şu an salı akşam olmasına rağmen hala bir türlü yayınlamadığım için sanki 4 günlük bildirim gibi oldu bu post. Bugün çok keyfim yok. Sabahtan beri 50 kere 50 mila dinledim. Hayatım geçiyor.

9 yorum:

FKH dedi ki...

böyle yoğun\güzel bir haftasonunu karşılayan yağmurlu pazartesilere lanet..!

Esterhazy dedi ki...

Nina Zilli'ye ben de bayildim yahu. Ama asil Nina Zilli videosunu izlerken youtube da "la fame di camilla" diye bi grubu kesfettim ki onlar da sahane... Sanirim Italyanca sozlu muzikle barisiyorum yavas yavas.

Bu arada filmi o kadar merak ediyorum ki Ayse! Eindhoven'da benim eve yakin bi bagimsiz Avrupa filmleri gosteren sinema var, oraya kesin gelir ama ne yazik ki anadili Italyanca, alt yazisi da Hollandaca olur. Acaba Ferzan filmleri hastasi insan hissiyle gitsem anlar miyim dersin? :)

Esterhazy dedi ki...

bu arada cok ozur dilerim, yazinin ikinci kismini okumadan nina zilli ve ferzan gaziyla yazdim yorumumu.

Dogum gunun kutlu olsun. Saglikli ve huzurlu gecirirsin yeni yasini umarim.

BahaR dedi ki...

bu akşam ben de gidicem kafaya koydum!

Adsız dedi ki...

doğum günün kutlu, yeni yaşın sağlıklı ve huzur dolu olsun
şimal

ays dedi ki...

koysaydın keşke fotoğrafını.
biz "o ne öyle" demezdik:)

Unknown dedi ki...

Allahım müzik cidden ne etkiliymiş, bir tek ben delirip şarkıya kafamı taktım zannediyodum. Filmin ilk cıktıgı gun gidip butun soundtracklerini de sapık gibi indirip...İtalyanca bilmediğim halde evde elimde fırca uyduruk kaydırık soluyorum...demek ki delirmemişim şükür:)

http://oceania22.blogspot.com/2010/03/mine-vaganti.html

Adsız dedi ki...

Bu yazının farklı versiyonunu okudum ben:) Fotoğrafı da gördüm.Bence 'o ne öyle' değildi hoş çıkmıştın.

Ayşe yazıyı neden değiştirdin? İlk paragrafı mesela:P

Sevgiler..

öykücü

daphnevega dedi ki...

ozan,
Çok teşekkür ederim!! İtalyanca müzik dinlemek güzeldir ya :) Dilin kendisi müzik gibi, bir de şarkı olunca iki kere müzik gibi :)Seyredebildin mi acaba? Bu konudaki yoksunluk sendromuna karşı Ankara'dan Eindhoven'a korsan film gönderimi yapılır, aklında bulunsun!

bahar,
Yazını okudum :))

şimal,
Çok teşekkürler!

ays,
Belki denk gelen başka bir zaman :)

oceania,
Haha! Demek ben de yalnız değilim :)

öykücü,
aaaa :) İlk paragraf çok detaylıydı, kendim bile okurken aman ne gerek var bu kadar lafa dedim :)Şu reader fena bişey!