15 Kasım 2012

Berlin'de mutlaka - 2

Berlin'e kaldığım yerden devam:

8. Potsdamer Platz
Savaşta tamamen yerle bir olan bu meydan şimdi birçok modern binaya ev sahipliği yapıyor. Şehrin merkezinde yeniden inşa edilmiş bir şehir merkezi. Tuhaf sci-fi mimarisiyle Sony Center bu meydana çok yakın, civardaysanız mutlaka uğrayın, uğramışken içindeki Legoland'i pas geçmeyin. Arkaden alışveriş merkezinin dışındaki kafelerden birinde kendinize bir kahve ısmarlayıp haritayı rehberi önünüze yayarak şehri gezmeye nereden devam etsem düşüncelerine dalın.. Ayrıca kart postallarınızı buradaki metro istasyonundan gönderebilirsiniz. Ben ilk defa kart postal gönderdim.İki taneydi, biri kendi evimize ama hala gelmedi!


9. Reichstag

Almanya Parlamentosu. 1933 yılında bir kundaklamada yanıp harap olan binaya sonradan eklenen cam kubbeden şehri kuş bakışı görebiliyorsunuz. Önceden rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim, elinizi kolunu sallayarak giremiyorsunuz. Adeta bir hava alanı kontrolü, kartlar vs. İçeri girdikten sonra enteresan bir manzara. Tepesi açık bir kubbedeki yürüyüş yolu sizi dolandırarak yukarı çıkarıyor. Girişte audioguide'lardan almayı ihmal etmeyin (Türkçe bile var). Hiçbir düğmeye basmadan, siz yürüdükçe "Şu anda karşınızda gördüğünüz bina.." diye güzel güzel anlatan abiyi dinleyin.




Şık bir akşam yemeği için ıskalamamanız gereken adreslerden biri burası. Modern Alman-Avusturya mutfağı. Şu an Berlinliler arasında oldukça hip. Rezervasyonsuz gitmemek gerek. Menü sıklıkla değişiyor. Gitmeden önce kontrol edip dersinize çalışabilirsiniz. Bunu ne için mi söylüyorum? Menüde daha önce var olduğundan haberim olmayan iki şeyle karşılaştım: Federweisser ile öküz yanağı!

Yemek öncesi aperitif olarak tamamen şansına söylediğim Federweisser şahane ve hafif bir içki çıktı. Şarap olacakken 4% alkol oranında takılıp kalmış bir şey :) Anlamı da feather ve white'tan geliyormuş. Ben bayıldım. 

Ana yemekte öküz yanağı yedim. (Sizi bilmem ama benim pek sık karşıma çıkan bir şey değil, bu değişik bir şey görünce deneme ısrarımın başıma henüz bir şey açmamış olmasına kendim de hayret ediyorum.) Yemeğimden memnun kaldım ama yine bulsam da yesem demem.

Finali elbette apfelstrudel ile yaptık. Buranın spesiyallerindenmiş, zaten bu toprakların ün yapmış birkaç lezzetinden biri, denememek olmaz.

Alpenstueck bir miktar pahalı ama Berlin'deyken bir akşamınızı şık bir yemeğe ayırmak ve Alman mutfağının farklı ve modern tatlarını denemek isterseniz bu çok zevkli ve sade mekanı denemelisiniz.






11. Sokaklardaki araba şarj aletleri

Daha önce görmemiştim, benim için bilim kurgu olan bir şeyi daha görmüş oldum. 



12. Mitte butikleri

Bazılarında güzel giysiler bazılarında ise şahane mağaza tasarımları! Bayıldığım bu neonlar Franzöesische caddesi üzerindeki şu mağazadaydı.



 13. Museumsinsel (Müze adası)

Şehrin ortasında, Spree nehrinin üzerindeki mini mini bir ada 5 ayrı müzeye ev sahipliği yapıyor. Kalbiniz gezmeye dayanırsa Bergama müzesi bu adanın üzerinde. Adanın tam üzerinde değil ama hemen köprünün ayağındaki Deutsches Historisches Museum zaman ayırıp görmeniz gerekenlerden. Saatlerce gezebileceğiniz, her şeyi ayrı ayrı inceleyebileceğiniz bir yer. Ayrıca Almanlar'ın tarihleriyle yüzleşme şekli Berlin'de geçirdiğim sürenin tamamında beni etkiledi, buraya uğramanız için önemli sebeplerden biri de bu. Toplulukların, dünyanın en büyük manyaklarından birinin peşine düşüp de ülkeyi yönetenlerin demokrasi adı altında neler neler yapabileceğini görmek için, olayların başlangıç aşamalarını incelerken zaman zaman ürpertici detaylar yakalamak için.





Salaş, yerlilerin gittiği uygun fiyatlı şahane bir cafe-bar. Aşırı dandik internet sitesi de size buranın ne kadar kendi halinde olduğunu anlatacaktır. Kendi halinde olabilir ama yediklerimiz çok lezzetliydi, şarap ve biralardan memnun kaldık ve ortam çok çok güzeldi. Saatlerce buz gibi havada yürüyüşün üzerine bana her şey daha bir güzel görünmüş olabilir.. Kapanışı da Jagerler ile yapınca geceye mutlu bir nokta! (ayrıca burada Jager shot 1.5 euro civarı)




15. RSVP Kırtasiye

Burası kırtasiye meraklısına. Avuç içi kadar dükkan bana cennet gibi geldi. Şahane mürekkepli baskı setleri ve rengarenk bantlar var. Bunun dışında aradığın, aradığını bilmediğin birçok kağıt ürünü!



Şimdilik bu kadar. Berlin'i gezmeye devam edeceğiz sevgili seyahat severler.

5 yorum:

Ebruli dedi ki...

Almanya da yaşayan çok yakın bir dostum var. Berlin'e de çok gidiyor. Hiç Berlin'den bu kadar güzel bahsetmedi. Gerçekten okuyunca şaşırdım. Gitmek lazım...

Unknown dedi ki...

bence bu yazılar bir de kitap olup elde okunmalı:)

birdysevda dedi ki...

Yeni keşfettim,içinden çıkamıyorum şimdi ve bloğun içindeki her şey çok ama çok samimi.
Merakla,yeni postlarını beklediğim bloglar arasına top 5 ten giriş yaptın :) Nice güzel yazılara...

Adsız dedi ki...

merhaba,

bahsettiginiz Neuer Wein olarak da tabir ettigimiz sadece sonbaharda icilen bir tür az alkollü icecektir. Meyvelerin sarap olusumu sirasinda fermentasyonu daha tam tamamlanmadan -alkol orani %4 civarindayken)kesilerek icilir. Bu yüzden Almanya'da ve komsu diger sarap ülkelerinde sonbahar ilerlemeye basladigi zaman satilmaya baslar. Siselerin kapagi tipali degildir ve aciktir, olusan karbondioksitin siseyi patlatmamasi icindir. bence sonbaharin getirdigi en güzel tatlardan biridir.

Almanya'dan selamlar
Sara

Adsız dedi ki...

Uzun zamandan beri blogunuzu takip ediyordum. Berlin 9 yil yasadigim bir sehir oldugu icin, baskasinin gözünden bu sehre dair yorumlar almak cok güzel geldi bana. Bizi de Berlin de bulundugumuz sürece tüm arkadaslarimiz ziyaretimize geldi, onlar geri dönerken de Berlin in onlari cok sasirrtigini eklemeden edemediler. Cünkü biz Türkler nedense Almanya yi hep sanayinin oldugu, turizmin olmadigi bir ülke gibi görmemizden kaynaklaniyor.
Benim de bir zamanlar yazdigim blogumda(www.gezgicler.blogspot.com) Berlin e dair notlar var. Bu arada serinin devamini bekliyorum:-))