2 Aralık 2013

New York - Yeme İçme Episode 1

New York'un bir yeme içme mabedi olduğunu tahmin etmek için medyum olmaya gerek yok. Ruhumu teslim ettim, aklımın yarısını orada bıraktım. Bu şehirde her milletten insan var, sanki Nuh'un gemisi. Durum böyle oldu mu, şehrin yeme içme ortamı da elbette dünyanın her köşesinden mutfakların en iyi örneklerini bulabileceğiniz bir panayıra dönüşmüş.

New York'ta her şeyi denemek mümkün değil. 10 yıl bu şehirde yaşasan yine denemediğin bir sürü şey kalır. Bunun benim için ne kadar heyecan verici bir şey olduğunu anlatmam mümkün değil. Doruk'un kuzeni Selin bizim için harika bir rehber oldu. Şehir rehberlerinde karşımıza çıkmayan birçok yeri onun sayesinde görmüş olduk, rezervasyonlarımızı halletti, hangi gün neresi daha iyi diye bizi yönlendirdi. Orada yaşayan birinden yardım almak her zaman çok daha avantajlı. Galiba biz de avantajımızı kullanarak yeme içme konusunun hakkını verdik. New York'taysanız işi şansa bırakamazsınız (belki benim gibi excel listeleriyle çalışacak kadar çıldırmazsınız) ve rezervasyonsuz gittiğiniz çoğu yerde avucunuzu yalayacağınızı bilmelisiniz. İşte 9 günlük seyahate sığdırabildiklerimiz arasından favoriler: 


Chelsea'de bir vaha. İçinde çeşit çeşit yeme-içme dükkanı var. Defalarca kahvaltı için buradan bir şeyler almak için uğradık. The Lobster Place mutlaka uğramanız gereken bir nokta. Deniz ürünleri cenneti. Biz ordayken Halloween yaklaşıyordu, her taraf balkabaklarıyla doluydu!





2. Eataly

Eataly İtalyan mutfağı üzerine bir alışveriş merkezi. Yakın zamanda Zorlu'da da açılacak ama New York'taki kadar devasa olur mu bilmiyorum. İsterseniz gidip ev için alışveriş yapabiliyorsunuz isterseniz de farklı kategorilere (balık, pizza, şarküteri vs) ayrılmış restoranlarda yemek yiyebiliyorsunuz. Yemek yemeseniz bile sadece gezmeye bile gidilir ama muhtemelen gezerken zaten acıkacaksınız. Oldukça dahiyane bir proje. Ne zaman girsek tıklım tıklımdı.







Ahhh. İşte bunu çok özleyeceğim. Sanırım bir Oyster Bar'a sahip olmamıza daha yıllar var ve sadece birkaç yerle sınırlı kalacak istiridyelerle kavuşma şansımız. Ben bir tek Orfoz'da gördüm bu güne kadar. İstirdiyelerden oluşan bir menü define adası gibi. Konu hakkında bilgi sahibi değilim. East ve West coast istiridyeleri var, bunların alt kategorileri var ve gerçekten hepsinin tatları birbirinden oldukça farklı. Burası benim için gerçek bir cennetti. Favori yiyecekler listesinde istiridye üst sıralarda ama bul da ye.




Burası tarihi bir restoran. Ernest Hemingway sık sık uğrarmış. Bana sorarsanız, eğer o zaman da yemekler bu kadar harikaysa Hemingway çok haklıymış. Tüm zamanların en iyi hamgurgeri ve hatta eti ödülünü gönül rahatlığıyla buraya veriyorum. Hamburger sizi yanıltmasın. Burası oldukça şık ve rezervasyonsuz asla gitmemeniz gereken bir yer. Gittiğinizde ne yiyeceğiniz ise belli: Black Label Burger (apartman yüksekliğinde) ve Tavern Steak. Benim gibi çıldırıp bir de bunların üzerine çikolata sufle yiyip yememek sizin bileceğiniz iş.






Devam ediyorum, herkese iyi haftalar!

Hiç yorum yok: