2 Mart 2007

Ne kadar mutlusun?



Bugün ODTÜ'ye gittim. Eski okuluma. Okuluma. Sınıflandırılmalardan hiç hoşlanmasam da, kendimi ait hissettiğim tek yer olan o kampüse. Orada daha çok vakit geçirmiş olmama rağmen TED'li hissetmedim kendimi hiç, ama ODTÜ'lü hissettim, hissediyorum. Saçma sapan zorlukta olmasına rağmen muhteşem bir üniversite hayatı geçirdim. Bölümde proje teslimi için bölümde sabahlamalar, kahveler, kortardaki kingler, hava güzelleşince şaraplar, biralar, şenlikler, çarşı, hocam, kumpir, çimler (ne kadar çok vakit ne kadar çooook), kütüpanenin sesli kısmı. İzole bir dünya Ankara'nın donukluğunda ODTÜ. Bir vaha. Gerçekten öyle. Hayatımın en güzel dönemi. Şu ana kadar. Hep öyle mi kalacak?
Dersten önce giderdim bazen.. Erkenden. Kortlara. Çimlere. (ODTÜ'de kortlar, gerçek manasından uzaktır benim için, bir çok kişi için. Tenis kortlarının önünde oturma grupları vardır tıklım tıklım, bir de büfe, çay almak için) Bulmacamı bir de çayımı alırdım. Tek başıma dersten önce oturup bulmaca çözerdim. Etrafıma bakardım. O çok sevdiğim etrafıma. Nefes alabilirdim orada. Herkesin kendi derdinde olduğu o etrafa.. Ne kadar büyük bir huzur kaplardı içimi. Aidiyet. Her sabah mutlu gittim okula. Bu o kadar önemli ki..

Bugün ODTÜ'ye girerken kapıya kimliğimi bıraktım; çok ağırıma gitti. Benim okulum orası, ama ziyaretçi kartı aldım. Bilen bilir garip bir mantıkla ODTÜ Pentagon gibi bir yer, girmek çıkmak bir mesele. Daha önce şenlik zamanı dışarıdan arkadaşlarımı sokmak dışında pek oralı olmadığım bir problemdi bu. Bugün baya saydırdım.

Kütüpanenin yanan ışıklarını gördüm, kortlarda soğuğa rağmen bira içenleri gördüm, kampüste sarılıp yürüyen sevgilileri gördüm, stadyumdakileri gördüm. Hazırlıkta ne kadar küçük olduğumu hatırladım, 4.sınıfta ne kadar büyük olduğumu sandığımı hatırladım, şu an ne kadar büyük sanıyorum kendimi onu hatırladım. Kocaman iç çektim o zamanlarıma. O kadar derindi ki gözlerim doldu.

Bir daha hiç o kadar mutlu olabilecek miyim? Bilmiyorum...
...

24 yorum:

HMF dedi ki...

ah ah bu zaman biraz yavas gecse..gozlerim yasardi yine okurken..

Adsız dedi ki...

ne diyim...okurkan aglamaklı oldum...odtu nun tadı başka yerde yok hakkaten..
yazmaya devam et ayşemon..
cok guzel anlatmışsın..
selçuk

Blog Sahibesi dedi ki...

ayşecim çok sevdiğim bir söz vardır. "Hiçbir şey eskisi gibi olmaz ama eskisinden daha iyi olur diye " Sen bence çok daha mutlu olacaksın. Ama büyüdükçe yaşadığın mutluluğun tanımı da değişecek. daha çok seveceksin ama büyüdükçe sevginin tanımı değişecek. Bu hep böyle. Daha fazla keyif alarak yaşayacağız ama o zaman yaşamın tanımı değişecek.

Adsız dedi ki...

bu kadar yüklenme kendine
yaşanması gerekenler yaşanır
yapılması gerekenler yapılır
ama hepsinin bir zamanı var
geçmişi düşünerek bugunu kaçırma
çünkü bugün de yarın bir gün "geçmiş" olacak....
Yaşamının kaynağı sensin...

uwh player

JTB (JourneyToBlue) dedi ki...

ayşe'cim,
o kadar zaman oldu ki ODTÜ'ye gitmeyeli!!
ben de her zaman hayatımın en keyifli dönemini orada yaşadığımı hissediyorum.. benim lise yıllarım için mesela nasıl geçti, ne yapardım hatırlamam.. ama ODTÜ bambaşkaydı..
kortlar benim ikinci adresimdi, tenise ODTÜ'de başlamıştım ben..
Kortlarda bahar partileri olurdu İşletme'nin, sevgilimle az öpüşmedik o parti akşamlarında kortların önündeki o çimlik alanda..
Best vardı benim dönemimde, İdari Bilimler ile Hazırlığın ortasında..
Hayatımda pişti bile bilmezken King, Poker öğrendim ben BEST'de.. beni kandırmışlardı "Kağıt oynamayanı bu okuldan mezun etmezler" diye:))
...
ne güzel günlerdi.......

J dedi ki...

o gün ingilizce dersi için çektiğimiz otostopçu videosunu buldum izledim. bu kadar komik olamaz. benim de gözlerim doldu.keşke yine orda olsak da derdimiz dif sınavı olsa. kütüphanede çalışanlara bakıp iç geçirsek. sesli kısımda gülme krizi geçirsek. kantinde kagıt oynasak. filan falan ben de özledim....

bembi dedi ki...

merhabalar :) ben odtülü diilim ama odtü teknokentte 2 yıl çalıştım ve gerçekten pentagon vari bir güvenlik tavırları var. işime gitmek için stickera para ve nizamiyedeki amcalara hesap vermek zorundaydım. Çok sıkı olmaları bir yana o kadar büyük de açıkları var ki giriş çıkış konusunda :) ama mezununa misafir kartı vermesi gerçekten tuhaf.. orasi bir üniversite, mezun olmayanların girişi çok daha zor.. diğerleri böyle yapmiyor ama :(

Adsız dedi ki...

Off Ayşe :((
Üzüldümmm, hem de çok..
Hayat sanırım bir daha asla öyle olmayacak,(uhu uhu :()
Ders asmalarımız, şenlikler, odtüdeki tüm tanıdık insanlar... Hayat öyle çok güzeldi, çok heyecanlıydı ve çok sorumluluksuzdu..
Neyse, geçen zamanı geri getiremiyorsun...
AMA 2 SENE ÖNCEKİ ODTÜ SENİ ÇOK ÖZLEDİK BUNU BİL :))
Aysegül

Bezen Hindistan dedi ki...

ahhh odtum, canim okulum...yaz tatillerini bile orda gecirirdik, tenis kortlari, havuz ve cimenler arasinda, hey gidi...okula giris konusunda ben de cok dertliyim. ankarada oldugum donemde mezunlar derneginde de konuyla ilgili bayagi bir cingar cikarmistik ama bir ise yaramamisti. en kizdigim da bankaya gidiyorum teknokente gidiyorum diyenler elini kolunu sallaya sallaya girerken ben mezunum diyince hopp dur bakalim demeleriydi. cok kizginim bu konuda okula cokkk.

MorKoyun dedi ki...

daha dun sabah evden aceleyle ac cikarken gozumden eski mesut gunler gecmisti bugun de sen vurmussun:) tamam yolunda gitmeyen birsuru sey vardi o zamanlar ama en azindan fizik kantininden pogacamla cayim, etrafimda uc bes uyuz kedi, arnavut kaldirimli kampus, bakmaya doyulmaz insan manzaralari, balikekmek, radyoaktif atikla isitildigini hissettiren kutuphane, aksam beskirkbes semt servisi o da yoksa rektorde inicek vardi:) o garip mutluluklar mazide kaldi artik, korkarim bir daha hic gelmeyecek, bari anisini kaybetmesek..:)

aqua / ~~denizbahcesi~~ dedi ki...

9 eylülden mezunum ve tamamen senın gıbı hıssedıyorum orası ve o günler için çok güzeldi

cenebaz dedi ki...

24 yıl önce üniversiteden mezun biri olarak; bir daha asla o günlerdeki tadı bulamayacağına emin ol. Çünkü o zaman gençsin, korkusuzsun, kaygısızsın, sorumsuzsun, neşelisin, umutlusun ve en önemlisi daha hayatın çarkları arasında ezilmemiş, dost kazığı yememişsin. Yani kaşarlanmamışsın. (Çok mu gerçekçi bir cevap oldu?) Boşver moralini bozma, bu günlerin de ayrı bir güzelliği var diye yandan kıvırttırayım bari:)

sessiz balik dedi ki...

merhaba ayşe
bir süredir okuduğum bloguna yorum yazmaya çeken mıknatısın adı oldu ODTU.
bir müh. olarak projeleri sabahlamaları ve daha nice bayat zorlukların yanında taze bir havayı da bize sundu.ben bir de yurtta kaldım üstelik,düşün şimdi yokluğuna nasıl zor alıştım. biliyordum oradan sonraki hayatımda sudan çıkmış balık gibi olacağımı.oldum da.

daphnevega dedi ki...

hmf,
Şimdiden böyle oluyorsak artık birkaç sene sonra ne olur merak ediyorum.. Off off:)

selçukcum,
Sen hala masterdasın, hala gidip geliyosun, ben 40 yılda bir gittiğim için böyle oluyorum heralde..Havalar iyice düzelsin artık çimlerde buluşalımm.

nuray,
İçim açıldı yazdıklarını okuyunca. Herhalde bu geçiş dönemleri o tanımı tam yapamamaktan bu kadar sancılı geçiyor.. Atlatıcam inşallah:)

uwh player,
Aslında oturup devamlı eskiyi düşündüğüm yok ama yine de aklım kalıyor, bu doğru. Şiir gibi yazmışsın sevgili anonymous okuyucu!:)

daphnevega dedi ki...

dilayra,
Ben Best efsanesini çok duymuş olsam da ona yetişemedim :) Bilmiyordum senin ODTÜ'lü olduğunu, güzel oldu, en azından böyle bir dönem geçirmiş olmaktan dolayı şanslıyız diye kandırıyorum kendimi bu ara:)

j,
O video duruyor olamaz!! Tüm söylediklerini çok çok özlüyorum. Yapıcak bişey olmaması ne tuhaf, sadece hatırlamak zorundayız.

bembi,
Ben de bu koruma sistemini hiç anlamıyorum. Tamam güvenlik filan iyi şeyler ama herkese terörist muamelesine gerek yok tabii ki. Teknokent'te çalışırken de stickera para verildiğini bilmiyordum. Öğrenci stickerları için de ODTÜ'den daha pahalı bir yer yok sanırım..

duygu,!!
Nerelerdesin?? Hep bakıyorum ama çıt yok :) Bir avukatın bile hayatına bir yerlerden değiyor, ne ilginç!! Arada ses ver tamam mı??

daphnevega dedi ki...

aysegül,
Bak ne iyi oldu da dün Leonardo bahanesiyle gitmiş olduk.. Arada gitmemiz lazım böyle benim gibi delirmemek için!:) Sorumluluksuz olalım yine Ayşegülll :))

bezen hindistan,
Ortak bir şeyler duymak ne kadar güzel.. Şanslı olduğumuz bir dönem geçirdik diye bakmak lazım heralde.. Mezun stickerım da yok, mezun kartım da yok, asistan arkadaşım var, şimdilik buna da şükür:)

morkoyun,
Ne kadar tanıdık şeyler söylemişsin.. Radyoaktif atıkla ısınan kütüphane:):):) Daha güzel anlatılamazdı!

daphnevega dedi ki...

aqua,
İzmir'in de yeri başka tabi.. Aslında neresi olursa olsun üniversite hayatının güzelliğini bir daha yakalamak zor heralde. Şimdi üniversitede olan kardeşime böyle söyleyince de bana deli muamelesi yapıyor o ayrı.. :)

cenebaz,
Ah ne kadar güzel bunları duymak!! Puffff :(

sessiz balık,
Adını çok sevdim! Yurtta kalmayı çok isterdim ODTÜ'de, bir kere kaçak olarak kaldım hatta ve çok seviyorum yurt hayatını. Tabii 7/24 ODTÜ'de yani bir çeşit fanusta olunca herşey daha tuhaf oluyordur.. Tuhaf şeyler bunlar, kaç gündür kafa yoruyorum, hiçbir yere varamadım..

pır pır tırtıl dedi ki...

yazını okuyunca üzüldüm. ama benimki bencilce bir üzüntü. şuan okuyorum ve biliyor musun okulumu hiç mi hiç sevmiyorum. demişsin ya ben okula hep mutlu gittim. ben hiç gidemedim. diğer yandan senin adına gerçekten sevindim. böyle sevdiğin bir okulda okumuşsun...

burcu dedi ki...

Ben her Turkiye'ye gittigimde, bir bahane bulup Istanul'dan Ankara'ya gidiyorum, sirf ODTU'yu gorebilmek icin. En son yazin gittigimde A1 kapisina demistim ben mezunum diye, hemen bilgisayardan bakip, su anda doktora yapiyormussunuz nasil gidiyor diyerek sasirtmislardi beni. Guzel okulum benim, gece gunduz 4 senemi gecirdigim Ankara'daki evim...Simdi fark ettim, 5 sene olmus mezun olali, adini duyunca daha gun gibi icim titriyor.

daphnevega dedi ki...

pır pır tırtıl,
Evet üniversite hayatını severek gittiğin bir okulda geçirmek güzel ama belki de senin de severek gideceğin bir iş olur.. Hem o çok daha uzun zamana yayılan bir şey olacak.. Üzülme :(

b.,
O kadar kızdık bak istediklerinde jestler de yapıyorlar demek ki!:)Anlaşılan 2 sene 5 sene birşey farkettirmiyor.. Seni çok iyi anlıyorum. Doktora için kolay gelsin..

Adsız dedi ki...

2001 de mezun oldum.. okulumu hic sevmemistim..ama bu onemli degil..
aidiyet duygusu onemli.. orası sen ve arkadaşlarının yeri.. oraya girdikten sonra özgürsün... rahatsın... butun gununu orada geçirebilirsin..bi uğrayıp çıkıp gidebilirsin..keyif senin koy senin... ahh iş hayatı.. ahh sistemin çarkları..ctesi sırf bu yuzden ağladım..imdaaat yaşlanıyorum büyüyorum ve hiç istemiyorum diye...

daphnevega dedi ki...

daria,
Ben de bu ara buna çok kafa yoruyorum. Çarkın dışında kalmanın bir yolu olmalı hayattan kopmadan.. Bulan diğerine haber versin..

Adsız dedi ki...

uzun zamandır bu okuldan gitmek için günleri sayan ben, yazıyı okurken göz yaşlarımı tutamadım.. bu okulda büyüdüm, bu okulda aşık oldum, yine bu okulda ayrıldım en sevdiğimden, kavga ettim, mutlu oldum, sabahladım, sarhoş oldum, uyudum-uyandım yine burdaydım tam 7 senedir.. yakında uzaklaşıcam bu okuldan, bu şehirden ama bi parçam hep burda kalıcak snrm..

altın olan her şey parlamaz dedi ki...

rastgele gezinirken neredeyse 4 yıllık bu postu buldum. ve gözyaşlarımın akmasına engel olamadım. 11 senem geçti orda dile kolay.

blogunu sevdim, takipteyim.