Ankara'nın kafasına taş düşmüş olacak ya da birileri "gidecek yer yok" diye bağırışlarımızı sonunda duymuş olacak ki, devamlı yeni açılan yerlerin haberi geliyor. Bir listem var, ekliyorum duyduklarımı, zaman buldukça denemek için.. Bahar sezonu teftiş turumuza
White House ile başladık cuma gecesi. Beyaz Saray'ı çağrıştırıp da tüylerimizi diken diken etme kısmını geçerek, önyargımızı yenersek aslında bu ismin sadece binanın dış boyasından kaynaklandığını görüyoruz. Küçük avea yaratıkları gibi "oh be!" diyoruz.
Ey İstanbullular siz denize karşı yemek yiyorsunuz peki biz ne yapıyoruz? Süleyman Demirel'e karşı yemek yiyoruz! White House, kaderin bir cilvesi ya da espri anlayışı gelişmiş birinin eseri olarak Güniz Sokak'ta, Süleyman Demirel'in evinin tam karşısında! Neyse efendim, içinde 4 ayrı restoran var. Bu fikri çok akıllıca buldum. Büyük bir villanın içinde
balıkçı,
kebapçı, İtalyan restoranı ve
bir cafe var. Hepsi birbirinden bağımsız. İçeri girdiğinizde de öyle kalabalıkla filan karşılaşmıyorsunuz, hatta gayet ferah.. Biz İtalyan restoranı olan "
Resto"ya gittik. Çok şık döşenmiş. Cam kenarında yer ayırtmak akıllıca olur. Deniz yok biliyorum, Süleyman Demirel'i görme umuduyla da değil, restoran ince bir L şeklinde, o yüzden cam kenarı daha hoş. Piyano eşliğinde yemek yiyorsunuz. Süleyman Demirel, piyano filan olunca gözünüzde ağır otellerin balo salonları gibi bir şey canlanmasın, çok rahat bir ortam. Garsonları çok çok sevdik, piyanist tanıdık çıktı, yemeklerden çok memnun kaldık ve fiyatlar da inanılmazdı. Burayı sevmek için bir sürü sebebimiz oldu nitekim!..
Bakalım neler yemişiz :)
Başlangıç olarak Peynir Fondü aldık. Vaktinde evcini'nden görüp, Mudo Concept'ten bir fondü seti almıştım, hala duruyor evde biryerlerde, elbet bir gün yapacağım.. Hep merak ederdim fondüyü, bu sefer menüde görünce istedik. Kızarmış ekmek, çıtır elma (hakikaten güzel oluyormuş!) ve küçük tuzlu çubuklarla birlikte servis ettiler. Peynire bulayarak yedik, hatta onları bitirdik, masaya gelen normal ekmekleri de peynirleyip mideye indirdik. Peynir Fondü pek harika bir şeymiş, evde de yapılmalı.
Menü gayet güzel, yemek seçmek oldukça zor. 5 peynirli ravioli ve biftekli noodle istedik. İkisinden de çok memnun kaldık.. Genelde şu havalı İtalyan restoranı adabı olan ravioliyi 5 adet servis ederek matah bir şey yapıyormuş gibi yapmak gibi bir olay da yoktu. Ravioli gayet boldu, aslında onu ben yemedim, hımm galiba ravioli biraz aklımda kalmış:) Benim biftekli noodleım da çok lezzetliydi ama. Zaten tüm bunların üzerine tıka basa doyduk. Yanında da bir büyük Yakut çok güzel gitti..
White House bu kalite ve fiyatla bence Ankara'da oldukça iyi bir yer edinecek kendine.
p.s:Söylemeden geçemeyeceğim; Emin Çölaşan'ın İ.Melih'i nakavt edişini görmek muhteşemdi. İnsanların birazcık gözü açılmış olsun artık lütfen.. "Aaa" deyince, "beee" diye cevap verdi adam yaaa, aklıma geldikçe gülüyorum.
16 yorum:
selam blogunuzu beğendim iyi çalışmalar
bana da yollasan:)
ayşe'cim süpersin!!
biz de Ankara'da mekan kıtlığı çeken bir ekibiz.. burası hemen denenecek, hatta hemen bu hafta:))
şu benim "lezzet ve keyif durakları"nı beraber mi yapsak acaba??
:)) güzel bir hafta dilerim..
bi de Bursa'da vardır White House, en şık lokantalarından biridir şehrin. Yolunuz düşerse orayı da deneyebilirsiniz
selamlar, oradan oraya tıklarken rastgeldim bloguna, okudum, sevdim, eline sağlık.
fekat bu yazıdaki şu nota takıldım.. gerçi tartışmayı izlemedim, izlemek de istemiyoru zaten. eksisozluk'de yankilarini takip ettim. sonucta yıllardır bu adamları da sürekli görüyoruz boy boy ekranlarda, gazetelerde.
burada bir altetme yenme değil, tam anlamiyla tencere dibin kara, seninki benden kara kıvamında ilkokul çocuklarının bile yapmadığı bir dalaşma hali..
neyse, diyeceğim o dur ki prim vermeyin şunlara, düşünen, ilim irfanla uğraşan adamları dinleyin. bunlarda artik rating ugruna karşımıza çıkmasınlar..
Ayse buranin hemen yanindaki apartmanin dorduncu katinda benim annanem yasiyor. Aparmanin tam onundeki dev agaci da kucuk bir cocukken (hadi yilini da soyleyeyim, 1958 yilinda) annem dikmis.
Bi daha gittiginde cekinme, ugra annaneme, bi kahvesini ic.
Hmmm. Fiyatlar inanılmazdı derken?
ben de önceki gün görmüş merak etmiştim orayı. 4 mekan birlikte olması güzel bir fikir. fiyatlar nasıl? ;)
harunhilmi,
Teşekkürler, bekleriz efendim!
tuğçe,
Aaa yollamaz mıyım! Ciddiyim ben, aşerince hemen söyle.
dilayra,
Süper fikir! Güçlerimizi birleştirelim!:) Gerçekten tavsiye ediyorum burayı.. Umarım beğenirsin!
dodo,
Siz, biz, oh yes:) Çok kibarsınız! Yolumuz düşer belki şayet siz pek seversiniz Bursa'yı :))
turuncu,
Belli noktalara katılıyorum yalnız şu kısımda bir hatırlatma yapmak istiyorum. İ.Melih'le Emin Çölaşan devamlı televizyonda karşı karşıya gelip de düello yapan insanlar değil. Biri devamlı atıp tutan bir adam diğeri ise belgelerle ne çeşit insanlar tarafından yönetildiğimizi herkese gösteren bir adam. 12 yıl sonra ilk kez televizyonda karşı karşıya oturdular. O yüzden tencere dibin kara diyerek aynı kefeye koymamız kesinlikle çok büyük haksızlık olur. Burada prim vermekten daha çok insanların bilgilenmesi gerektiğini savunuyorum ben ve cesur yazarlar olmazsa bu bastırılmış medya ile dünyadan haberimiz olmayabilir, zaten ülkenin yarısının da durumu belli. Keşke ilim irfanla ilgilenen kişiler bir yerlere gelebilse bu ülkede ama ne yazık ki sevgili belediye başkanımızın demagojisine karşı durabilecek yegane insanlardan biri Emin Çölaşan bence. Biz de böyle nadir durumları seyrediyoruz kaçırmadan. Belki siz de seyretseniz daha farklı düşünürdünüz, bilemem. Sevgiler..
deniz,
Gerçekten mi? Bir dahaki sefere mutlaka çok dikkat edeceğim! Anneannen ben Deniz'in blog arkadaşıyım dersem beni içeri alır mı:)? Anneannen Abkara'nın en güzel yerlerinden birinde yaşıyor!!:)
jelatin & bembi,
Bir şişe şarap, başlangıç + 2 ana yemek 60 ytl civarı. Tabi ıstakoz filan da var menüde biz onu yemedik, o zaman işler değişebilir!:)
Şiddetle kınadım seni. Fikir isteyince kemküm vs en güzel yerleri kendine sakla sen!
Bi de şaşırdım. Senden detaylı bi İ.Melih vs Çölaşan yazısı bekliyorum bayadır. Biz garibanlar göremedik izleyemedik, bilemedik. Genel hava berabere bitti şeklinde?
Şafak,
Ya hakikaten senle Çimene yer ararken rastladım buraya ben!:) Hem biz cumartesi aradık seni telefonun kapalıydı, yoksa kaçtın mı askerden doğru söyle!
Olayla ilgili olarak da aslında bakarsan söylenecek bir şey yok, Melih Gökçek seviyesini tekrar gözler önüne serdi, büyük kozu olarak ilkokul çocuğu gibi Emin Çölaşan'ın kadın olduğunu iddia etti, bütün program o çok sempatik sırıtmayı suratından hiç silmedi, ama sonuç olarak elde var sıfır, tek kelime söylemedi.
Bana kalırsa berabere bitmedi, ama Emin Çölaşan da ortaya bir şey koymadı, sadece kendi hakkındaki iddiaların cevabını verdi. Emin Çölaşan gazetedeki sansür konusunda biraz yara aldı, sanıyorum o ara güzelce saydırmıştır içinden Ertuğrul Özkök'e. Yalnız Melih Gökçek'in karşısında durabilmek zor iş, o kadar alakasız yerlere çekebiliyor ki olayı, hakimiyeti hiç kaybetmemek gerekiyor. Bir de neredeyse yardım fonu açacağız Melih Gökçek'e çünkü kendisinin sadece 60 milyarı varmış. Armada'nın 3te 1i de benim çünkü!:)
İyi ki söylenecek br şey yok dedim; post kadar yazı yazmışım. Daha detaylı konuşuruz bu konuda şekerim. Öptüm. Rahat!
Ayşeciğim, senin bloguna gelmek tehlikeli ve yasak olacak, iştahım açılıyor :)
aslı,
:)sen yine de gel ya iştah sağlık belirtisi derler!! İnansan bir türlü inanmasan bir türlü!:)
Bana oyle komut verme bozuşuruz! :P
Şaka bi yana mekandan cok memnun kaldık Aysesworld'e teşekkürü borç biliriz efem :)
Yorum Gönder