fuori sta piovendo.anche dentro di me.
Bu ara kafam yerinde değil. Ayakların yere basmama durumu biraz uzun mu sürdü nedir.. Okuduğum her şey beni delirtiyor. Her okuduğuma, seyrettiğime sinirlenmekten, üzülmekten yoruldum. Düşünesim yok bir süre. Ama anlatılacak şeyler var yine de.
İstanbul'a gittim geldim. 2 gün jet hızıyla geçti, hiçbir şey anlamadım. Yağmur yağdı hep. Ne güzelmiş aralıksız yağmur görmek, yağmur sesi duymak. 2 gün durmadı neredeyse yağmur. Yağmur güzel. Evet ben çok şükür ki bunda hala huzur bulabiliyorum. Çok şükür ki. Keşke hissedebilsen sen de bunu. Ben mutlu oldum. Özlüyorum yağmuru. Deniz de lacivert oldu. Ben ilk defa lacivert gördüm İstanbul'un denizini. Başak dedi ki, biz eskiden yağmur yağınca sokağa çıkar, yürürdük hep.. Evet, yapardık. Artık yapmıyorum. Ne kötü. Zaten yağmur da yağmıyor buraya..
Ankara'dan İstanbul'a 3 küsür saatte vardık, İstanbul'a vardıktan sonra köprüye ulaşmamız 1.5 saat sürdü. Burada trafiğin ne kadar bunaltıcı olduğunu anlatacak değilim ama nasıl nasıl nasıl böyle yaşanabilir her gün? Dönerken iyice felaketti yol İstanbul'a geliş istikametinde. Neredeyse Bolu'ya kadar trafik vardı. Bu çılgınlık. Ve eminim ki o konvoydakilerin çoğunluğu "Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünün" güzel olduğunu düşünmüyorlardı.
İstanbul'a her varışımızda yaptığımız bir şey var. Sessiz anlaşma. Bavullar beklesin arabada. Park et arabayı Arnavutköy'e belki Kuruçeşme'ye, yürü Bebek'e kadar. Yine yaptık. Bayram'ın birinci günü. İstanbul resmi ya da dini tatillere göre yaşamıyor. Sanki günlük hayat akıp gidiyordu. Ankara'da durum biraz farklı. Ankara'da deniz olsa, bayramın birinci günü balık tutan olur muydu?
Başak bu sefer dedi ki programlar, listeler yapıp gelmeyin artık, biz burada ayarlayacağız nereye gideceğimizi. İstanbullu oldu artık hanımefendi, itiraz etmedik. Listelerim olmadan kuş kadar hafif İstanbul gezisi. Yürüyüşümüz bitti, biz yürüyene kadar Nevrayla Başak Bebek'e vardılar. Nevra'yı hep görüyorum ama ben Nevra'yla Başak'ı özlemişim. İkisini birlikte. Üçümüzü birlikte. En son yazın görüştük hep beraber. İnsanın aklı almıyor. Biz Ankara'da evcilik oynuyorduk, 2 gün birbirimizi görmediğimiz olmuyordu. Büyüdük be günlük. Başak bankacı oldu düşünsene.
8
Akşama Sultanahmet'te Giritli diye bir yer ayarlamışlar. Rakı-balık yapmayalı ne kadar oldu? Umduğumuzun yüz bin baloncuk katı harika bir yer çıkan Giritli'yi google'a sorunca vallahi billahi Ankara'da da var dedi. Akşamın şu saati hayret içindeyim. Ankara'yı avucumuzun içi gibi biliyoruz derken ayakta uyuyormuşuz. Bakalım gidelim buradaki de İstanbul'daki kadar harika mıymış. Gördüğüm en "donanımlı" sofraydı. Giritli'yi bu posta sıkıştımak ayıp olur efendim. Azzzz sonra.
*
*
Hoşbulduk Ankara, Ayşe yarın işe gitmek istemiyor. Bu cümleyi işe girdikten 1.5 ay sonra ilk defa söylüyor. Hayatın gerçekleri bu aralar Ayşe'ye ağır geliyor.
6 yorum:
Kıskanmadım.
Kıskanmadım.
Ayy ne çirkin bir tatil! Yıığııv.
Ayşe ciğim,
Giritli İstanbul'da açılmadan çok önce vardı Ankara'da. İstanbuldan gelen misafirler ya Kalbur'da ya da Girit'li de ağırlanırdı. Sonraları buradaki kapandı diye duymuştum. Eğer hala açıksa bize de haber ver n'olur..
Sevgiyle
ipek
Giritli hım, evet eklendi gidilecek yerler listesine.
Zaten ne öğreiyosam bloglardan öğreniyorum ya:)
Bugün işe ayaklarımı sürüye sürüye geldim, akşam olsun istiyorum. İstanbul soğuk, çok soğuk bugün.
Yağmuru bile sever olduk. Eskiden olsa ,bütün bayram yağmur yağdı offf olurduk.
Ben de bu hayatın ağırlığından sıkıldım bu ara.
1,5 ayda çok erken başladın bir ar aben her pazar akşamı istifa kararı alırdım :):)
Ayşeee, ben de bayramın ilk günü oralardaydım. Tüh !!!
jela,
istanbul her türlü güzel be jela. burda da yağmur yağdı artık ne kadar kıskanmışsam:)
ipek,
en yakın zamanda deneyeceğimden emin ol, mutlaka haber veririm.
kisd,
buraya da bir günde kış geldi..
zeya,
henüz o duruma gelmedim ama yakındır :) havalardan mı bunaldık acaba böyle?
aslı,
ciddi misin? tüh beee. bak şimdi üzüldüm gerçekten..
Yorum Gönder