6 Aralık 2007

Yüksek topuklu seksi kırmızı tabanlı ayakkabılar

Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı hikayesi bir trajediye dönüştü. Gerçekten çok acıklı. Keşke ben bu ülkede yaşamayan, burayı bu kadar sevmeyen biri olsaydım, bir Türk olmasaydım da şu olanlara bir tarafımla gülebilseydim. AKP'ye oy verip, sonra da gül yüzlü Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığını sonuna kadar destekleyenler umuyorum ki bu haberleri de o günlerdeki kadar coşkuyla takip ediyorlardır. Ve daha da önemlisi kendileri ve aileleri de, bu kadar büyük bir statü ve refah zıplaması yaşamışlardır.
*
Adam ve tüm ailesi tam bir sonradan görme zihniyetle makamın imkanlarını dibine kadar kullanmaya tereddüt etmiyorlar. Önce milyon dolarlık tadilatlar, sonra 16 yaşındaki oğlunun süper iş adamlığı maceraları, (Atv-Sabah'ta Çalık'a gitti biliyorsunuz. Çalık'ın Genel Müdürü 26 yaşındaki Berat Albayrak'ta RTE'nin damadı. Ne akılı adamlar bunlar görüyor musunuz? 26 yaşında genel müdür olmuş. Ben o kadar okudum ettim güya güzel okullarda, master filan da yaptım, 25 yaşındayım, genel müdür olmak istiyorsam önümde rahat bir 10 sene var. Ama düşünün ne kadar zeki bir adamsa bu, 26 yaşında genel müdür olmuş. Trilyonluk gemisi de var. Sizin var mı? Aa, ne ilginç. Ayrıca bu insanların çok zeki olduğuna bir başka örnek de cumhurbaşkanımızın ta kendisidir. Çünkü kendisi dün gece 3 saatte TBMM'den çıkan kanunu okuyup,onayladı. Gayet bağımsız bir cumhurbaşkanı kendisi. Dikkatle okuyup inceler tüm kararları. RTE emretti diye okumadan imzalamaz. Bu kadar salak yerine konmayı da kaldıranlar, hala bu adamın o makam için kifayetli olduğunu savunmaya çalışanlar var ya. Pes artık. Yoktur mu diyorsunuz? Şu haberin altındaki yorumlaran biri: AYHAN ÇEVİK: İNCELEMESİNE GEREK YOKKİ NOTER İNCELEMEZ ONAYLAR. Evet şekerim hıhı noter o.)
*
Neyse efendim, ben daha önce böyle bir şey yazdığımda bana "Sen ne anlarsın, yemekten ayakkabılardan filan yaz sen" denmişti. Bazı okurlarımın bu değerli fikirleri benim için çok mühimdir. O yüzden ayakkabılardan bahsetmeye karar verdim. Hayrünisa Gül'ün süper seksi ayakkabılarından. Hani demiştim geçenlerde hatırlar mısınız? Zengin olsam kendime alacağım lüks eşya, tek bir çift Christian Louboutin olur diye. Zengin olmuş Hayrünnisa Hanım anlaşılan ki, tüm dünyada bir fetiş objesi olarak kabul edilen ultra yüksek topuklu ve kırmızı tabanlı bu ayakkabılar 616 Euro'ya satılıyor. Çüşş di mi? Evet. Haydi alışverişe. Şimdi bu türban mevzusunda olay muhafazarlık, kendini sakınma, erkekler için tahrik edici olabilecek yerlerimizi kapatma değil mi? E bir insan neden kırmızı tabanlı, bir karış topuklu bu seksi ayakkabıyı giyer ki? Hayır efendim kime göre seksi filan değil. Basbayağı evrensel bir fetiş objesi bu. Allah akıl fikir versin.
*
Ahmet Necdet Sezer için halktan kopuk deniyordu da, hani Abdullah Gül halkın içindendi ya. Ahmet Necdet Sezer oğlu için köşkte yaptığı düğünün elektriğine kadar her şeyini ödemişti de yine de yaranamamıştı ya, hani Abdullah Gül kızına yaptığı milyon dolarlık düğünün takılarını bağışlayacağını söyleyip üzerinden aylar geçmesine rağmen hala bağışmadı ya. Ben bilmiyorum siz hangi halkın içinde yaşıyorsunuz. Çünkü benim içinde yaşadığım halkın içinden kimse Christian Louboutin giymiyor, kimsenin 16 yaşındaki oğlu iş adamlığı yapmıyor.
*
En çok da demokrasi naraları atan, bizi darbe şakşakcılığıyla suçlayan "halk insanlarını" merak ediyorum. Her şeye kulak tıkayıp, bizi faşist ilan edip, savundukları "tıkır tıkır işleyen" demokrasinin getirdiklerinden mutlular mı acaba?

34 yorum:

hedonistt dedi ki...

ağlancak halimize gülüyorum...

$afak dedi ki...

Yazar burda bi yazısından alıntı yapmak istiyor; konu ahmet necdet sezer:

"hakkında orda burda okuduklarımdan, duyduklarımdan anladığım kaadarıyla türk insanı azcık mesafeli birine tahammül edemiyor. isteniyor ki herkes bir sakıp sabancı, bir inek şaban olsun. sürekli sırıtsın, mümkünse boris yeltsin gibi yanında çalışanına pandik atsın, sarhoş olsun; clinton gibi saksafon çalsın, gerekirse çaldırtsın. putin gibi kareteci eski ajan olsun vs. ama bunların hepsi de birden olsun.

siyaseten yaptıklarını beğenmeyebilirsiniz, buna kimsenin itirazı yok. ama cumhurbaşkanlığı ağır makamdır (oraya geldiği yer de anayasa mahkemesi başkanlığı), biraz ciddiyet ister. evladının düğününde kullanığı elektriği cebinden ödeyen bi adamla, bu ciddiyetle, evladının sünnetinden 3 trilyonluk servet yapanı karşılaştırırsanız sigortalar atar...

illa sıcak adam lazımsa bi sonraki c.başkanı hasan celal güzel olsun. gelene gidene el ense çeker artık..."

--
Teey teeey demek istiyorum. Elveda ay elveda feza demek istiyorum...

Bng.U dedi ki...

Derin mevzular ama doğru noktalar hatta yaramız yani.. ah ah diyorum.. Hatta hiç bişi diyememekten dolayı da isyan ediyorum..

Adsız dedi ki...

bu sıkmabaşaların kafalarındaki türbanlarda çok ünlü moda evlerinden giydikleri pardesüler sonra..sözde muhafazakar sözde müslüman..daha neler geçiyor yazmak içimden ama daha neleri var bunların ve gittikçe çoğalıyorlar
çok güzel yazmışşsın eline sağlık..
neş'e

Adsız dedi ki...

Haberi yakalayın please :P
Saygılarımla....


http://www.ensonhaber.com/Gundem/96793/First-Ladynin-kirmizi-pabuclari-LOUBOUTIN-DEGIL-CAKMA.html

Unknown dedi ki...

Louboutinleri görünce benim de inan aklıma aynı şey geldi... Çok ilginç yani ne biçim iştir akıl sır erdirmek zor.
Diğer dediklerine de katılıyorum, kutlarım efem :)

Unknown dedi ki...

Ayşe'cim,

Bu yazının üzerine ben seni sadece alkışlarım.Ellerine sağlık.
Sevgiler...

Adsız dedi ki...

ağzınıza sağlık ayşe hanım.çok güzel söylemişsiniz.

Nur dedi ki...

Hislerime tercüman olmuşsun Ayşe, seni buradan tebrik eder öperim.

HMF dedi ki...

super bir noktadan bahsetmissin Ayse..o kirmizi tabanlar ve cumhurbaskani denilen zatin esi..benim aklimin hicbir yeri almiyor..

Aslı Cin dedi ki...

Ayşe, haberi okuyunca dedim tamam ya ağzımı bozacağım yada Ayşe yazacak üslubuyla ben altına imzamı atacağım.

Atıyorum netekim.

Bir louboutin'imin olması benim de hayalim ama ona o kadar para verebilecek kadar ne zenginim ne de görgüsüz, üzgünüm...

Hmmm bu arada mimlendin.

Tutku dedi ki...

ya ben de bu ayakkabılar senin sandım ayşe,"vay ne seksi dicektim"
ya zaten bu insanlar türban, din başlığı altında para götürmüyolar mı hepimiz bilmiyo muyuz?her şeyi ne kadar da güsel kılıfına uydurduklarını,nasıl da ayarladıklarını bu nedenle haklarında açılan soruşturmalarda hiç bir kötü sonuç elde edilemediğini.
bilmiyo muyuz ki çevremizden bi insanın durumu kötüyken,açık saçık gezerken bi anda kapanıverdiklerini (ki bu genelde ya bi gece rüya gördükten sonra ya da kuranı okuduktan sonra oluyo nedense) sonra da birden zenginliyiverdiklerini en kötüsünün vakko eşarp taktığını bilmiyor muyuz?
o küçük yaşta oralara gelenlerin de arkasında iyi referanslar var ondan.sen de var mı öle sağlam referans ben de var mı yok ondan sinir olmamıza da gerek yok bence, elbet bir gün devran döner

ipek dedi ki...

Ayşe ciğim,
tezatlar ve paradokslarlarla, böylesine bir konuda, bu kadar çok ve bu kadar anlamlı şeyler söyleyebilmek gerçekten çok iyi bir kalem, ve zeki bir kafa gerektirir. Bu ikisi de sende var.
Nefis bir yazı çıkartmışsın. Anlayana çok şey anlatan, gerisine sivrisinek saz..

Ben de Aslının (her yazısında olduğu gibi) fikfikrine katılarak, yazdıklarının altına imzamı atıyorum.
sevgiler
ipek

Aslı Cin dedi ki...

Çakma mıymış? Daha da kötü. Taklit giyerek taklitçi ülke imajımızı perçinlemiş oluyoruz, hem de bunu bir First Lady yapıyor.

Yine de acaba diye sormaktan geri kalamıyorum. Evet kıydım Louboutin aldım diyecek halleri yok ya :)

Güçlü dedi ki...

Aman acayip tahrik oldum canım!
Bırakın allahaşkına O kadının her yanı Christian Louboutin olsa ne yazar yahu! Altı kaval üstü şeşhane.

ayçobanı dedi ki...

Keyifli bir dille, gayet acik, igneleyici ve neseli yazmissin Ayse. Düsüncene, dile getiren kalemine saglik!! Tamam, basarili birisin Ayse ama yine de sen kisa vadede genel müdürlük hevesi falan yapma ;)

Yorumlardan birinde yer alan link "cakma" oldugundan bahsediyor pabuclarin ve bu durum özürlerini kabahatlerinden büyük hale getiriyor. Sahtekarligin, taklitciligin ve dahasi özenmisligin en büyük görüntüsü ve tesvikidir o zaman bu yapilan!!

Bir de baktigim linklerde bir yorum grubu var "size ne"cilerden olusan. Iste en cok anlamadigim kisim da bu!! oraya size ne yazan bu sahislar harcanan miktarlari, yapilan gereksiz tüketimleri rüyalarinda bile muhtemelen göremeyecekler ama nasil bir ruhdur o ki, yapilanlari onaylayip, bir de bedava avukatlik yapiyorlar. Ne zaman uyanilacak??

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Çakma da olsa orjinalde olsa bu ayakkabıların"seksi ayakkabı"olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz ki!
Bide Aliyev'in şahane eşine bin laf söylerler!

Bu ne şimdi!
Gerçekten Kur'anı kerimde yazdığı ve Allahın emrettiği şekilde kapalı bunlar değil mi?Yani mahremiyetlerini korumak için kapanıyorlar değil mi?Erkeklerin azgın bakışlarından korunmak için ha?
Pehhhhhhhh!
Üstü kaval altı şişhane,laf söyledi bal kabaa,koy tabaa ye sabaha,bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ve daha eklemek istediğim birçok şey!!!!!

begumgum dedi ki...

Yazini okuyunca sükürler olsun,benim gibi dusunen ve farkeden birileri daha var diye cok mutlu oldum Aysecim.Tebrik ediyorum seni;acikca ve kendini gayet iyi ifade ederek boyle bir yazi yazdigin icin.

zeya dedi ki...

Ne güzel yazmışsın Ayşe
bu sabah okudum gazetede taklitmiş ayakkabıları nursace'den.
daha da komik bu :):):)
ben 33 oluyorum hala ne genel müdürüm ne gemim var. Beceriksiz miyim?

Adsız dedi ki...

Çokta iyi oldu SN GÜL CUMHURBAŞKANI olmakla .Sonuna kadar destekliyorum .

etipuf dedi ki...

gercekten cok guzel bir yazi olmus ellerine saglik...keyifle , ve her satirina katilarak okudum...

axel dedi ki...

Ayakkabı 600 euro değilmiş. Derdiniz halkçılık olmadığından bu sefer görmemiş oldular.

Sezer hiç öyle halktan falan değildi. Asık suratlı bürokrat tipolojisini birebir dolduran bir memurdan öte birisi olmadı hiç. Markette sıra beklemesi, kırmızı ışıkta durması onu sureti halktan yapmaz, en fazla tevazu sahibi birisi yapar. Düğünden kıstığı bilmem kaç milyarı, uyumsuz tavırlarıyla halka misliyle ödettiğini de biliyoruz. Çankayada ki tutumlu davranışlarını hesaplayadurun, başrolünü oynadığı 2001 krizinin ceremesini hala çekiyor bu ülke..

Sizin sureti halk mottosunundan anlamadıklarınız anladıklarınızın yanında devede kulak kalıyor. Sevin yada sevmeyin gülde erdoğanda halkın içinden gelmiş, bulundukları makamda da ait olduğu yerlere sırtlarını dönmemiş insanlardır. Ortalama halk ne kadar taşralıysa, ne kadar sonrada görmeyse, gülde erdoğanda o kadar taşralıdır. Kimbilr belki sizin ifrit olduğunu durum bu taşralılık halidir. Halk erdoğanın ne kadar parası olduğunu önemsemez, kendine yakın hissetmesi yeterlidir. Sonradan görme diye aşağıladığınız insanlar bu ülkenin ortamala bireylerini oluşturuyorlar ve çoğunluğu temsil ediyorlar. Bu ülke vatandaşlarının epey bir çoğunluğunun 'enfüzyonlu elma çayı' içemeden duramaması ve acaip acaip mekan ve yemek tercihlerine sahip olup, bloglarına mütemadiyen yazması gibi bi zevklerinin olmaması bunu gösteriyor sanırım. Tüm bu yazdıklarımı 22 temmuz un size daha iyi anlattığını zannediyorum.

Ayrıca sizin o pek değer verdiğiniz medenilik çağdaşlık skalasını "söyle başbakan, sen bir bayanı dansa kaldırabilir misin?" sığlığından öteye çıkaramadığınız için bu adamların her türlü hareketi size batacak, rahatsız edecek. O yüzden mesleki liyakatı falan da pek önemsemeyecek, ahmet necdet sezer abdullah gül'den, semra sezerde hayrünnisa gül'den daha mı iyi temsil ediyordu bu ülkeyi diyede sormayacaksınız.
Belki sizin çağdaşlığı hala şekilcilikten kurtaramamış olmanızdır sıkıntı yaratan. Faraza bu insanlar sonradan görme peki siz bunları aşağılama posizyonunda olanlar çağdaşlığın tam olarak neresindesiniz? Sizi görgü görenek sahibi kılan enfüzyonlu elma çayı mı yoksa emilana torrini dinlemek mi?

daphnevega dedi ki...

tekrar merhaba axel,

Ayakkabıların 600 euro değerinde olmaması başka boyutlarda bir rezilliğe yol açtı takip ediyorsanız. Ne kadar karşıysam cumhurbaşkanı eşinin milyarlık ayakkabı giymesine, taklit bir ayakkabıyla gezmesine de o kadar karşıyım. Korsan cd dinlemek gibi. Bir cumhurbaşkanı eşi! Düşünsene Amerikan başkanının eşi sahte Louis Vuitton ile.. Hoş değil. Lütfen kabul edin. Bunu basitçe bir "herkes ne kadar taşralıysa onlar da öyle" cümlesiyle açıklayamayız.

"Sezer hiç öyle halktan değildi" cümlesinin altında kendisinin suratına yapışmış bir gülümseme ile dolaşmamasının izi olması ne kadar acı! Orası ciddi bir makam sevgili axel. Ciddiyet ister, ağırlık ister. Senin benim konuşmam gibi değildir, konuştuklarını yaptıklarını 5 kere tekrar düşünmek ister. Çok sevgili cumhurbaşkanınız bugünki gazetelerde "artık sınıf ayrımı kalmamıştır" buyurmuş. Gerçekten halkın içindenmiş. Ayakta uyuyor bu ülkenin cumhurbaşkanı!

Halkına sırtını dönmemiş diyorsun, ne kadar da kolay! Meydanlarda bağırdıkları 3-5 kelimeye inanmak nasıl bu kadar kolay? Halka sırtını dönmemek, halka yakın olmak delikanlı ayaklarında gerektiğinde küfürünü bile dilinden eksik etmeden ağzına geldiği gibi konuşmakla mı oluyor? Bir makam elde edince (ki artık Unakıtan'ın meselelerini sağır sultan duymuşken) çoluğunu çocuğunu, yedi sülalesini ihya etmek delikanlılığın neresine sığıyor? İki güler yüze, vur kafasına al lokmasını olduk sevgili axel, farkında mısınız acaba?

Ve inanılmaz yanlışsınız. Bizim halkımız sonradan görme değildir. Komşusu açken tok yatmama vardır, duymuşsunuzdur. Herkes önce kesesini doldurmadan önce etrafını düşünür. Taşralılık bizim şehir ortamımızdan çok daha fazla vefa ihtiva eder. O makamın ağırlığını, sorumluluğunu istismar edecek herkese karşıyım ben. Bunu yaptıkları çok bariz. Ne siz ne de birisi bu istismarı yalanlayamaz. Bunu desteklemeyin bari..

Mesleki liyakatını hele bir göstersin de anlayalım sevgili axel. Suudi Arabistan cumhurbaşkanını Allah gibi karşılasınlar, karşısında ezilip büzülsünler, en çok kaybın verildiği gün gidip sandık başında gülerek oy versinler, 16 yaşındaki oğullarına "iş adamlığı" yaptıracak pişkinliği göstersinler, kadrolaşmanın Allahını yapsınlar, RTE'nin piyonu olduğunu cümle aleme ilan edermiş gibi, kanunları yangından mal kaçırırcasına 2 saatte okuyup onaylasınlar, sonra da benim güvenimi kazansınlar ha? Bu kadar kolay değil sevgili axel. Bence siz de daha çok sorgulamalısınız.

Ben sadece bu ülke için iyi olanı istiyorum. Bunu açıklamak durumunda bile değilim aslında ama hayatımda enfüzyonlu elma çayını ilk defa o gün görmüştüm, bir daha da görmedim. Bunu da söylemiştim ama sanıyorum ki nükteli sözleri anlayamamışsınız. Görgü göreneğin de ne elmayla, ne de dinlediğiniz müzikle alakası olmayacağını pek aşikardır ki ikimiz de biliyoruz değil mi?

Cansu dedi ki...

Bayan Gül'ün o ayakkabılarının sahte olduğuna asla inanmıyorum.Sadece millet durumu fark edince,o sahtekarların bir yüzü daha ortaya çıkınca olayı hafife indirgemek için ayakkabılar sahte dediler.616 dolar gibi bir rakamı normal vatandaş duyunca bunların çok uçlarda bir hayat sürdüğünü anlayacaktır çünkü...

Kaldı ki Bayan Gül'ün o ayakkabıların evrensel fetiş objesi olduğundan bihaber insan olduğunu tahmin edebiliyorum.Olsa olsa ya onu giydiren modacı aklına sokmuştur o ayakkabıları ya da bir yerlerden sonradan görüp sırf marka ve pahalı olduğu için giymiştir...
Hadi diyelim madem biliyor bu ayakkabıların amacını o zaman o başındaki örtüyü çıkarsın da dine saygısızlık etmesin...Hoş zaten hepsi dolandırıcının,yalancının teki nelerine,hangi sözlerine inanalım ki bu saatten sonra...

bngiris dedi ki...

ellerine sağlık ne güzel yazmışsın bütün yazdıklarına içtenlikle katılıyorum..

Adsız dedi ki...

Birilerinden ne zaman 2001 krizinin sebebinin Ahmet Necdet Sezer oldugu iddiasini duysam "Dev Sol"un yumrugunu (bizim evde normalde oturma odaindaki kitapligin en alt rafinda durur) ararim, beyinlerine indirmek icin. Indireyim ki, belki sarsilirlar ve kendilerine gelirler. Gelirler ki, beyinler tekrardan özgürce düsünmeye baslar.

gökmavi

s. dedi ki...

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=101245,10,198

$afak dedi ki...

Hakikaten, insanın anayasa kitabı fırlatarak koca bir ülkenin ekonomisinde tarihinde görülmemiş bir kriz çıkaracağını sanabilmek; bu seviyede cahillik; bu kadar cahil olduğun bir konuda konuşma fikir belirtme cesareti... Gerçekten göz kamaştırıcı.

İlla Sezer'e çamur atmak istiyorsanız boyu kısa falan diyin. Ekonomik krizi o çıkarmadı çünkü (nafile biliyorum ama).

Adsız dedi ki...

ayşe komiksin arkadaşımya: )
bana bu yazıyı master yapan biri değilde sanki bir ilkokul çocuğu yazmış gibi geldi: )
eğer yemeklerin ve sakızlı mönülerinde yürüttüğün mantığa yaptığın siyasete benziyosa yemeğinden demlenenlerin vay haline: )
ayrıca bu kızgınlıkda ne? gül ve taifesi ulusalcılardan chp den kanaltürkten dahamı büyük hırsız?
yanlız tesettürlü bir kadının öle topuklu dibi kırmızı kunduralar giymesine bende karşıyım bak..
ya adam gibi örtün yada adam gibi açıl saçıl dimi?
bu arada senide bizi eleştirmeniz için siteme beklerim: )
kalın sağlıcakla..

daphnevega dedi ki...

Pardon da, hem hak verip, hem de mantığımı yanlış bulmak nasıl bir şey? Kafanız biraz karışık anlıyorum ki. "Onlar bunlardan daha mı büyük hırsız" da gerçekten çok destekli bir tez, tebrik ederim. Kanıtlar ve olaylar
üzerine konuşalım rica ederim.

Sitenize geldim baktım. Hiçbir yazım kuralı ve noktalama işaretinden haberiniz olmamasına rağmen, benim yazımı ilkokul arayında bulma cüretini göstermeniz beni çok güldürdü. Belki denize girenleri günahkar ve "folloş" olarak adlandırdığınız şu yazınızı herkes görmek ister diye buraya linkini koyuyorum. Siz beni güldürdünüz, Allah da sizi güldürsün.

Okumak isteyenler için kötü yola düşüp de denize giren (Aman Allahımmm!) bir kızın dramı:Folloş Serfinaz :))))

http://gursunet.blogcu.com/4587114/

Adsız dedi ki...

gursunet,
Sizin yaziniz, Ayse'ninkinden cok daha komik olmus( Dilbilgisi kismina hic girmiyorum).
Ayrica "follos" kelimesinin ne anlama geldigini Türk Dil Kurumu'nun sözlügünde bulamadim.
Sizin mezhebinizdeki insanlar, ne kadar da rahat dösüyor cümleleri, ne kadar da rahat bazi yargilara variyorsunuz: "söyle yaparsaniz, böyle olur" diyerek. Siz ve sizin gibiler, siz kim oluyorsunuz? Allah misiniz -sünne hasa- ? Size ne ? Herkesin günahi kendine.

gökmavi

Adsız dedi ki...

En üstteki yazıdan aşağı doğru iniyorum. Burada durmadan ve yorum yazmadan geçemedim.

Bu insanların yaptığı farklı bir pazarmala stratejisi oldu yalnızca. Yıllarca, Ecevit ve Necdet Sezer dışında Atatürkçü geçinip ülkenin altını oyanlar yerine oturduğu makama yakışmayan, TV karşısında kıçını kaşıyarak yellenen takımın kendini gördüğü bir resim geldi, Çankaya köşküne oturdu. Yeni sloganları " Halktanız, muhafazakarız." Evet de, diğerlerine olduğu gibi bunlara da sorarlar öyle düşkün edebiyatı yapılarak o ayakkabılar nereden geliyor, Allahın tüyü kılı yeni türemişleri nasıl genel müdür iskemlesine oturuyor veya koca tanker sahibi oluyorlar diye.

Bu halk ki kendinden çalınan paralarla birilerinin saltanatına saltanat katılıyor diye sormaz, onları başlarına örtü örter diye kendilerinden görür bağrına basar işte burada körlük başlar. Onlar sizden falan değil arkadaşlar! Üstelik bizden de değil Türkiye'nin çağdaşlıktan uzak, penguen giyimli Cumhurbaşkanı eşleri onlar. Oğullarını sizin paralarınızla ihya edenler onlar. Hala bir de Necdet Sezer'e laf ediliyor, Ecevit'de ölene kadar bu kaz kafalılar tarafından yerden yere çalınmıştı, valla herkes hak ettiği yönetimlerle yönetilir diyeceğim de buraya yazı yazan nice pırıl pırıl, dürüst beyin de sizlerle bok yoluna gidiyor ona yanarım. Bütün dünya Türk kadınını böyle penguen sanıyor ona içim acır. Ama tabi ki sizler de ülkenin yıllarca Atatürkçüyüm diye diye yarattıklarısınız bir anda nasıl da değişilir ki? İmkan var mı buna? Yeter ki şu arabeskliği bir bıraksanız da gerçekleri görseniz.

Ellerine sağlık Ayşe!

Adsız dedi ki...

Çok güldüm:))Oldukca hazımsızlık var ama demokratiklik yok...Böyle küçük meselelerden komplekse girmeyin,özgüven sahibi olun derim:)))Hele ben okudum buralara gelemedim sızlanmaları acizikten ibaret:)))Biryerlerde müdür olmak için yaş değil zeka gerekli canım bunu da yaz kenara ki,etiket sahipliğiyle kariyeri karıştırma derim...

Adsız dedi ki...

Bu arada o ayakkabı Nursace marka..