güneşi özledim
*Ankara buz gibi. Çok üşüyorum. Soğuk keyfimi bozuyor. Ayak parmaklarım hemencecik donuyor. Araba camı temizlemek asli görevlerimden biri oldu. Bir fısfıs var. Donmuş cama sıkınca buzu çözüyor. Bence süper bir buluş. *
*Oldukça yoğun bir haftasonu oldu. Cuma akşamüstü işyerinde sucuk ve sıcak şarap partisi yapıldı. -5 derecede (sıfırın altında beş desem ne komik olur di mi, eksi varken ne gerek varsa sıfırın altına) açık havada mangal yaptık, donarak ölecektik sanıyorum ki. Güzeldi yine de..
**Cuma akşam Akdeniz Akdeniz'de kalabalık bir grup yemeği vardı. Akdeniz Akdeniz aslında güzel bir mekan ama ne mezeler, ne de ana yemekler vasatın üzerine çıkamıyor. Müzik de gerçekten kötüydü. Arkadaş grubu eğlenceliydi, o yüzden çok güzel vakit geçirdik. Akşamüstü şarap, akşam yemeğinde rakı. Yorgunken de bir ayrı güzel gidiyor ama..
**Cumartesi akşam Ceyda'nın düğünü olduğu için (Ceyda üniversiteden yakın arkadaşım, 84lü olduğunu belirtmeye gerek duyuyorum) kuaföre filan gitmem gerekecek diye bütün gün evde oyalandım. Bana kalırsa, bu aralar şık giyinme zorunlulukları dolayısıyla kendime yılbaşı hediyesi olarak aldığım burnu açık bir karış topuklu siyah ayakkabılarımı (Hayrünnisa Gül'ünkinden güzel olmasın) çorapsız giyecektim. Zaten naylon çorap kadar nefret ettiğim bişey daha yok. Başta annem olmak üzere herkes "donarsınnnn, deli misinnnn, çok tuhaf olurrr!" diyince de, Gizem'den öğrendiğim "ayakucu, açık burunlu ayakkabılar için yapılmış çorap"lardan almaya gittim. Normalde çorapların burnu koyu renk olur ya, bununki değil, çorapla aynı renk. Diğerine göre daha güzel olsa da, yine de açık burunlu ayakkabının içine çorap giyilmese en güzeli. Neyse efendim, kendimi bildiğim için 2 adet çorap aldım ve birincisini daha giyerken kaçırdığım için ikincisini kullandım. (Çok bilge bir insanım) Düğüne gittiğimde ise -8 derece dinlemeyip, incecik bantlı stilettoları çekip gelmiş olanları görünce de, tuvalete gidip, çoraptan kurtulmakta hiçbir sakınca görmedim. Düğün tecrübem olmadığı için böyle oluyor demek ki, bir dahaki düğüne kesin çorapsızım.
* *Sally Hansen diye bir markanın oje kurutucusu var. Gerçekten telefondan sonra en büyük icat. Ojeyi sürüyorsunuz, 2 dakika sonra bunu sürüyorsunuz üzerine, hem pırıl pırıl oluyor, hem de 30 saniyede kuruyor. Bu bir devrim sayın seyirciler. Devamlı kırmızı tırnaklarla dolaşanlar beni iyi anlayacaklardır.
* *Çok nefret ettiğim kuaföre gitmemek için zamanı sündürdüm de sündürdüm ve haliyle bütün gün evde yatmama rağmen geç kaldım. Sırtı açık elbiseyle topuz güzel durur diye topuz yaptırdım. Amy Winehouse havasında sanki kafamda bavul taşıyormuşum gibi bir topuzum oldu ama ben sevdim. Biraz Amy Winehouse, biraz Hatırla Sevgili. Belime kadar gelmiş olan saçlarımdan tenis topu büyüklüğünde bir topuz çıkması beklenemezdi zaten. Krepeyi çok seviyorum. Saçlarımın doğal hali pırasa görüntüsünde olsa da, artık arasıra kendim krepeler yapıp saçlarımı kabartmaya karar verdim. Reklamlarda dedikleri gibi 'istediğiniz "volyumlu" saçlara sahip olmak için' ilk hedefimiz bir saç spreyi olacak. Gece yatmadan topuzumu çözmeye çalışırken kafamdan firkete toplayacağım diye kollarım ağrıdı, kas yaptım. Sanırım otuzun üzerinde firkete çıktı.
**Düğün bence gayet güzeldi, ki düğünlerde eğlenmeyi hiç becerememiş biriyim. Zaten bu gittiğim 4. düğün olsa gerek. Gördüğüm diğer düğünlerin aksine bu düğünde gençler çoğunluktaydı, müzik güzeldi, yemekler de gayet iyiydi. Birbirlerini karı-koca olarak kabul ettiklerini söylerken arkadan çalan müzik Ceyda'nın vaktinde sorup benden öğrendiği, benim en sevdiğim 2. şarkı "Gentle Waves-Falling from Grace"ti. Sanki ben de işin içinde parmağım varmış gibi hissedip mutlu oldum :) Ki yeni evli çiftimizin tanışmasında da parmağım olduğunu söylemeden geçmek istememm! Ceyda'yı arabadan zorla itekleyip, bagaja bir şeyler almaya göndermiştim Berk tam arkamıza park etmişken. Berk zaten Ceyda'yla konuşmak istiyordu, böylece telefonlarını almışlardı birbirlerinin. 5 sene filan oldu sanıyorum bunların üzerinden.. Umarım hep çok mutlu olurlar..
**Bugün de sonunda Kabadayı'ya gittik. Film beni şaşırtmadı. Yavuz Turgul ve Şener Şen. Ustalara saygı kuşağı. Biraz Eşkıya esintisi. Kenan İmirzalıoğlu ve İsmail Hacıoğlu'nun (neden büyümüş gibi gelmiyor bana bir türlü?) beklentinin üzerinde performansı. Şener Şen'den bir şey beklemek haddimize değil zaten. Onu tekrar seyretmek güzeldi. Ve o Aslı Tandoğan ne kadar güzel! Çok yer etmeyecek bu film sanki ama iyi ki gittik yine de. Şener Şen'i daha kaç kez izlemek kısmet olur ki?
**Haftasonunun açık ara en güzel haberi ise, Selçuk Altun'un kitabının çıktığını öğrenmem oldu. Daha önce defalarca yazdığım gibi o benim en sevdiğim yazar (tehlikeli cümle), en çok hayran olduğum insan. Büyüyünce Selçuk Altun olmak istiyorum. Olamasam da, bir kez kütüpanesini görmek istiyorum. "Senelerce Senelerce Evveldi"yi bugün elime aldım. Yarıladığım Murakami'ye bir nefeslik ara vermemi gerektiriyor bu olay. Kutsal kitabımın orada olduğunu bilerek başka bir şey okumam mümkün değil. O bir kitapçoksever ise, ben de bir SelçukAltunçokseverim. Bu gece az uyuyacağım.
16 yorum:
Parmaklar sikisip babanne parmaklari gibi olmus ama zannedersem seksi gorundugu dusunuldugu icin konulmus ayak fotolari buraya. Ayaklarini cekip bloglarina koyan insanlari anlamiyorum. Yani uzerinden birsey anlatmiyorlarsa. Bir tur teshircilik.
Keza kis varken günesi özleyenlerin, günes varken de kari özleyecegini tahmin ediyorum. Kis varken evsizi düsünmek cok tercih edilen degil ne de olsa.
Sevgiler,
bayılıyorum yazılarınıza Ayşe Hanım! :)) Ayakkabılarınız da süpermiş, çorap macerası da! Ben cesaret edemezdim bu soğukta!!
Bir sorum olacak, Sally Hansen, Ayşe'den referanslı olduğu için kullanmak istiyorum lakin nerede satılır, web sayfasında yazmıyor. ;)
partanian,
Ben ayaklarımın üzerinden bişey anlattım ama, kıstaslarınıza da uyuyor olmam gerekmez mi o zaman? :) Sadece başlık okuyup fotoğraflara bakmış olabilir misiniz? Hani küçük çocuklar gibi? Çok ayıp!! Ben de bloguna ayakkabı koyanları anlamayıp da, bir de üşenmeyip de yorum bırakanları anlamıyorum. Bu ne yaman çelişki :)
Yazın da kıştan nefret ederim, kışın da. Evsizlikle ilgili çok manasız teorinize de cevap vermekten muaf olur muyum bu durumda? Bence olurum. Bu kadar yazmama bile şükür.
Bembicimm,
Sally Hansen Tekin Acar'da var, yoksa Sevil miydi? Tam öğreneyim, söyliycem sana..
Acik uclu ayakkabilar icin en ideal coraplar (bence) parmaksiz eldiven gibi coraplar, onlari da bulmak zor. Ayakkabilarin da cok guzelmis, gule gule giy.
Tekin Acar'da :-))
Selaam!! Yeni yılın ilk haftası yeni bloglar arayışım sırasında keşfettiğim süper bir blog daha! Elime kağıt kalem alıp, harika betimlemelerle bahsettiğin/önerdiğin mekanları listeledim. Sonra da sevgilime "Yaaa biliyooo musun şöyle bi mekan varmış" "Şurda şu yemek çok güzelmiş, haydi gidelim" demeye başladım. Cevap: "Nerden esti şimdi bunlar?" Geri dönen cevap: "Yeni bi blog keşfettim dee!! :)"
Sevgiler.
Bana da beklerim :) www.strawberrywine.blogcu.com
ayşeeee ayakkabıların süpeer bayıldım :) ben de kırmızı ojesiz gezemeyenlerdenim. bu arada sally hansen eczanelerde de satılıyor :)
Ayakkabıların çok güzelmiş Ayşecim çok hoşuma gitti.Ankara çok mu soğuk ya :( bende gelecek hafta gidecem de donacaz anlaşılan.Bu arada arkadaşına ve eşine mutluluklar diliyorum.
sally hansen tavsiye ederim kayınvalidem eczanesi varda tüm ürünlerden deneme şansım oldu el ve ayak peelingini şiddetle alın diyorum 27 ytl ama 2 sene gider tüpü eller pamuk gibi oluyor, ayaklara elince ilk yorumdaki kişi gibi bende anlamıyorum bazen sayfa sayfa ayak çekip koyan var ama seninkisi gayet de cici durmuş ayakkabı tarzı bende son 2 senedir sardım bunlara yakışmış Ayşecim :)
ben de buz eriten fısfıs nerde satılır die sorsam?? bi kız olarak sally hansen'ı duymustum onu sormuorum araba seysini soruorum ama naapiim yaa
Sally Hansen'i arayan, bulan, seven, merak eden herkesin sinirine dokunmak pahasına birşey eklemek istiyorum, Sally Hansen markası hayvanlar üzerinde (manasızca ve acımasızca) test edilmeye HALA BU DEVİRDE devam eden markalardan.
Yani, oje kurutucunuz ojeden haberi olmayan oembe burunlu bembeyaz tavşanların gözlerine, ağızlarına sıkılıyor. Tüyleri traş edilmiş beagle'ların çıplak derisi "bakalım ne şiddetle peel ediyor" sorusuna cevap aramak için peeling kremi ile yara olana kadar ovuluyor.
Bu blog'u çok seviyorum ve amacım gıcıklık yapmak değil. Ama belki farkeder dedim. (Umdum)
mz,
öyle bir şey de mi varmış? nerden bulunur ki? aslında yapılabilir ama ben yapamam tabii. vay be.
ozlem,
eczanelerde ve tekin acar'da bulunabiliyormuş!:)
strawberrywine,
adın çok güzel acaba öyle bişey var mı?:) faydalı olduğuma sevindim, umarım gittiğiniz yerlerden memnun kalırsınız.
esra,
teşekkürler. evet öyleymiş. sally hansen'i keşfettiğini sanan ayşe kendini kumsalda bir kum tanesi gibi hissediyordu.
ceren,
buzzz gibi. sadece eksi dereceler. ona göre gelin, donmayın.
eda,
oha bu yazıda hiç nokta yok!
ayse,
sırf sana söyliyim diye sabah markasına baktım ama inan hatırlamıyorum. benzincilerde satılıyormuş ama :)
magissa,
kozmetikle alakası şampuan ve allıktan ileri gidememiş biriyim, haberim yoktu. söylediğin için teşekkürler, etrafımdakilere de söyleyeceğim.
buz cozuculeri praktiker, koctas ta bulabilirsin.
sally hansen in hayvanlar uzerinde denemesine uzuldum ama bir cok marka var diye biliyorum tabii onlar da denemiyorsa :((
Gecen sene Turkiye'ye giderken bir dugune katilacagimiz (ve benim de ayakkabilarim acik burunlu oldugu) icin bulmustum, ne yazik ki sadece ten rengini bulmustum, ama Aralik ortasinda ciplak parmakli gorenler bayagi etkilenmisti. Ihtiyacin olursa gonderebilirim.
Kitaba basladiniz mi? Ben yurt disindayim. Begendiyseniz getirtmeyi planliyorum. Onceki kitaplarini 3'er gunde bitirmistim buyuk bir zevkle.
Slm,
lowrider,
kitap harika gidiyor, bu sefer bir müzik aşığını okuyoruz.. imkanın varsa edinmeni öneririm. umarım sen de beğenirsin..
Yorum Gönder