21 Ocak 2008

Sevgili günlük,

Cuma akşamı garip bir şey oldu. Meandros'a yemeğe gittik. (Yemekler kötü, servis berbat, müzik güzel- Gitmeyin, ben size daha iyi yerler öneririm) Gecenin sonunda 4 duble rakının üzerine enerjim tavan yaptı. (Başıma pek sık gelen bir şey değil, genelde uykum geliyor artık) Bir önceki gece telefonuma gelen mesajı hatırladım. "Cumartesi akşamı Gossip'te son bilmemkaç yılın en iyi 200 şarkısı." Bu mesajlardan tükendim artık. Her gün bu şekilde telefonuma gelen 5-6 tane mesajı siliyorum. Çoğu adımımı bile atmadığım yerlerden. Gossip'e de hiç gitmemiştim. Zaten o tip bir yerlere gitmeyeli çooook uzun zaman oldu. O tiple kastettiğim şey süslü püslü gidilen, bangır bangır anlamsız müzikler çalan, herkesin ince uzun bardaklarda vodka bilmemne içtiği yerler. Gossip aslında böyle bir yer. 4 duble rakı diyorum sana, Meandros'ta Gossip'in dibi. En güzel 200 şarkı gecesiymiş ya, ne kadar kötü olabilir? 200 şarkı diye bir şeyin de mantık sınırlarında olmadığını, bunun 10 saat gibi bir zaman alacağını babam ertesi gün belirtmese, bu konu benim kafamı hiç kurcalamazdı. Neyse efendim gecenin bir yarısı oldukça alkollüce adım atılan mekanda ben pek çok eğlendim, dans ettim, parçalar da çok iyi seçilmişti. Bir bira da orada içtikten sonra son yılların eve en geç dönüşünü yaptım. Sanırım bu beni 1 yıl idare eder. Cumartesinin tamamını pestil kıvamında geçirdim, akşam 10da gözlerim kapanıyordu neredeyse.
*
Neyse bir de şöyle bir konu var. Herkes alkollüyken yatar bayılır sızar mışıl mışıl uyur, bana tam tersi oluyor. Uyuyamıyorum bir türlü. Gıcık oluyorum. Cuma gecesi de yattım yatağa, başladı kafam gecenin o saati tıkır tıkır çalışmaya. Obsesif kişiliğim yer yer kendini gösterip kapının arkasından ce-eee yapar. Yatağa yatmamla beraber geçen iş haftasında bir raporu yetiştiremediğime kendimi inandırmaya başladım. Yani bu o kadar büyük bir saçmalık ki. Düşünüp duruyorum "Ya raporu teslim etmeden çıktım, şimdi ben ne diycem pazartesi" diye. Sen bir saat yatakta dön dön, sonra üşenme o saatte kalk, git ajandana bak, raporun tarihinin önümüzdeki hafta olduğunu gör. Yine rahat etme bir türlü, yok yok ben kesin yanlış not etmiştim, kesin kaçırdım tarihini diye kendine işkence et. Bu nerden çıktı şimdi ya? Deliriyor olabilir miyim? Kafam yerinde olsa böyle olmazdı herhalde.O yüzden ben delirmedim, sadece bilindiği üzere içki tüm kötülüklerin anası. Uykusuzluğun da. Jöle gibi bir cumartesi geçirdikten sonra mışıl mışıl uyudum.
*
Pazar günü sonunda My Blueberry Nights'a gittim. Özellikle In the Mood for Love ve 2046 (Eros'u dışarıda tutmayı tercih ederim) dolayısıyla aşık olduğumuz Kar Wai Wong'tan bir şey bekleyip de hayal kırıklığına uğramak haddim midir acaba? Çok mu yüksekti beklentim? Film güzeldi ama daha önceki Kar Wai Wong filmlerindeki gibi hissetmedim.
*
-So what happened?



-Life happened!



repliği aklımda kalacak uzun süreler.
*
Soundtrack'inin da alıp yürüdüğünü söylemekte fayda var. Müthiş bir sürpizle çok çok sevdiğim Yumeji's theme ve beş yüz metreden anlaşılan bir Gustavo Santaolalla parçası duymak beni gülümsetti. Norah Jones da sınıfı geçti. Pastalar kekler yapan bir de Jude Law söz konusu. E daha ne istiyorsam ben de?
*
Telaffuz etmeye bile korkuyorum, umarım umarım umarım bir aksaklık çıkmaz. Mart başı Brüksel'e Ayşegül'ün yanına gidiyorum. Nefra da geliyor. Biletlerimiz rezervasyonlu. Vizede bir problem çıkmaması için dua ediyorum. Ayşegül'ü çok özledim. Pofuduk wafflelar eşliğinde onunla tuhaf tuhaf şeylerden konuşmayı iple çekiyorum.
İşte böyle günlük. Öptüm.
Ayşe

9 yorum:

Unknown dedi ki...

neden tuhaf tuhaf ben orasını anlamadım da :P ayy ben de cok heyecanlıyımmmm :)

ipq dedi ki...

ben meandros'u cok severim be ayse, her ay ailecek bir iki defa gideriz mutlaka...

Adsız dedi ki...

içki bütün kötülüklerin anasıdır bunu bilmen ne güzel yeşil aycı biri olarak 25 yaşına uygun olarak alkol tüketmeni tüm kalbimle diliyorum.aslında hiç tüketmesen sanki daha sağlıklı ve huzurlu olacaksın.

Peanut Butter and Black Coffee dedi ki...

ayşecim nasılsın :D
o alkol sorunu bende de var - alkolün ölçüsünü biraz kaçırırsam sabaha kadar uyuyamıyorum; annem çok alkol aldığımı anlıyor "Sen sabah kalkmazsın gene çok mu içtin Azzzeeer!" diye. Bilirim :S
Ben filmi beğendim esasen; ama galba tek ben beğenmişim. Bir de soundtrackte Cat Power'dan "The Greatest" var, o da benim sana armağanım olsun :D
Sevgiler!

Adsız dedi ki...

Merhaba Ayse, çok alakasız olacak ama bana ajanda tutmayı nasıl basarabildiginizi soyler misiniz, en fazla 1 hafta tutabiliyorum sonra bırakıyorum. Raporlar, notlar, tamam hepsini not alıyorum ama ajandaya degil. Defterime. Ben de duzenli ajanda ya da organizer kullanan biri olmak istiyorum. Sen iş yaşamına yeni başladıgın halde bu konuda cok basarılısın ve senden yardım istiyorum. Sevgiler Defne

Adsız dedi ki...

soundtrack arsivi olan biri icin cok ii bir tavsiye oldu kesin alınmıstırrrrrrrr...

Adsız dedi ki...

yaa hadi artık yazsana bişeyler
hergün aynı sayfayı görmekten bıktım
cuma yazmışsın cuma oldu bak yine:(

daphnevega dedi ki...

aburcubur,
kavga etmez sever beni romeo romeo romeo romeo :))))

ipq,
ciddi misin ya? alla alla, bize mi kötü bi gün denk geldi acaba?

ali faruk,
Dileklerinizin gerçekleşmeyeceğini esefle bildiririm ali faruk bey. İçkisiiz bir hayatın pek de huzurlu olacağını sanmıyorum. Kalbe iyi gelir kırmızı şarap, abartmadıkça sağlığınıza da katkıda bulunur, bilesiniz.

azer,
:))ne zaman geliyosun ankara'ya tekrar, hadi gel yine! soundtrack'i indirdim çok çok güzel gerçekten.

defne,
aslında benimkisi hastalık boyutunda olduğu için benim yolumdan gitmeni tavsiye etmiyorum. Bak demek ki unutmuyorsun birşeyleri ya da benim durumumda olduğu gibi unutmaktan korkmuyorsun. Bırak dağınık kalsın Defne ya, ben dip köşe dolduruyorum da ne oluyor :))

nube,
sevindimm!

anonymous,
ama ama pazartesi yazmıştım. ben de farkındayım eskisi kadar yazamıyorum. çalışan ayşe'yi sevmiyoruz.

Plastik Dikenli Kaktüs dedi ki...

my blueberry nights benim de beklentilerimin altındaydı. bu film için tanımlayabileceğim en güzel kelime ise ''tatlı''

şimşekler çaktı böyle kafamın içinde ve dedim bizim yasemin mori ne kadar da norah jones'a benziyor.

tüm zamanların en güzel öpüşme sahneleri diye bir liste yapılsa bu filmin sonundaki öpüşme sahnesi ilk ona girer.