3 Şubat 2008

30 saat İstanbul

İstanbul her zamanki gibi çok iyi geldi. Çok özlemişim. Kısacıktı ama olsun. 30 saat tam. Hava harikaydı. Ankara'da en son ne zaman açık havada oturduk hatırlamıyorum bile. Neredeyse tüm cumartesiyi pırıl pırıl güneşin, hem de sırtımızı, omuzlarımızı oldukça ısıtan bir güneşin altında geçirdik. Tekrar anladım ki ben güneş enerjisiyle çalışıyorum. Bütün haftasonu ağzım kulaklarımda dolaştım. Arnavutköy-Bebek arası klasik Ankaralı İstanbul'a kavuşma anı. Üzerimizdeki kapppkalın paltoları kolumuzda gezdirmek. Şaşırmak, sevindirik olmak, neredeyse hoplayıp zıplamak. Balık tutanlar. Ne kadar çoklar! Kimseye takılmıyor mu o oltalar? Uzun zamandır açık havada geçirilen en uzun süre. Güneş gözlüğü aylardır kabından ilk kez çıkıyor. Bebek kahve. Bir çay, bir çay daha, karışık tost, bir çay daha, yüz bin çay. Eski arkadaşlar hep en süperleri. Akşam Gurme Boncuk. Rakı-süper mezeler-balık, akordeoncu Mehmet amca. Belki biraz fazla rakı. Kerevit, topik, şu közlenmiş patlıcanla doldurulmuş kırmızı biberin adı neydi, şahane lakerda, balıklı midye dolması. Şarkı şarkı şarkı. Çooook eğlenceli bir gece. Başak'ı saçından sürüyerek Ankara'ya geri getiresim geliyor; Erdem'i, Şafak'ı görmek hep mi bu kadar iyi geliyor?



Artık sadece haftasonları ve tercihen içkinin yanında sigara içme kuralına, kendimden hiç beklemediğim kadar sadık kalmayı beceriyorum. Sanırım unutmuşum sigara içmeyi ki, Boncuk'ta parmaklarımın arasından kayan sigarayı yakalayacağım derken (aferim bana, bırak düşsün nereye düşüyorsa, hayret bişey) elime cossss diye basmış bulundum. Bütün gece on tane buz erittim cayır cayır yanan parmaklarımın üzerinde. Kafam iyi olmasa heralde Asmalımescit ve civarında koşuşturan bir deli bahşedecektim İstanbullulara. Şu an koskocaman bir su kabarcığı ile beraber yaşıyoruz. Sigara içmeye yarayan parmakların aynı zamanda kalem tutmak için kullanılması ne kötü. Bakalım bu hafta iş yerinde ne gibi akrobatik hareketler icat edeceğim.
*

Bu sefer hisar değil, Emirgan değil, House Cafe kahvaltısı. Zaten olmuş saat 1buçuk. Hava yine harika. Ortaköy'de biraz dolan, yürü yürü. İstanbul depola bir süre yetecek kadar. Kaçınılmaz son. Bin uçağa geri gel Ankara'ya. Pilot inmeden desin "Ankara'da şu an hava sıcaklığı sıfırın altında 5 derece." Yün atkıya uzan çaresiz. Paltonun yakalarını da iyice kaldır dışarı çıkarken. Tekrar bozkır. 45 dakika uzağı deniz. Orada olduğunu bilmek bile ne güzel.










12 yorum:

Esra :) - kadincablog.blogspot.com dedi ki...

çok şanslısınki İstanbul'un çok güzel bir gününe denk geldin :) ben de cumartesi uzundur ilk kez yosun kokusunu içime çeke çeke caddebostan sahilinde yürüdüm. çok iyi geldi ve bir kez daha karar verdimn ki ben deniz olmadan yaşayamam. Ankaralılara allah sabır versin :)

Adsız dedi ki...

aaahh istanbul aaahhh
ahhh ortaköy ahhh
özledim sizi..
30 saatliğine bile olsa çok şanslısın be ayşe:)

Adsız dedi ki...

istanbul gezmek için, izmir yaşamak için, ankara çalışmak için.
şimal

gezicini dedi ki...

ah ne güzelmiş. ben de özledim denizi ben de.. hep deniz güneş olsa keşke.
sevgiler
gorki

Adsız dedi ki...

vize mi alamadın yurt dısı isi yattı mı? olsun en azından istanbul'u yasadın gercekten iyi havaya denk gelmissin, en yakın arkadasım orada oldugu icin sık sık gidiyorum bazen inanılmaz bir ayaz oluyor ama olsun agzım kulaklarımda dolasıyorum...

Karnımdaki Terbiyesiz Fısıltılar dedi ki...

Neredeyse her gün aynı yerleri görmeme rağmen, fotoğraf karesinden gördüğümde özlemişim gibi geliyor.

Melankolinin bu kadarı da fazla sanırım :)

Adsız dedi ki...

her gün içki içiyormusun poslarında hep birinci sırada.annen baban bu duruma bir şey demiyormu?çocuk değilsin ama.hiç hoş karşılanmazya.
31 yaşındayım bir bira içsem yılda bir kere oda annem beni üzüyorsun hakkımı helal etmem bir daha içersen diyor.bende saygımdan içemiyorum.

Mr_TD dedi ki...

o 30 saatin biri icin bile cok sey verebilirdim sanirim :(

Benim de Istanbul´um geldi artik galiba.Bakalim, hayirlisi artik.

daphnevega dedi ki...

esra,
amin! :) arada sırada gelmeye çalışıyoruz işte napalım.

titrekkelebek,
özlüyorum özlüyorsun özlüyor

şimal,
hımm bilmem ki, izmir her şey için galiba bence :)

gorki,
burada da birkaç gündür güneş var, o bile ne kadar etkiliyor insanı tek başına. ne kış oldu ama.

nube,
daha dur!! mart başı yurtdışı. tabi inşallah. vize lazım :) bi aksaklık çıkmazsa gidiyoruz..

ktf,
istanbul'u sevenlerin ayarı yok zaten, herkes manyakça seviyor, seni anlıyorum, hak da veriyorum, keşke ben de ankara'yı o kadar sevsem :))

ayse,
herkesin ailesi farklı. bizde saygı içki içmekle ölçülmez hiçbir zaman. annem ve babamla karşılıklı rakı da içerim. hayatın keyiflerini en sevdiklerinle birlikte çıkarmaktan daha güzel ne olabilir ki? çok merak ettiysen de söyliyim cuma ve cumartesi geceleri içiyorum genelde.

Mr.TD,
Ah, yurtdışından birileri böyle diynce çok fena oluyorum ben! Umarım en yakın zamanda ziyaret edebilirsin İstanbul'u TD :)

Horatio dedi ki...

ben ayşe's world gördüm istiklalde.

Adsız dedi ki...

yanında kim vardı?
:)

Goddess Artemis dedi ki...

Ne yazık ki Ankaralılarda pek sık görülen "İstanbul kompleksi" olmayan, İstanbulsever, aklı başında, bilinçli, kişiliği oturmuş ve güzel bir Ankara'lı. Bravo! :o)

En kısa zamanda, yine bekleriz! :o)