27 Şubat 2008

film saç yemek filan

Konu1:
*
Oscar hakkında yazı yazmayı istemeyecek kadar sıkıldım Oscarlardan. Törenin pek renkli olmaması, ödüllerin sürpriz olmaması, geçen senelere göre kıyafetlerin de vasat olması Oscar'la ilgili söylenecek fazla bir şey bırakmıyor. Hem sinema ile ilgili beni çok daha fazla heyecanlandıran bir şey var. !f İstanbul'da bitmiş olabilir ama yarın Ankara'da başlıyor! Yuppiii!
*
Günlerdir yine print-outlar ile uğraşıp, hangi filme gidebilirim, ne zaman gidebilirim, bu kadar filme benimle kim gelir gibi soruların cevabını arıyorum. Doruk koccamannn kitapçığını almış bana festivalin, acayip mutlu oldum. Separatörleri yapıştıra yapıştıra çalışıyorum üzerinde. Neden her şeyi bu hale getiriyorum ben? :) Çok sistematik, nedense.
*
Aynı şeyi Belçika ve Amsterdam gezisi için yaptığımı söylesem sanıyorum ki büyük sürpriz olmaz. Daha önce gitmiş olmam beni durdurmaya yetmiyor. Kitapçıklar aldım, haritalar bastım, Brugge ve Gent hakkında daha gitmeden her şeyi öğrendim :) Daha önceden "bişeyleri kaçırmak"la ilgili korkularımdan bahsetmiştim. Bu da aynı hesap aslında. Aman geri dönünce tüh bunu neden görmedik demeyelim! Aptal Ayşe, böyle diyecek şeyler hiç bitmez ki. Zaten daha önce gittiğim yerlerle ilgili de böyle bir şey hissettiğimi de hatırlamıyorum. Daha çok fotoğraf çekmediğim için üzülüyorum bazen, çünkü sanırım bir daha asla o kadar çok seyahat edemeyeceğim.
*
Neyse, film festivaline geri dönersek eğer Perşembe başlayıp Pazar sona erdiğini (İstanbul'daki gibi değil ama ne yapalım, buna da şükür), gösterimlerin Çağdaş Sanat Merkezi ve CEPA'da olacağını söylemek gerek. Ben gösterilecek 48 filmden 19 tanesini seçtim. Tabii ki 4 günde 19 filme gitmem pek mümkün olmadığından (acaba çalışmasam yapar mıydım diye düşünüyorum, galiba 19a yaklaşabilirdim) sayıyı 8e düşürdüm. Bazı filmlere de illegal yollardan ulaşacağım, üzgünüm. Kimi ikna edebilirim bu kadar filme gelmeye bilmiyorum; o yüzden muhtemelen bir kaç filme yalnız gideceğim. Bu benim için bir ilk olacak. Sinemaya gitmeyi bu kadar seven biri içinse çok geç kalmış bir ilk. Belki Mr. TGM'le karşılaşırız. Yoksa buna da pas vermeyip sadece Cannes diye ısrarlı mı hala? :)
*
Ben festivalin açılışını yarın 19:30'da CEPA'da hem de en iyi belgesel Oscarını kapmış olan Taxi to the Dark Side ile yapacağım bir aksaklık olmazsa. Ondan sonra da Southland Tales var, bakalım belki o da olur. Nevra da gelicek sanırım. Keşke Doruk da senenin bu kadar önemli bir zamanı İstanbul'a gitmeseydi! :) Hasbelkader orada olursanız, çok ilginç bir tipim yok ama yanında barbi bebek gibi biri ile gezen birini görürseniz o benim! :)


Görmek istediğim filmler: (Muhtemelen gideceklerim renkli)


Pink (imdb'de sadece 38 kişinin oy kullandığı bir filme gitmekten daha güzel ne olabilir?)
Red without Blue
From the Sea
Darling
You, the Living
Grimm Love


Haftasonu için harika planlarım var yani, heyecanlıyım.
*
Konu2:
*
Biraz kilo vermeye karar verdim. 2-3 kilo verip duracağım, tabii verebilirsem. 3 gündür dikkat ediyorum. Yediklerine dikkat etmek çok sıkıcı bir şey. Salata da yemek filan değil, kimse kendini kandırmasın. 50 kilo olduğum gün hemen mantı yiyeceğim ve bu döngü böyle sürüp gidecek! Hep aynı şey: kilo alıp 54ü biraz geçtim mi panikleyip 51'e düşüyorum (aslaaa 50'yi göremiyorum) sonra yine 53 civarı. Aaaa bir de saçlarımı kestirdim. Sonunda artık kalçama (çok kibarım, emin olun gerçek hayatta da bu kadar kibarım ben. Burası da gerçek hayat değil de neyse artık. Tamam.) ulaşan Kezban saçlarıma kıyıp ucundan kat kestirdim. Kat kestirmek sizin için mesele olmayabilir, benim için büyük değişiklik. Baya hareketlendi saçım böyle uçları kıvrımlı oldu, galiba gidip biraz daha kat kestireceğim üst taraflara. Bkz: Vur deyince öldürmek. Kuaförden bonus kafa olarak çıktım. Kendimi hiç öyle görmemiştim. Karşılaştığım herkes önce hahahah sonra da ne güzel olmuş saçların dedi. O hahahaha'yı çözemedim. Zaten artık yıkandım ve pırasa saçlarıma geri döndüm.
*
Konu3:

Ankara'da ennnn çok gittiğimiz yerlerden biri olan canımız cicimiz Quick China senelerce durdu durdu, birden Ankara'nın her yerine yayılmaya başladı. İlk şube Bilkent'e ikincisi de bizim buraya, Çayyolu Park Caddesi'ne geldi. Dün akşam Quick China'daki kızlar yemeğinden eve gelince posta kutusunda Quick China'nın paket servis menüsünü görünce sevinçten havalara uçtum. Bu günleri de görecekmişiz. İlk fırsatta gidilip göreilecek.
*
Bir de Ankara'ya Tenes diye bir restoran açıldı bir süre önce. Bozcaada yemekleri üzerine. Gidenler çok memnun kalmışlar. Gerçi sevgili arkadaşım Gizem'in boğazına kılçık saplanmış orada. Ve Nevra da "bişey olmaz; ekmek ye ekmek ye" diyerek zavallı Gizem'e bir tam ekmek yedirdiği halde çıkmamış kılçıklar. Gizem ertesi gün doktora gidip boğazından kılçık çıkarttırdı. Biz de devamlı buna gülüyoruz bu günlerde. Bir insanın boğazına nasıl barbun kılçığı saplanabilir yani :)))) Neyse efendim sevgili arkadaşım Gizem'in başına gelen talihsiz olayda tabii ki restoranın bir suçu olmadığını biliyoruz. Geçen cuma Baranlarla gitmek için aradığımızda yer yok cevabını duyunca şaşırıp Ege'nin yolunu tuttuk, en yakın zamanda Tenes'e de gidilecek.

21 yorum:

Adsız dedi ki...

bilkent tekini henuz denemedim ama quick china park caddesindeki super zaten her onunden gecisimde ne zaman acılıyor diye boynum agrıyordu bakmaktan... ayrıca bu hafta itibariyle evlere servisde basladı... bu kadar yapıcak projem olmasa kesin butun filmlere gelirdim... once ank da hicbir sey olmuyor diye hayıflanıyorum sonra da oluyor ama ben kacırıyorum artık aralara oldugu kadar sıkıstırıcam...ayrıca gitmeden once ve ya baska sey icin bu not almalar,okumalar, zamazingolar bende de varrrrrrrr :)) (artık bazen dur desemde ben de "bana" alıstım mutluyum :))

nube...

Sanem dedi ki...

Filmlerden Once'i da ben tavsiye ederim ;)

Adsız dedi ki...

geçen hafta ankaradaydım,ODTÜ yıllarımda 3 sene oturduğum ümitköy-çayyolu-konutkent güzergahında arkadaş ziyaretlerim oldu ve gözlerime inanamadım!Ne kadar değişmiş,ne kadar gelişmiş,kalabalıklaşmış,dolmuş taşmış oralar öyle?!?!İlk gidişimizde kaybolduk,nerden girdik nerden çıktık dolan dolan nereye geldik anlayamadık bile:)bunu 4 yıl önce söyleselerdi inanmazdım sanırım:)bir de gündüz gözüyle görmek lazım tabi:)umarım izlemek istediğin tüm filmlere gidebilirsin,senin yerinde olmak için neler vermezdim:((

J dedi ki...

ben gittim cayyolundaki quick china ya binayı gercekten harika yapmışlar.
tam çin restorantına yakışır şekilde koskocaman bir kapısı var içerisi de güzel aslında. 2 katlı yapmışlar oturulacak yerleri o yuzden tavan çok yüksek değil o yüzden azıcık basık olmuş. Yemekler aynı yine de hiçbir çin restoranını CENGİZ KAAN a değişmem.(quick china nın kızarmış dondurması hariç)

emelo dedi ki...

benimki biraz alakasiz olacak simdi ama, biz brugge'e mayis ayinda ve haftasonu - sanirim cumartesiydi gitmistik - guzel bir pazar vardi kanal kenarinda, sanki boyle millet evindeki eski seyleri satiyormus gibi - bir sey almadik, ama keyifliydi bakinmak..

Gent'e gitmedim, ama Leuven - eger gitmediysen cok seker bir universite kasabasi - ve de super tatli minik minik dukkanlar var.. Bir de antwerpen var - orda pek bir numara yoktu, ama gezmesi keyifli.
Gent'e gitmemistik sanirim, ya da gittik de benim aklimda bir sey kalmamis, emin olamadim..

Bu aralar havalar pek guzel degilmis oralarda, duyumlarima gore, ne zaman gitmeyi planliyorsunuz?..
Bir de, Bruksel'de Sablon diye bir yer var - oraya bayiliyorum ben, oraya da gidin mutlaka.

Dilara dedi ki...

çok entelsin, maaşallah.

daphnevega dedi ki...

nube,
Evet Ankara'da böyle şeyler olunca gitmek lazım ki devam etsinler!

sanem,
evet doğru, konusu güzel aslında, şarkısı da çok güzel.. bakalım.

titrekkelebek,
10 senedir burada oturan biri olarak ben de bu değişime şaşkınlıkla bakıyorum. Taşındığımız zaman burada yaşamak çok zordu, gerçekten hiçbir şey yoktu, artık şehre gitmeye gerek bile kalmadı, hatta bütün şehir buraya geliyor. Ankara bu tarafa doğru gelişiyor, uzun süre görmeyenler haklı olarak çok şaşırıyor :))

ceydaaaaa,
napıyosunnn? hani ev oturması yaaa, haniiii, cık cık cık!!! Cengiz Kaan'ın perdeleri çok pis, bana orada bir sıkıntı basıyor. Artık komşu olduk, jeyda beni quick china'ya götürrrr :))

emelo,
Evet havalar daha güzelken gitmek kesin daha iyi olurdu ama fırsat varken gitmek istedik, haftaya çarşamba Brükseldeyiz. Sablon'u geçen sefer görememiştim, bu sefer not ettim :) Umarım hava rahat yürünemeyecek kadar soğuk olmaz, tek endişem bu. Öneriler için çok sağol Emel!

lavender,
gıcık olurum, okumaya devam ederim, arada bir sesimi de çıkarmadan duramam; kime maaşallah :))

Dilara dedi ki...

bi' arkadaşım bahsetti, dediği kadar varmış : )

öperim. :*

daphnevega dedi ki...

lavender,
bu ne hızlı takip, hayret. ayrıca ne hırs, ne gayret. ben de öperim bari.

Dilara dedi ki...

ayşecim, mail geliyor.

"teknoloji"

bu konuda da bi post alalım sizden. maksat sataşmak değil. sizi çok entelektüel buluyorum.

y'akşamlar.

daphnevega dedi ki...

lavender,
tamam, bravo. sıkıldım. hadi hoşçakal.

yass dedi ki...

tenes'ın sahıplerınden bırı arkadasım:) ıletıcem bu durumu:)

Mr.TGM dedi ki...

IF'te dün akşam Puffy Chair'e gittim..Sana baktım ama göremedim:)
Film izlerken MTV izliyormuş gibi hissettim,pek açmadı ama daha iyi filmler vardır elbet..

daphnevega dedi ki...

yass,
:))) evet ya ben bundan sonra yer ayarlamak için sana söylesem olur mu? kılçık kontenjanından:P

mr.tgm,
demek ki tam ben Taxi to the dark side'dan çıkınca sen gelmişsin! Bugün 13:00'te Pink'te, 19:30'da How to cook your life'ta olacağım :))

Adsız dedi ki...

Kendini bilmek iyidir, Kezban hususunda :)
Lavender'in tepkisine o tepki, kendini afişe etmeye bu kadar meraklı birinin göstermemesi gereken bir tepki bana kalırsa. Arzu nesnesi olmayı kendiniz seçiyorsunuz bayan Ayşe.

imightbewrong dedi ki...

zevkimizin daha paralel olduğunu hayal etmiştim ben nedense:) seçtiğin filmler arasında la zona yı ve once ı görememek hayal kırıklığı yarattı zira ikisi de çok iyi filmlerdi. özellikle la zona, ne yapıp edip izlenmeli. imkanım olsa ikinci kez giderdim.

Hayatın Ressamı dedi ki...

ayşe herzaman gittiğin bir kuaför yoksa konut2 de çankaya kuaför nihat bey var.müthiş sanatçıdır özellikle tavsiye ederim.

daphnevega dedi ki...

hill mob,
arzı nesnesi? yok artık :)) kendimi afişe etme konusunda da katılamayacağım, üzgünüm. kim kimi ne kadar tanıyabilir ki bir blogdan sevgili style.com :))

imightbewrong,
La zona ne yazık ki mesai saatine denk geldiği için gidilebilecek filmlerin arasına bire giremedi. Once ise gitmek istediğim diğer bir filmle çakıştığı için, nasıl olsa Oscar sebebiyle sonradan izlemesi daha mümkün olur diye düşünerek gidemediğim bir film oldu, ama seyredeceğim.

sihirli eller,
Senede ortalama 3 kere kuaföre giden biriyim, o yüzden aslında kuaförden pek anlamıyorum. Beni tanıyıp, yormayan bir kuaförüm var, ona gidiyorum hep. Ama yine de teşekkürler, mühüm bir şey için saç yaptırmak gerekirse gidebilirim, yeri bana yakınmış.

farawaysoclose dedi ki...

bilkentteki çok güzel, hani yeri market yanı (real-praktiker tam ortasında) biraz tereddüt ettiriyor ama içeri girince bambaşka bir ortam.
yalnız park caddesi nerede? çıkartamadım? özsüt'ün olduğu cadde mi?

Adsız dedi ki...

yazinin basligindaki her ismin arasinda bir de virgul olsaydi yazi basligini ilk gordugumde "sac yemek?" demezdim :) vakti zamaninda gosterimde olan "daima lilya" filmini de abartisiz her gordugumde "dalai lama" olarak okumustum, oluyor arada. komik.

bir gun sinema ya da real alisverisi oncesi bilkentteki kuikçayna'ya gideyim bir arkadasin kolundan tutup, madem bu kadar ovdun.

Goddess Artemis dedi ki...

Güle güle gidiniz, iyi yolculuklar ve 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!