Belçika'da akşam yemekleri ! Belçika yeme rehberi episode 2
Belçika en çok göç alan yerlerden biri. Çeşitlilik inanılmaz. Bunun bir etkisi olsa gerek, her tür mutfağa ulaşmak mümkün. Vietnam, Çin, Japon, Yunan, Türk, Fransız, İtalyan, Hint.. Bu restoranlar devamlı gözünüze çarpıyor sokaklarda yürürken. Özellike musakkaya karşı özel bir ilgi var anladığım kadarıyla! Devamlı dünya mutfaklarını deneyebilme şansına sahip olmak çok güzel. Biz de açılışı Belçika mutfağı ile yaptık sonra değişik yerler denedik..
*
1. Belçika'nın spesiyalitesi midyeler ve deniz ürünleri. Deniz ürünü düşkünüyseniz burası cennet :) Midye yemek farz. En ünlü midyeci Chez Leon
. Burası biraz fast food havasında bir yer ama lezzetli midyeleriyle ün yapmış bir yer. Biz ilk geceki yemeğimizin uzun ve keyifli olmasını istedik. O yüzden -aslında oldukça turistik- bir sokak boyunca sıra sıra dizilmiş midye ve Belçika mutfağı üzerine restoranlardan birini seçtik. Servis çok iyi diyemeyiz, belki daha iyi olabilirdi ama yemekler harikaydı. Açılışı güzel yaptık. Bir kova dolusu midye ve paella yedik. Porsiyonlar oldukça büyük. 3 kişi zor yedik, hatta bitiremedik.. Brüksel denize kıyısı olmayan bir şehir, buna rağmen deniz ürünlerinin çeşitliliği ile isim yapabilmiş bir yer. Keşke Ankara'da öyle olsa ! :) Brüksel'e gelip de buaraya özgü bir şeyler deneyelim diyorsanız midye yemeden dönmeyeceksiniz. Chez Leon'a uğramamış olmak biraz içimde ukde, siz gidince uğrayın! :) Paella ise aslında Belçika'yla alakalı bir şey değil elbet, Español! Ama Belçikalılar da haklı. O kadar deniz ürünü var, paellayı burada yapmak çok mantıklı. Karides, kalamar, midye, kerevit ve isteğe göre bezelye ve havuç gibi sebzelerle birlikte safranlı pilav.. Bana kalırsa tüm dünya mutfaklarının en güzel yemeklerinden biri. Buraya kadar gelmiş ve paella yiyebilecekken illa ki Belçika mutfağı diye diretemeyeceğim, üzgünüm! :) *
2. İkinci gün ise Bruge ve Gent'te deli danalar gibi gezirken götürdüğümüz waffle ve sandviçlerden sonra akşam pek acıkmamıştık. Tavsiye üzerine Nişantaşı (!) Louise'e gidip orada bir şeyler atıştırırız diye düşünürken yürüdük yürüdük yürüdük.. Zaten şu Belçika tatili boyunca tüm sene yürüdüğümden daha çok yürümüş olabilirim. Sonunda dışardan çok şirin görünen ve atıştırmak için doğru seçim gibi duran "From Tapas to Meze"ye girdik. İçeriyi çok beğendim. Garson büyük sürpriz eseri Türk çıktı. Dedik bize şöyle ortaya bişeyler istiyoruz sadece; fazla aç değiliz. Şarabımızı söyledik, karışık tabaklarına bayıldık, tamamen sürpriz ve beklemediğimiz büyüklükteki ana yemek tabağıyla patlayacak seviyeye geldik. Nevra artık yorgunluktan halüsinasyon görmeye başlamıştı ve ben bu durumla çok eğleniyordum ki, son metroyu kaçırmak üzere olduğumuzu fark ettik. Sokaklarda koştura koştura sonunda metroyu yakalamayı becerdik. Bu sırada Nevra'nın uyanmış olduğunu sanıyorsanız yanılırsınız, son gayret damlacıklarıyla metroya koşmayı becermiş olsa da, popomuz koltukla temas ettiği saniye mışıl mışıl uyumaya başladı yine. Senelerdir ışık ve gürültüden çok etkilendiğini bahane eden Nevra aslında dış faktörleri nasıl da hiç sallamıyormuş, bunu da görmüş oldum bu vesile ile. Talihsiz serüvenler dizisinin son ayağı olarak da, o akşam saat 10buçuk gibi artık yanımızda olmasını beklediğimiz Ayşegül'ün uçağı rötar yaptı ve gece 2'ye kadar gelemeyeceğini haber verdi. Nevra elbette bayıldı, ben Ayşegül'ü bekledim; kavuştuk :) Çok harika oldu.
3. Ayşegül'ün daha iş görüşmeleri için Brüksel'e gidip geldiği zamanlarda, çok beğenip de "gelirsen kesin oraya götürücem kızım seniiii" diye bahsettiği bir Japon restoranı vardı Leuven'de. Dediğini yaptı :) Burası çok ilginç bir yer. Bir nevi ocakbaşı. Size verilen kimonoları giyiyorsunuz, menünüzü seçiyorsunuz. Ustalar gelip masaların ortasındaki koskoca levhaların üzerinde, gözünüzün önünde pişiriyor yemeklerinizi. Hem seyretmek çok eğlenceli, hem de ustalar arasıra masada oturanların ağzına pişmekte olan yemeklerden fırlatıyor. Topluca gidilecek yemekler için süper bir fikir. Çeşit çeşit fiks menü var. Hepsi çok geniş ve Leuven'in öğrenci şehri olması sebebiyle de fiyatlar oldukça uygun. Çorba, balık, tavuklu yemek, etli yemek, noodle, kalamar derken iddia ediyorum en babayiğit obur bile tıklım tıklım doymadan kalkamaz!
*
4. Veee son gece süperrr bir yere gittik. Comocomo. Bir tapas. Gerçekten tüm olayı, yemekleri her şeyi çok sevdim. Dönen tezgahı, çatal bıçak olmamasını, çeşitliliği, çalışanların neşesini.. Türkiye'de böyle bir yer var mı bilmiyorum ama yoksa bile tutması kesin bir proje! Karşılıklı olarak upuzun masaya diziliyorsunuz. Yemek siparişi vermiyorsunuz, yemekler önünüzden geçiyor çünkü! Tüm restoranı dolaşan bir bant sistemi yapmışlar, tabakların rengine göre önünüzden geçenin ne olduğunu anlıyorsunuz, gözünüz keserse alıyorsunuz :) Benim hiç bulunmadığım ama hep gitmek istediğim, aslında Japon restoranlarında yaygın olduğum bu sistemde yemek yemek Bruksel'de bir tapasta kısmet olacakmış! Ne yediğimizi nasıl anlıyoruz peki? Kırmızı tabaksa etli bişeyler, sarı tabaksa peynirli bişeyler gibi.. Arkamızda asılı menüden tahmine kalıyor gerisi. Sarı tamam peynir ama peynirlilerden hangisi. Orada iş biraz şansa kalıyor :) Devamlı yeni bir şeyler pişirilip konuyor, o yüzden sürprizler bitmiyor! Yediğiniz tabak sayısına göre ödeme yapıyorsunuz ve fiyatlar makul. Tabi bu bantta dolaşan notlar filan var, bu yüzden çok eğleniyorsunuz. Dolaşan yemekler genelde atıştırmalık şeyler, sonuçta burası bir tapas; tıka basa doymak ya da hayatınızın en lezzetli yemeğini yemek için en harika seçim olmayabilir. Ama o kadar değişik ve eğlenceli bir yer ki benim aklımdan uzun süreler çıkmayacak. Burada açmak için harika bir fikir, keşke yapabilsem!
*
Bizi harika yerlere götüren, yanımızda yokken de bize süper tavsiyelerde bulunan ve arkadaşlarının bizimle devamlı ilgilenmesini bile sağlayarak bizi olabilecek en iyi şekilde ağırlayan Ayşegül'ü de şimdiden çok özledim. Şekerim benim.
*
Bir de karnını acıktırdıklarımdan özür dilerim. Şahsen şu an ben oldukça kötü durumdayım, buzdolabını teğet geçerek yatağıma gidiyorum.
9 yorum:
Ayse ben de acim, aksam aksam okudum, iyice aciktim sayende :) Biz Chez Leon'a gittik, ne yedik hatirlamiyorum, midyeli bir seylerdi herhalde - tatta bir farklilik yok, simdiden soyliyim - bosuna uzulme yani :)
O diger yerlerin hepsini ben de denicem gidince.. Ne guzel boyle seyahat rehberi gibi olmus! harikasin...
Ama ama olmaz ki Ayse cim, pazartesi sabahı, neyse özrünü kabul ediyoruz, dilerim birgun bizim yolumuzda Belçikaya düşer de Senin bu tavsiyelerini hatırlarız :) Size de afiyet olsun, hala söyle güzel bir waffle tarifi bekliyoruz Senden bilesin... Sevgiler Defne
Eylül-Ekim ve Kasım dışında Brüksel'de yenilen midye,Metro'da satılan dondurulmuş midyeden farksızdır. Lezzet aramamak lazım. Mevsimi sonu -er biten aylardır.
Hmmm Leon geldi aklıma. Hoş geldin Ayşe, dur kaçırdıklarımı da okuyayım, malum modem bozktu, çalışamadım.
Ben cok sey kacirmisim, en son vize gelmisti ;) belcika biralari episode'u da olacak mi :)) tekrar hosgelmissin!!
yemekten başka anlatmaya değecek kayda değer birşey yok muydu?
bir de bu kadar yemekten söz eden biri nasıl zayıf kalabılıyor bır reçetesi falan var mı istiyorum:)
sevgiler...
emelo,
biraz fazla yemek ağırlıklı oldu ama ilk onları yazmak istedim emel, bi dahaki sefere hatırlamak istiyorum, gittiğimiz gördüğümüz o kadar şehir vardı ama böyle oldu napalım:)
defne,
waffle tarifi bulacağım ve umuyorum ki becerip de güzel bir şey yapıp yazarım :)
anonymous,
fena değildi bence, ben aslında klasik sokak midye dolmasının üzerine tanımam, önerini aklımda bulunduracağım.
aslı
öyleymiş. sevgilerimi yolluyorum aslıcım iyi dileklerim hep seninle.
ayçobanı,
vallahi olmayacak. hiç bira içmedim biliyor musun :))
anonim,
çok haklısın. anlatacak milyon tane şey var, hep yemek yazasım geliyor :) pek zayıf sayılmam ama normal şartlarda çok daha kilolu olmam gerekir galiba. et ve tatlı pek sevmiyorum ama acıkırsam gece yarısı yarım ekmek sandviç de yerim . genelde makarna, balık ve sebze yiyorum. çok severek yenen şeylerin kilo aldırmadığına inanıyorum :))
galiba benım yanılgım şurda başlıyor öyleyse :ben kilo aldıran herşeyın lezzetlı olduğunu düşünüyorum:))))
galiba benım yanılgım şurda başlıyor öyleyse :ben kilo aldıran herşeyın lezzetlı olduğunu düşünüyorum:))))
Yorum Gönder