26 Nisan 2008

praline

Mayıs başı gibi denize girilir di mi Antalya'da? Ah iple çekiyorum. 2 haftadan az kaldı. Şaka gibi, yaz sezonunu açıyoruz. Çalışırken zaman çok daha çabuk geçiyor, bu kesin.
*
AnadoluJet'ten haberiniz yoksa mutlaka olmalı. Türkiye'nin birçok noktasına Ankara kalkış ve varışlı uçuşlar gerçekleştirilmeye başlandı. Antalya biletlerimizin rezervasyonunun son gününde 29 YTL'lik bu biletleri keşfettik ve vergisi şunu bunuyla kişibaşı 100YTL gidiş-dönüş Antalya uçak biletine sahip olduk. Varan ve Ulusoy otobüs bileti ile aynı fiyat. Delicioso.
*
Kitapları belli bir düzene göre okuduğumu fark ettim. Roman üzerine roman okuyamıyorum. Farklı türler arasında zıplıyorum istemsiz. Selçuk Altun hariç. Onun kitabı elime geçtiği gün, elimde ne varsa bırakıp ona başlıyorum. Uçurtma Avcısı'nı çok severek okudum. Bitirdiğim gece filmini izledim. Filmde o kadar çok atlanmış, şöylece üzerinden geçilmiş, yeterince yansıtılamamış duygu var ki -Zaten hep öyle olmuyor mu?- filmi izleyip de sevenler için üzüldüm keşke önce kitabını okusalardı diye. Kesinlikle çok daha büyük keyif alacaklardı. Uçurtma Avcısı'nın üzerine bir romana gitmedi elim. Tam bu bahsettiğim zamanlar için en iyi ilaç seyahat kitapları. Mehmet Yaşin'in Uzakname'si çarptı gözüme. Kendisini severim. Hem seyahat etmeye, hem de lezzetli şeylere olan aşkında kendime ait bir şeyler bulurum. Kitap beni aldı götürdü. Yine belki de asla gidemeyeceğim şehirlerde, ülkelerdeki restoranların isimlerini not alıp durdum. Hayal kurmak da güzel.. Bazı insanların işi bu ya, kıskanmamak elde değil. Kitabın nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Avrupa'dan Afrika'ya oradan Amerika'ya derken bitiveriyor. Başım döndü ve tekrar hayaller kurdum. Yine fındık kabuğunda yaşıyormuş gibi hissettim ama gezginlerin evine dönmesinde bir hayır olduğunu bildiğime inandırmaya çalıştım kendimi. Şimdi gerçek dünyaya dönmek için aylardır başucumda bekleyen Zülfü Livaneli'nin otobiyografik romanına başladım. Şu an hala yataktayım. Kitabı elimden bırakmak için post yazmaya başladım. Sanki daha yavaş okursam daha çok tadını alacakmışım gibi geliyor. Bu doğru olabilir mi?
*
Uzun zamandır planlanan, ilkini yapıp bir türlü ikincisini gerçekleştiremediğimiz Gölbaşı kendin pişir kendin ye şenlikleri (!) bir aksaklık olmazsa yarın yapılacak. Eh bir zahmet yağmur yağmayıversin. Yanımda XL Tabu götürmeyi unutmamam gerekiyor. Ah be Ayşegül, neden burada değilsin? Şimdi kesin yakamayacaklar bunlar mangalı on saat, sen olsan hemen hallediverirdin :) Seni çok özledim deli.

12 yorum:

Ebruli dedi ki...

Merhaba Ayşe;
23 nisandaki yazına bir yorum yazdım derken, diğer yazını yayınlamışsın. Bir de ona minik bir yorum yazayım dedim.

Selçuk Altun'un kitaplarını hiç okumadım. Ama madem sen öneriyorsun, kesin güzeldir."Uçurtma Avcısı" nı ilk fırsatta alıp, okumaya çalışacağım.

Bu arada o kadar yorum yazdım diğer yazılarına da. "Bana da beklerim, benim bloğuma da uğra" diye, demiştim ama.Artık biraz sitem edeceğim, lütfen kızma bana. Bir kere bile bloğuma gelip, en azından bir yazıma bile yorum yazmadın.
Aslında kırgınım sana...

Adsız dedi ki...

ve birer olu olmayi sectik.. yasayan olu

Adsız dedi ki...

Mehmet Yaşin çok gezen, yemekler üzerine de epey deneyimi olan bir yazar...
Yemekler konusunda o kadar yazmasa da, gezi notları konusunda aşmış bir isim de eğer henüz okumamışsanız Dr. Tarık Minkari'dir.
Dünya tıp tarihine önemli buluşlara imza attıktan sonra, emekli olup dünyaya açılır Dr. Minkari.
Sanırım tüm kıtaları dolaştı ve çabucak okunan, akıcı üsluplu, eğlenceli gezi notlarından oluşan 20 civarı kitabı var...
-anonim 1

Adsız dedi ki...

aysecik klavye cinine dikkat:
seyehat -> seyahat

gökmavi

daphnevega dedi ki...

ebruli,
Selçuk Altun'u tavsiye ederim. Bu sitem işlerine de hiç girmeyelim ne olur, blog tamamen keyif işi. Bu konularla beraber yürümediğine inanıyorum.

anonim,
alttaki yazıyla ilgili olsa gerek diye düşünebildim sadece.

anonim1,
Evet kendisini tanıyorum, hatta taa küçüklüğümden de hatırlıyorum :)

gökmavi,
haklısın. teşekkürler. düzelttim!

Pilli Petro dedi ki...

Ayşe;
benim blogum malesef artık şifreli takip edip etmediğini bilmiyorum davetiye istersen yoruma yazarsan mail adresine gönderirim.

KUGUU dedi ki...

Bir sene 19 mayista kemerde bir tatil koyunde denize girdikkk,hic unutmam bir arkadasimiz atladiktan sonra sogukta cirpinip iskele merdivenine ulasacagim derken yuzugunu dusurmustu:))) BUZZZZZZZZZZZZZ Aysecigim, toroslardan inen karsuyu galiba buna neden.
Iyi tatiller size.

BT dedi ki...

mangal ve ardından tabu? Plastik topunuz yok mu sizin:)































*

daphnevega dedi ki...

bekriya,
ok teşekkürler! mail adresim aysesworld@gmail.com

kugu,
yapma ya. belki o hafta iyi olur. bizimkiler aralıkta girip şapır şupur yüzdüler de ben devamlı titrek biri olduğum için giremem belki. ama olsun umutlutum ya mayıs başı yani, belki???

aceto,
tabuyu götürdüğümle kaldım. rakıları yuvarlayınca türkiye'yi kurtarmaya karar veren arkadaşlarımı tabuya ikna etmek pek mümkün olmadı. ben plastik toptan korkan biriyim, belki ip atlayabilirim :)

Adsız dedi ki...

Ayşecim Uçutma Avcısını öyle güzel anlatmışsınki bir kitap kurdu olarak en kısa zamanda alıp okuyacağım.bende bu cumartesi erdekte kısa bir tatil yapıcam..Tatile çıkacak olmak çok güzel.
hava güzel olur umarım Ayşecim.

sevgiler!
MErve

Adsız dedi ki...

ayse sessiz sedasız takipçilerinden biriyim.. 2 gündür yazmıosun.. neler yaptığını merak ediorum :)

Deniz Ural dedi ki...

Elimdeki pek-bi-mesleki kitabı bırakıp "roman okuyacağım ben" dediğim bir gün vardı. Evdekiler çoktan okunduğundan ve bir süredir kafamda malesef edebiyat bilgileri güncellemesi yapılmadığından, ne okuyacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Zamanında 'şunu da mutlaka okuyayım' dediğim tüm kitaplar hop diye silinmişti.

Tam o anda, internet başında o blog benim bu blog senin dolaşıyordum. Google Reader bana senin bloğunu tavsiye etti. Bu yazıyı okuyunca hemen abone oldum. Gittim kitapçıya, Uçurtma Avcısı'nı aldım, Dost'tan 6 taksit. Birkaç gün içinde, büyük bir açlık içinde okudum bitirdim. Tam aradığım gibi, bir yandan kafamı boşaltacak, bir yandan hiç de boş olmayan bir kitap. Çok fazla derinliği ve öngörülebilir bir kurgusu olmasına rağmen, hepimize malesef fantastik bir karanlık masal ülkesi gibi gelen bir ülkenin aslında var olduğunu ve oradaki insanların da senin benim gibi olduğunu hatırlatıyor.

Teşekkür ederim Ayşe, hayal kırıklığına uğramadım hiç. Şimdi Selçuk Altun kitaplarına bakayım bir de.

Dipteki Not: Uçurtma Avcısı'nı Selçuk Altun'un kitabı zannederek öyle aradığımı söylesem? Peki, filminin de çekildiğini yazman üzerine, bu filmi Uçurtmayı Vurmasınlar ile karıştırıp, 'allala, kitap mıymış o? Filmi çok güzeldi valla, kitap daha da güzel demek' diye düşündüğümü söylesem? Bu kadar meşakkatli yoldan sonra yine iyi bulmuşum kitabı di mi? Ehe.