2 Haziran 2008

il fine settimana

Ankara'ya Taps açıldı. Aslında baya da zaman oldu. Cuma teftişe gittik. 2 katlı. Alt kat bar, üst kat restoran. Üst kat çok sessizdi, barda oturduk. Alt kat da üstün tam tersine bangır bangır DJ müziği ile gümbürdüyordu. Yine de oldukça güzel. Çalan müzik ilerleyen saatlerde gitgide güzelleşti. İstanbul'da Nişantaşı'ndakine gitmiştim önceden. Ankara'dakini oldukça farklı bulduk. İstanbul'dakinde böyle bir seçenek var mı bilmiyorum ama burada özellikle ne çeşit bira içeceğini bilmeyenler için güzel bir seçenek yapmışlar. 100er ml'lik bardaklarda 4 çeşit Taps birası. Hem farklı çeşitlerden deniyor ve en çok neyi sevdiğinizi keşfedebiliyorsunuz, hem de bunu yaparken 4 tane kocaman bira içmek zorunda kalmıyorsunuz. Ben böyle küçük sandviçler, küçük içkiler gibi eşantiyon boyutundaki her şeye zaten ilgili olduğum için, benim için mükemmel bir seçenek oldu bu. Gelen 4lü biranın hatırlayabildiğim kadarıyla biri ağızda tütsülü, bir diğeri muzlu ve bişeyli, diğeri çikolatalı tad bırakıyordu. Sonuncusu da bildiğimiz Strong Ale. Ben en çok tütsülü olanı sevdim. Smoke Lager'di sanırım adı. Füme peynir tadında gerçekten, böyle bir şey nasıl olabilir bilmiyorum. Bu 4lü küçük seti bitirdikten sonra milyonlarca fındık, fıstık ve ennn sevdiğim kuruyemiş olan beyaz leblebi eşliğinde bir de Smoke Lager içtim. Taps'in güzel de bir bahçesi var. Ama aynen ilkokuldayken bize öğretildiği gibi İç Anadolu Bölgesi'nde gündüz ve gece arasında uçurum sıcaklık farkları olduğu için, gündüz sıcaktan bunalmış olsak da, akşam dışarıda oturamadık. Daha sıcak günlere artık. İçerisi de tıklım tıklımdı bu arada. Çoktan keşfedilmiş ve benimsenmiş Taps. Duyduk duymadık demeyin. Taps'in yeri Çayyolu'nda Park caddesinde.

*
Bu haftasonu doğumgününü kutladığımız Gizem Hanım, bana doğumgünümde çooook istediğim halde Tchibo'da bittiği için alamadığım Waffle Makinesinden almıştı. Birkaç kez denememe rağmen yazmamıştım hiç. Cumartesi sabah Nevra'nın da bizde olmasını fırsat bilerek aile bireylerine waffle yaptım. Ah Tanrım, her seferinde daha güzel yapıyorum :) İnternetten bulduğum tarifleri karmakarışık ederek bir tarif yarattım. Waffle için bin türlü tarif var. Mayalı olan, yumurtanın beyazıyla sarısı ayrılmış olan. Benim bu tariflerde sevmediğim bir şey yumurtanın beyazıyla sarısını ayırmak, o yüzden daha pratik bir şekil varsa onu tercih ediyorum. Benim tarifim şöyle:

(5 kişi için)
Malzemeler:

Yarım su bardağı un
Yarım çay kaşığı kabartma tozu
Yarım su bardağı süt
2 Yumurta
1 çorba kaşığı tereyağ (tarifler aslında margarin diyor ama ben bulamadım)
Yarım su bardağı toz şeker


Hazırlanışı:
Unla kabartma tozunu iyice karıştırdıktan sonra, sütü, şekeri ve en son yumurtaları ekleyin mikserle iyice çırpın. Bir kapta erittiğiniz yağı hafif ılıdıktan sonra malzemenize karıştırın.

Genel olarak tariflerde waffle hamurunun biraz dinlendirilmesi söyleniyor. Ben waffle makinesini arayıp bulma, ısınmasını bekleme ve sadece ilk sefere mahsus makinenin içini bir fırça yardımıyla yağlama süresinde hamuru mecburi olarak beklettim. Tahminen 15 dakika sürdü bu.

Hazırladığınız hamuru bir kepçe ile waffle makinasına boşaltın. Fazla doldurmayın. Sanırım kabartma tozu yüzünden bir süre sonra zaten fazlasıyla şişiyor. Waffle makinesinin orta bir seviyesiyle pişirmenizi öneririm. Bu şekilde içi de dışı kadar iyi pişiyor. İlk yanık wafflelardan sonra tecrübeyle sabittir!
*
Elinizi yakmadan bir tabağa çıkarttığınız waffle'ı süslemek tamamen hayal gücünüze kalmış. Benim hayal waffle'ım aslında kaymaklı dondurma, çilek, çikolata sosu ve pudra şekeriyle süslü. Evde çilek yoktu, geride kalanları doldurdum waffle'ın üzerine. Güzel oldu. Hala Brüksel'de yedikerimin tadını yakalayamıyorum. Eyy sevgili waffle uzmanları, ben bu waffleları nasıl daha pofuduk ve çıtır çıtır yaparım? Bana bu kutsal waffle makinesini hediye eden Gizem henüz süper hediyesinin ürünlerinin tadına bakamadı. İlk hedef bu.
*
Gizem hanımın doğumgününü artık ev bellediğimiz Hoks'ta kutladık. Biz burası yokken ne yapıyormuşuz bilmiyorum. Gizem'le 15 yaşındayken tanıştık. O zaman da devamlı bıcır bıcır konuşan ve tüm gece dans etme enerjisine sahip bir kızdı. Bu sabah Gizem'e telefonda dedim ki aradan 10 yıl geçmiş, bak bizde hiç hal kalmadı, sende hiç değişiklik yok. Bu gidişle sen 40 yaşında da böyle olursun zaten, hiç yaşlanmış gibi hissetmeye gerek yok! Gizem'e gelen hediyelerden biriyle baya bi uğraştıktan sonra masanın tüm bireyleri yenilgiyi kabul edip, sohbete döndüler. Benim aklım takılı kaldı biraz. Bende olmadığı için uğraşamıyorum ama düşündüm düşündüm, bir yol bulamadım. Galiba ben de bir tane edineceğim. Rubik küpü ile hikayeme dönmesinden korkuyorum. Çantamda o nalet(!) küp olmadan dışarı çıkamıyordum. Annemin de günün önemli bir kısmını sudoku çözerek geçirdiğini düşünürsek bu şeylere takılma eğiliminin genetik olduğu sonucuna varabilir miyiz? Tetris belasından hiç bahsetmiyorum. Ben kurtuldum, annem hala hastalığın pençesinde. Spikerin omzundan az "ters L"ler indirip de tetris yapmadım televizyon izlerken. Allah muhafaza.
*
Bir de Anıtkabir'e gittim. 1 sene kadar olmuştu gitmeyeli. Onunla ilgili ayrı bir şeyler yazmak istiyorum.
*
Bu haber de Pazar Eğlencesi. Yürüyün be. İki Emniyet arasındaki refüje marijuana. Emniyet'in bahçesine de dikebilirlerdi, o da mümkün :)
*
Haydi iyi haftalar herkese, Haziran da geldi şaka maka. Turne başlıyor yarın. Yine Yeni Yeniden.

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir süredir takip ediyorum sitenizzi,yazma zamanım gelmiş:)özellikle senelerimin geçtiği ve özlediğim Ankara ile ilgili haberler almak ççok hoşuma gidiyor hemde tatlı dille:)Ankaraya gelince arkadaşlarımın götürmsini istiyeceğim yerler çoğaldı valla:)

Adsız dedi ki...

Ayşeciimmm, en kısa zamanda bekiyorum muhteşem wafflelarını haberin olsunn..
Gizem hanım geldi 26 yaşına ve son 11 yılını sizinle birlikte geçirdiği için çok mutlu :) Ondan yaşlanmış gibi hissetmiyo :) Evet ama haklısın galiba 40ta da böyle olacağım :))
Bu arada o şeyi (adını bilmiyorum) ben sana veririm, sen yapabilirsin ben biliyorum, o kalabalıkta olmadı tabii, bi arkadaşım 5 dk.da yapabilmişş.. Sen bu işi başarırsın canım benim, ben eminim :))
Tekrar sonsuz teşekkürler herşey için, iyiki varsınız...
Gizem

$afak dedi ki...

Hala energizer tavşanı'sın demek :)

Doğum günün kutlu olsun!

Ayje malesef Taps inatla İstanbul'da kapanıyor. Önce Asmalımescit'teki kapandı, şimdi de Nişantaşı'ndaki... Umarım devam ederler.

begumgum dedi ki...

Ayse ben de waffle makinesi istiyorum uzun suredir ama her seferinde vazgeciyorum.Sebep:kalorileeerr! Maalesef neredeyse herseyi cikolatali sevdigim icin;asla haftada bir filan yemem;hergun hergun hergun yaparim.O yuzden de alamiyorum :( size afiyet olsuun!

daphnevega dedi ki...

güldem,
merhaba! evet Ankara mitoz bölünme evresinde :)

gizem,
aaaa. yuppii sizden biri yorum yazmış. toplasam 5 yorum yoktur şu blogda yahu nevra, başak ve senden :)oyuncağını çözücem, hediye edene de cevabını söylemiycem.

şafak,
aa hadi ya, neden ki? ne zaman geliyosun ya? lokale gitcez. -bu numara hala tutuyo mu?:)))

begum,
:))bişey olmazzz, severek yenen şeyler kilo yapmaz! :)

jelatin dedi ki...

Anıtkabir'in apayrı bir huzuru yok mu sence? Bir mezarlıkta nasıl bu kadar huzurlu olabiliyorum, bilmiyorum. Aynı şeyi bir tek ben mi hissediyorum?

daphnevega dedi ki...

jela,
park harika, her taraf rengarenk çiçek. bir de müze gerçekten çok başarılı. anıtkabir çok iyi yönetiliyor olmalı. kesinlikle banklara oturup kitap okumaya bile gidilir.

Adsız dedi ki...

en alttaki fotoğrafa bayıldım