Spoiler içermemeye gayret eden Sex and the City yazısı
Sonunda Pazartesi akşam Sex and the City'ye gidebildik kızlarla. Kızlarla ifadesinin üzerine özellikle basmak isterim. Salonda az da olsa çiftler vardı. Şimdi öncelikle sormak isterim, insan neden sevgilisini Sex and the City'ye götürür? Baştan aşağı kadın olan bu filme bir adam neden gider? Bunun cevabını bilmiyorum. Sanırım sadece Selçuk var benim tanıdığım Sex and he City seven erkek, başka da yok. Sex and the City'de aynen dizide de olduğu gibi ilginç (!) diyologlar var ve bana kalırsa Türk erkeği bunları dinlemekten keyif alacak durumda değil. Ve inanın bunun benim için sakıncası yok. Yani yanında erkek arkadaşın varken bence kızlarla güldüğün gibi gülemezsin bu filme. Erkek arkadaşınla samimiyetinin filan da konuyla alakası yok. Hah, buldum. Erkek nasıl futbol seyrederken arkadaşlarının yanında daha coşkulu ve keyifli olacaksa, sen de bu filmde kızlarla daha çok eğlenirsin. Neyse efendim, tam yanımızda oturan bir çift vardı. Ben de kızlara "bir de çiftimiz varrrr" diye gösteririken bir de baktım ki kavga etmeye başladılar ve filmi küs seyrettiler. Nazarım değdi anlayacağınız. Filmin sonunda barışmışlar mıdır bilmiyorum ama filmin konusu aşağı yukarı evlilik gibiydi, erkeklere pek de romantik görüneceğini sanmam. Daha da gerilmiş olabilirler! :)
*
Film Sex and the City'yi önceden seyretmiş ya da benim gibi her bölümü hatmetmiş olanlar için çok sürprizli değil. Sanki kaldığınız yerden kaçırdığınız birkaç bölüm üst üste seyrediyormuş gibi. Zaten ne beklediğinize bağlı. Bir başyapıt değil, bir vefa borcu, bir "farewell" ya da. Carrie'yi çok seviyoruz, Carrie'nin kıyafetlerini, ayakkabılarını da çok seviyoruz. Lakin sizi bilmem ama ben Carrie'nin Mr. Big'e olan büyük aşkını sevemiyorum, anlamıyorum. Sadece filmden bahsetmiyorum, en baştan beri böyle hissediyorum. Hatta çıkışta dedim ki "İşte devamlı önümüze böyle şeyler sürüldüğü için belki de kadınlar bunları normal sanıp, kanıksamıştır alttan almayı. Yoksa olayların elle tutulur tarafı yok. Bu kadar drama da pes yani." Miranda sana diyorum, Carrie sen anla. Meydan Larousse'lar dolusu şiir lazım tatlım :)
*
Film baştan aşağı harika mekanlar, süper düper kıyafetler, ayakkabılar ve bildiğimiz, tanıdık olduğumuz muhabbetlerle dolu. Sırf bu yüzden bile gidilebilirdi benim için zaten. Çok güldük ama bahsettiğim gibi benim "Yuh artık" çektiğim yerler oldu. Belki de sinema olunca böyle oluyordur. İhtişam filan işte belki de, bilemiyorum.
*
Değinmek istediğim bir diğer konu da filmin baş rol oyuncularından mavi saten Manolo Blahnik. Senin haddine mi düşmüş demeyin. Madem ki baş rol oynayacaktı, illa bu ayakkabı mı olmalıydı? Saks mavisi, saten ve tokalı Manolo; evet Manolo olmasına rağmen bence bir Nükhet Duru sahne ayakkabısıydı. Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış. Ayakkabı 9 Haziran itibariye 885 $ dolar fiyatla piyasaya sürülecek ve elbette bir grup insan bunu satın alacak. Ben beğenmesem ne fark eder? Bu arada küçük bir dip not. Manolo Blahnik sitesine göz atarsanız tasarımcının ilkbahar-yaz koleksiyonunda İstanbul'dan, özellikle de Ayasofya'dan esinlendiğini görebilirsiniz. Modellerin adları da hayli ilginç: Aksham, Bocek, Hande :) Adım Hande olsa o ayakkabıya ulaşma hayalleri kurabilirdim. Manolo Blahnik her gün bizim adımızda bir ayakkabı tasarlamıyor, değil mi?
*
Sonuç olarak onları tekrar görmek çok güzeldi. Charlotte dışında hepsini biraz yaşlanmış buldum, kütüphane fikrine bayıldımmmm, kafadaki kuşu sevmedim, maviyi daireye çok yakıştırdım, 3 raflık yere koskoca dolap nasıl sığdı diye merak ettim, Jennifer Hudson çok mu şartmış filmde diye düşündüm. Bir kez daha seyredebilirim, hatta ara ara açıp seyredilebilir diye düşünüyorum. Vakti zamanında Sex and the City'yi seyretmiş ve sevmiş herkes bence filmde gayet eğlenceli 2 saat geçirecek.
*
Bir de Carrie hiç sigara içmedi mi, bana mı öyle geldi?
16 yorum:
daha izleyemedim ben, ama mutlaka izlicem - bakalim bu hafta bir ara.. ilk gunlerin cilginliginin gecmeisni bekledim, ben de cok eglenecegimden eminim, guzel seyler duydum hep..
Ben Mr. big'e olan tutuklulugun anlayabiliyorum Carrie'nin.. Ask mutlu bir his degil zaten!
Manolo Blahnik modellerine az nce bakmış bir insan olarak konuşuyorum,bence iğğğğğrennç hepsi:(((
bitanesini bile giyeceğimi sanmıyorum,hepsi korkunç ama modellerin isimlerinin 80% i Türkçe bu iyi bişey olabilir:)
ayrıca yaşlanmış kilo almış da olsa önceden bula bula bu adamı mı bulmuşlar diye düşündüğüm Mr. Big'e çok ani başlayan hayranlığım haalaaa devam ediyor:))seksi mi ne:)
geçen gün bir gazetenin ekinde okumuştum. manolo blahnik, bir zaman önce Türkiye'den "hande" bilmemne adında bir kadınla tanışmış. yanılmıyorsam kadın, Harvey Nichols'ın falan müdiresi, ya da pazarlama şeysi.. onu düşünerek tasarlamış ve hande hanım bunu duyunca mutluluktan uçmuş resmen.gidip almış tabi hemen.
ben halen gidemedim filme bu ara:( bu vakit içinde vakitsizlik hikayeme nasıl bir çözüm bulacağım bilemiyorum!
ben önden duvak fikrine bayıldım...film harikaydı. carrie'nin kıyafetleri mükemmeldi.
charlotte dışında herkes bence de çok yaşlanmış, ama big nedense yaşlanmamış hiç :S
caddede geçen arabalardan inilip koşulan sahneye bayıldım ben...
dvdsini alıp yemeklerden sonra bi seans almak lazım bu filmden :)
Filmi izlemedim. Doğa üzerinde herhangi bir gücün bana bu filmi izletebileceğini de düşünmüyorum açıkçası. Zira senin de dediğin gibi tamamen kadınlara yönelik bir film bu. Üzerine sadece ayakkabı, duvak, kadının giydiği elbiseler moda vs türünde şeylerin konuşulduğu bir filme bir erkeğin gitmesini çok garip buluyorum. Filmin hedef kitlesi de biz değiliz zaten.
Bunun haricinde sex and the city'yi bilahare bombalayacağım zaten. O zaman detaylıca konuşuruz :)
Sigara konusunda da zaman değişti tabi Çelik de değişti. Artık dizi zamanındaki gibi öle küllük gibi sigara içemez keri hanım. (Sevgili zoruyla değişik sezonlardan 5 bölüm izledim, ordan bliyorum).
valla ben eşimle gittim filme ve o da gayet hoş zaman geçirdi.Kızlar kadar eğlendiğini sanmam ama sonuçta ilişkiler üzerine bir erkeğinde düşünebileceği noktalar var.elbette daha çok kadınlara yönelik konular vardı ama neden olmasın? :) biz eşimle gayet keyifli zaman geçirdik valla:)sevgiler...
Mmm ayse ya;kocamla birlikte gitmeyi dusunuyoduk biz bu filme ama simdi sen yazinca sacma geldi bian..Muhtemelen cocukcagiz da bana ayip olmasin diye tamam karicim gidelim demistir;dimi ama!Naapsam;ben en iyisi kizlari toparlayip gidiim..evet evet..
Bu arada nukhet duru ayakkabilari tespitine bayildim;cok dogru ve evet hande denilen kisi harvey nichols'un bilmemne muduru..manolo blahnik'i bizzat etkilemis ve bir ayakkabi ismine sahip olmus.guzel bir his olsa gerek.
Sanki bir süredir görmediğim arkadaşlarımı görmüş gibi oldum ama yaşlanmışlar, ve film üstine basa basa 40 ından sonra hayatı anlatıyor. Gözlükler, bacaklarda sarkmalar, göbekler :):):)
evet haklısın mutlaka kızlarla gidilmeli :):)
Mavi duvarın tonunu yakalamak için, Cary eski saçlarına ne zaman döndü farkedebilmek için bir daha gidebilirim.
Burayı seyretmeyenler okumasın :)
Elimden geldiğince az bilgi vereceğim :):)
Düğün günü öyle bişey yapan adama bir daha nasıl güvenilir biri söylesin :)
Filmden az önce çıktım ve bilgisayarımı açınca okuduğum ilk yeni yazı seninki oldu sevgili Ayşe! biz de kızkıza gittik ;) tüm düşüncelerine aynen katılıyorum. özellikle ayakkabı ve son paragraf ve evet, hiç sigara içmedi. ben bazı sahnelerin uygun bulunmayıp kesildiğini düşündüm.. zaman zaman ses kesiliyor, ekran karıyordu! ;)
aysecim o kadar dogru demissin ki :) o ayakkabiyi gorunce ben de ayni seyi dusundum - gerci ben manolo blahnik ve jimmy choo sevmem nedense zaten.
Ama Louboutinler ayrı, di mi :)
Yalnız ben kafadaki kuşu çok beğendim; yani ben takmam ama takana da karışmam gibi bir laf edeceğim şimdi :)
opuyorum :)
emelo,
ama bir değil iki değil ki filmi görünce neden bahsettiğimi daha iyi anlayacaksın. bir insanın kredisi hiç mi bitmez yani? gıcık oluyorum mr. bige'e :)
titrekkelebek,
blahnik'in bazı modelleri biraz alaturka olsa da, ayakkabıdan öte bir şey oldukları kesin! mr. big'e gıcık oluyorum!
dilara,
çok muylu olduğun o kadar belli ki bu aralar, vakit yaratmayı boşver, içinden nasıl geçiyorsa öyle olsun! :) Müdirey'yi de kıskandım ya, kadın ne menem bişey acaba!:)
bss,
kafada çiçek paralama her zaman hoş bir görüntü :))
şafak,
maşallah karpuz bey, siz de seyretmemişsiniz de, gayet bilgilisiniz konuda. ay senin kesin gitmemen gerek zaten, bır bır konuşursun filmde, ben canlandırabiliyorum gözümde!
güldem,
hımm, peki o zaman, ne mutlu size. ben erkeklerin genelinin samantha için hemen o..! diye yafta yağıştırmasına filan gıcık olduğum için erkeklerin seyretmemesi gerektiğini düşünüyorum ama her zaman istisnalar var.
begum,
:) siz gidecekseniz gidin ya, bak kötü hissettim şimdi! benim kişisel fikrim kızlarla çok daha eğlenceli olacağı sadece :) Şu Hande'yi de hakikaten merak ettim.
zeya
aynennn katılıyorum sana ya, bi daha yüzüne bakılır mı, aşkı filan bırak çok ayıp yani. bunun romantizm diye sunulmasına karşıyım ben işte.
bembi,
aa, yok ben fark etmedim. bembiii saçlarını çok merak ettim, artık bu ara ayarlayalım bi kahve molası :)
azer,
louboutinler mukayese kabul etmez! :) bu blahnik de hakikaen kıro ama ya. kuşlu gelinlik her halükarda anneanne döpiyesinden iyidir diyeyim bende :)
Bence her kadın sevgilisine / kocasına izletmeli ki adam da biraz yol yordam öğrensin.
Charlotte'a çok anlamsız bir salaklık yüklemişler sanki. Neden? Mesela malum kriz gerçekleştikten sonra Charlotte Carrie'ye sarılıp, onu Big'den uzak tutmaya çalışıyor. Gözleri dolu dolu. Bence bu gerçekten acıklı ve güzel bir sahne. Çok etkilendim. Lakin kadına öyle bir abartılı oyunculuk öngörmüşler ki, Fransız seyircisi o sahnede kahkahalar attı.
haklısın ayşe:) ama benim koca ayrıca çok komik buluyor samantha'yı:)
merhaba
sex and the city dizisini seviyor aynı bölümü birkaç kez izliyordum
ancak, filmde hayal kırıklığı yaşamadım desem yalan olur,
bizim cesur kızlar pek usluydu
sex yanı unutulmuştu sanki filmin
sayfanı sevdim
farklı, hoş ve içten
http://mavianne.blogcu.com/
Slm Aysecim,
Esimle birlikte izledigimiz evlilik tarihimizdeki tek dizidir:)
Ve kizimizinda buyudugunde boyle bir arkadas grubu olmasini cook istedigimi soyledigimde esimin suratinda ki ifadeyi unutamam.
Sinemaya gidemedim dvd'nin cikmasini bekliyorum.2.bebisimi birakicak kimsemiz yokda:)
Sevgiler...
jasmin ve iris tara'nin annesi:)
Yorum Gönder