8 Haziran 2008

Sesli düşünme- Ayşegül gibi bir arkadaşa sahip olmak

Cuma günü Ayşegül geliyor. Çoook mutluyum. Aklının bir kısmını kaybetmiş arkadaşımı burada kalacağı bir hafta boyunca eski haline getirmeyi planlıyorum :) Saatlerce konuşma planları yapıyoruz. Öyle geri gidecek Brüksel'e. Ta seneye Nisan'a kadar da gelmeyecek büyük ihtimalle. Cuma akşamı saat 7'de inecek uçağı. Ben gidiyorum karşılamaya, Doruk da aynı saatlerde Diyarbakır'dan geliyor olacak. Bir taşla iki kuş. Dış hatlar, iç hatlar arası mekik dokuyacak mutlu bir shuttle'ım ben.

*
Ne zamandır konuştuğumuz bizim evin arka bahçesinde mangal partisini, Ayşegül'ün gelmesiyle beraber tüm üniversite grubunun katılımıyla gerçekleştireceğiz. Efe ile Didem gelemeyecekler sadece. 21 Haziran cumartesi bunun için en uygun gün gibi görünüyor. Çünkü erkenden başlayabilir ve istediğimiz kadar uzatabiliriz. Zaten başka uygun gün de yok bizim arka bahçe için. Yemek dergilerini ve interneti iyice kurcalayıp yaratıcı mezeler bulmak istiyorum. Sevdiklerinizden oluşan kalabalık gruplara yemek hazırlamak ne kadar heyecanlı. Mangalın en mühim kısmı olan et kısmına hiç dahil olmayacağım için de böyle düşünüyor olabilirim. Et satın almayı bilmiyorum, o kısım için birinden yardım almam gerekecek.
*
Şimdi olay böyle. Günlerdir konuşup mailleşiyoruz, herkese uygun bir zaman bulmaya çalışıyoruz. Neyse işte, bu sabah Ayşegül'le konuşuyorduk. Bana elektronik biletini gönderdi geliş saati filan elimde bulunsun diye. O sırada bir fark ettim ki bizim şapşalın dönüşü 21 haziran cumartesi sabah 11. Ben başladım: Kızım bu ne böyle? Dönüşün cumartesi günü. Kör müsün günlerdir bu güne mangal planı yapıyoruz, sen de devamlı evet evet yapalım, eti biz Ayşe'yle gider alırız, her şeyi hazırlarız diye yazıp duruyorsun. O gün sabahın köründe gidiyormuşun sen? diye. Bizimki ne dese beğenirsiniz: Aaa hakikaten öyle mi ya? Ben pazar sanıyodum, iyi ki söyledin valla. Tüh naapsak? Tabi ben onu 2 gün daha az görecek olmanın üzüntüsüyle Neden pazara almadın ya, cumartesi sabahtan gidilir mi? derken o da yine şahane bir cevap olarak: Kesin ben bişey düşünmüşümdür: ya yer yoktur, ya çok pahalıdır ya da geleyim bigün dinleneyim diye düşünmüşümdür ama hatırlamıyorum şimdi hakikaten neden öyle yapmışım yaaa. gibi bişeyler dedi.
*
Böylece ilk paragrafta bahsettiğim aklının bir kısmını yitirme ifadesi de daha bir anlam kazanmıştır. Aslında elimde kendi kendine kulak yaptığı fotoğrafları bulunuyor. Şaka yapmıyorum. Yanyana fotoğraf çektirmişiz, bu şapşal kendine arkadan 2 kulak yapmış! Acaba aklını yitirmedi de hep mi böyleydi? Hahaha, hatırlayınca gülme tuttu birden. Aaa, daha da güzeli var. Eskiden bir arkadaşımız iyi fal bakardı. Ayşegül'e kahve falı bakıyordu. Ne biçim dilek tuttun Ayşegül ya, olması imkanız gibi, dünya barışı mı tuttun, ne tuttun? diye sorunca Ayşegül herkesi şok edecek şekilde Evet dünya barışı, ne var diye cevap verebilmiş bir insandır :))
*
Sonuç olarak Ayşegül Hanım 21 Haziran Cumartesi Belçika'ya dönüyor. Mangalı başka gün yapmak mümkün değil, en azından bizim evde. En mantıklısı bir önceki pazar (15 Haziran) biryerlerde hepberaber toplanmak ve 21 Haziran Cumartesi de mangalı ne yazık ki Ayşegülsüz yapmak gibi görünüyor. Ayşegül de dramatik dramatik Fotoğrafları da bana yollarsınız artık gibi cümleler kurdu ama yapacak bir şey yok.
*
Ben ona panik içinde Yaa Ayşegül nasıl bilmiyosun ne kızsın yaa diye mızırdanırken o da dur bi dakka bişey söyliycem, sana Hello Kitty'li chopstick aldım gibi çok alakalı cevaplar verdi. Bir de üstüne Senin buna harika bir çözüm bulacağına eminim bindiriverdi! Tabi bulurum tabi. Oharimeks!
*
Şimdi bunu okuyunca çok kızacak :) Onu çok çok özledim. Çok az kaldı. Yuppi.

Hiç yorum yok: