26 Nisan 2009

la lettera

Ciao cara,

-

Periyodik olarak yere düşerek, merdivenden yuvarlanarak, vücudumun belli bölgelerine elimdeki nesneyi düşürerek kendimi yaraladığım bilinen bir şey. Çok sakar biri değilim ama yaptım mı tam yapıyorum. En son yazın Çandarlı'dayken ayağımda kocaman bir borcam kırmamdan sonra başıma gelen kayda değer bir olay yoktu. Zaten o olayın etkisi de hala geçmiş sayılmaz çünkü ayağımda sanırım artık hayat boyu taşımaya mahkum olduğum bir yara izi var. Muhtemelen dikişlikti, atladık ama pişman değilim. Bir de dikişle filan uğraşamazdım yazlıkta.. Neyse, sonunda kendi rekorumu egale ettim ve tuhaf düşmelere nihayet bir yenisini ekledim. Merdivenden inerken yüz üstü düşmeyi başardım. Sanırım artık konuda pratiklik kazanmış olmalıyım ki, birkaç basamak sonra durmayı başardım. Hayatta öğrenecek şeyler hiç bitmiyor. Siz muhtemelen biliyorsunuzdur ama ben yine de söyleyeyim: Sabah daha afyonumuz patlamadan evde topuklularla gezmiyoruz. Merdiven ineceksek ayakkabılarımızı çıkarıp alıyoruz. Bu sefer daha önce yaralayamadığım bir yerimi yaraladım. Sol baldırımının ön tarafının en kemikli bölümü şu an mor, yeşil ve mavinin tonlarına bürünmüş halde! Hem kim istemez ki gökkuşağı gibi bir bacak, değil mi ? :) Bir süre etek giyemiyorum. Bu da bana ders olsun. Artık, bir zahmet.

Nevra olmayan herkes için yazı devam ediyor. Nevracım hadi sen burda kapat. Hem işte blog mu okunur, ne ayıp aaaa, hadi iş başına!

-

Nevra iş için şehir dışında olduğundan 4 gündür kaplumbağalarına ben bakıyorum. Daha önce bu konu hakkında detaylı bir yazı yazmıştım. Nevra'nın kaplumbağaları, bu hayvanların Burj Al Arab'ında kalıyorlar. (Nevra bak hala okuyorsun, kapat!) Kocaman bir akvaryumları ve sularını temizleyen bir filtreleri var. Bir tanesi devasa boyutta. O daha uzun süredir Nevra'da olduğu için, Nevra onu besleye besleye carettaya carettaya çevirmiş. Öbürü bunun yanında plankton gibi kalıyor yavrum. Hakkını yememem gerek Nevra bana fazla sorumluluk yüklemedi. Sadece sabahtan sabaha yemek veriyorum ve su azaldıkça üzerine su ekliyorum. Yani sularını değiştirdiğim bile yok. Yalnız Nevra bunlara normal evcil hayvan gibi değil de çocuğu gibi yaklaştığından hayvanlar suya atılan yemleri yiyemiyorlar, çünkü alışmamışlar. Elden besleniyorlar. Oh yes. Nevra demişti de inanmamıştım. Ama ilk gün yemleri suya atıp da hayvanların hiç oralı olmadığını görünce ben de kolları sıvadım :) Böle yukarıdan yem uzatınca ağızlarını kocaman açıyorlar fok gibi! :) İkisinin yemeği ayrı. Tahmin edileceği üzere semirmiş olan kaplumbağa, diğerinin yemeğine de saldırıyor ama ben onu itekliyorum. Küçük olanın yemeğini yediğinden emin olana kadar da başlarından ayrılmıyorum. Robin Hood gibiyim maşallah. Nevra onları bugün yarın alacak, alışmıştım vallahi. Yandaki resim Nevra'nın su kaplumbağasının yakın gelecekteki görüntüsü.

-

Eğer bir kişi daha ben bankamatikten para çekerken dibime gelirse sizlerin huzurunda söz veriyorum ki dönüp çemkireceğim. Bu nasıl bir iş ya? Biz sokakta aramızda 15 santim aralıkla mı yürüyoruz ki sıradayken neredeyse birbirimizin nefesini duyacağımız mesafede bekleyelim? Ne o kadar ilgiyle ekrana bakmanı gerektirecek kadar param var, ne de bana 20 santim daha yakın durursan işini daha çabuk halledebileceksin. Bankamatik sırasında en az bir metre aralıkla beklenmesi konusunda kampanya başlatmak istiyorum ve hatta yurt dışında olduğu gibi, bankamatiklerin önüne biri işlem yaparken geçilmemesi gereken mesafeyi belirten bir çizgi çekilmesini öneriyorum. Yoksa olacaklardan sorumlu değilim.

A presto. Un bacione,

Ayşe.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bu biraz kültürle alakalı. biz genelde toplum içerisinde hiç tanımadığımız veya az tanıdğımız insanlarla da mesafeyi az tutmakta bi sakınca görmüyoruz. Bankamatik olayına katılıyorum yeri geldiğinde ben de dönüp pis pis baktığımda da gerekli mesajı almayan yurdum insanını uyarırım
yeri gelirse kavga ederim :)

zeya dedi ki...

Bankamatikte çok haklısın. Başını uzatıp hmm az paran kalmış yazık falanda diyecekler yakında...

Geçmiş olsun bacağın için !! Abbi cura di te!

Adsız dedi ki...

sevgili Ayşe,
bankamatik ile ilgili söylediklerine tamamen katılıyor ve kampanyaya varım aynı şekilde müşteri temsilcileri ile masada oturup işini yaparken futursuzca gelip karşı koltuğa serilen zihniyetleride kınıyorum ve çemkiriyorum
şimal