Tatil. Ünite 6: Cunda
Cunda'yı daha önce anlata anlata bitirememiştim. (Bir ki üç dört beş) Bu sefer ekleyecek sadece birkaç detayım var. O yazılarda zaten her şeyi söylemişim. Cunda'da ne yaparız diyenler oralara tıklayabilirler. Şimdi geçiyoruz bu seneki Cunda tatilinin fotoğraf ve detaylarına.
Cunda'nın içinde denize girme sıkıntısı vardı. Ya oldukça güzel olmasına rağmen ıssız ve düzgün bir tesisin bulunmadığı Patriça plajından, ya da biraz yol yaparak Ayvalık'ın Sarımsaklı plajından denize girmek gerekiyordu. Şimdi Cunda'nın arka tarafındaki Ortunç Otel yenilenmiş. Mavi bayraklı, şahane bir plajı var. Otel pahalı, sadece denizden faydalanmak için otele gidebiliyorsunuz, gerçi o bile pahalı ama Cunda zaten 1-2 günlüğüne gidilecek bir yer olduğu için tercih edilebilir. 1 hafta kalayım her gün Ortunç'dan denize gireyim derseniz o biraz tuzlu olabilir. Yine Bodrum plajları gibi değil ama saçma. Bu sene girdiğim en soğuk deniz buydu. Hatta Çandarlı'nın eski zamanlardaki çivi gibi, insanın kanını donduran denizinden bile soğuktu ama pırıl pırıl tabii ki. Eğer donmazsanız şnorkelle keşif için en uygun yerlerden biri.
Cunda bıraktığımız gibiydi. Ayvalık tostu, Bay Nihat, Taş Kahve, zeytinyağı, domates reçeli, Vino, hiç oturmamış olsak da Ayna olduğu gibi duruyordu. Bay Nihat yüzünden başka hiçbir restoranı deneyemediğimiz Cunda'da Cunda Balık Evi bu sene Ağustos'ta Food and Travel'da ayın restoranı seçildi, kısa bir süre için Cunda'da olduğumuzdan biz gidip denemedik, sizin aklınızda bulunsun.
Her güzel şeyin bir sonu varmış. Benim de bu seneki "İki Yıl Okul Tatili" tadındaki tatilim yarın sona eriyor. Çandarlı serinledi, deniz hala sıcak olsa da artık akşamları soğuk. Aylardır dolapta bekleyen çorap ve spora ayakkabılara geri dönüş yaptım. Şimdi neredeyse bir sene önce satın aldığımda "Ama konser pazartesi, nasıl izin alacağım da gideceğim" diye kara kara düşündüğüm ama yine de kendimi almaktan alıkoyamadığım biletimle beraber U2'yu izlemeye İstanbul'a gidiyorum. Referandum'a kadar da Ankara.
Cunda'nın içinde denize girme sıkıntısı vardı. Ya oldukça güzel olmasına rağmen ıssız ve düzgün bir tesisin bulunmadığı Patriça plajından, ya da biraz yol yaparak Ayvalık'ın Sarımsaklı plajından denize girmek gerekiyordu. Şimdi Cunda'nın arka tarafındaki Ortunç Otel yenilenmiş. Mavi bayraklı, şahane bir plajı var. Otel pahalı, sadece denizden faydalanmak için otele gidebiliyorsunuz, gerçi o bile pahalı ama Cunda zaten 1-2 günlüğüne gidilecek bir yer olduğu için tercih edilebilir. 1 hafta kalayım her gün Ortunç'dan denize gireyim derseniz o biraz tuzlu olabilir. Yine Bodrum plajları gibi değil ama saçma. Bu sene girdiğim en soğuk deniz buydu. Hatta Çandarlı'nın eski zamanlardaki çivi gibi, insanın kanını donduran denizinden bile soğuktu ama pırıl pırıl tabii ki. Eğer donmazsanız şnorkelle keşif için en uygun yerlerden biri.
Cunda bıraktığımız gibiydi. Ayvalık tostu, Bay Nihat, Taş Kahve, zeytinyağı, domates reçeli, Vino, hiç oturmamış olsak da Ayna olduğu gibi duruyordu. Bay Nihat yüzünden başka hiçbir restoranı deneyemediğimiz Cunda'da Cunda Balık Evi bu sene Ağustos'ta Food and Travel'da ayın restoranı seçildi, kısa bir süre için Cunda'da olduğumuzdan biz gidip denemedik, sizin aklınızda bulunsun.
Her güzel şeyin bir sonu varmış. Benim de bu seneki "İki Yıl Okul Tatili" tadındaki tatilim yarın sona eriyor. Çandarlı serinledi, deniz hala sıcak olsa da artık akşamları soğuk. Aylardır dolapta bekleyen çorap ve spora ayakkabılara geri dönüş yaptım. Şimdi neredeyse bir sene önce satın aldığımda "Ama konser pazartesi, nasıl izin alacağım da gideceğim" diye kara kara düşündüğüm ama yine de kendimi almaktan alıkoyamadığım biletimle beraber U2'yu izlemeye İstanbul'a gidiyorum. Referandum'a kadar da Ankara.
2 yorum:
Bence her postta bir bambam fotoğrafı olmalı :) eksikliği hissediliyor
sevgiler
fulya
ayşecim yine nereye kayboldun?
Yorum Gönder