5 Nisan 2012

veciz sözler

Kitch'n Garden diye bir şey var, görmüşsünüzdür. Evde yetiştirilebilen otlar. İkinci denemede başarıya ulaştım. Benimkiler Kitchen'ı reddetti yalnız, sanırım güneş yeterli değil. Salona taşındılar bir süre önce. Salonun geri kalanıyla tamamen alakasız, camın önünde sanki çiçek bakar gibi maydonoz, dereotu, fesleğen ve nedense inatla bir türlü çıkmadığını anlamadığım bir roka saksısına bakıyorum. Arada suluyorum, yavaş yavaş büyümelerini seyrediyorum. Bitkiler hakikaten çok enteresan. Boyunları nasıl da inanılmaz bir esneklikle bükülüyor güneşe daha yakın olabilmek için. Pencereden çıkıp gidecekler diye korkuyorum. Yapıştırdım pencerenin önüne artık, daha ne yapılabilir bilmiyorum. Aylar sonunda maydonozlar yenebilir hale geldi. Çok ufacık yapraklı, sanki yavru maydonoz. Yedik. İlkokulda pamuk arasında suladığım fasulyem filizlenmiş kadar mutluyum :)




Pazar sabahı hiç olmayacak kadar erken bir saatte kalkınca, öğlen gidilecek festival filmi öncesi (evlerden uzak. Bu sene festivallerden darbe üstüne darbe yedim.) sokaklarda zaman geçirmeye fırsat çıktı. Haydi o zaman kalabalığıyla korkutan Van Kahvaltı'ya. Yok arkadaş. 10buçukta kapıdaydık, bir ton insan sıra bekliyor. Benim Van Kahvaltı'ya ev hanımı kariyerime geçiş yapmadan önce gidemeyeceğim kesinleşti. Çünkü ömrü hayatımda bir kez daha bir pazar sabahı 10buçukta başka bir belediye sınırlarında yer alan bir dükkanın önünde olabileceğimi sanmıyorum. Nişantaşı'ndaki yerleri daha rahat oluyormuş, öyle duydum, belki bir gün orası. Neyse, çok da üzülmeden Cuppa. Her şeyi güzel yapıyorlar. Jedi juice ismi çok şahane yahu.

Bugün trafikten kaçmak için alternatif yollar ararken Ulus civarlarında bir kuaförün caddeye kocaman "BRAZİLYA FÖNÜ YAPILIR" afişi astığına gülerken, afişin altından televizyondan gördüğüm ama adını bilmediğim (genelde magazin programlarında biraz zevzekçe sokak röportajı yapan erkek bir sunucu, tam bir bonus kafa) o adam geçti. Fotoğraf makineme uzanamadan yeşil yandı, yola devam etmek zorunda kaldım. Tam bir BRAZİLYA FÖNÜ reklamıydı.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

tarihe not düşülsün lütfen,
o otları ellerimle diktim, ellerimle üzerlerine toprak attım,
ellerimle suladım ve
konuştum onlarla zaman zaman

Buna rağmen sırf blogu olduğu için tüm takdir ve başarılar ayşeye gidiyor o otlar da benim alın terim var :)

Nesrin dedi ki...

maydanozun orjinali zaten küçük oluyor, bizim manavlardan aldıklarımız hormonlu olduğu için öyle devasa yapraklı :)

Adsız dedi ki...

Sevgili Ayşe,
Ben ve eşimde büyük bir özenle ektiğimiz roka, biber, maydanoz ve çileklerimizin çıkmalarını, büyümelerini izliyoruz, büyük bir sabırla bekliyoruz ;) Son derece keyifli.. Kitch'n Garden rokalar çıkmıyor malesef. Bende aynı sıkıntıyı yaşamıştım. Fakat önerim, tohum alıp uzun balkon saksılarına torflarla ekmek. Çok daha verimli sonuçlar alınıyor..
Yaşasın organik yaşamm ;)..

Ebygale dedi ki...

Benim mutfak otlarım da aheste aheste büyüyorlar. Rokam çoktan soldu bile, henüz tam yetişmediler ama ben de dün ilk defa dereotundan bir tutam koydum yaptığım yemeğe, tadı çok lezzetli, heyecanla fesleğenlerimi bekliyorum şimdi. Seninkiler kadar olmadılar ama benimkilerin son halini blogumda görebilirsin. Sevgiler...