Midilli - 1
Midilli'ye Ayvalık'tan feribotla 1,5 saatte ulaşabilirsiniz. Dünyanın en tırı-vırı gümrüğü burası, tek bir dedektörden bile geçmeden feribota biniyorsunuz. Midilli'de merkezde kalmak iyi fikir. Diğer yerleri kiralayacağınız arabayla gezebilirsiniz ama akşamları şehir merkezi daha hareketli oluyor. Burada kaldığımız otelden bahsetmeliyim. Yüz yıllık bir konak burası, yüksek tavanlı odalar, şahane avizeler.. Pyrgos of Mytilene'yi not alın, gitmeden yer durumunu kontrol edip burada kalabilirsiniz. Merkeze yürüyerek 15-20 dakika, bu yüzden biraz yürümeniz gerekecek ama bence buna değiyor.
Akşam yemeği için adres belli, Kalderimi. Midilli'nin ana caddesi Ermou'da gezinerek ara bir sokaktaki Kalderimi'yi buluyoruz. Sokağa atılmış salaş masalarda yaşlı amcalar sohbet ediyor. Zaten Kalderimi'nin adı bildiğiniz kaldırımdan geliyor.
Midilli Yunanistan'ın uzo üretim merkezi. Ülkenin tamamına burada üretilen uzolar gidiyor. İçinde en kaliteli olarak bilineni Barbayanni denen ve aşağıdaki gibi yazılan (!) bu uzo. Farklı versiyonları var. Bu yeşil şişe %42 alkollü, mavisi %46. Keyfinize göre söyleyin.
Grek salata demirbaş. Kırmızı soğanla yapılınca elbette daha güzel oluyor. Getirdikleri ekmeğe hasta olduk. Öyle tok bir ekmek ki, onca mezeye rağmen bütün geceyi tek bir dilim ekmekle geçirebilirsiniz.
Ve bir diğer beklediğim lezzet: Şarap soslu ahtapot. Midilli'ye gidince mutlaka denenmesi gereken bir şey bu. Ahtapotları bitirdikten sonra sosuna kıyamayıp ekmekle icabına bakacaksınız, biliyorum. Ahtapotun açık ara en güzel hali bu bence. Izgara ahtapot, seni ikinciliğe aldım.
Artık bundan daha iyisi olamaz derken kabak çiçeği dolması masanın ortasına oturarak imparatorluğunu ilan etti. Bildiğimiz pirinçli dolma değil. Peynirle doldurulup kızartılıyor. İtalya'da kabak çiçeğini deniz ürünüyle doldurup kızartırlar. Kabak çiçeğine sorsalar bence öyle yenmeyi tercih edecektir ama bu da bu zaten kendi kendine çok lezzetli olan bir doğa mucizesini (kabak kadar vasat bir sebzenin çiçeğinin harika lezzeti elbette doğanın bir mucizesidir) ister peynirle ister pirinçle doldur, her türlü harika oluyor. Kızartmalar hep daha lezzetli :(
Bu ziyafetin üzerine Midilli'de yürüyüşe çıktık. Sokaklar hareketli ama tıklım tıklım değil. Küçük küçük barlar ve sahil boyunca sıralanmış cafeler var. Dönercilerin (gyros diyorlar) önü tıklım tıklım, herkes gece yarısı döner yiyor. İstanbul'da çok yaygın değil bu ama Ankara'da Aspava'da dünyanın en güzel dürüm dönerini yaparlar. İçkili gecelerden sonra eve dönmeden Aspava'ya uğramak ve bu soslu dürümden yemek usuldendir. Sabaha kadar tıklım tıklım olur, gece 5'te sıra beklersiniz. Yemeğin üzerine herkese sigara ikram ederler filan, böyle garip bir yer. Yunanistan'da gece yarısı dönercilere olan ilgiyi görünce Ankara'yı hatırladım, duygulandım!
Önce sahili, sonra ara sokakları dolaşıyoruz. Eski tabelalı dükkanlar kapanmış, sadece birkaç bar açık. Daha karşıdan gelirken dikkatimizi çeken bu bara oturuyoruz. Adını okumayı bilmiyorum, yardımcı olabilecek biri varsa memnun olurum! Burası dışarıdan Cihangir cafelerine benziyor. Hem dekorasyon hem de müzik çok güzel. Gelir gelmez fırınlanmış yufkadan yapılmış atıştırmalıkları yoğurt sosuyla masanıza getiriyorlar. Tatilin başından beri olduğu gibi yine ideal alkol seviyesinde geliyor kokteyller. Bir kere bile cimri davranılmış bir içkiyle karşılaşmadık. Salak yerine konmaya çok alıştığımız için aslında olması gereken bir şeyle karşılaşınca bile seviniyoruz, ne acıklı!
Midilli'de gezmeye birkaç gün daha devam ediyoruz!
Akşam yemeği için adres belli, Kalderimi. Midilli'nin ana caddesi Ermou'da gezinerek ara bir sokaktaki Kalderimi'yi buluyoruz. Sokağa atılmış salaş masalarda yaşlı amcalar sohbet ediyor. Zaten Kalderimi'nin adı bildiğiniz kaldırımdan geliyor.
Midilli Yunanistan'ın uzo üretim merkezi. Ülkenin tamamına burada üretilen uzolar gidiyor. İçinde en kaliteli olarak bilineni Barbayanni denen ve aşağıdaki gibi yazılan (!) bu uzo. Farklı versiyonları var. Bu yeşil şişe %42 alkollü, mavisi %46. Keyfinize göre söyleyin.
Grek salata demirbaş. Kırmızı soğanla yapılınca elbette daha güzel oluyor. Getirdikleri ekmeğe hasta olduk. Öyle tok bir ekmek ki, onca mezeye rağmen bütün geceyi tek bir dilim ekmekle geçirebilirsiniz.
Midilli'nin kendine has bir peyniri var: Ladotiri. Ben böyle şey görmedim. Kızartılarak servis ediliyor. Hiçbir şey yeme, ana yemek olarak bunu ye, o bile olur. Adaya gelmişken mutlaka bundan eve de getirmek gerek. Ben şimdi dolaptakine kıyamıyorum. Tam bir lezzet patlaması, Kalderimi de hakkını fazlasıyla vermiş.
Ve bir diğer beklediğim lezzet: Şarap soslu ahtapot. Midilli'ye gidince mutlaka denenmesi gereken bir şey bu. Ahtapotları bitirdikten sonra sosuna kıyamayıp ekmekle icabına bakacaksınız, biliyorum. Ahtapotun açık ara en güzel hali bu bence. Izgara ahtapot, seni ikinciliğe aldım.
Artık bundan daha iyisi olamaz derken kabak çiçeği dolması masanın ortasına oturarak imparatorluğunu ilan etti. Bildiğimiz pirinçli dolma değil. Peynirle doldurulup kızartılıyor. İtalya'da kabak çiçeğini deniz ürünüyle doldurup kızartırlar. Kabak çiçeğine sorsalar bence öyle yenmeyi tercih edecektir ama bu da bu zaten kendi kendine çok lezzetli olan bir doğa mucizesini (kabak kadar vasat bir sebzenin çiçeğinin harika lezzeti elbette doğanın bir mucizesidir) ister peynirle ister pirinçle doldur, her türlü harika oluyor. Kızartmalar hep daha lezzetli :(
Bu ziyafetin üzerine Midilli'de yürüyüşe çıktık. Sokaklar hareketli ama tıklım tıklım değil. Küçük küçük barlar ve sahil boyunca sıralanmış cafeler var. Dönercilerin (gyros diyorlar) önü tıklım tıklım, herkes gece yarısı döner yiyor. İstanbul'da çok yaygın değil bu ama Ankara'da Aspava'da dünyanın en güzel dürüm dönerini yaparlar. İçkili gecelerden sonra eve dönmeden Aspava'ya uğramak ve bu soslu dürümden yemek usuldendir. Sabaha kadar tıklım tıklım olur, gece 5'te sıra beklersiniz. Yemeğin üzerine herkese sigara ikram ederler filan, böyle garip bir yer. Yunanistan'da gece yarısı dönercilere olan ilgiyi görünce Ankara'yı hatırladım, duygulandım!
Önce sahili, sonra ara sokakları dolaşıyoruz. Eski tabelalı dükkanlar kapanmış, sadece birkaç bar açık. Daha karşıdan gelirken dikkatimizi çeken bu bara oturuyoruz. Adını okumayı bilmiyorum, yardımcı olabilecek biri varsa memnun olurum! Burası dışarıdan Cihangir cafelerine benziyor. Hem dekorasyon hem de müzik çok güzel. Gelir gelmez fırınlanmış yufkadan yapılmış atıştırmalıkları yoğurt sosuyla masanıza getiriyorlar. Tatilin başından beri olduğu gibi yine ideal alkol seviyesinde geliyor kokteyller. Bir kere bile cimri davranılmış bir içkiyle karşılaşmadık. Salak yerine konmaya çok alıştığımız için aslında olması gereken bir şeyle karşılaşınca bile seviniyoruz, ne acıklı!
Midilli'de gezmeye birkaç gün daha devam ediyoruz!
6 yorum:
musiko galiba okunuşu.
yazılarınızı işte okuyorum genellikle , her defasında eve gidip bavulumu toplayıp gitmek istiyorum.Elinize sağlık süper yazıyorsunuz..bengü
şişman jack idi sanırım bir tavernanın adı ya da nam ı; oraya gittiniz umarım.
musiko afenio diye okunuyor :)
İlle de molivos diyorum ben adanın en güzel mezeleri,tadları orda.
İlle de molivos diyorum ben adanın en iyi mezeleri,tadları orda.
Yorum Gönder