8 Kasım 2006

"The Sofra"

1. Enginar 2. Peynir tabağı 3. Karides 4. Yengeç 5. Somon fümeye sarılı kuşkonmaz 6. Soslu Hamsi 7. Deniz Börülcesi 8. Brokoli salatası 9. Lakerda

Annem çok ilginç bir kadındır. Mutfağı sevmez. Hatta yemek yemeyi sevmez. Bu yönden birbirimize hiç benzemeyiz. Davet verme konusunda ise kesinlikle bir uzmandır. Umarım bu yönden benzeyeceğiz birbirimize. Misafirlerin gelmesinden 2 saat önce girer mutfağa abartmıyorum 20 çeşit meze yapar çıkar. Sihirbaz gibi. Bu sofrayı da geçen cumartesi hazırladı. Ben Cumhuriyet yürüyüşüne katılmıştım sabahtan. Buzzz gibi Ankara havası beni mahvetti ama cumartesi akşamını yakmamak için akşamüstü eve gelip Tylol Hot-pijama rahatlığıyla kür yaparken, mutfakta sandalyenin üstünde elimde Tylol-Hot bardağıyla annemi seyrettim. 4 ayrı tencerede birşeyler pişiyor. Mutfağın her tarafında bin çeşit ot var. Balık gecesi olduğu için tabiki bir sürü meze lazım. Roka salatası ve yeşil salata lazım!

Cumartesi akşam işim vardı. İş dediğim de sinemaya gitmek; Eve Dönüş'e. Yani benim için oldukça sosyal içerikli bir gün oldu cumartesi, sabahki Cumhuriyet yürüyüşünün ardından Eve Dönüş'e giderek. Şu sofrayı bırakıp dışarı çıktım. 8 kişi vardı yemekte, ben çoğuyla karşılaşamadım bile. Annemin üniversiteden arkadaşları ve eşleri. Hala görüşmeleri çok güzel. Ben de öyle olmak istiyorum. Keni evimde böyle sofralar hazırlamak istiyorum! Fotoğraf çekmeyi benim kadar seven Şafak Abi'ye fotoğraf makinemi teslim edip çıktım. Lütfen herşeyi çekin dedim. Süper olmuş fotoğraflar. Onlara bilgisayarda güzel bir playlist hazırladım ve çıktım.


Söylemiştim düzenden fazla hoşlanmadığımı. Sofra fotoğrafları çekerken de böyle pırıl pırıl bir sofra değil de tam yemek anını gözteren fotoğrafları daha çok seviyorum. Yarım servis tabakları, masada ekmekler, yarılanmış kadehler..

Anne dedim ne gerek var pilava?? Balık yiyeceksiniz pilavın ne işi var? O gitti sırrını anlayamadığım şekilde 15 dakikada deniz ürünlü pilav yaptı. Midye, karides, kalamar var içinde. Bu kadın işi biliyor. Bazen annemin garip güçleri olduğunu düşünüyorum. Şaka değil. Kızınca sigortaları attırıyor evde, arabasını da bozdu bikaç kere. Normal bozulma değil, elektrikle ilgili birşeyler. Garip işte.. Cadı mısın yoksa anne sen?? Meğer mutfakta burnunu oynatarak yapıyormuş bunları! Bütün çocukluğum boyunca cadı olmayı hayal ettim, şimdi öğrenirsem üzülürüm!

Son olarak 'The Balık'. Deniz Levreği. Tuzda. Sonra yakılıyor. Sonra çekiçle kırılıyor. Yemek masasının etrafı ve yerler tuzla doluyor. Çok güzel bir akşam geçirdiklerini düşünüyorum.

Gecenin sonunda yanlış bir zamanlama yaparak tam misafirlerin gidişine denk geliyorum! :) Toplancak fazla birşey yok. Annem onu da yapmış... İlk kar o gece yağıyor. 2006'yı 2007'ye bağlayacak kış başlıyor. Hep böyle akşamlar geçirmek lazım..

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayşecim oldukça besleyici bir sofra.Bende yıllar sonra arkadaşlarım ve eşlerimizle hatta çocuklarımızla böyle yemeklerde buluşmayı hayal ediyorum. Annenin ellerine sağlık. Çok güzel mamalar hazırlamış.

jelatin dedi ki...

:) Benim annem de senin tam tersi. Ne zaman kendisinin hazırladığı güzel bir misafir sofrasına oturacak olsak "Hadi yemekler bozulmadan bir fotoğrafımızı çek." der. Kendisi özene bezene süslüyor ya, eserini ölümsüzleştirmek istiyor.

Bir de çok sıcak bir ortam varmış gibi geldi bana. Ne güzel.

daphnevega dedi ki...

Nuray,
Umarım sende gerçekleştirirsin bu dileğini, ben de!

jelatin,
:) Annen haklı! Ben onu anlıyorum :) Bu sıcaklık ne önemli bişey dimi? Bazı evlerde kapıdan girince hiissediyosun, bazen de olmuyorsa olmuyor. Garip birşey.

Adsız dedi ki...

ben de annene misafir olmak istiyorum :)

daphnevega dedi ki...

Duygu,
Balık sorumlusu her yerde babalar!Hala bulaşık işlerine pek karışmıyorum. Sadece yemek yapmakla olmuoyor dimi bu işler:)?

Bonafide,
Bekleriz efendim bir dahakine!