9 Ocak 2007

Senin yüreğin kabarmış. Evet hem de nasıl. Olsun.

Süper bişey. Kalkıp dans ettirme ve günün geri kalanında 'never again never againnn' diye şarkı söyletme etkileri var.
Tıkla çalsın:
Giriş: 17 Ocak'ta Helldorado konseri var. Radyo Eksen düzenliyor. Bizim Ankara’da Radyo Eksen'imiz bile yok oysa ki, internetten dinlemeye çalıyoruz burda.. Şanslı İstanbullular gitsin konsere, biz de burdan bakalım.. Olsun ben 20 Ocak'ta 4 günlüğüne kısa bir tatil için İstanbul'a gidiyorumm. Oleyy!

Herşey İstanbul'da olabilir tamam doğru, ama Ankara'da olmanın da farklı yanları yok değil. Çok sevdiğimiz politikacılar yüzünden yolların kapanması ve trafiğin durdurulması, Sayın İ. Melih amca yüzünden ağaçların bir gecede yer değiştirmesi ve yolların akış yönünün tersine dönmesi.. Normalde 5 dakikada gidilecek mesafenin şantiye şehrimizde yarım saatte gidilebilecek duruma gelmiş olması da ilginç deneyimler tabii. Saçma sapan bir yere dönüştü burası artık ama konu bu değil. Konu Ege. Evet hiç bağlayamadım farkındayım ama bu seferlik böyle olsun. Bölük pörçük yazma şeklime alıştınız sanırım :)

Gelişme: İzmirliyim; o yüzden önce adını seviyorum Ege'nin. İçeri girer girmez kendimi eski bir Rum evinin içinde hissediyorum. Duvarlar kireç beyazı, açık mavi bordürlerle çevrili, dantel beyaz perdeler var. Tepende de bir deniz haritası. Hemen ertesi gün Alaçatı'ya tatile gidesim geliyor. Her türlü insan var içerde. Gençler de, takım elbiseli iş
adamları da, yabancılar da oluyor burada. Çünkü yemekler çok güzel. Özellikle de mezeler.. Rakıyı hep severdim, gitgide de daha çok sevmeye başladım. Garip bir içiş şeklim var. Yadırgamayanı görmedim. Tüm restoranlarda da garip garip bakarlar. Rakıya bir parmak limon suyu ekliyorum. Bu şekliyle tadını daha çok seviyorum ve daha az çarptığına dair hiçbir dayanağı olmayan bir teorim var. Tadanlar genelde süper ya da iğrenç değil de "garip" buluyorlar, ben söyliyim de sonra aklınıza gelir de denerseniz "bu ne böyle!" diye bana çatmayın.
Fotoğrafların altına isimlerini yazdım ama galiba hiçbirşey okunmuyor. Photoshopla blogger pek iyi anlaşamıyor sanırım ya da ben iki ayrı bilmediğim konuda fazla ileri gidiyorum :)
Say bakalım sol baştan:
1. Fava
2. Közlenmiş biber
3. Ahtapot Salatası
4. Girit usulü ezme
Bunlardan orjinalliği olan tek şey Girit usulü ezme. Ezme diyince aklıma gelecek şey genelde bu olmaz ama değişik bir tip beyaz peyniri zeytinyağı, kekik ve kırmızı biberle karıştırıyorlar ve evde yapınca olmayacak bir beyaz peynir karışımı oluyor. Zaten böyle şeyler bulunca yemek yemek zevkli oluyor..
Zeytinyağına çıtır çıtır beyaz ekmek batırmaktan daha büyük zevk var mı be?
Sonuç: Evet sadece meze fotoğrafı var çünkü ben geri kalanında artık nasıl bir iştahla devam etmişsem yemeğe, fotoğraf filan gelmemiş aklıma. Yemek yemeye karşı çok büyük bir aşkım var. Çok büyük keyif alıyorum.. Kendimi bildim bileli bu böyle.. Ve diliyorum ki asla sadece salata yiyen kızlardan olmayayım ben, şu zevkten kendimi bile bile, isteye isteye mahrum bırakan bir varlığa dönüşmeyeyim. Son zamanlarda ilginç şekilde yiyip de kilo almama mucizesi devam ediyor ama bir gün gelir tekrar 3-5 kilo fazlam olabilir; o halimi sevebilirim ama güzel olmak için kendini bunlardan uzak tutan halimi sevemem.. Bu da böyle biline... nolacaksa :)

14 yorum:

Adsız dedi ki...

yani burasi ankarada bir izmir lokantasi mi:) ben de cok seviyorum egeleri..orali olmaliymisim ama..demekki bu yastan sonra oralardan ailecek bir yazlik sahibi olma kismetim varmis, o da oldu..

not: yasasin raki - meze!!

Adsız dedi ki...

eweeett....sabah sabah girdim sitene ve yine okudum..afiyet olsun ayşemon..yemekler süper..tabi senin bu evliya çelebi gibi bi oraya bi buraya gezmeni kıskanmıyo diilim..:)
ama sen gez yinede..gez gez anlat hep..okuyunca bende gezmiş gibi oluyorum..

selcuk

Adsız dedi ki...

egeli olmak bence bir ayricalik :) eger kabul etmeyenler varsa, demek ki hicbirseyden anlamiyorlardir.

Adsız dedi ki...

HI FROM PORTUGAL
GREAT BLOG
VISIT ME ON MY BLOG TOO
BEST REGARDS

daphnevega dedi ki...

hmf,
Ooh ne güzel öyle oralarda yazlık. Ben de tatillerimi hep orada geçirmek istiyorum.. Rakı-meze gibisi yok. Şu yeni rakı'nın reklamı da çok fena, acaba alkol tüketimi artmış mıdır ? Merak içersindeyim.

selçuk,
Ne güzel yemiştik içmiştik Amasra'da di mi? Keşke tekrar olabilse.. Ben senin için de gezerim Selçukcum. Çocuğuna da ben bisürü lolipop alıcam merak etme sen:)

tuğçe,
Benim de favori yerim Ege Türkiye'de ama acaba biz oralıyız diye mi bize bu kadar güzel geliyor?

Paulo,
Hi from Ankara o zaman. Blogu da nasıl anladın orası biraz meçhul. Blogun da yok aslında. Garip bir durum. Portekiz'i görmedim ben keşke görsem. Cevaptan çok kendi kendine konuşma oldu bu sanki.

Adsız dedi ki...

ayşe,istanbula geldiğinde kesin görüşürüz yine ama bu sefer hiç bilmediğin,gitmediğin bir yere gidelim olur mu?hatta gideceklerden kimsenin gitmediği bir yer olsun orası mümkünse...

Adsız dedi ki...

paulo'nun yorum ve beklentileri şok edici olsada asıl skandal belge senin tüm zamanların en kral mezesi listesinde yüzyıllardır liderliği kimseye kaptırmayan haydariyi pas geçmen oldu.
400 yıl yaşasam közlenmiş biber ve ahtapot salatasının eksikliğini çekmezken bi' yerden sonra illaki haydari getirin ulan! diye çığlıklar atıcağımı bildiğimden biraz hassas olabilirim bu konuda anlayışla karşıla lütfen.

Adsız dedi ki...

Süper şarkı,süper grup..Şansıma o gün İstanbul'da olucam..Umarım konserlerine gidebilirim..Bu şarkıyı seven "Just Like Fire"ı da sevdi..

Adsız dedi ki...

mezeye bayılırım çok canım çekti yaa şimdi

daphnevega dedi ki...

melontheroad,
İstanbul'u bilen sizlersiniz, ben sadece yemek yemeyi ve deniz görmeyi seviyorum. Bir ortak nokta buluruz kesin :)

cornelius,
Yahu hayal sofrası yapmadım ki ben! Fena fikir değil aslında bir ara yapayım. O gün masamızda olanlar bunlardı, haydariyi ben de çok severim. Bir kısmını ekmeğe sürerim bir kısmını çatalla yerim. Yemek konulu postlara son vermeliyim.

mr.tgm,
Just Like Fire'ı da sevdik efendim. Bu şarkıyı duyar duymaz başka neler yapmışlar diye bakınca onu da hemen sevmiş olduk:)Git konsere, hatta yaz bende çatlıyayım burda tamam mı?? :)

aqua,
sen de gece yazmışsın commenti ben de şu an gece cevap veriyorum. Gece çok sakıncalı böyle şeylere bakmak.. Hayır mutfağa gitmiycem gecenin 2sinde :(

Adsız dedi ki...

Ayşecim son günlerdeki yemek krizlerime yenisini ekledim sayende.Her gördüğümüü ve aklıma geleni yemek gibi bir his var üstümde. Yemezsem sinirimden ağlıyorum. Oldu mu şimdi bu yaaa :( Neyseki Egenin incisi İzmir'de yaşıyorum. Söölerim sevgilime götürür beni yemeğe :) Ohh olsun işte. Böyle muhteşem postlar yazarsan bende böyle yaparım.

daphnevega dedi ki...

nuray,
:):):) Ara ara oluyor öyle ama ağlama tabi, ye canının istediğini. İzmir konusunu hiç açmıyorum biliyorsun!! :)

Adsız dedi ki...

Hepsi tam bana gore. Bir tek Girit usulu ezmeyi anlamadim. Taze peynire zeytin yagi ve kekik koyarim ama Girit usulu oldugunu bilmiyordum.. Belki farkli bir beyaz peynirdir.
(Burada sadece tofu suratli feta peyniri var).. Belki suzulmus ricotta veya keci peyniri olur mu?

(Turkiye peynir cenneti;gelirsem tum peynirleri fotograflarini cekecegim:(...)

daphnevega dedi ki...

b5,
Ah ah, ben de beyaz peyniri "formaggio greco" olarak alırken içim sızlıyordu bin yıllık beyaz peyniri yunan peyniri olarak alırken ama peynir sevgim daha ağır basıyordu:) Feta da beyaz peynirin yerini tutmuyordu, tuzu mu eksik çok mu kremamsı öyle birşeyler.. Evet gerçekten ben de buradaki peynirlere bayılıyorum ama burada hala doğru düzgün mozzarella yok mesela.. O da olsa herşey çok güzel olacak:)