23 Eylül 2007

ayşe ile ayşegül :)))



İstanbul'a ikinci defa yakın bir arkadaşımı kaptırdım. Ayşegül de gitti. Artık orada yaşıyor. Çok istediği bir iş için gittiğinden onun için mutluyum ama artık eskisi gibi her istediğimizde görüşemeyeceğimiz için çok üzgünüm. Aynı gün işe başlamamız da çok güzel bir tesadüf aslında. Senelerce komşuculuk oynadık biz. Tüm sınavlara, finallere birlikte çalıştık, ODTÜ'nün tadını çıkardık ful mesai çalışanlardan bile daha çok zaman geçirerek okulumuzda.. Fotoğraf bir Amasra tatili dönüşünden. Ne kadar güzeldi. Vay be 3 sene olmuş nerdeyse..

Birbirimizden çooook farklı olmamıza rağmen en iyi anlaştığım insanlardan biri oldu Ayşegül hayatıma girdiğinden beri. Ben ona hep deli derim ama sanırım aslında çok daha mantıklı bir insan bana göre. O koskocaman fosforlu boncukların arasından aslında ciddi kariyer planları yapıp bunları uygulamaya koyuyor. En çok tartıştığımız ve bir türlü mutabakata varamadığımız konu bu oldu sanırım. Görünen o ki, ikimiz de istediğimiz yolda ilerliyoruz; ki bu çok mutluluk verici bir şey. Hayatın ne getireceği, insana nasıl seçimler yaptıracağı hiç belli olmuyor.

Ayşegül bu haftasonu Ankara'daydı. Bol bol görüştük. Onu ne kadar özlediğimi daha da iyi farkettim. Mahallemizin en sevdiğimiz restoranı Peppermill'e gittik. Ayşegül benim 'Çayyolu muhtarı'mdı. Ne açılmış, ne olup bitiyormuş kimse Ayşegül'den önce bilemezdi, hala bilmiyorum bu kadar bilgiyi nereden edindiğini. Sanırım artık ben de yenilikleri Çayyolu mahallesi sakinleriyle aynı zamanda öğrenmek durumundayım. Peppermill de bir Ayşegül keşfiydi. İlk birlikte gitmiştik. O zamandan beri de bin kere gitmişizdir. Zaten bir Peppermill ve bir Turta yetiyor da artıyor bize. Bir tarafta makarna bir tarafta muhteşem tatlılar. Daha başka neye ihtiyaç var ki yanında çok sevdiğin bir arkadaşın olduktan sonra? Ayşegül ile en büyük ortak noktalarımızdan biri iştahımız ve lezzetli yemeğe karşı olan zaafımız.

Peppermill'de harika makarna yapıyorlar. Penne ayrı bir güzel. Küçük biftek dilimleri, acılı domates sosu ve parmesan peyniri ile benim için yanında hiçbir şeye gerek olmayan bir ziyafet.. Ertesi gün de Ayşegül yola çıkmadan Turta'da buluşup çayımızı içtik, Ayşegül hanım'a tatlısını yedirdik.. Turta'nın bahçesindeki ağaca rengarenk kurdeleler bağlamışlar. Şahane görünüyor. Kendinizi film karesinde gibi hissedebilirsiniz, ben öyle hissettim..
*
Ben onu çok özlemişim. İki tane bile çok fazla.. Artık arkadaşlarım İstanbul'a gitmesinler çalışmaya. Ayşegül ve Başak da geri dönsünler. Pufff.

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Ya da sen gel İstanbul'a :):):)
Ne güzel göründü makarna gözüme makarna mı yapsam ki???

www.zeya.blogcu.com

Tugc dedi ki...

Ne kadar uzak olurlarsa olsunlar onlar var olacaklar, merak etme Ayşeciğim.
Hem artık yeni açılan yerlerin pir'i sen olursun belki:)

$afak dedi ki...

Bu konuda ne diyecegimi biliyosun di mi? (:

Adsız dedi ki...

Ayşe ve Nevra'da İstanbula gelsinler..:(

aqua / ~~denizbahcesi~~ dedi ki...

sende git :)

k.i.s.d. dedi ki...

Aysecan sen yine şükret İstanbulda dostların. Benim dostlarımın çoğu USA'da yaşıyor malesef. Ve bu mesafe dayanılmaz bişiy...

Her istediğinzde buluşabilirsiniz, aynı şehirde olup hiç görüşememe gibi bir sorunu kolayca aşabilirsiniz. Ankara - İstanbul 3,5 saat sadece.

Sevgiler.

Blog Sahibesi dedi ki...

Keşke tüm dostlarımız yakınımzda olsa değil mi. Ama hayat bu işte herbirimizi bir yerlere savuruyor.Önemli olan galiba her karşılaştığımızda kaldığımız yerden devam edebilmek. Ayşecim öğle vakti yaklaşmışken penne beni bitirdi.

gezicini dedi ki...

ben de penne istiyorum Ayse!
gorki

Adsız dedi ki...

Sevgili Ayşe blogunu çok beğendim. İzninle seni de arkadaş listeme ekliyorum. Ben de çok arkadaşımı kaptırdım İstanbul'a:) En sonunda kendimi de kaptırdım. Ben De geldim İstanbul' a... Şimdi de gitmeye çalışıyorum güneylere, Ege ye.... Neyse...Bana da beklerim. SEvgiler...

www.lezzetaski.com

daphnevega dedi ki...

zeya,
İstanbul'a gitmenin şart olmadığını kanıtlamak gibi gereksiz bir misyon edinmiş gibiyim. Bakalım :)

tuğçe,
evet evet yeni sorumluluğum bu olsun benim!!:)

şafak,
hepiniz çalışıcaksınız. senle benim görüştüğüm kadar görüşceksiniz. haftada 1 görüşmeyi başarırsan yakın arkadaşlarınla ben de taşınmayı düşünebilirim!

başak,
olmaz sen azınlıksın. hem nevra beni göndermez. sen yokken iyice beynimi yıkadı :))

aqua,
aman ne kolay!

k.i.s.d,
tek tesellimiz bu evet ama asla o 3.5 saatlik yol yeterince sık kullanılmıyor, ıvır zıvır bahane oluyor..

nuray,
evet telefon uzaklığında olduğunu bilmek de güzel ama ben hep korkarım araya zamanlar gire, olaylar girer ya eskisi gibi olamazsak diye. ama "büyüyünce" bunun gibi şeylerle yüzleşmek de kaçınılmaz oluyor galiba :(

gezicini,
peppermill ankara'ya gitgide yayılıyor, ilk bulduğuna dal ve penne arrabbiata ısmarla :))

hande,
merhaba. egelere gitmek "ultimate" hedefimiz hepimizin :) ama araya bir istanbul sıkışır mı benim için bilemiyorum :))

Adsız dedi ki...

off :( gerçekten çok duygulu bir yazı olmuşş. ben şimdi ağlıcağım :(( 'blogu okuyanlar için çok derinden ve duygusl bir yazı olacak'

istanbul a geldiğimde bana en koyan şey sizsiz olmaktı!!! sizden 1 kişi bile istanbul'da yok malesef.. ve işin kötüsü artık
insanları o kadar da iyi tanıyamayacagım ve size yakın insanları da keşfedemeyeceğim çünkü 'hayat başlamış ve onu yakalamak için koşturup durmak gerek- hele istanbul da koşmazsan hayat ellerinden kayıp gidiyor' ayşemoo ya ben de seninle yaptığımız her şeyi çok özledim :(( pazar günü ben de içimden dedim, ne kadar çok vakit geçirdik ve seninle birlikte geçirdiğim vakitler ne kadar da güzeldi, hiç bir zaman doyamadım hala tadı damağımda!!! iyi ki varsın ve benim için vazgeçilmezlerdensin, seni çok seviyorum.

not: istanbulu ben de sevemedim belki ben de tekrar huzur dolu, asosyal ankarama dönerim :))

not 2: yıllık yazısı gibi oldu. :)

son not: baran bizi duyuyor musun???

öptüm :))


AYŞEGÜLLLL

B5 dedi ki...

Merak etmeyin boyle arkadaslar hic ayrilmiyor ;)
Daha iyisini birakin en az onun kadar iyisini bulma olasiligi nedense daha da azaliyor sanki.
Ama kiymeti bilinince onlar hep yaninda oluyor...


ps:(Ya ben ne yapayim her biri baska ulkede ;(! )

Adsız dedi ki...

Ayşecim dilek ağacı resmine bayıldım ne kadar güzel ifade etmişsin duygu ve düşüncelerini canım ya

daphnevega dedi ki...

ayşegül,
bence sen orda gerçekten mutlu olucaksın ve ben istanbul'a geldiğimde hep sen gezdiriceksin beni ve biz hep senin evine rengarenk ıvır zıvırlar alıcaz.sen merak etme ben de burda açılan yeni yerleri hep takip ederim, sen yoksun diye boşlamam, sen gelince ben de seni götürürüm. bühühü! :( Baran duyuyor beni. Görüyorum ljubljana diye. Onu da özledim. Gıcıklar sizi.

b5,
evet senin durumun ne kadar zor aslında.. bir yaştan sonra eskisi gibi iyi arkadaşlar edinmek zor, insanın içinden de gelmiyor sanki. ne biliyim kötü işte:(

eda,
teşekkürler!

Adsız dedi ki...

cok seker canım dostum ne yazık ki ist da ama inan ne kadar klasik gorunsede mesafenin hiç bir onemi kalmıyor cok daha derin garip bisey oluyor dostlugunuz bu arada aynı yerlere gidiyoruz kim bilir karsılazmısızdır belkide bir gun sen ayse misin diye yanına gelebilirim hazırlıklı ol ayrıca duydun mu bilmiyorum ama cok kısa bir zaman sonra quick china da burada olucak...
nube...