2 Eylül 2009

Das Experimant - Kalın bantlı ayakkabı ve Aşk-ı Memnu

Benim bir huyum var. Bir şey çok moda olursa ben ondan hemen soğuyorum. Zaten herkesin aynı tip şeyler giydiğini görmek beni çok güldürüyor. Böyle olunca etrafımdaki tipleri koyuna benzetiyorum. 3 kişi çıkıyor tayt giyeceksiniz diyor, herkes giyiyor. Yine aynı adamlar çıkıyor yüksek belli giyeceksiniz diyor, yine herkes giyiyor. (Herkes bu yollardan geçiyor. Ben liseye giderken Harley Davidson botlar modaydı mesela, ben de bayılarak giyiyordum. Ben kim, Harley Davidson kim? Neyse tabii ki bu 15 yaşındaykendi. Benim sonradan olması gerektiği şekilde giyim zevkim şekillendi ama bazı tipler bu konuda oyun hamuru gibi. 40 yaşında bile!) Her yeni çıkn şeye karşı çıkın demiyorum ama biraz da bir çizgi olur. Abuk şeye de abuk demeyi bilmek gerekir. Her sunulan şeyi de baş tacı etmemek gerek!
*
Tabi bazen çok komik durumlar oluyor. Bu yaz herkesin ayağında o çok kaba, kalın kalın bantlı ayakkabıları görünce dedim ki işte bu deneyin son adımı! Modacılar dedi ki bakalım bunu da giyecekler mi? Zaten Türk kadının büyük kısmı odun gibi, tamamen zerafetten uzak bacaklara sahip. Bir de o bacakların altına bilekten bağlı kaba ayakkabıları giyince durum skeç gibi oluyor. Ya, aynaya hiç mi bakmıyorsunuz? Neyse elbette ki ben o ayakkabılara elimi bile sürmedim. Ayrıca, üzerine para verseler de giyeceğimi sanmıyorum, her türlü giysiyi mahvettiğini düşünüyorum. Gladyatör gibi ayakkabı giyiyorsan neden üzerine tüllü, pullu şeyler giyiyorsun, manyak mısın? :) Gladyatör tipi şeylerin moda olması ve insanların bunu uygulaması hakikaten çok ilginç. Yarın bir gün itfaiyeci modası çıkınca onu da yapabileceğini tahmin ettiğim tipler görüyorum etrafta. Bir sene Audrey Hepburn gibi, öbür sene gladyatör gibi, ne biçim insansın sen? :) Ah yavrum diyorum, bize ne çok gülecek malzeme veriyorsunuz, Allah sizi başımızdan eksik etmesin yaaaaaniiiii :))
*
Konuya girmek istemediğim bir yerden girmiş bulundum. Aslında moda olan şeyler diyerek sadece giysi ve ayakkabıyı kastetmemiştim. Dizilerden bahsedecektim. Türk toplumunun eğlence anlayışının önemli bir bölümünü oluşturan diziler (diğeri de alışveriş merkezleri) konusunda fazla tecrübem yok (diğeri hakkında var!). Hararetle seyrettiğim en son dizi fi tarihinde gösterilen Kara Melek'ti galiba. Daha sonra takip etmeye çalıştığım ama asla düzenli olarak seyredemediğim diziler oldu. Onlar da Çemberimde Gül Oya ve Hatırla Sevgili'ydi. Hatırla Sevgili'yi daha sonra DVD seti olarak bulduk, bir ara seyretmek istiyorum.
*
Neyse, bildiğiniz gibi geçen sezon (bu da ne demekse) Aşk-ı Memnu ortalığı kasıp kavurdu. Öyle ki bazı ortamlarda dizi karakterlerini tanımayınca uzaylı muamelesi görmek bile mümkündü. Ki ben Bihter Beren, Behlül Kıvanç olarak anılmaya başlamadan önce oyunu tiyatroda izlemiştim ve insanların hakkında konuştuğu şeylerin milyonda biri bile olmuyordu oyunda. "Aman niye seyrediyorsunuz, ben size sonunu söyliyim bak şimdi" şeklindeki girişler de pek hoş karşılanmıyordu. Ne olduysa bir perşembe günü oldu. Televizyonda sezon finalinden önceki bölüme denk geldim. Dizi ne heyecanlıymış ya! Evet çok aptalca. Evet Beren yaşından 15 yaş büyükmüş gibi giyiniyor. Evet Yandaki çizelgeyi gördüğümden beri de gülüyorum. Hakikaten bu kadar manyakça aşk düğümü olabilir mi? Herkes Behlül'e hasta. Ama zaten normal hayatta da herkes Behlül'e hasta o yüzden çok da şaşılacak bir durum yok, değil mi? :) Neyse ben o bölümü seyret, sonra heyecan içinde sezon finalini bekle, sonra otur yaz tatili boyunca 30 küsür bölüm seyretmiş dizi seyircisine yetiş! Oturup internetten 40'a yakın bölüm izledim. Hatta bunu söylediğim biri "Ne şanslısın, şimdi hepsini ilk defa seyrediyorsun,ne heyecanlı." bile dedi. Zamanlama çok harika. Ben anca bitirmiştim ki tüm bölümleri, Aşk-ı Memnu tekrar başlıyor. Biz de yarın Gizemlerde makarna + şarap eşliğinde Aşk-ı Memnu partisi yapıyoruz!!
Seyredenler biliyor, seyretmeyenler de seyredenlerden duydu. Dizi tam Behlül ve Bihter işi pişirirken bitti. Bir sevişme sahnesi Türkiye'yi 3 ay meşgul etti. Şimdi de onları basanın kim olduğunu öğreneceğiz. Benim anlamadığım şey sokakta insanlar biri yanındaki kıza baktı diye birbirini bıçaklayabilirken nasıl oluyor da aynı evin içinde evin oğlu ve yengesi arasındaki (Ay ama Behlül uzak akraba Adnan Bey'leeee) aşna fişne böylesine delice merakla ve heyecanla seyredilebiliyor. Namus anlayışı konusunda bir yargıya varamadım. Bölümlerin bazılarını seyrederken videoların altında "Ben Bihter'le Behlül evlensin istiyorum, hatta sonra da gerçek hayatta evlensinler." şeklinde de "Orospu Bihter, nasıl yaparsın bunu Adnan Bey'e, işte anasına bak kızını al." şeklinde de yorumlar gördüm. Evet sayın seyircilerrr! Bihter ve Behlül gerçek hayatta parayı götürürken biz anca onlar sevişirken kime yakalandılar gibi konularla meşgul olup popomuzu büyütüyoruz. Saat 20:15, 3 Eylül Perşembe, Gizemlerin evi!
*
*
*
Vee günün anlam ve önemini belirten şarkıyı söylemek üzere blogun sahibini sahneye davet ediyorumm:
*
İYİ Kİ DOĞDUN MEEEEERT.
iYİ Kİ DOĞDUN MEEEERT.
İYİ Kİ DOĞDUN MEEEERT.
MUTLU YILLAR SANAAAAAA!
*
Minik kardeşim Mertingo bugün 23 yaşını bitirdi. Daha yeni "Salak!" diyince "Kandi diyen kandi olur", anaokulu piyesinde parayı verip düdüğünü teslim alan çocuk rolünde "Hello Rasneddin!"(a.k.a Nasreddin) ve bildiğimiz abaküse "Abdullah Küs" diyordu. 23 yaşında olduğuna elbette inanmıyorum, o hep minik Mertingo!

7 yorum:

$afak dedi ki...

Bu lafları erkekler diyince gözler devrilir o yüzden senin dillendirmen çok önemli :) Kendime de not aldım yakın zamanda moda üzerine nefret seviyesinde bir yazı yazılacak.

TR dizileri çok ağır ilerleyen, seyirciyi aptal yerine koyan ve inanılmaz kötü oyunculuk içeren yapımlar (iyi oynayan %10'u tenzih ederek). İzlememen normal, bir müddet sonra sıkılacağına eminim. Diziden Kıvanç & Beren'i çıkar direk %40 seyirci kaybeder...

Ve de İyi ki doğdun merttt! :)

BahaR dedi ki...

acaba diyorum o bahçedeki hareket rüzgardan mı oldu?yok rüzgar değilse bence firdevs!matmazel de belki bi ihtimal ama nihal olmadığı kesin.yarın akşama kadar bahis açılsın derim ben.

Adsız dedi ki...

Ya çok boş bu diziler hiç yakışmıyor sana :))

Adsız dedi ki...

emin ol, bu soğuma huyu bir sen de var. başka kimse de yok. artık '"popüler olan şeylerden soğuyorum" insanlarından soğuyorum'cuların sırası. bi dahaki yazında da onu bekliyoruz.

İlk... dedi ki...

yok vallahi tanıtımlarında bir baktım..evdeki ahalinin yarısı görüyor bunları nerdeyse... :) hadi hayırlısı..

aman bilselerde kimse kimseye bişey demez..en don babalar duyar gibi en son adnan duyar...herkes adnanı kandırır... :):)

heheh ay bende çok seyreder gibi yorumluyorum... :) şaştım şimdi dizi bilgime... :)

merve dedi ki...

Aynen katılıyorum! :)

Adsız dedi ki...

tiyatro ile alakası olmadığı gibi, dizi izleme keyfin hiç olmuyor sürekli reklam, reklam, bir başka dizi reklamı... insan izleyip kafa dağıtacağına tv karşısında sinir oluyor, ve benim gibiler varsa eğer bir daha izlemem diyerek tv' yi kapatıyor :) bir çok şey gibi programları da berbat bu ülkenin.offffffffff pardon arkadaşlar:s