30 Kasım 2009
25 Kasım 2009
ben yokken siz de son zamanlarda mutfakta neler olup bitmiş bir göz atabilirsiniz.
Sabah kahvaltısı için emprovize domates-biber-maydonoz karışımı. Böyle bir enteresan güvecimiz var. İçinde patates, domates, balık vb her şey pişebiliyor. Doldur içine ne istiyorsan, ver fırına. Bizim evde baya tuttu bu iş.
*
*
*
*
*
*
*Pazar dönüşü mutfak tezgahı. Yaratık mantarlara özel ilgi. Bunları yersek bir şey olur mu? Hayır, olmuyormuş. Mantardan söz açılmışken söylemek gerek, mantarlarınızı lütfen yıkamayın. Çünkü daha sonra pişirirken o yıkama suyunu dışarı verir, kendisi sünger gibi bir varlıktır! Bu yüzden ıslattığınız bir bez ya da havlu ile mantar yüzeylerini iyice silerseniz alacağınız sonuç çok daha başarılı olur. Bu sadece bu garip mantar için değil, tüm mantarlar için geçerli!
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
dedi
daphnevega
saat
20:00
10
kişi konuştu
Etiketler: yemekler
24 Kasım 2009
here we go!
Atina'da yapmadan, yemeden, görmeden dönülmemesi gereken bir şey biliyorum diyorsanız, lütfen xyz kişi konuştu'ya tıklayın.
*
Şimdiden iyi tatiller, iyi bayramlar!
dedi
daphnevega
saat
23:34
3
kişi konuştu
22 Kasım 2009
my little pony
Perşembe akşam Harem'e gittik. Ben yine arabada yemek yedim. Bu sefer makarna. Bale oldukça güzeldi; hatta Osmanlı usul müziğiyle bale figürlerinin birbirine bu kadar uyumlu olabileceğini biri söylese muhtemelen inanmazdım. İnanmadan önce de zaten "Osmanlı usul müziği ne oluyor ki?" diye sorardım. Gösteriyi büyük keyifle izlememize rağmen, ne olup bittiğine dair yaptığımız atışların bir kısmını tutturamamışız. Ben "Bak şimdi; bu buna aşık oldu, aşk acısı çekiyor, o yüzden böyle perişan oldu" diye düşünürken, Selçuk aynı kişinin savaşa gideceğini düşündü: Biz barbiyle oynuyoruz, onlar G.I. Joe ile. Baleye daha sık gelmeye karar verdik.
*
Operadan baleden çıkmaz görüntümü hemen yerle yeksan ederek, balenin ertesi günü sabahlara kadar poker oynadığımızı anlatayım. Ben poker bilmiyordum, yeni öğrendim. Benim için böyle şeyler gerçekten tehlikeli. Çok fena kaptırma potansiyelim var. Altı üstü koyduğum parayı geri aldım, şu an kendimi poker dahisi sanıyorum. Sanırsınız herkesi çoraplarıyla eve gönderdim. Bir daha yakalayınca öyle yapacağım ama, artık acemliğimi attım. Böylece tombala bir, poker iki oldu.
*
Yedi Kocalı Hürmüz'e gitmeyin. Nurgül Yeşilçay gerçekten çok güzel ama kendisinin fanatiği değilseniz güzelliği filme gitmek için yeterli değil. Kekemeliğin hala komik bir şey sanılması ne kadar tuhaf.
*
Toffee Nut Latte'ler gelmiş, yılbaşı geliyor demek ki. Ankara'da hava hala ılık ve güneşli. Bu yüzden ben hala sonbahardayız sanıyorum. Sanırım senelerce dileyerek sonunda yaşadığım yerin iklimini değiştirmeye başardım. (Secret'a inanan insanlarla sürekli dalga geçtiğim için özür dilerim.) Havanın erken kararması problemini de halledersem tamamdır.
*
Orkide bakımı hakkında bir şeyler biliyorsanız lütfen bana yardım edin. Bitkiyi nereye koymam gerek (direk güneş almayan aydınlık bir yere koydum), ne kadarda bir sulamam gerek (haftada bir saksının dibinde su birikmeyecek şekilde suluyorum), ekstradan yapmam gereken bir şey var mı?
dedi
daphnevega
saat
23:00
5
kişi konuştu
Etiketler: ondan bundan
20 Kasım 2009
elişi blogu
Bu cupcake atkısını öreceğim.
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*Bu tığ çantayı yapacağım.
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*Bu keçe broşu yapacağım.
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*Bu battaniyeyi yapmayacağım çünkü bitirmem gereken bir battaniye zaten var.
dedi
daphnevega
saat
18:30
8
kişi konuştu
Etiketler: dişi konular
19 Kasım 2009
Venedik'te Bir Gece a.k.a Operaya gittik.
İki fotoğraf birbiriyle 3 saniye arayla çekildi. Ben bu ışıklı şeylerin fotoğrafını çekemiyorum sanırım.
*Venedik'te Bir Gece maceralı başladı. Saat 8'de Ulus'ta başlayacak olan opera için anca 7'de Çankaya'daki işimden çıkabildim. Opera'da park problemi olduğu için Nevra'yla arabaları Armada'ya bırakıp taksiyle gitmeye karar vermiştik. Diğerleriyle orada buluşacaktık. Ben trafik canavarlığının tüm gereklerini yerine getirerek 7:15'te Armada'ya vardım. Yemek yemeye vaktimiz olmadığı için Nevra bana McDonalds'tan paket yaptırdı. Ben de takside akşam yemeği yedim. Taksici amcaya da patates verdik. Taksiler operanın bir semt olduğunu düşünüyorlar. Haksız de değiller. Opera bir durak ismi çünkü. Bu yüzden taksiye binip "Opera'ya lütfen" derseniz, muhtemelen "Operanın neresine?" cevabını alırsınız. "A 420 numaralı koltuğuma kadar lütfen" diyebilirsiniz. Biz "Iıııı, bilmem. Önüne?" dedik.
*
*
*
Ayşegül operaya 5 dakika mesafede bir yerde çalıştığı halde yetişemedi. Bu sayede öğrenmiş olduk ki, ikinci perdede girmeye çalışırsanız kimse size bilet sormuyor. Ayrıca, cesur arkadaşımız Ayşegül operanın tam kapısına arabasını park etti ve ceza da yemedi. Siz yine de Ulus trafiğinde park etmeye uğraşmayın, taksiyle gidin.
*
Gösteriye gelirsek, Venedik'te Bir Gece, seyrettiğim ilk Türkçe opera oldu. Aslında dili İtalyanca ya da Türkçe, pek bir şey fark etmiyor, sözleri takip etmek her zaman zor! En azından İtalyanca olduğunda üst projeksiyona sözler yansıtılıyordu. Türkçe olunca tamamen kendi başınızasınız. İki buçuk saat süren gösteri çok renkli ve eğlenceliydi. Bol bol entrika ve aşk macerası. Tavsiye ederim.
*
Ankara'da gördüğüm tüm tiyatro ve opera aktivitelerinde olduğu gibi salon yine tıklım tıklımdı. Biletler günler öncesinden kapışılıyor. Fosforlu Cevriye'ye de bir türlü gidemiyoruz bu yüzden.
*
Opera ile ilgili en büyük sıkıntı koltukları. Benim genelde belim ve sırtımla ilgili bir sıkıntım yoktur ve çok rahatsızlık verici olmadıkça koltukla ilgili bir sıkıntı yaşamam. Ama operadan çıktıktan sonra 2 saat kendime gelemedim. İnsan dayak yemiş gibi oluyor. Bu konuda bir çözüm bulsalar çok iyi olur. Bunun dışında sırf bu salonda oturmak ve kafanızı kaldırıp avizeyi seyretmek için bile operaya gidilir!
dedi
daphnevega
saat
08:00
11
kişi konuştu
Etiketler: film-kitap-müzik
16 Kasım 2009
Hiçbir şeye yetişememenin bir hayat biçimine dönüşmesi
- Galiba ciddi ciddi Almanca öğrenmeye başladım. 5 ay olmuş neredeyse başlayalı. Almanca gerçekten çok sevimsiz bir dil olsa da, hoca o kadar başarılı ki, kulağa korkunç gelen bu dili biraz da olsa sevmeye başladım. Alles in ordnung!
- Hep aynı şarkıları dinliyorum. Yeni ve güzel şarkılar keşfetmeye hiç vaktim yok diye üzülüyorum. Birileri benim müzik dosyalarıma baksa ve bana "bak bunları sen kesin çok seversin" diyerek bana bir sürü yeni müzik yüklese diye hayal kuruyorum.
- Nasıl bitiyor bu haftasonları böyle üç dakikada, hiç aklım almıyor. Bu hafta yapmam gereken çok şey var. Hava tek basamaklı derecelerdeyken de canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
dedi
daphnevega
saat
00:00
4
kişi konuştu
Etiketler: ondan bundan
12 Kasım 2009
Bye bye happiness!
İşyerimin yan binasında minik bir kolej var. Butik kolej denen bir şey varsa, burası öyle bir yer. Sanırım 8.sınıfa kadar eğitim veriyor, lise yok. Okulda topu topu 50-60 öğrenci var. Benim odam okulun girişine ve bahçesine bakıyor; böylece okullar açıldığından beri bayağı şaşırıyor ve eğleniyorum. Ya okul düzeni çok değişmiş, ya da burası gerçekten enteresan bir okul.
Okulların açılmasıyla beraber, sessiz sakin muhitimize renk değil, gürültü geldi. Çünkü çocuk sesi her ne kadar güzel bir şey de olsa; bu veletlerin zaman zaman sadece ses çıkarmak

dedi
daphnevega
saat
08:00
17
kişi konuştu
Etiketler: ondan bundan
11 Kasım 2009
burası da newsletter gibi bir şey oldu ama hadi neyse.
*
dedi
daphnevega
saat
09:00
11
kişi konuştu
Etiketler: ondan bundan
5 Kasım 2009
Mag Kasım!
MAG Kasım sayısı çıktı!!
*
Bu aralar bunalmaya bahane aradığım için "Kışla Baş Etme Rehberi" benim de işime yarayacak... Aferim bana, ne güzel akıl etmişim. Başıma gelecekleri bilir gibi!
dedi
daphnevega
saat
00:50
6
kişi konuştu
Etiketler: ilginç
elementary particles
1. 18 Kasım'da operaya gidiyoruz. Çok heyecanlı. Venedik'te bir gece.
*
2. "Bu Kalp Seni Unutur mu?"da liseden bir sınıf arkadaşım oynuyor. Ben bir sevin, bir sevin çocuğu görünce, bana ne oluyorsa :) Zaten hep inanılmaz yetenekliydi, MF sınıfında ne işi vardı bilmiyorum. Umarım çok başarılı olur.
*
3. 24 Kasım'da yine ilkokul buluşması yapıyoruz. Üçüncü defa olacak. Bu buluşmaların en güzel yani ilkokul öğretmenimi görmek oluyor. Kendisi Facebook account'ı açmış. İnanması ne kadar zor, değil mi?
*
4. Ankara'ya Bay Nihat açılıyor desem!!! Hani şu benim Cunda'ya her gidişte anlata anlata bitiremediğim yer.. Aslında benim oldukça ruh sıkıcı bulduğum bir mekana sahip Schnitzel'in yerine açılıyor. Eminim ki güzelleştirirler. Schnitzel'de üst kata taşınmış.
*
5. Lahana-maydonoz kürü yapıyorum. Çok tok tutuyor ama normale göre az yememe rağmen hala kilo vermemişim. Bir işe yararsa tarifi size de veririm.
*
6. Eyvah saat kaç olmuş. Uyumam gerek!
dedi
daphnevega
saat
00:36
4
kişi konuştu
Etiketler: ondan bundan
3 Kasım 2009
Hello Bono!
U2 konserine bilet almak sanırım hayatım boyunca yaptığım en ileriye dönük plandı. 6 Eylül'de Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yapılacak konsere, biletlerin satışa çıktığı gün olan bugün bilet aldık. Tarihi bir olaya tanıklık edecekmiş gibi heyecanlıyım. Gibi değil, öyle. Tabii ki bir Depeche Mode fiyaskosu daha olmazsa..
*
Biletleri aldıktan sonra olay çok garibime gitti. Kim bilir neler değişecek hayatımda 6 Eylül 2010'a kadar. Belki çok şeyler, belki de hiçbir şeyler. Konser Pazartesi günü. Ben çalışan bir insanım. Pazartesi günü İstanbul'daki bir konsere nasıl giderim? Bilmiyorum. Hatta muhtemelen 1 buçuk gün izin gerekecek. Şimdiden izin alsam ne komik olur değil mi? "Şey ben seneye bu zamanlar U2 konserine gideceğim de, 1.5 gün kadar..". "Deliye bak!" derler muhtemelen. "Ayşe Hanım delirmiş!" :)
*
Tuhaf olan şeylerden biri de Red Zone biletlerinin bitmiş olmasıydı. Yani, biletler zaten bugün satışa çıktı. Tanesi 550 lira olan biletler nasıl bitiyor acaba? Bitmese de alacak değildim zaten ama baya şaşırdım. Biz Ayşegül'le oldukça panik halde "yan taraf, karşı, alt sıra, üst sıra, dev ekranlar, sütunlar, sahne arkası, sahnenin önü gibi söz ve söz öbeklerini 2 dakika içinde 5er kez kullanarak kendimize bir yer belirledik ve biletimizi aldık.
*
Bilet teslimatı için iş adresimi verdim. Dağıtım Haziran 2010'da başlıyormuş. İşimden oldukça memnun olduğum için (tahtaya vurmayanın kafasını kırıyorlarmış; bir şey de yolunda gitsin yani), çok büyük bir gariplik olmazsa muhtemelen yazın da aynı işimde devam ediyor olurum ama 8 ay sonrası için iş adresi vermek ne kadar tuhaf, değil mi? Çok şükür ki, isme ve kimlikle teslimat yapıyorlarmış.
*
Biletler oldukça hızlı tükendiği için Ayşegül'le eğer o gün konsere gidemeyecek olursak biletleri gitti gidiyor'dan fahiş fiyatlarla satmayı planladık. Hatta bunu yapmak için ekstradan bilet alsak mı diye bile düşündük. Yapmadık. Biletler zaten yeterince pahalı :)
*
Hayatımın şu gününe kadar, bundan 1 sene sonrasını asla kesin olarak bilmediğimi farketmeme ve - büyük bir aksaklık olmazsa - ilk kez 1 sene sonra nerede olacağımı bilmeme vesile olmuş olayın bir U2 konseri olması ne hoş. Öyle bir cümle oldu ki, okuyan da beni sırt çantamla dünyayı geziyorum sanır.
*
P.S: Bugün Ankara'ya kar yağdı. Evet bence de oha! Daha geçen pazar ODTÜ'de t-shirt ile yürürken demiştim ki "Böyle yürümek çok güzel oldu! Havalar soğuyana kadar her pazar yapalım!" ve ertesi pazartesi kar yağdı. Bazı kendini bilmezler de Ankara'nın sıkıcı bir yer olduğunu söyler. Komik olmayın! Başka hangi şehirde aynı hafta içinde 2 mevsim yaşayabilirsiniz ki? Hatta bazen gündüz ve gece bile farklı mevsim oluyor! Eveeeet, ne harika değil mi? - Çok fazla How I met your mpther seyrettiğim için içimden "awesome!" diyorum şu anda.-
*
P.S2: Az önce odamda, üzerinde "Teşekkür ederim çorap için. Nevra" yazan bir çorap kutusu buldum. Hayır, kutu boş değil; hatta hiç açılmamış. Nevra bu notu ince çorabı bize bahşettiği için Tanrı'ya mı yazdı acaba? Gece gece kafam karıştı.
dedi
daphnevega
saat
00:20
7
kişi konuştu
Etiketler: ilginç
1 Kasım 2009
dove si trova la gioia?
Bu haftasonu Ankara'ya kış geldi.
*
400 bölüm kadar daha How I Met Your Mother seyrettim. Sanırım çok fazla televizyon seyretmekle ilgili beyinde oluşan bir rahatsızlık varsa artık ona sahibim.
*
2.denememde elma şekeri yaptım. Bonibonları şekerin üzerinde sabitlemek tahmin ettiğimden çok daha zormuş. Bir de şeker sokakta satılanlar kadar kalın bir tabaka halinde donmadı. 1.5 bardak şeker, 1 kaşık glikoz, 1 bardak su, yarım limon suyu ve kırmızı gıda boyası kullandım. Yani aslında yanlış yapması çok zor görünen bir tarifti, neyi yapamadım bilmiyorum. Isırınca çıtır çıtır kırılan bir elma şekeri nasıl yapılır?
*
Yaşatmak için elimden geleni yapacağım bir orkidem oldu. Bembeyaz ve çok güzel. Güneş alan ama direk güneş ışığı almayan bir yer ne demektir, bizim evde öyle bir yer var mıdır bunu keşfedince çiçeğimi de yaşatmayı başaracağım.
*
Sıkıldım. Koskoca bir kış var önümüzde; ve daha daha. Bak yine sıkıldım. Biraz harekete ihtiyacım var.
dedi
daphnevega
saat
23:15
8
kişi konuştu
Etiketler: ondan bundan