16 Şubat 2015

Salamanca'da birkaç saat

Tanımadığın bir ülkede yollarda olmak kadar özgür hissettiren başka bir şey var mı bilmiyorum. Yıllarca beklenmiş güzel bir Portekiz tatili sonrası geri dönüş yolunda tesadüfen birkaç saat geçirdiğim Salamanca güzelliğiyle hep aklımda kalacak. Portekiz sınırından 80 km, Madrid'e 200 km mesafede meğer büyülü bir şehir varmış, üzerinden aylar geçti, hala sık sık aklıma geliyor.

Sanki tarihi bir filmin seti gibi. Her şey dekormuş gibi. Her yer aynı renk. Sarının aynı tonu. Nüfus az, sokaklar sakin, tek tük insan var.


Dantel gibi zarif meydanlar. (Madrid'deki Plaza Mayor'dan burada da bir tane var.)


Beni her zaman etkileyen bu jambon dükkanları. Babama göndermek üzere mutlaka girip fotoğraf çekerim :)


Rengarenk bu çikolata dükkanı: La Cure Gourmande


Deniz kabuklarıyla kaplı bina mı? Hem de kütüphane mi? Masalda olmazsa nerede olur bu? Casa de Las Conchas


Böylesine görkemli, mimari harikası binaları görünce sizin de gidip binaya sarılmak geliyor mu içinizden? Catedral de Salamanca 500 yıldır orada o güzelliğiyle duruyormuş. İnsan bazen kendini fındık kabuğunun içinde yaşıyormuş gibi hissediyor, değil mi? Bu muhteşem şey orada 500 yıldır duruyormuş ve ben şans eseri o kavşaktan buraya doğru sapmasam bu güzelliği ıskalamış olacaktım. Ne kadar çok görecek şey, ne kadar çok ziyaret edecek yer, ne kadar çok hayran kalınacak güzellik var.


Silencio sokağı. Ne güzel.


Ve yeşilin en güzel tonuyla birleşmiş Convento de San Esteban


Bir yere uğrayıp birkaç saat geçiriyorsunuz, aklınızın bir köşesinde sonsuza kadar kalıyor. 
Yolunuz düşerse uğrayın, kendinizi bu masal şehrinin sarı sokaklarına bırakın :)

Hiç yorum yok: