Samos - 3

Samos'ta mutlaka uğramanız gereken bir yer daha var. Adını yazamıyorum, bizim alfabeyle nasıl yazılır, nasıl okunur bilmiyorum ama isim şu. Burası tatilin en mühim keşiflerinden biri:

Bir gece önce Pytagorion'da dolaşırken yerlilerin takıldığı bir yer olduğunu anlayıp gözümüze kestirmiştik. Mekanda İngilizce tabela ve menü olmamasıyla doğru bir yere geldiğimizi anladık. Dünyanın en güler yüzlü insanları çalışıyor burada. Menüde yemek de var ama biz yemek sonrası bir şeyler içmeye gittik. Şarabı böyle güzel rengarenk bakır kaplarda getiriyorlar ölçüsüyle, yanında da basit bir bardak. Oturduğumuzda genç bir çocukla harika sesli bir amca buzuki ve gitar çalarak Yunan şarkıları çalıyorlardı. Arada anladığımız bir şeyler de çaldı. Kim kimden almıştur bunu diye konu çıkıyor bize de :) Burada bir akşam biraz takılmalısınız.

Ve yine gizli saklı bir yer. Livadaki plajı. Yolu felaket. Yarı yolda vazgeçip dönmeye kalkabilirsiniz, yapmayın. Hatta bu gerçekten yol mu diye haritayı da kontrol  edebilirsiniz ama yolun sonunda sizi dağların arasına saklanmış pırıl pırıl bir plaj bekliyor. Yiyecek-içecek, şezlong, şemsiye var ama duş yok! Muhtemelen bizim arabayla gelmeyi zar zor becerdiğimiz yolda vazgeçip geri dönmüş su. Plaj sakin, gelmeyi başarabilenlerle birlikte muzaffer bir edayla gözlüğünüzü takıp bütün gün yüzebilirsiniz.

Frappe'siz Yunanistan tatili olmaz! Dekorasyon dergisi-plaj-kahve, ne güzel kombinasyon. Frappenizi aynı Türk kahvesi gibi sade, orta, şekerli alabiliyorsunuz. Yunanistan için oldukça geleneksel. Bizde küçük bir kasabada dedelerin elinde böyle bir şeyler gördüğünüzü düşünün! Bu plajın hipnotize etme gücü var. Öyle saatlerce oturabiliyorsunuz. Ben normalde şezlongda saatlerce yatabilen biri değilim, burada resmen şezlonga yapıştım. Belki de tatilin kafa boşaltma noktası burasıydı benim için. Meditasyon gibi oldu.

Hoşçakal Samos. Ben çok seviyor ahtapot, yine gelecek ben!

Burdan iki gün Çandarlı'ya geçiyoruz, ve sonraaaa Midilli!