Facebook var ya facebook, işte ben çok yakın geçmişe kadar kendisinden hiiç haberdar değildim, mutlu mesut yaşıyordum. İnternet başında kayda değer bir zaman harcayan biriyim. Özellikle işe girmeden önceki dönemde uzun saatler internet başında kalıp, uykusuz geceler bile geçirirdim. Gel gör ki internet sevgim, bu tip siteleri merak etmeme, ne yapıyor insanlar burada diye ani üyelikler edinmeme yol açmadı.
*

ICQ'yu severdim, ilk kez internette "birileriyle konuşma" tecrübesi yaşamak ilginç olsa gerek (aa bir de mirc vardı bir zamanlar!), uzunca süre sevdim ICQ'yu. Daha sonra bu "i seek you" kendini mi imha etti, yoksa insanlar benim gibi "18-25/female/ankara" gibi arama sonuçlarının bir hedefi olmaktan bezip üyeliklerini mi iptal ettiler bilmiyorum. Belki de hala kullanan vardır, ben uzun süredir adını bile duymadım.
*Msn harika bir buluş ama onu da sıklıkla kullandığımı söyleyemem. İtalya'da yaşarken video conversation hayatımızı o kadar kolaylaştırdı ki, hayat boyu minnettar kalacağım msn'e :) Gerek aile bütçemize gerekse istediğimizde istediğimiz kadar konuşabilme özgürlüğümüze yaptığı

katkılar gerçekten önemliydi. Bu sayede annem ve babam msn kullanıcısı oldular. Hatta annem olayı emoticon kullanmaya kadar götürdü.. Fakat ne yazık ki hikaye gitgide kötüleşiyor elektronik iletişim araçları tarihçemizde..
*Hatırlarsınız bir Yonja vardı bir aralar. Ben o siteye hiç üye olmadım ama orası hakkında milyonlarca hikaye duydum. Belki de üye olanların asıl amacına hizmet ediyordur. Efendim benim futbolcu bir arkadaşım var, bilenler bilir, kendisi gece hayatını çok sever, dişi tüm varlıklarla arası iyidir filan, bir futbolcu en nihayetinde :)) Bana bu yaz Yonja'daki hesabından öyle garip şeyler okuttu ve gösterdi ki küçük dilimi yutuyordum. Ki ben de saftirik görmem kendimi, öyle küçük dilimi yutacak hale de sık sık gelmem. Hoş şeyler değildi en nihayetinde, gerçi futbolcu arkadaşım gayet hoş şeyler olduğunu düşünüyordu. İsteyen yapsın tabi aslında, who am i to judge?
*

Bir de adını hatırlayamadığım başka bir site vardı. Benim bu tip şeylere gıcık olduğumu bilen arkadaşlarım bana sitenin ne de güzel olduğunu anlatmak için "bak ama birbirimize fıstık atıyoruz" dediler. "Maymun musunuz neden birbirinize fıstık atıyorsunuz" deyince de, "poker oynamak için; o fıstıklarla poker oynuyoruz" gibi şeyler söylediler. Benim de gözümde küçükken oyunlarda para yerine geçsin diye fasulye taneleri kullandığımız canlandı. Ama dedim biz büyüdük artık. Yine anlaşamadık.
Derkeeen facebook geldi. Geçenlerde Bursa'da yaşayan arkadaşımız Aykan, apandisitinin patlaması nedeniyle kendine verilen raporu, tatil izni gibi algılayıp Ankara'ya geldi. İş çıkışı

Coconot'ta cümbür cemaat buluştuk. Bu arada Coconot'un bahçesi oldukça güzel, haftaiçi akşam giderseniz 16-20 yaş grubu kalabalık ortalarda olmadığından, buranın aslında ne kadar şirin bir yer olduğunu farkedebilirsiniz. Neyse efendim, oturduk başladık konuşmaya, konu bir yerlerden facebook'a geldi. Bir tek Nevra ve benim bir 'account'ımız olmadığı anlaşıldı, canımız cicimiz arkadaşlarımız bizi kınadı. Dedim "Tahmin ediyorum ben orayı, ne olacak ki, büyüklere Yonja." "AAAA hayır" dediler, "İlkokul arkadaşlarını buluyorsun, çok harika!" Ulan şu yaşına kadar ilkokul arkadaşlarının dünyanın neresinde, ne halt ettiğini bilmeden nasıl yaşadın??? Hatta daha yeni yorum bırakmıştım yeni okumaya başladığım Özlem'in bloguna, bu facebook furyasıyla çok güzel dalga geçen
bir yazıydı. Ben daha o zaman üye değildim facebook'a.
Rahat rahat atıp tutuyordum. Artık üyeyim. Atıp tutmaya hakkım var mi bilmiyorum. *63 milyon üyesi varmış (oha gerçekten), çok güzel oyunlar varmış, eğer ben istemezsem kimse profilimi görmezmiş, bilgi oyunları varmış, pacman varmış (galiba bu sonuncusundan etkilendim!). Ayşegül'ün de birkaç haftadır sürdürdüğü yoğun ısrarları sonunda siteye olan merakım, inadımı yendi.
Üye oluverdim. En başta her şey çok sakindi. Ayşegül'ü, Doruk'u, Ufuk'u, Kurtuluş'u, Gizem'i, Erdem'i, Şafak'ı filan ekledim. Topu topu 15 kişi filan. Ertesi sabah bir baktım, 5 tane kadar kişiden listesine ekleme izin şeysi (request, how do you say in Turkish?) gelmiş. İtalya'dan sınıf arkadaşlarım da vardı bunların arasında. Nasıl buldular beni hiç ortak arkadaşımız olmadan hala bilmiyorum. Sonra efendim işte üniversiteden yakın bir kaç kişi, üniversiteden arasıra merhabalaştığımız birkaç kişi derken, sıra lise'ye hatta ilkokula geldi. Hadi ilkokul yine daha mantıklı. Daha kafan hiçbir şeye basmazken, anadolu lisesi, kolej sınavları içinde boğulurken arkadaş olmuşsun, sonra da 11 yaşından beri birbirini hiç görmemişsin. Zaten bezelye gibisin. Şimdi bir merhabalaşmaktan ne çıkar di mi? Tamam buna da tamam. Hatta ilkokuldan birkaç arkadaşımla konuştum, mutlu oldum, hakkını yemeyelim bu işe de yarıyormuş gerçekten.
*
Ammavelakin bana devamlı "lise arkadaşlarımdan" "request" geliyor. Bu durum farklı. Bizim lisemiz çok kalabalıktı, herkes birbirini tanımazdı. Sanki bu facebook'ta aynı dönem mezunu olmak, arkadaş olmak demekmiş gibi. Listemde öyle kişiler var ki, lise 1'de aynı sınıfta okumuşuz, belli ki pek kaynaşamamışız; lisenin geriye kalan 2 yılı boyunca birbirimize 2-3 kere merhaba dediysek demişiz. Şimdi siz benimle ne konuşmak istiyosunuz? Ki ben sizi sokakta da görüyorum senelerdir; Ankara ufak bir yer sonuçta, bir kere selamlaştık mı? Sohbet ettik mi? Yok. Sitem etmiyorum. Olaylar böyle gelişmiş. Sen yoluna ben yoluma. Neden sen şimdi listemde olasın? "Kabul etme onları o zaman yabani Ayşe, bu kadar söyleneceğine" demeyin lütfen, kabalık olur, yapamam. Merak etmeden de edemiyorum, şimdi biz kaç kere karşılaştık sokakta, konuşmadık ya, facebook'umuzda kayıtlıyız diye konuşacak mıyız bir daha karşılaşınca? Rica ediyorum, eğer birbirimizi son gördüğümüzde sıcak bir diyalog geçmediyse aramızda, lütfen beni listenize istemeye gelmeyin.
*Arkadaş listem şu an çok garip olmayan bir sayıda, bakalım bir ay sonra ne olacak. Bir ay sonra zıvanadan çıkmış, yüzlerce arkadaş sayısına ulaşmış bir Ayşe ile karşılaşırsanız bilin ki, bu benim katiyen çılgınca popüler olmamdan, gerçekten de yüzlerce kişilik bir arkadaş çevresine sahip olmamdan filan değil, listelerinde 500 kişi barındırmak isteyen birçok insanla hasbelkader yolumun kesişmiş olmasındandır.
*
Koptuğum ilkokul arkadaşlarım ve şimdiki yakın arkadaşlarım elele tutuşup, oynaya oynaya gelin çocuklaaaar söyleyelim istiyorum. Bi de traveller IQ challenge'ta birinci olmak istiyorum :)
*
*
p.s: Derken, ilkokul arkadaşlarım Ramazan'dan sonra bir buluşma yapmaya karar verdiler.. Al işte Ayşe. Al sana . Oh olsun. Neden bu kadar yabaniyim ben, neden neden sevinemiyorum ne güzel buluşucaz diye? Puff.