deprem münasebetiyle antalya vol.3 olamayan post

Konu1:

*

Daha bisürü Antalya fotoğrafı varken, Ankara'nın müthiş soğuğu ve bu aralar yeni heyecan fırtınamız olan depremler nedeniyle tatil ve bayram havasından çıkmış bulunuyorum. O yüzden akşam bir içki içmeye gittiğimiz Hillside Su lobisi ve ertesi gün gittiğimiz MFÖ konseri hakkındaki küçük notları düşüp günlük hayatıma adapte oluyorum..
*

Hillside Su'da kalmasanız da barına bir içki içmeye gidebilirsiniz. Bu nadide otelin ilginç olan 2 öğesinden (odalar ve lobi) birini (lobi) böylece görmüş olabilirsiniz. Pek güzel mojito yapıyorlar efendim, geçen seneki tecrübemizle sabit. Ben bu sefer Martini içtim. Su bardağıyla geldi. Interessante. Gerçi İtalya'da da böyle servis ediyorlardı Martini'yi.. Buz-Martini ayarı iyi olsun, gerisi idare edilebilir. Lobi aynı zamanda bar. Tavandan sarkan 6 dev disko topu, kırmızı loş ışığın içine parılayan beyaz kareler saçıyor. Ben burayı seviyorum. Şaşırtıcı bir yer. Devamlı seyredebiliyorsunuz. Lobinin ortasında 7-8 tane upuzun 20 kişi kadarlık minder-yatak var. Oraya uzanıyosunuz, oturuyorsunuz, ayakkabılarınızı çıkarıp bağdaş kurabiliyorsunuz. Görüşünüşe aldanmamak gerek, tüm bu şaşaya rağmen pek sosyetik bir yer değil. Rahat rahat zaman geçirebiliyorsunuz. Geçen sene geldiğimizde otelin dış cephesi renk değiştiriyordu. Bu sene taksici amcadan aldığımız bilgiye göre Tamer Karadağlı beyefendi burada kalırken rahatsız olmuş otelin renk değiştirmesinden, olay çıkartmış ve o günden beri sabit kırmızıya çevirmişler. Dedikodu işte. Bilemiyoruz.

*

MFÖ konseri için Jolly Joker XL isimli bir yere gittik. Harika bir yer. Ankara'da bu büyüklükte bir canlı müzik mekanı olmadığını söyleyebilirim. Kocaman bir alan ve heryerden sahne görünüyor. Konser salonu gibi değil ama. Herkesin kendi masası var. Ses düzeni çok iyi, havalandırma çok iyi. 2000in üzerinde insan olduğunu öğrendik mekanda ama bu kalabalığa rağmen yürürken ya da konser süresince hiçbir sıkıntı yaşamadık. Hem ferah yer, hem güzel müzik, e tadından yenmiyor. Çok çok çok eğlenceliydi. MFÖ, Yeni Türkü nasıl oluyor da her zaman aynı tadı veriyor? Konsere gittiğimiz gece son gecemizdi. Ertesi sabah 8 uçağı ile Ankara'ya dönecektik. Otele gel yat derken 3buçuğu buldu saat. 3 saat uykuyla yollara düştük. Bir Antalya tatilini de böylece tamamlamış olduk. Her gittiğimde daha çok seviyorum Antalya'yı. Yeter ki mevsim yaz olmasın.

*

*

*

*

Konular2ler:

*

*Efendim Ankara'da deprem olup duruyor. Dün gece 2'ye doğru olan depremi herkes hissetmiş. Ben zaten iyi bir gece geçirmiyordum. Asla ve asla hassas olarak sınıflandırılamayacak olan midem nedense deli gibi bulanıyordu. Ki benim midem bulanmaz. 3-5 yılda bir anca.. Neyse işte uzun lafın kısası, ben kusarken deprem oldu. Bu da böyle ilginç bir tecrübe oldu. Ev ahalisi deprem için ayaklanınca bakın ben zaten huzursuzdum işte bundanmış filan dedim, kimse ilgilenmedi. Bugün işyerindeyken 2 deprem daha yaşadık. Birinde telefonla konuşuyordum. Konuşması sırasında aniden deprem olunca "Ayyy yine deprem oluyor." demiş olabilirim, galiba dedim. Off.

*

*Yılbaşı mı? Bu sene her zamanki kadar ufak bir heyecan bile hissetmiyorum. Henüz bir programımız da yok. Annemler dışarıda olacaklar. Belki herkes gelir, bizde otururuz. Ayşegül'ü üzmek istemiyorum ama onu çok özledim. Geçen yılbaşı ne kadar güzeldi. Keşke burada olsaydı. Yılbaşında yeni yıl kararları almak ne komik bişey. Ben karar almaktansa muhasebe yapmayı daha çok seviyorum sanırsam.

*

*Pazartesi günü şirket-tarafından-zorunlu-tutulan bir check-up'a gireceğim. Hayatımda ilk kez. Ben korkarım böyle şeylerden. Şimdi de korkuyorum. Olsa da bitse. Bütün gün sürecek bir zımbırtı olduğundan, öğle saatlerinde Tunalı'da eşofmanlarıyla tek başına dolanan birini görürseniz o benim. Tek başıma öğle yemeği yiyeceğim muhtemelen. Acaba nerde yesem?