31 Ağustos 2006

Sonundaaaa...

....Cafè des Cafès !

Sahiplerinin cocukluk arkadaslarim ve cok sevdigim insanlar oldugunu hesaba katmazsak da seviyorum ben burayi! (yani bu bir torpil yazisi degildir kesinlikle!)

Herseyin basinda, o kadar uzun zamandir orada ki, ben Tunali'yi artik onsuz dusunemiyorum.
Bu kis 10.yil kutlamasini yaptik hepbirlikte duzenlenen cok guzel bi gecede. O geceden hatira bir Cafe des Cafes kupam bile var! :)


Menuleri ne zaman degisti bilmiyorum ama cok guzel olmus. Menusu bile sicaklik yayiyor buranin hakkaten! Her zamanki favorilerime goz attim, menu degisikligi icinde kaynamislar mi diye ama sapasaglam yerlerinde duruyorladi! Bu arada favorilerim peynirli cevizli eriste(bir eriste ne kadar guzel olabilir demeyin, bu kadar guzel olabilir yani!), cikolatali cheesecake-Sirf bu yuzden evlere servise baslamalarini istiyoruz. Nefra cheesecake krizi geldiginde arabayla onunde durup cheesecake almak istemiyor artik! Baska yerin cheesecake'ini de begenmiyor sevgili arkadasim-(bakiniz:alt resim) ve tanidigim herkesin favorisi olan cilekli cappuccino. Zencefilli limonata da yapiyorlar. Hepsini nasil denersiniz bilemiyorum ama gunlere bolup denemenizi tavsiye ederim!

Ne zamandir anlatiyordi yeni acilan bahcesini ama bir turlu firsat olmamisti. Sonunda dun oldu. Sansimiza bahce, boyanan bina yuzunden kapatilmisti birkac gunlugune ama yinede beyaz masalar, yesil beyaz minderlerle cok guzel oldugu belli.. Bahce acilinca bir daha gidecegim.. Bahane olsun!

Yakin zamanda menulerine icki de eklemeyi dusunuyorlar.. Bence sahane olur!
Bir diger onemli nokta da herkesin cok guleryuzlu olmasi.. Garsonlarin hepsi cok saygili ve sicaklar.. Tek basiniza olsaniz bile iyi vakit gecirmenizi saglayacak kadar cok dergi de var..

Ufuk -cafe sahibi olurlar kendileri- yillardir cok ilgileniyor burayla ve yenilikleri cok buyuk bir sevkle takip ediyor.. O yuzden daha uzun yillar Cafe des Cafes ayni kaliteyle yanimizda olucak!

Biz dun cok guzel bir gun gecirdik burada.. Siddetle tavsiye edilir!

30 Ağustos 2006

Kutlamak..



Sizi bilmem ama ben memnun degilim..

Ulkemizin su anki durumunu gorse neyi kutluyorsunuz derdi belki de bize..

Benim size biraktigim o guzel ulkeyi neden bu hale getirdiniz, ucuruma dogru gidiyorsunuz, hepiniz bunu goruyorsunuz, neden birsey yapmiyorsunuz diye sorardi..

Verebilecek bir cevabimiz var mi? Tabiki de yok..

Ancak bicak kemige dayandigi zaman tepki verebilen bir milletiz biz.

Neredeyse bir asir once, dusmanlara karsi tek yurek olup, sinirli imkanlarla muhtesem bir zafer kazanan bu halk, simdi icindeki dusmanlarla kardes kardes yasiyor, Danistay'a saldiri yapiliyor Anitkabir'e gidiliyor ve sadece bir hafta sonra tekrar en buyuk dert Kaya Cilingiroglu'nun kimle birlikte oldugu oluyor. Ruhumuzu kaybettik sanirim..

Su anda Kurtulus Savasi zamanindan cok daha vahim durumda oldugumuzu dusundugum zamanlar oluyor. Cunku artik insanlar 3 kurus daha az para vermek icin, rejim karsiti oldugu herkes tarafindan bilinen marketlerden alisveris yapmaktan cekinmiyor, ekonomik durumumuz malum oldugu halde "Ooo superrr enflasyon dustu!" deniyor, herkes inaniyor ve arastirmalar gosteriyor ki sevgili basbakanimiz yillar boyu basimizda durmaya devam edecek, hatta belki cumhurbaskani olacak. Yani yattigimiz kis uykusundan bir turlu uyanamiyoruz..

Ben bunlarin farkinda olup da birsey yapamamaktan cok mutsuzum ve utaniyorum. Ulkemi cok seviyorum ve aslinda hepimizin cok cok daha iyi bir sekilde yonetilmeye ve cok daha iyi sartlarda yasamaya layik oldugumuzu dusunuyorum..

Hepimiz biraz daha dusunelim..

Lutfen asin bayraklarinizi..

Zafer bayramimiz kutlu olsun hepimizin..

29 Ağustos 2006

Yaz kis dinlemem, mantimi yerim ben..


Ayse's World proudly presents: Manti...

Pazar aksami canimiz manti istedi. Manti krizimiz cok ani geldigi icin tabiki hamur acmak ve icini hazirlamak pek mumkun olmadi. Biz de mademki manti yiyecegiz, bari 5 dakika mesafedeki Migros'a yuruyelim de yiyeceklerimizi onceden eritelim dedik! (-Kimi kandiriyorsun?
-Kendimi! :) ) Aldigimiz hazir manti, ev mantisi kadar guzel olmasa da oldukca basariliydi. Gecen seferki gibi abartmadigimiz icin de yemekten sonra bayilip kalmadik.. Italya'da yasamis ve olukca fazla ravioli yemis biri olarak, turistik yerlerde "Turkish Ravioli" olarak lanse edilen sevgili mantimizin raviolinin her turusunden kat kat guzel oldugunu ve raviolinin, mantinin yanindan bile gecemeyecegini dusunuyorum.(Manti'yi koruyalim dernegi'nden komisyon filan almiyorum!)
Yagmur yagacagini duydum.. Iyi olur..Artik..

28 Ağustos 2006

Seni seviyorum ayakkabi

Saniyorum ki akli yerinde bir kisi, bu ayakkabinin resmi ekrandayken 15 dakika ekrana (cok afedersiniz) okuzun trene baktigi gibi bakmaz. Ben bakiyorum.
Ona ayakkabi diye hitap etmek bile hosuma gitmiyor.. Evet sanirim normal degil..

p.s: Meraklisi varsa, bu sanat eserini Selin'in blogundan ogrenip ruh halime hic de iyi gelmeyen http://www.neimanmarcus.com adresinden buldum.

Rengarenk


Ben diyorumki keske hayat hep rengarenk olsa..

Hep bir suru secenek olsa ve biz sadece birini secmek zorunda olmasak..

Hem New York'ta yasayip, hem de ailemleymis gibi hissetsem..

Hem converselerle hem de ince topuklu dore ayakabilarla cok rahat etsem..

Keske hic doymadan 5 tane biber dolmasi yesem ama hic kilo almasam..

Keske Ruffles, kuskonmaz kadar faydali birsey olsa..

Okumak istedigim kitaplari hap olarak yutabilsem..

Bu filmler icin de gecerli..

Nerde yasamamin benim icin daha iyi olacagini biri bana soylese...

Bi de yaz hic bitmese...

25 Ağustos 2006

Breakfast at Tiffany's




Cok uzun zamandir seyretmek istedigim bir filmdi Breakfast at Tiffany's.. Birkac gun once Digiturk'un surprizi olarak GoldMax'te birden karsima cikiverdi.. Sabirla orjinal olaninin baslamasini bekledim ve cok eglenerek izledim.. 10 dakikada bir Moon River isligi ya da melodisi duyuluyor arkadan.. Videodaki de Audery Hepburn'un kendi sesinden Moon River. Frank Sinatra versiyonu da Henry Mancini versiyonu da birbirinden guzel. Holly Golightly Audrey Hepburn'le tamamen butunlesmis zaten.. Zerafetin karsiligi olarak Audrey Hepburn yazsinlar artik sozluklerde! Eger seyretmediyseniz kesinlikle bir yerlerden bulun ve seyredin. Canim upuzuuun bir sigaralikla incecik sigaralar icmek istiyor bir de saclarimi kocamann kabartmak! :) Yillar oncesinin New York'u, eglenceli partiler, alt fondan huzunlu bir hikaye ve cok sirin bir ask hikayesi.. Bana cok iyi geldi, cayir cayir yanan Ankara'da keyfimi yerine getirdi.. Vidyoyu ben yapmadim youtube'den oldieslovers diye biri yapmis(hirsizlik olmasin!!). Ben daha iyi yapamam diye dusunup onunkini kullandim.
Yarin bir arkadasimin ablasinin dugunune gidiyorum. Pek 'dugun insani' biri degilimdir. Kime ne demek lazim, uzulmek mi lazim sevinmek mi karar veremem; ikisini saniyelik araliklarla yasayip dururum. Topuklu ayakkabilarla uzun sure ayakta duramam. Zaten bu hayatimda gittigim ikinci dugun olacak. Damatla gelinin hic eglenmeyip devamli misafirlerle ilgilendigi dugunlere karsiyim. Ben dugunumde en cok eglenen insanin kocam ve ben olmasini istiyorum!

22 Ağustos 2006

Turta devam

Aysesworld 'de okuyuculara hizmette sinir yok sevgili okuyucularrr! Bugun Turta'daki tatlilari deneyemedik diye yazmistim. Sonradan cok icime dert oldu ben nasil boyle eksik bilgi verebilirim diye, icime sinmedi gittim Turta'ya tatli yedim.. (Kuyruklu yalan! 'Tatlilari neden yemedik ya' dedim kizlara. Eveeet neden yemedik dedik. Ciktik gittik 40 derecede tatli yemeye!) Tatlilar da kocaman bir bravo aldi bizden..

Ben frambuazli cheesecake yedim. En akilli arkadasim da(kendisi boyle anilmak istedi, aslinda alakasi yok!) cikolatali islak kek yedi. Ben onun tatlisini biraz kiskandim. Cheesecake de superdi ama kek acik ara daha guzeldi. Goruntusu de oyle.. Onun tatlisinin da yarisini ben yedim sayilir. Gelsin kilolarrrr! :)
Bu bohem hayat nereye kadar gider, eylul geliyor ise alim zamani.. Ben diyim cheesecake siz diyin cikolatali islak kek..

Turta

Kahvaltiyi coook sevdigimi hep soyluyorum sanirim. Genel olarak Liva'ya gitmemize ya da Liva'nin bize gelmesine ragmen yeni yerler kesfetmek de cok eglenceli oluyor. Daha onceden duydugum ama gitmeye firsat bulamadigim bir yer Turta. Yemek yapmayi cok seven 3 ev haniminin actigi bir yer oldugunu duydum. Umitkoy Galleria'nin arkasindaki sitedeki evlerden birini cok sirin ve mutevazi biryere cevirmisler. Tuzlu cesitlerinden karisik tabak yaptirip sicak bir ev ortaminda cayinizi icmek cok eglenceli. Ufak ama sirin bir bahceleri var. Pastalarini deneyemedik ama onlar da cok lezzetli gorunuyordu. Ozel gunlerde ilginc pastalar yaptirabilirsiniz. Umitkoy ve Cayyolu civarinda yeni yerler acildikca cok mutlu oluyorum cunku guzel seyler denemek icin sehre inmek gerekmiyor. Guzel bir cin lokantasini merakla bekliyoruz mesela..
Edward Norton'in Sihirbaz'i da sahane olmus. Sahane olmasa da Edward Norton icin giderdim ben ama bonus oldu. Kacirmayin derim..

19 Ağustos 2006

Leydiyim leydisin leydi

Uyari: Eger 18 Agustos 2006 aksami atv'de yayinlanan "Super Lady" programini seyretmemis sansli gruba dahilseniz, bu yaziyi okuduktan sonra benim gibi saskinliktan kumandaya uzanamamis ve programi izlemis, bu trajediye katlanmis gruba katilacaksiniz.

Genel olarak "lady" diye neyi kastettiklerini bir turlu anlayamadim. Yani lady olup nolur ki insan? Sanirim katilan kizlarin da pek birseyden haberi yoktu ki devamli oturup kalkmayi ogrenecekleri icin cok mutlu olduklarini soyluyorlardi. Evet gercekten de buna kim mutlu olmaz ki? :) Saniyormusunuz ki atv ulkemizin 16-24 yas arasi bu nadide kizlardan birer Audrey Hepburn yaratacak?.. Hayirrr, cok yanilirsiniz! Ne yazikki bu mumkun degil. Neden mi?
Pirlanta kizlarimizdan birine saclarinin neden o kadar bakimsiz oldugunu sorduklari zaman juri uyeleri, "Aaaa bu Gulsen saci, sizin haberiniz yok galiba!" gibi bir cevapla karsilastilar. Ve ardindan ayni pirlanta "Aklinizdaki lady modeline ornek olarak kimi verirsiniz?" sorusuna "Petek Dincooooz" cevabini yapistirdi. Juri uyelerinin saskinligi ve ustune basa basa "Nasil yani?Baska kimse mi yok?" diye israrlarinin ustune "Hayir yok" diyerek bir lady kararliligi gosterdi! Mustakbel lady kizimiz performansinin dorugunda ise Gulben Ergen'e ait "Ha ha ha ha hay ha ha ha ha hay, annem de seviniyoooor" gibi bir eser patlatarak sahneyi terk etti. Sonucu hatirlamiyorum ama bu arkadas ilk elemeyi gectiyse kesinlikle bu programin sonraki bolumu izlenmeye deger olacak! :)


Hamis: Lady olmak icin saclarimiz boyanmamis olacak, ellerini cirparak ritm tutan amcayi taklit edebilecek kadar muzik kulagimiz olacak, universiteye gidecegiz ve spor yapacagiz... Benden lady olmiycak anlasilan.. Zaten basvuru tarihi de gecmis! :)

Parcali bulutlu

Bugun de dun oldugu gibi cok keyifli uyanmadim. Dunki sangrianin mi etkisi acaba? Ama mutluluk verdigi vaat edilmisti..(bkz-sozluk) En guzel tarafi ise bas agrisi yapmamasi. Benim gibi biri icin cok buyuk bir arti bu.. Benim migrenli bunyem cikolata, sarap, florasan isik vb gibi milyon tane faktorden sonra genelde apranax fort'tan baska birseyle yatistirilamayacak hal aliyor. Ben de sarap icmemektense apranax fort iciyorum.



Ben sangria'yi soyle hazirladim

1 sise kirmizi sarap
1 yesil elma
1 seftali
1 portakalin suyu
yarim limonun suyu
3 tatli kasigi seker


Karistirip buzlukta 15 dakika kadar bekletirseniz hem meyvelerle sarap iyice karisiyor hem de yeterince soguk bir sangria'niz oluyor. Ispanya'nin milli ickisi olan bu meyveli sarap in hicbir bunyede mide problemi de yaratmadigini iddia ediyorlar. Hazirlamasi pratik, icimi de gayet keyifli. Tavsiye ediyorum. (Kisin da bunu biraz tarcinla ve fazla sogutmadan icmek guzel olur diye dusundum). Deneyelim gorelim.

Sangia'nin hazirlanmasinin bir kac saat gerisine gidersek, evde kucuk bir "gun" olayinin yasandigini goruyoruz! Benim canimin mercimek koftesi istemesiyle baslayan kargasaya bir de patates salatasi ve pogaca eklendi. 3 saat mutfaktan cikilmadi. Ayni anda hem firinin calisip hem de ocakta 2 tane tencere kaynamasiyla mutfagin isisi 45 dereceye kadar yukseldi.

Iste sonuc :)

Mercimek koftesi'nin tarifini portakal agaci 'ndan aldim. Yapmasi 3 saat suren seylerin yenmesi yarim saat surdu. Guzel kisim burda sona erdi. :)
Daha sonra o daginikligi toplamak bir felaketti- Annem der ki becerikli kadinlar yemek yaparken bir yandan da mutfagi toplarlarmis. Ben degilim annecim sanirim.- Bir sure yemek yapacagimi sanmiyorum..En azindan bu kadar uzun suren seyler..


Gidemezken,
kalamazken,
dusunurken,
kosustururken,
yemek yaparken,
yerken,
televizyon izlerken,
kitap okurken,
muzik dinlerken,
uyurken,
konusurken,
resimlere bakarken,
sarap icerken
sanki bu aralar hicbir sey eski tadinda degil..

17 Ağustos 2006

Once upon a time in Italy..

Italya'ya tasindigim ilk zamanlarda en buyuk keyfim hayatimda gormedigim kadar buyuk marketleri dolasmakti. Metrelerce suren makarna ve peynir reyonlari, sebze ve meyvelerin satildigi bolumdeki rengarenk yiyecekler. Kocaman biberler, enginarlar, kuskonmazlar ve hic gormedigim cesitlilikteki mantarlar...
Bu kadar cok denemedigim seyin oldugu bir yerde yasiyorken, ben de her markete gidisimde kendime 2-3 cesit hic bilmedigim seyi alma oyunu baslattim.. :) Her seferinde cok lezzetli buluslara sebep olmadi bu oyun ama her defasinda cok ilgincti. En basarili kategori peynirlerdi sanirim.. Denedigim her peynir cok guzeldi. Cok ama cok sevdigim beyaz peyniri de arayip arayip sonunda "Yunan peyniri" adi altinda bulunabilecegini ogrendigimde ise milliyetci tarafimin "nasil yani???" gibi sorularini yemek askim aninda bastirdi ve donene kadar "yunan peyniri" yedim.. Buradaki beyaz peynirin yanindan bile gecemezdi ama..
Bir cok ilginc kesif de -tabiki- makarna reyonunda dolasilan dakikalarda yapildi. Barilla'nin tamamen ele gecirdigi Italyan "pasta" pazarinda kac cesit makarna olabildigine ancak gozlerinizle gorunce inanabilirsiniz..
"Tagliatelle al Nero di Sepia" Barilla'ya ait degil ama kesinlikle cok ama cok ilginc.. Murekkep baligi'nin siyah murekkepiyle boyanmis tagliatelleler.. Gorunusunun biraz korkunc oldugunu kabul ediyorum ama tadi inanilmazdi!!!
Makarnalarimi cok ozluyorum! Italya'ya donmeme 1 ay kadar var.. Bavulumda getirebildigim kadar makarna, peynir ve sos getirmeyi dusunuyorum!! Bir dahaki gidise kadar yetsin yeter! :) Italya'a giderseniz aklinizda bulunsun...
p.s: Bugun 17 agustos. Fazla bir soz soylemeye gerek yok yeter ki unutmayalim..

15 Ağustos 2006

Parmigiana di Melanzane ve uykusuz her gece

Hava cok sicak. Sanirim bu kadar buyuk bir kismini Ankara'da gecirdigim ilk yaz bu ama muhtemelen bundan sonraki yazlarimi da hep sehirde gecirecegim-tabi bir is bulursam-. Bu fikre alissam iyi olur. Kahvaltida cay bile icememeye basladim bu cehennem sicagi yuzunden. Yazmam gereken ve bir turlu toparlayamadigim tezim yuzunden de hic bir yere gidemiyorum. Acaba bir kac gun biryerlere kacsam, cok motive olup gelip jet hiziyla bitirir miyim tezi? Geceler de gunduzler kadar sicak olunca, yarim yamalak uykuyla gunu gecirme potansiyeli de gun gectikce azaliyor. Tabii baska faktorler de var uyutmayan..

Dun gece alt kattan resmen bir esyanin yere yuvarlanma sesi geldi. O kadar yuksekti ki ses yani uykudan uyandiracak kadar.. EE napicaz ayaklandik tabi.. Camdan bakmalar, "yok yok kimse giremez karsimizda jandarma var hem alarm da calardi!"lar ve yine de kendini ikna etme gayretlerine ragmen uyuyamayip, cesareti toplayip alt kata inip, sabah ezanina kadar sohbet edip, sigara icip vakit gecirmeyle sonlanan bir gece..
Acaba diyorum butun suc parmigiana'nin mi?
Dun sabah aklimda parmigiana yapma fikriyle uyandim. Parmigiana patlicanli bir italyan yemegi. Patlican, domates ve mozarella kullanilarak yapiliyor. Aslinda kocaman tombul patlicanlar kullanilarak yapiliyor, ben elimdeki ince ve kucuk patlicanlari ve mozzarella yerine kasar peyniri kullandim.
2 kisilik:
3 bostan patlicani
3 domates
Mozzarella
1 corba kasigi salca
1 orta boy sogan
Soya sosu(ben sevdigim icin ekliyorum, aslinda gercek tarifte yok)
Tuz, karabiber
(isterseniz 1,2 dis sarimsak da ekleyebilirsiniz)
  • Patlicanlar diagonal sekilde uzunlamasina kesiliyor. Buyuk elips seklinde patlican dilimleri elde ediliyor.(benim kullandigim patlicanlar cok ince ve kucuk oldugu icin halka halka dogradim.)
  • Patlicanlar bir tavada az miktarda yagla kizarirken, ayri bir kapta soganlari kavurun, uzerine kup kup dogradiginiz domatesleri ekleyin, domatesler iyice ezilince, salcayi, soya sosunu ve baharatlari ekleyin.
  • Patlicanla domates sosu hazir olunca, bir kat patlican, bir kat dilimlenmis mozzarella ve bir kat domates sosu olacak sekilde 6-7 kat halinde isiya dayanikli bir kaba dizin.
  • Mozzarellanin erimesi icin 5-10 dakika kadar 200 derecelik firinda tutun.
  • Parmigiana hazir!

Yemekten sonra uzerimize acayip bir agirlik coktu. Yemegi degil, sicaklari sucluyorum.. Gunduzu uyuklayarak gecirince de tabii gece basimiza bu tuhaf olaylar geldi.. Baska bir aciklamasi olabilir mi?...

12 Ağustos 2006

A tribute to Cafemiz



Ortaokuldayken kesfetmistik burayi.. Hatta orta2deyken dogum gunumu burada kutlamistik. Benim gozumde Ankara'da cafe kulturunun gelismesine cok buyuk katkilari vardir. 1993'te acildigini ogrendim; yani ikinci yilindan beri devamli musterisiyiz diyebilirim. 10 yil olmus..(evet evet 24 yasindayim!) Hani boyle "bizim mekanimiz" diyebilecegi bir yer olsun ister ya insan, biz sansliyiz ki bizim oyle bir yerimiz var. Arjantin caddesinde son yillarda ardi ardina acilan ve akabinde hemen kapanan, genelde -tikky tabir edilen- lise gencliginin ragbet ettigi cafelerden biri olmamayi basardigi icin de ayrica tebrik etmek gerekiyor sanirim burayi. Biz ilk gelmeye basladigimiz zaman belki o gruba dahildik ama yinede olsun.. :) Birkac yil once degisen dekorasyonundan dolayi, eski sicak ortamini biraz olsun kaybettigini dusunsemde yinede gitmekten vazgecmemek adina bir cok arti barindiriyor.


Cok fazla animiza tanikligi var. Burada buyuduk denebilir. Cumartesi gunleri saat4 bulusmalarimizin keyfini baska bir yerde bulamiyoruz biz. O saat ne olursa olsun bize aitti.. Erkek arkadaslar disinda tutulmaliydi. Bu hic lafi edilmeyen gizli bir anlasma gibiydi sanki..


Salatasi Ankara'daki en guzel salatadir acik ara. Biz her seferinde kagidi kalemi elimize alip kendi hayal salatamizi yapmayi tercih ederiz. Kucuk salatasinin boyutlari, onun gercekten kucuk bir salata olduguna inanmanizi imkansiz kilar! Patlican soslu mantisi buyuk ihtimalle baska yerde tadilamayacak kadar farklidir. Cogu kez yemeginiz bittikten sonra caylariniz siz ismarlamadan gelir.. Turk kahvesi ise ince uzun bir tepside lokumla birlikte servis ediliyor.



Gecen hafta uzun bir aradan sonra tekrar gittik bulusma noktamiza. Hersey biraktigimiz tadinda duruyordu. Umarim uzun yillar da alistigimiz bildigimiz yerinde durmaya devam eder.

ps1: Bloggerda fotograf ekleme konusunda bir tek ben mi problem yasiyorum?
ps1: Jennifer Aniston'un filmi pek guzel degil. Bence gitmeyin :)

Posted by Picasa

11 Ağustos 2006

Ayvalik numero due

Simdi Cunda'dayiz. Gunes yeni batmis, hava oldukca sicak. Turkiye'nin ilk bogaz koprusunden gecip(Ayvalik'i Cunda adasi'na baglayan koprude boyle yaziyordu!) Cunda'ya ulasiyoruz. Turkiye'nin en iyi deniz urunu yapan restoranlari ilk10 listesine Ayvalik'tan giren 2 restoran vardi ve biz o listeyi yanimiza almadigimiz icin cok pismaniz ama aradan cok sure gecmeden oranin Bay Nihat oldugu anlasiliyor. Once adada bir tur attiktan sonra, Cunda'nin sahile dizilmis sira sira, tiklim tiklim balik restoranlarinin onunden geciyoruz. Herkes mezeleri, baliklari ve rakilariyla cok mutlu gorunuyor. Ozellikle babam cok tavsiye etti "papalina" yememizi. Cunda adasinin meshur baligi. Gorunusu hamsiye benziyor. Gercekten de cok lezzetli.

Papalina
Siparislerimizi vermeden once iceri girip mezelere bakabilecegimiz soyleniyor ve biz de gidiyoruz. Bu benim gordugum en buyuk meze dolabi! 40 cesitin ustunde mezeleri oldugunu tahmin ediyorum. Zar zor mezelerimizi sectikten sonra tekrar deniz kiyisina donup yavas yavas rakilarimizi icmeye basliyoruz.


Kabak cicegi dolmalarimiz(bunu Ankara'da neden bulamiyoruz!), ahtapot salatamiz, kasarli midyelerimiz(bunun bir adi vardi aslinda) deniz borulcemiz, beyaz peynirimiz ve salatamiz tek kelimeyle harika! Upuzuuuun bir aksam yemegi oluyor. Herseyi silip supuruyoruz...


Sira geliyor tatlilara. Irmik tatlisi (firin sutlaca benzeyen) ve lor tatlisi siparis ediyoruz. Ikisini de baska yerde bulamayacagimiz soyleniyor. Irmik tatlisina bayiliyoruz, lor tatlisi biraz agir ama yinede cok farkli.. Agir dedigime bakmayin, 2 dakikada tabakta hicbirsey kalmiyor.. :)

Ayse, yolunuz Cunda'ya duserse Bay Nihat'a ugramadan adadan ayrilmamanizi tavsiye ediyor!! :)

Aksam oldukca yorgun ama cok keyifli bir ruhhaliyle Candarli'ya donuyoruz.
Yinede evde olmak guzel..

----the end----
Posted by Picasa

10 Ağustos 2006

Ayvalik numero uno


Eveet yazi dizimizin son 2 bolumune ulasmis bulunuyoruz! :) Bugun Ayvalik, yarin Ayvaliktaki aksam yemegi ve soooon! Aksam yemegini Hurriyet'in ilk onlarinda devamli cikan ve en son 2 hafta kadar once en iyi deniz urunleri listesinde ilk 10a giren Bay Nihat'ta yedigimizi soylersem belki de bir sonraki bolum daha heyecanli hale gelmis olur!

Ayvalik' bilmeyen yoktur herhalde. Benim bilmedigim kismi bizim yazligimiza 45 dakika mesafede olduguydu. Tatilin sonlarina dogru rehavetten uyanip cevremize bir bakalim diye Ayvalik'a gittik bizde. Yerli halktan guvenilir kaynaklarin tavsiyesine uyarak kumrularimizi Mesut Bufe'de yedik. Memnun kaldik. Daha sonra Seytan Sofrasi'na dogru yola ciktik. O yolda, Ayvalik'in yeni yanan ormanlarinin tamamini goruyorsunuz. O kadar uzucu bir goruntu ki.. Haberlerde gosterilen kadariyla ben bu kadar genis bir araziye yayildigini tahmin edememistim. Her sene neden boyle birsey olmak zorunda ki? Burda bir turlu yolunda gitmeyen milyon tane seyden biri daha iste..


Posted by Picasa
Her seye ragmen seytan sofrasina vardiginizda gordugunuz manzara, daha onceki manzaralari unutturuyor. Ben buraya kucukken gelmistim ama sanirim o zamandan bu zaman cok seyler degismis.. Gunesin batisini seyretmeye gelen birkac yuz insan vardi(Hayir abartmiyorum!) Ama gunesin batisini buradan seyretmek de bu kadar insanin bilip de geldigi kadar seyretmeye degerdi.. Ustteki 4lu fotograftan 3uncusunun sag alt tarafinda gorebileceginiz gibi (bu tarifle ve bu boyutla gercekten gorebilecek misiniz?) insanlarimiz, seytan sofrasi'nin her tarafina beyaz bezler baglamislar. Tamam milletce her firsatta dilek dileme durtumuzu seytanin ayak izi oldugu rivayet edilen yere -ki tabiki bu da pek muhtemel degil- yapilmis kafesin ustune baglanan cesit cesit kumas parcaliyla cumle aleme gosteriyoruz ama etraftaki calilara neden kumas baglar ki insanlar? Zaten o kumaslar yuzunden birakin seytanin ayak izini seytan girip yasasa o kafeste kimsenin ruhu duymayacak!
Yinede gunesin batisi sahaneydi...

Gunesi batirdik, Cunda adasi'na yemegimizi yiyecegimiz balikciya dogru yola ciktik...

Arkasi yarin..

9 Ağustos 2006

il mare



Bu denizde deniz kestaneleri var.
Yosunlar var.
Hic kum yok sadece tas var.
Denizanalari var.
Cok komik bir duba var.
Sahilinde cok rahatsiz sezlonglar var.

Ama iste ben bu denizi cok ozluyorum..
Posted by Picasa

8 Ağustos 2006

Fotograf postu

Bu post fotograf postu olsun.

Burasi bizim yazlik evimizin bahcesi. Sabah kahvaltilari icin cok idealdir. Sag tarafta gorunen agactan agustos bocekleri hic eksik olmadigi icin biraz gurultulur ama yinede aradan gorunen deniz manzarasi icin deger.

Butun tatil bahcemizde ikamet eden sirin kaplumbaga. Fotografini cekmek icin yerinden oynattigimda hirrr diye bir ses cikardi. Aynen kopek gibi. Cok korktum. Neymis, kaplumbagalarin sesi varmis!

7 Ağustos 2006

Candarli Volume II

40 derecelik Ankara'dan guzel Candarli gunlerini yazmak gercekten cok aci verici.. :( Oturma odasi tamamen iptal durumda. Aksam 8e kadar gunes aldigi icin gunduz orada oturmak mumkun degil. Sanirim bu benim Ankara'da yasadigim en sicak yaz. Geceleri de cam pencere acik yatiyoruz, halka acik durumda, hirsizlara duyurulur!
Dikili belki de herkese Candarli'dan daha tanidik geliyordur. Bizim minicik Candarli'dan sonra 14000 nufuslu Dikili tabi gayet buyuk. Biz de bir gun muhtemelen sahiplerinin "Turkbuku'nden bizim neyimiz eksik!" diye dusunup actiklari bir "beach"e gittik. Havana filan beklemeyin tabii.. Ama ruzgarsiz bir yer ve denizi de yuzulebilecek sicaklikta olunca bizim icin Havana'dan daha guzel oldu...
Garip ve gereksiz uyari tabelalarindan birini de bu beach'te gorduk.
O gunun aksami ise bir baska guzeldi. Candarli'nin sehir merkezinde denize karsi artik geleneksellesen raki-balik gecesi.. Eger raki seviyorsaniz ve Efe'nin yas uzum rakisini hala denemediyseniz, kesinlikle en kisa zamanda deneyin. Icimi cok yumusak, yaz gecelerine cok uygun.. Guzel sohbet edilecek arkadaslar, lezzetli mezelerle biraraya gelince, karsida isiklarin yansidigi bir deniz varsa, ruzgar hafif hafif esiyorsa insan acaba buyuk sehirlerde biz neden kendimizi paraliyoruz diye dusunmeden edemiyor.. Hep boyle bir hayat yasasam acaba 1 ay sonra sikilir miyim? Sadece sinirli bir zamana sikistirildigi icin mi bu kadar zevkli yoksa gercekten hayatin tadi bunlar mi? Hep tatilleri bekleyerek mi gecicek bu hayat?
Hepbirlikte izleyip gorecegiz sanirim.. Bir de ben Kenan Dogulu'yu pek sevmem. Eskiden bir cizgi film vardi. Monciciler vardi. Bence Kenan Dogulu onlara benziyor. Ama bir sarkisinin bir bolumu var ki galiba her duyusumda bana bu yazi hatirlatacak..
Birdenbire hayatinin tumu oldun
Gecelerine gun gibi dogdun
Gidersen birgun biri uzulur cok..
Sadece bu kismi dinleyip nakaratta sesi kisinca cok guzel oluyor.. :) Simdiden bir sonraki yili bekliyorum sanirim..

5 Ağustos 2006


Sempre insieme..

Candarli Volume I

Intro: Gozumde arpacik gibi birseyler cikiyor. Bu sabah bi kalktim ki tek gozumun kapagi yarisina kadar asagi inmis! Daha once hic olmamisti. Felaket gorunuyorum. Sanki dayak yemis gibi. Aksam da yemege gidicektim :( Annem bir dis sarimsagi ikiye kesip gozumun ustune koymami soyledi ben de simdi elimde sarimsakla geziyorum. Aksama kadar gecer mi yoksa ben butun geceyi Rocky'ye benzeyerek mi geciricem?

Ben dun gece geldimmm! 2 haftadir cook sakin bir yer olan Candarli'daydim. Cocukluk arkadaslarim + en yakin arkadaslarim yanimdaydi. Cok guzel bir tatil oldu. Gidisimiz de tatilimiz de donsumuz de ayri macera oldu. Tatile 50 king, 150 americano, 2 dubaya gidis, 1 tekila gecesi, 1 Ayvalik gunu, 1i Ayvalik'ta olmak uzere 2 raki-balik gecesi(yas uzum rakisi), bircok kara kaplumbagasi, 1 beach gunu ve daha neler neler sigdi. Arkasi yarin kivaminda herseyi yavas yavas anlatmak istiyorum.

Gidis Yolculugu:

Pegasus havayollari'ni denedik. Izair'le ortak ucustu. Herseyden cok memnun kaldik. Izair'in hosteslerinin kiyafetleri ve ayakkabilari cok guzeldi. Ama merak ettik postis takmak zorunlu mu diye cunku hepsinin saclari bellerine geliyordu. O kadar da abartmamak lazim diye dusunduk! Gectigimiz butun guvenlik kapilarinda kemerim ottu. Hep cikarip takmak zorunda kaldim.
Biz birlikteyken hep cok guleriz. Bu seferde oyle oldu.
Nevra'nin hemen midesi bulanir. Ucagi da
sevmez. Ucakta kitap okuyamaz, okuyana da okutmaz. Biz bunlara cok gulduk. Izmir'e indikten sonra Candarli'ya dogru 1 bucuk saatlik yolcugumuz basladi. Yolda dunyanin cok onemli meselelerinden konustuk. Annelerimizin burclari gibi.. :) Candarli'ya varinca da eskimeyen arkadas topluluguyla hemen bulusup butun yol hayalini kurdugumuz gibi mercimek corbalarimizi ictik.. Biraz sohbet edip (bu tatil boyunca en cok kullandigim kelime sohbet oldu) uyuduk. Tekrar orada olmak cok ama cok guzel hissettiriyor..
Devam edecek...

3 Ağustos 2006

back to real life


Cok az kaldi geliyorum...